MEÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, dünyada her gün sağlıksız su kullanımından 25-30 bin kişinin öldüğünü, yaklaşık 15 ülkede 400 milyon nüfusun susuzlukla karşı karşıya bulunduğunu belirterek, "2050 yılında 75 ülke daha su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına dahil olacaktır" dedi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kumbur, 22 Mart "Dünya Su Günü" kapsamında İHA'ya yaptığı açıklamada, suyun sanılanın aksine son derece sınırlı bir kaynak olduğunu, günümüzde ulusal ve uluslararası politikalar belirlenmesinde önemli bir unsur haline geldiğini kaydetti. Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 0,12'sinin insan ve diğer canlılar tarafından kullanılabildiğine işaret eden Kumbur, "Bir başka ifade ile dünyanın bütün su varlığı 4 litrelik bir bidona konulduğunda ekonomik kullanılabilecek tatlı su varlığı yalnızca bir çorba kaşığı kadardır. Günümüzde ise her 15 insandan birisi yeterli suya sahip olmadan yaşaması anlamındadır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin yıllık kullanılabilir su potansiyelinin 110 milyar metreküp, kişi başına düşen su miktarının da yaklaşık yıllık bin 466 metreküp olduğuna dikkat çeken Kumbur, Türkiye'nin su açısından zengin bir ülke olmadığının altını çizdi. Dünyada her gün sağlıksız su kullanımından 25-30 bin kişinin öldüğünü vurgulayan Kumbur, şöyle devam etti: "Dünya nüfusuna her gün 250 bin, yılda 93 milyon kişi eklenmektedir. Bu nedenle su talebi hızla artmaktadır. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisi ile susuzluk-kuraklık daha da büyümektedir. Dünyada yaklaşık 15 ülkede 400 milyon nüfus susuzlukla karşı karşıyadır. Bu ülkeler yüksek nüfus artışına sahiptir ve büyük bir kısmı Afrika kıtası ve Ortadoğu bölgesinde yer almaktadır. Yapılan tahminlere göre, 30 yıl içinde en az 50, en çok 55 ülke, 2050 yılında ise 75 ülke daha su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına dahil olacaktır. Bu tablo ise dünyada her 3 insandan birinin yeterli tatlı suya sahip olmadan yaşaması demektir."
Ortadoğu ülkelerinin büyük bir kısmının hem petrol hem de su yoksulu ülkeler olduğunu aktaran Kumbur, su kaynaklarının çoğunun ülke sınırları dışından kaynaklanıp ülke sınırları içine girdiğini, bu durumun Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini dile getirdi. Kumbur, AB uyum süreci içerinde sınır aşan ve Türkiye'nin su potansiyelinin yüzde 30'nu oluşturan Dicle ve Fırat nehirlerinin yönetimi ile bu nehirlerin suyuna dayalı yapılacak her türlü yatırımın yönetiminin Türkiye'den alınarak uluslararası bir komisyona veya bu su kaynaklarından yararlanan komşu ülkelerle beraber yönetilmesinin dayatıldığını öne sürdü.
Açıklamasında Mersin'in su potansiyeline de değinen Prof. Dr. Kumbur, kentin yerüstü ve yer altı su potansiyelinin yıllık 7.4 milyar metreküp olduğu bilgisini verdi. Mersin ve Tarsus kent merkezi ve çevre yerleşim birimlerinin içme-kullanma, sulama, sanayi suyu ihtiyacının Berdan nehrinden karşılandığını belirten Kumbur, şunları kaydetti: "Berdan nehri kaliteli bir suya sahiptir. Gerekli su hazırlama teknikleri uygulanıp, su şebekelerinde kirlenme olmadığı sürece bir sorun görünmemektedir. Yıllık 7.4 milyar metreküp su potansiyelimizin olmasına rağmen özellikle Mersin- Anamur kıyı bandındaki yerleşim birimlerimizin çoğunluğu içme ve kullanma suyunu yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Bu durum su sıkıntısı, kirlenme ve ekstra maliyetler getirmektedir. Belediyelerimizin büyük çoğunluğunda kaliteli su temini ve şebeke hatlarında yüzde 60-65 oranında su kaçakları ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır."
"TOPLUMUN ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE KATILIMI SAĞLANMALI"
Türkiye'de su kaynaklarının korunması, kaliteli su temini, suyun nakli ve depolanması, su kaçakları ve suyun kullanıcıya ulaştırılmasında ciddi sorunlar bulunduğuna da dikkat çeken Kumbur, sorunların giderilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: "Havzalarımızı kirletmemeliyiz. Yeni ve çevre dostu, ekonomik teknolojiler kullanmalıyız. Su fiyatlarının makul düzeylere çekilmesi, halkın kaliteli ve ucuz su tüketimi sağlanmalıdır. Suyun sektörünün oluşturulması gerekmektedir. Su kaynaklarının kısa, orta ve uzun vadeli kullanımı ile ilgili planları iyi yapılmalıdır. Su havzalarımız korunmalı, su ve şebeke kaçakları giderilmeli, kent halkına kaliteli ve ucuz su temin edilmelidir. Sulama suyu teknikleri değiştirilmeli, damla sulama suyu teknikleri kullanılmalıdır. Erozyonla mücadeleye hız verilmelidir. Su kaçakları ve işletim giderlerinin azaltılması çalışmaları yapılmalıdır. Arıtılmış suların tekrar kullanımı yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Toplumun her kesiminin çevre sorunlarının çözümüne katılımını sağlamalıyız. Su tasarrufuna yönelik projelere önem verilmelidir."
Kumbur, "Bir insanın bir günlük gıda ihtiyacını karşılayabilmek için yaklaşık 6,5 metreküp, 1 kilo ekmek üretilmek için yaklaşık 1,1 metreküp suya gerek vardır. Saniyede 1 damla akıtan musluk saatte yaklaşık 0.7 litre, açık bırakılan musluktan saatte 15-20 litre, diş fırçalarken 2 litre, tuvalet sızıntısından saatte 4 litre su boşa akıtılmaktadır. Bütün bu sorunları çözümlenmiş bir çevrede yaşamını sürdürmek, vatandaşlarımızın ortak arzusu olmalıdır" diyerek sözlerini tamamladı. - MERSİN
Son Dakika › Yerel › Sağlıksız Su Her Gün 30 Bir Kişiyi Öldürüyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?