Üçüncü Tarafların Türk-Ermeni Sorunu Karşısındaki Tutumları"

Finlandiya Türk Derneği Başkanı Engin Uludamar, "Ermenilere yönelik yapıldığı iddia edilen soykırım, aslında bir kan davası niteliği taşıyor. Düzmece ve uydurma kanıtlar kullanıldığı için bir hukuk davası olsaydı düşerdi herhalde" dedi.

Uludamar, TASAM tarafından düzenlenen "3. Dünya Türk Forumu" kapsamında,  Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı'nda düzenlenen "Üçüncü tarafların Türk Ermeni sorunu karşısındaki tutumları, nedenler ve sonuçlar" başlıklı oturumda, Türk-Ermeni sorununu yaratan üçüncü taraf ülkelerinin doğrudan çıkar ilişkisi içinde olduklarını söyledi.

Üçüncü taraf ülkelerinin Türklere yönelik Ermeni saldırganlığı yaptığını belirten Uludamar, şöyle konuştu:

"Israrlı, vurdum duymazlıkları ve sessizlikleri, Türk karşıtlığı tavırlarının  seçilmiş bir tavır olduğunu göstermektedir. Ermenilere yönelik yapıldığı iddia edilen soykırım, aslında bir kan davası niteliği taşıyor. Düzmece ve uydurma kanıtlar kullanıldığı için bir hukuk davası olsaydı düşerdi herhalde. Bu Türklere karşı bir sopa olarak kullanılıyor. Ermeni diasporası içinde bu durumdan maddi kazanç sağlayanlar var."

Uludamar, 1970'te Türklere ve özellikle Türk diplomatlara uygulanan şiddet ve cinayetlerin özellikle görmezlikten gelindiğini, bu olayların toplumda anlayışla karşılanabilmesi için televizyon ve basın yayın organları aracılığıyla Türkiye aleyhinde çeşitli propagandalar yapıldığını aktardı.

Avrupa'nın kendisine layık görmediği ilkellik saydığı yaptırımları Türkiye'ye yönelik olduğu zaman anlayışla karşıladığını vurgulayan Uludamar, "100 yıl öncesini gördüklerini söyleyenler, sayılarını çok iyi bildiğini söyleyen kişiler, nedense 1992 yılında Karabağ'da olup bitenleri göremediler" ifadelerini kullandı.

" Almanya, imajından kurtulmak istiyor"

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Özdal da Almanya'nın da Türklerin, Ermenilere soykırım yaptığını savunduğunu söyledi.

Almanya'nın dünyanın ilk soykırım yapan ülke imajından kurtulmak istediğini dile getiren Özdal, şunları söyledi:

"Almanya 1904 ve 1907 yılları arasında Afrika'da katliam yaptı ve bu katliamlar 1985 yılında Birleşmiş Milletler'de 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak raporda kabul edildi. 2004'te Almanya bu soykırımı kabul etti ama soykırıma uğrayanlara hiçbir şekilde tazminat ödemeyeceğini açıklamıştı. Yani elimizdeki veri Almanya'nın ilk soykırımı yapan ülke imajından kurtulmak için Türkiye'ye baskı yaptığı tezi Almanlar tarafından zaten çürütülmüştür. Şu anda Almanya, Ermenistan'a en fazla iktisadi yardım yapan ülkedir. Bunun 115 milyon avrosu hibe, 35 milyon avrosu ise teknik hibedir. En az diasporaya sahip olmasına rağmen en fazla yardım eden ülkedir. Ekonomik anlamdaki enerji nakil hatları üzerinden Kafkasya'daki kroslanma Almanya'nın bu anlamda jeopolitik ve jeostratejik olarak işine gelmektedir."

Dr. Maxime Francis Michel Gauın ise Fransa'da Türklerin soykırım iddialarıyla suçlandığını, suçlamaların yanlış yorumlandığı gibi Ermeni topluluğunun da bu konuda yanlış yönlendirildiğini vurguladı.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşen Mazıcı ise 26 yıldır Ermenistan'nın Karabağ'ı işgal ettiğini, bu konuda herkes Azerbaycan'ı haklı bulurken sorunun hala çözülemediğini belirtti.

Bu işgalden, çatışmadan tek beslenen ülkenin Rusya olduğunu vurgulayan Mazıcı, "Mesela Ermenistan'da bir Rus üssü var. Ermenistan'nın Azerbaycan sınırları Rus askerleri tarafından korunuyor. Zaten Ermenistan'ı Azerbaycan'a kışkırtan da Rusya idi" diye konuştu. - Edirne