Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral, dünya üzerindeki sistemlerde yaşanan büyük felaketlerin ardından yeni oluşumlara yol açtığını belirterek,"Uluslararası yeni düzenlerin ortaya çıkmasında büyük felaketler önemli rol oynamaktadır. Ancak, bu çok önemli bir çıkmazdır" dedi.
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Medeniyetin Burçları Derneği'nce Kayseri'de eğitim gören uluslararası öğrencilere yönelik düzenlediği 'Uluslararası Öğrenci Akademisi'nin konuğu, Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral oldu. Kayseri ve Civarı Elektrik Şirketi Konferans salonunda gerçekleştirilen seminere çok sayıda öğrenci katıldı.
Prof. Dr. Aral konuşmasında, "Küresel Sistem ve Uluslararası Hukuk"u ele aldı. İnsan haklarının ve uluslararası hukukun disiplin (Bir Bilim Dalı) olarak Avrupa'da ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Aral, "Günümüzde birçok uluslararası örgütler var. Bunlardan bazıları Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), İslam İşbirliği Örgütü (İİT), Karadeniz Ülkeler Topluluğu (KEİ), Afrika Birliği Örgütü (ABÖ), Amerikan Devletleri Örgütü (ADÖ) gibi örgütlerdir. Bu gibi örgütler, uluslararası hukukun aktörleri haline gelmişlerdir. Çünkü bunlar birden çok devletin kurduğu ve üye olduğu örgütlerdir. Uluslararası yeni düzenlerin ortaya çıkmasında büyük felaketler önemli rol oynamaktadır. Ortaya bir felaket çıkıyor, felakete karşı olarak bir yapılanma ortaya koyma gereği hissediyoruz. 1648'deki Vestfalya Anlaşması ile uluslararası ortaya çıkmaya başlamıştır. Orada 100 binlerce insanın hayatını kaybettiği bir savaş vardı. 1815'te Viyana düzeni ortaya çıkmıştır. 20. yüzyıla geldiğimizde Milletler Cemiyeti, 1. Dünya savaşından sonra ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler ise 2. Dünya savaşı çıktıktan sonra ortaya çıkmış bir düzendir. Bunların büyük felaketlerden sonra ortaya çıkması bizim büyük bir açmazımız" diye konuştu.
Prof. Dr. Aral, uluslararası hukukta devletlerin yanı sıra çok uluslu şirketler, azınlıkların, yerli halkların, mültecilerin, vatansızların da etken olduğunu kaydetti.
Araştırmacı-yazar Mustafa Doğu da "İslam Korkusu" anlamına gelen "islamofobi"nin son yıllarda sık gündeme gelmesine rağmen geçmişinin çok eskilere dayandığını söyledi. Mustafa Doğu, "İslamofobi kavramı, dağılan doğu blokuna karşı yeni bir düşman üretmek amacıyla kullanıldı. Ancak, bu kavramın içerdiği anlam, çok eskilerden beri vardır. İnsan onurunu yok sayanların, çeşitli hilelerle ellerine geçirdikleri makam, mevki, ekonomik ve siyasi kazanımlarının elden çıkmaması için çeşitli şekilde mücadele etmişlerdir. Kazanımlarını korumak için İslam dinine karşı çeşitli şekilde mücadele etmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de İslam dinini tehlikeli, Müslümanı da terörist göstermek gelmektedir. İşte 'İslamofobi' kelimesi de bu şekilde ortaya çıkmıştır" ifadelerini kullandı.
Erciyes Üniversitesi öğretim görevlisi ve Uluslararası Öğrenci Akademisi'nin danışmanı M. Hüseyin Mercan ise, Türkiye'nin 2002 yılı ve sonrasında şekillenen dış politikasını anlattı. Mercan, "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur söylemi ile kendimizi yıllardır ufacık bir toprağa sığdırdık. Bizim komşularımıza bakış açımız da hep olumsuz olmuştur. Ancak, bu durum son zamanlarda değişti. Böylece Ortadoğu ve çevremizdeki alanda aktif politika izler olduk. Bu da güzel bir gelişmedir" dedi. - KAYSERİ
Son Dakika › Yerel › Prof. Dr. Berdal Aral, Kayseri'de Küresel Sistemi Anlattı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?