İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Deprem, volkanik patlama gibi çok önemli doğal afette yer altı sularını kullanmak gerekir ancak kar yağmayınca yer altı suları da beslenemiyor. Bu durumda biz, yer altı sularını aşırı derecede tüketiyoruz. Herhangi bir afet anında bizim sigortamız da kalmıyor" dedi.
Kadıoğlu, Afet ve Acil Durum Müdürlüğünce Gümüşhane Kültür Merkezinde düzenlenen "Sivil Savunma ve Deprem Haftası" konulu panelde yaptığı konuşmada, kıtlık, üretimde durgunluk, göçler, su ve enerji kaynaklarının azalması, ormanların kuruması, erozyon, çölleşme, sağlık ve yaban hayatını etkileyen kuraklığın, doğal afetler sıralamasında birinci sırada yer aldığını belirtti.
Kuraklığın yağışın azalmasından, dere ve nehirlerdeki suyun akışından, yer altı su seviyesinin azalmasından, kuraklık ve rezerv indekslerinden anlaşılabileceğini belirten Kadıoğlu, "Mevsimler astronomik tanımlardır. Bu mevsimlere havanın uymasını beklememek gerekir. Şu anda yaz mevsimi genişliyor, bahar ve kış kısalmaya başladı. 21 Mart'ta bahar, 21 Aralık'ta kış gelecek diye bir kaide yok" diye konuştu.
Küresel ısınmanın sabit şekilde kanıtlandığını, bunda herhangi bir şüphe olmadığını dile getiren Kadıoğlu, şöyle devam etti:
"Küresel ısınma şu anda insan kaynaklı bir gerçek olarak karşımızda bulunmaktadır. Türkiye, Akdeniz iklimi üzerinde bulunmaktadır. Bu iklimde kışın bizim yağış almamız gerekiyor. Küresel ısınma kışları kurak hale getirdi. Kutuplarla ekvator arasında sıcaklık farkı var. Dünyanın bütün derdi sıcaklık dengesine ulaşmak, buna çalışılıyor. Soğuk su akıntısı kuzeyden güneye, sıcak su akıntısı güneyden kuzeye gider. Hava da öyledir. Kutuplar ısındığı için ekvatorla kutuplar arasındaki sıcaklık farkı azalıyor. Bu, kuraklık, susuzluk, kıtlık, haşere, hastalık, böcek demektir. Kutuplarla ekvator arasındaki sıcaklık farkları azaldıkça hava hareketlerinin de yönleri değişiyor. Kuraklık artık bölgesel olmaya başladı."
-"Kuraklık şehirler arasında tartışmalara neden olacak"
Kadıoğlu, kuraklığın şehirler arasında tartışmalara neden olacağını savunarak, şunları söyledi:
"Kuraklık Gümüşhane'de varken aynı kuraklığı yaşayan bir komşu ilin, Gümüşhane'nin suyunu almaya kalkışmasına Gümüşhaneliler karşı çıkacaktır. Türkiye olarak hep Fırat ve Dicle su havzalarını konuşuruz. Aynı şey şehirler arasında da yaşanacak ancak yer altı sularına yönelmek de çok tehlikelidir. Yer altı suları stratejik öneme sahiptir. Deprem, volkanik patlama gibi çok önemli doğal afette yer altı sularını kullanmak gerekir ancak kar yağmayınca yer altı suları da beslenemiyor. Bu durumda biz, yer altı sularını aşırı derecede tüketiyoruz. Herhangi bir afet anında bizim sigortamız da kalmıyor."
Su kıtlığı ile kuraklığın ayrı şeyler olduğunu kaydeden Kadıoğlu, "Su kıtlığında hemen havayı suçlamamak gerekiyor. Orada suyun nasıl kullanıldığı çok önemlidir. Su olmayan yere şeker pancarı ekerseniz yer altı kaynağını kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Açtığınız sulama kuyusunu her yıl 4-5 metre daha aşağıya indiriyorsunuz" ifadelerini kullandı.
Kadıoğlu, iklim risk yönetiminin bir an önce ele alınması gerektiğini de söyledi.
Panele, Vali Yusuf Mayda, AK Parti Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün, Emniyet Müdürü Ahmet Can, Kelkit Kaymakamı Ozan Gazel, DOKA Genel Sekreteri Çetin Oktay Kaldırım, Afet ve Acil Durum Müdürü Mesut Bayrak, kurum müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğrenciler katıldı. - Gümüşhane
Son Dakika › Yerel › Sivil Savunma ve Deprem Haftası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?