Siverek'in Yaygılı köyündeki çiftçiler, arazilerinin Gülpınar ailesi tarafından işgal edildiğini kaydederek, "Bu nasıl bir zihniyet? 21'inci yüzyılda böyle bir durum yaşanıyor. Bu diktatörlük değil de nedir?" diyor. Köylülerin avukatı Neşet Girasun ise, "Köylüler kendi topraklarının sadece yüzde birini kullanabiliyor. Fiili olarak haklı oldukları kesin, hukuki açıdan ise haklarını arayacağız" dedi. AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Kasım Gülpınar da, kendisini savunarak olayın tam tersi olduğunu aktardı.
GÜMÜŞ: DİYARBAKIR'DAN GELİP 'ŞEYH' OLARAK TANITTI
Siverek ilçesi Yaygılı (Teşt) köyünde yaklaşık 200 yıldır yaşadıklarını öne süren çiftçi aileler, kendilerine ait arazilerin AK Parti'nin Şanlıurfa Milletvekili Kasım Gülpınar tarafından "gasp" edilmek istendiğini iddia etti. Köylerinin önceden kara taşlarla dolu olduğunu, taşları elleri, tırnakları ile kazıyarak ekilebilir hale getirdiklerini savunan Hınsa Gümüş, AK Partili Gülpınar'ın ise kendisini "şeyh" diye adlandırdığını ve Diyarbakır'ın Çınar ilçesinden yoksul bir ailenin yanında iken köylerine gelerek kendilerine sığındığını iddia etti. Fakat zamanla "şeyh" sıfatını kullanarak kendisine müritler oluşturduğunu ve daha önce sığınarak ekmeğini yediği köylülere kan kusturmaya başladığını ileri süren Gümüş, "Köyümüzü talan ettiler. Bunların eşkıyadan bir farkı yok. Kendi öz topraklarımızı bize satmaya çalışıyor. Ortada büyük bir haksızlık var. Bu çevrede bir akrabası dahi yok. Bu köyle uzaktan yakından alakası da yok. Tek başına olan bir kişi bunu yapamaz. Arkasında devlet ve hükümet var. Köyümüzü, topraklarımızı zalimlere yedirmeyeceğiz" diyerek duruma tepkisini gösterdi.
GIRGİÇ: GEREKİRSE CANIMIZI VERİRİZ
Tek geçim kaynağı 25 dönümlük tarlası olduğunu belirten Hesa Gırgiç isimli köylü, sekiz kişilik ailesinin bu tarla dışında geçinebileceği hiçbir şeyinin olmadığını dile getirdi. Gırgiç, "Bu sahtekarlıktır. Ruhumuzu, canımızı veririz; ama toprağımızı vermeyiz. İsterse bizi kessin, öldürsün ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyiz" dedi.
KOSTA: ZULÜM 1963'TE BAŞLADI
Köyün henüz 15 hane olduğu 1963 yılında, Merhum Eyyüp Cenap Gülpınar'ın kendilerini dere kenarına attığını iddia eden Eyüp Sabri Kosta, şöyle konuştu: "Daha önce devlet tarafından bu toprakların bize ait olduğuna dair belgeler ve dosyalar vardı. Cenap Gülpınar daha sonra bunları Ankara'ya götürerek kendi lehine çevirdi. Bütün toprakları kendi adına geçirdi. Bundan haberimiz yoktu. İki yıl önce haberdar olduk. 1997'de bütün işlemlerini kendi adamlarıyla birlikte tezgâhlayarak, tapuları kendi adına yaptırıyor. Kendi adamlarını köye göndererek, iki yaşlı insana 'biz burada sizin hududunuzu belirleyeceğiz' deyip sahtekârca bir şekilde okuma yazması olmayan köyün ileri gelen iki yaşlısından imza alıyorlar. Böylelikle köyümüze, toprağımıza ve mallarımıza sahip olmaya çalışıyor."
ALAN: BU DİKTATÖRLÜK DEĞİL DE NEDİR?
Köyün şimdi 160 hane olduğunu hatırlatan Halit Alan ise, her hanede en az 15 kişinin yaşadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Şanlıurfa Valisine seslenen Alan, "Bu haksızlığı ortadan kaldırın. Bu nasıl bir zihniyet? 21'inci yüzyılda böyle bir durum yaşanıyor. Bu diktatörlük değil de nedir? Bizim kendi topraklarımızı bize satmaya çalışıyor. 'Aksi takdirde köyden defolun gidin' diyor" diye konuştu.
GIRGİÇ: KÖYDE KALMAK İSTİYORSANIZ PARASINI VERİN
Mehmet Ali Gırgiç da, Eyyüp Cenap Gülpınar'ın zamanından beri kendileriyle uğraştığını ileri sürerek, "Şeyh Eyyüp vefat ettikten sonra, oğlu Şeyh Kasım diktatörlüğü devam ettirmiş. Bu da aynı şekilde köylülerin üzerine gelerek köyümüzü talan etmiştir. Dedelerimiz, babalarımız, analarımız bu zulme karşı sessiz kalmamışlar. Askeriyeye ve onun adamlarına karşı göğüslerini siper ederek, köylerine geri geldiler. Bizim bu birliğimizi ve ısrarlarımızı görünce bizimle bir mutabakata vardı. 'Gelin siz kendi tarlalarınızı işletin, ben de kendi tarlamı işleteyim' dedi. Tamam dedik ve daha önce açtığımız davalardan da vazgeçtik. Her kurum onları savunuyor. 'Eğer köyde kalmak istiyorsanız, paranızı getirin size topraklarınızı vereyim' diyor. 'Aksi takdirde pılınızı pırtınızı toplayın gidin' diyor. Bu köy 10 kişilik değil ki, tam 3 bin nüfuslu bir köy. Çoluk çocuk bu kış vakti nereye gideceğiz? Bizim tarlada çalışmaktan başka bir şansımız yoktur" diye konuştu.
Gülpınar'ın, ağalık, beylik sistemi ile halkın tarlasını zorla elinden aldığını iddia eden Gırgiç, şöyle devam etti: "Sen AKP'lisin diye canımızı mı alacaksın? Başbakan, Filistin, Mısır, Suriye için ağlıyor, onlar için seferber oluyor, bir zahmet kendi ülkesine de baksın. Senin vekillerin ülkeyi ne hale getirmiş, vatandaşları ne duruma koymuş gör. Senin vekil diye tayin ettiğin kişi bizden, kendi tarlalarımızı satmak için 6 milyon istiyor. Kanımızı satsak bu parayı bulamayız. Eğer bu köyde bir ölüm vakası olursa bunun sorumlusu Kasım Gülpınar'dır. Onun adamları her an istediği yerde istediği kişiyi vurabilirler. Onların o güç ve kuvvetleri var. Bizim oylarımızla milletvekili oldu. Bize yapmadığını bırakmadı. Bu soruna derhal çare bulunmasını istiyoruz" dedi..
AVUKAT: FİİLİ OLARAK KÖYLÜLER HAKLI
Konuyla ilgili davayı takip eden Av. Neşet Girasun, köylülerin böyle bir haksızlığa maruz kaldıklarını doğrularken, ortada ciddi bir hukuksuzluğun olduğuna işaret ederek, "Araziyi asıl kullanan köylülere toprağın sadece yüzde 1'i hak kılınmış. Gerisi bölgenin ailelerine pay edilerek, tapu verilmiş. AKP Urfa Milletvekili Kasım Gülpınar da payına düşeninin bin 500 TL'den satın alınmasını, aksi takdirde 1 Ocak 2014 tarihine kadar boşaltılmasını istediği iddiası var. Köylüler kendi topraklarının sadece yüzde 1'ini kullanabiliyorlar. Fiili olarak haklı oldukları kesin, hukuki açıdan haklarını arayacağız. Biz bu mağduriyeti gidermek için tüm hukuki yollara başvuracağız" dedi.
GÜLPINAR: 12 BİN DÖNÜMÜN HEPSİ YOKSULLARDA
Köylülerin iddialarının asılsız olduğunu ifade eden AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Kasım Gülpınar ise, 1900'lerin başlarında kendilerinin de bölgeye sürgün edildiklerini belirtti. Kamu arazisi olan bölgede yapılan toprak reformlarında arazilerin kime kaldığının davalık olduğunu, 10 yıllardır kendi ailesi ile köylüler arasında arazinin problem olduğunu kaydeden Gülpınar, "Babam Cenap Gülpınar'ın da bahsi geçen köylülere yönelik olumsuz yaklaşımı olmadı. Arazinin davalık olduğunu dahi bilmiyordum. Yaklaşık üç yıl önce davanın bittiğini ve arazinin biz de dahil Siverek'in büyük ailelerinden Odabaşı'ların da olduğu birkaç aileye tapulandığını öğrendim. Oradaki arazide benim ve üç halamın her biri 900 olmak üzere 3 bin 600 dönümü var. Benim payıma düşen 900 dönümün, 600 dönümünü zaten ben işliyordum. Geriye kalan 300 dönümü ise bahsi geçen köydeki en yoksul kişiye bırakılmasını istedim" diye konuştu.
Kendi köyünde 12 bin dönüm arazisinin hepsini yoksulların işlediğini ve pay almadığını iddia eden Gülpınar, "Üç halamın da bu topraklarda hakları var. Onların da çocukları var. Maddi olarak durumları da çok kötü" dedi.
Sorunlu oldukları köylülerle görüştüğünü ve en düşük bedelden topraklarını satın almalarını istediğini söyleyen Gürpınar, "Dönüm başına bin 350 lira istedik. Kendi payım için istemiyorum zaten. Ancak halalarım yoksul, onların haklarının verilmesi lazım. Kesinlikle köylülerle sorun yaşamak istemem. Çözüm yolu ne ise o yolu bulacağız" diye belirtti.
(Kaynak: Gazeteipekyol)
Son Dakika › Yerel › Vekil Gülpınar'a Arazi Gaspı Suçlaması! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?