Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili tutuklanan 3 sanık ertelenen duruşmada mahkeme heyetine detaylı ifade verdi.
Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Ahmet Suphi Altındöken'in ardından savunmasını yapan babası sanık Necmettin Altındöken, olay günü oğlunun kendisini arayarak dolmuşa gelmesini söylediğini anlattı.
Oğluna ne olduğunu sorduğunda "iki kişiyle kavga ettiğini" söylediğini belirten Altındöken, "Bana, 'Fatih gelecek, onların köyüne mangal yapmaya gideceğim' dedi. Baktım aracın koltuklarının kılıflarını toplamış, onları bana vererek eve bırakmamı söyledi. Fatih ile konuşuyorlardı. Ben eve çıktım sonra" dedi.
Altındöken, müdafi avukatların, "araçta bir şey fark edip, etmediği" sorusu üzerine, bir şey görmediğini iddia ederek, "Sonra Fatih oradan ayrıldı. Niye gittiğimi sorduğumda, Suphi, mangal yakmak için ayrıldığını söyledi. Sonra oraya gittik, ilk defa gitmiştim. Gideceğimiz yere varınca Fatih önden indi, sonra da Suphi. Birşey sormadım. Sonrasında geri Tarsus'a döndük" diye konuştu.
Yolda jandarmaların aracı durdurup kan lekelerini sorduğunda oğlunun önce "tavuk kestiklerini", sonra da "kavga ettiklerini" söylediğini belirten Altındöken, olayla bir alakasının olmadığını iddia ederek gerçekte ne olduğunu bir gün sonra öğrendiğini savundu.
Altındöken, savunması sırasında sık sık gözyaşı dökerek oğlu için geçmişte yaptığı iyilikleri anlatınca mahkemedeki katılımcılar tarafından tepki gördü.
"Doktor vurmaya başladı"
Altındöken'in ifadesinin ardından jandarmadaki ifadesi de kayıttan okundu. Önceki ifadesini baskı altında verdiğini ileri süren Altındöken, şöyle devam etti:
"Jandarmadaki ifademi kabul etmiyorum. Bana 30- 40 kağıt imzalattılar. Gözlüğüm yanımda yoktu. 4 gün sonra bir avukat geldi. Avukatın yanında bir sürü kağıt imzalattılar, yarısını da görmedim. Zaten darbedilmiştim. En basiti doktor bile beni dövdü. Morluk var mı diye sordu? Olmadığını söyleyince, vurmaya başladı. Doktor dövdü beni. Psikolojik baskı vardı. 51 yaşında adamım, erinden en üstüne bütün askerler küfür etti, kollarımdan çekiştirdiler. Bileklerim mosmordu."
Altındöken, oğlunun beyin ameliyatı geçirdiğini ve sinirli yapısının olduğunu belirterek oğlunun bir kere kendini bıçakladığını anlattı.
"Her yeri kan içerisindeydi"
Sanık Fatih Gökçe ise Suphi Altındöken'in olay günü kendisini arayarak yardım talep ettiğini ilk başta gitmek istemediğini ancak kendisini zorlayınca yanına gittiğini ileri sürdü. Telefonda ne olduğunu sormasına rağmen Altındöken'in anlatmadığını savunan Gökçe, şunları söyledi:
"Aracım olmadığı için beni almasını söyledim. Sonra yanımdaki Osman isimli arkadaşım beni oraya bıraktı. Gittiğimde gömleği, her yeri kan içerisindeydi. Araçta kan kokuyordu. Koltuğun ucunda oturdum. 'Conoların oradan birilerini aldım, beni soymaya kalktılar' dedi. Biraz da ağlar gibi yaptı. Yolda gelirken benzin al demişti. 'Alıp, almadığımı' sorunca, 'almadığımı' söyledim. Osman'ı arayıp '5 liralık benzin getirmesini' söyledim. Maktulü hiç görmedim, sadece Suphi ellerini keserken elini gördüm."
Olaydan sonra eve gittiğini, Altındöken'in babasının aramasıyla tekrar sanıkların yanına gittiğini ifade eden Gökçe, kaçmak istediğini, sanıklara da polise gitmeleri yönünde baskı yaptığını ileri sürdü. Gökçe, Suphi Altındöken'in cesedi parçalayarak çuvala koymak istediğini, babasının ise "ev kokar" diye kabul etmediğini iddia ederek şunları anlattı:
"Sonra yola çıktık, bana 40 liralık benzin almamı söylediler. Maktulün yakılacağını bilmiyordum. Önceden yola çıkarak, Suphi'nin dediği yerde bekledim. Ben tuvalet ihtiyacı için durdum, sonra bira ve sigara aldım. Bunlar da dönüyordu. Jandarma kontrolünün o yolda hep olduğunu bildiğimden yakalanmaları için 'düz gelin' dedim. 'Sen bizi nereye götürüyorsun' diye karşılık verdiklerinde aracımın o yola giremeyeceğini söyledim. Sonra yolda jandarma ekipleri geldi."
Gökçe, olayın ciddiyetini daha sonra anladığını savunarak, sanık Suphi Altındöken'in gece kendisine "Mangal yaktık" şeklinde mesaj atarak o şekilde ifade vermesi gerektiğini ima ettiğini ileri sürdü.
"Rahatsız mısın, niye gülüyorsun"
Fatih Gökçe'nin ifadesinin alınması sırasında, Suphi Altındöken'in gülümsediğini gören Hakim Ercan Kumhak sanığa dönerek "Rahatsız mısın" diye sordu. Sanığın, "hayır" demesi üzerine Kumhak, "Rahatsız değilsen niye gülüyorsun" dedi. Sanık bunun üzerine kafasını eğdi.
Sorular
Müşteki avukatlarının Suphi Altındöken'e "Özgecan'ı kim yaktı, niye çıplaktı. Üzerindeki kazak nasıl çıktı?" sorusu üzerine sanık, kıyafetli olduğunu söyledi.
"Özgecan'ın araçtan inmesi için kapıyı açman yeterliyken niye yanına gittin?" sorusuna ise sanık "İnmeyince arkaya geçtim. Alnım açıktır. Kötü niyetim yoktur" dedi.
Maktulü neden hastaneye götürmediğine dair soruya ise diğer sanık Fatih Gökçe'nin buna engel olduğunu öne süren Altındöken, "İki kişi baskı yapsa götürürdüm. Yanımda biri olsun diye onu aradım" ifadesinde bulundu.
Sanık, "Raporlara göre kendi üzerinde pantolon varken neden bacağının alt arka kısmında çizik var" sorusuna bunun araçta Özgecan'ın kendisini tekmelemesinden kaynaklandığını ileri sürdü.
"Boğazına bıçak batırdım"
Sanık Suphi Altındöken, araçta diğer sanık Fatih Gökçe'nin dediği gibi çok fazla kan kokusu olmadığını belirterek "Boğazına bıçak batırdım. Ortalık karanlıktı, öyle o kadar kan yoktu" diye konuştu. Altındöken, müştekinin bileklerini kesip iki elini de bir poşete koyup evde kullanılmayan bir klozete bıraktığını anlattı.
Suphi Altındöken, müştekinin ismini hapiste gardiyanların kapısından geçerken öğrendiğini belirtti.
Altındöken, "Tecavüz ettin mi?" sorusuna "Her türlü yemin ederim o konuda. Çocuğumun üstüne de yemin ederim. O maksatla dokunduysam" diye cevap verdi. Altındöken, "Fatih, kızı senin yaktığını söylüyor" beyanı üzerine kendisinin cesedi araçtan indirdiğini yakmadığını iddia etti.
"Sanki kapı sihirbazlık yapıyor"
Necmettin Altındöken de soru üzerine oğluna çuvalı kimin verdiğini hatırlamadığını belirterek "Fatih öyle anlatıyor ki sanki kapı sihirbazlık yapıyor. Bıçak, çuval, poşet veriyor" dedi. Altındöken, oğluna herhangi bir bıçak da vermediğini öne sürdü.
"Herhalde daha az ceza almaya çalışıyorlar"
Fatih Gökçe de "cesedin elleri kesilirken neden müdahale etmedin sorusuna Suphi'nin "zaten ölük" dediğini belirtti. Korktuğu için polise haber vermediğini ifade eden Gökçe, çaresiz kaldığı için Suphi'nin yanına gittiğini anlattı. "Suphi sana tecavüz suçu mu atıyor" sorusu üzerine sanık Gökçe, "Ben tecavüz meselesini hastanede gördüm. Bize sapıklar, tecavüzcüler diye bağırdılar" dedi. Sanık Gökçe, "Suphi tecavüz etmiş midir?" sorusuna "Yapmıştır herhalde bilemem. Neden beni suçluyor bilmiyorum. Herhalde daha az ceza almaya çalışıyorlar" dedi.
Ceset fotoları gösterildi
Müşteki avukatları Özgecan Aslan'ın yakılmış ceset fotoğraflarını Fatih'e göstererek "Neden yüzü ikinci derece yanık da genital bölgesi tamamen kemiğe kadar yanmış" diye sordu. Avukatlar, genital bölgenin yakılarak tecavüz izlerinin kaybedilmek istendiği iddiasında bulundu.
Fatih Gökçe ise "Ben maktulü hiç görmedim. Ben yakmadım" dedi.
"Bıçak, yiyecekler için"
Cumhuriyet Savcısı Erol Kaplan da Suphi Altındöken'e "Kırmızı saplı bıçak bulunmuş. Bu senin mi?" diye sordu. Suphi, bıçağın sarı saplı olduğunu yineledi. "Araçta neden bıçak olduğuna" dair soruya ise Suphi Altındöken, "Yeri geliyor araç içinDE bir saat, yeri geliyor 4 saat bekliyoruz. Yazın karpuz alır arabada yeriz. Sebze meyve, keser yeriz" diye cevap verdi.
Savcı Kaplan, Fatih Gökçe'ye, minibüste çakı olduğunu gördüğünü söylediğini hatırlatması üzerine sanık Gökçe, o çakıya ne olduğunu bilmediğini söyledi. Fatih Gökçe, Necmettin Altındöken'in oğluna verdiği bıçağın tahta saplı olduğunu belirtti.
Avukata tepki
Fatih Gökçe'nin avukatı Nazmi Karataylı müvekkiline, "Sen jandarmadan savcılığa kadar avukatınla kaç kez görüştün?" sorusu üzerine Gökçe en fazla 5 dakika görüştüğünü söyledi. Avukat Karataylı, "Özellikle sordum. Benim hakkımda senin ifadeni değiştirdiğim söylendi. Belki utanırlar" diye konuştu.
Karataylı'nın bu sözleri üzerine salondakilerden bazı kişiler "Biz mi utanacağız. Sen utan" diye bağırıp tepki gösterdi.
Amca Aslan
Duruşmada Özgecan Aslan'ın ailesi adına bulunan amca Yaşasın Aslan'a da söz verildi. Aslan, tam 100 günden fazla bir zamandır "cehennem hayatı" yaşadıklarını söyledi.
Ateş içinde olduklarını, bu durumu kimsenin anlayamayacağını ifade eden Aslan, "Özgecan'ın resimlerini gören biri olarak Özgecanlar adına dünyaya, ülkeye örnek bir karar istiyorum. Böyle canilerin benzer olayları başka çocukların başına getirme ihtimali kalmasın. Sapık, caniler bu karardan korksunlar. Herkes mutlu ve huzur içinde yaşasın. Bu canilerin safsatalarına inanılmadan en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Aslan, sanıkların profesyonelce ve soğukkanlılıkla olayları anlattıklarına dikkati çekerek "Bunların daha önce de faili meçhul yaptıklarına inanıyorum. Bu bölgede faili meçhul varsa araştırılsın" diye konuştu.
Tanıklar
Mahkeme, 15 dakika aranın ardından tanıkların dinlenmesine geçti. Suphi Altındöken'in eşi Neslihan Altındöken, Adana Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Altındöken, eşinin kavgacı bir insan olduğunu, olay günü geldiğinde de yine birisiyle kavga ettiğini söylediğini, elinde kan, yüzünde morluk olduğunu, kendisinden, üzerindeki elbiselerini yıkamasını istediğini aktardı. Müşteki avukatların sorusu üzerine kıyafetlerde yırtık olmadığını belirten Neslihan Altındöken, beyaz olan araç koltuk kılıflarını kayınbabası diğer sanık Necmettin Altındöken'in ayrıca çamaşır makinesine attığını anlattı.
Altındöken, eşi ile arasının sorulması üzerine 6 yıl boyunca sürekli sorun yaşadığını anlattı. Eşi tarafından darbedildiğini, şiddet gördüğünü belirten Altındöken, "Hep sustum. Evladım vardı ama sürekli sorun yaşadım" dedi.
Soru üzerine başka zamanlarda eşi tarafından cinsel ilişkiye zorlanmadığını anlatan Altındöken, eşinin başka kadınlarla ilişkisi olduğunu, bu duruma cep telefonu ve sosyal medya mesajlarından şahit olduğunu aktardı. Altındöken, "cep telefonundaki mesajların silinmesi ve telefonu satmasına" dair soruya ise eşinin sözü üzerine mesajları sildiğini, olayın ardından da birden anne ve babasının yanına taşınması nedeniyle görüşmeler zaten belirlendiği için para ihtiyacından dolayı telefonu sattığını anlattı.
Necmettin Altındöken'in avukatı İbrahim Kaplan'ın "Baba ve oğlunun arasında nasıl bir ilişki olduğuna" dair soruya ise Neslihan Altındöken, "Anne, baba, evladı, bana şiddet uygulardı. Babasına şiddet uyguladığını gözümle gördüm" diye cevap verdi.
Tanık Taş
Tanık Osman Taş da olay günü Fatih Gökçe ile alkol aldıklarını, daha sonra ayrıldıkları Fatih'in kendisini arayıp aracıyla bir arkadaşının yanına bırakmasını istediğini anlattı.
Fatih'i bıraktıktan sonra yemek yerken bu kez de kendisini telefonla arayıp 5 liralık benzin istediğini ve benzin şişesini Fatih'in tarif ettiği yere gidip Fatih'e verdiğini anlatan Taş, "Devamlı araçlarla içiçe olduğumuz için bu istek garip gelmedi. En fazla 1-2 litre götürdüğüm arkadaşlarım oldu. Zaten en fazla o kadar götürülür, en yakın istasyona kadar" diye konuştu.
Taş, bu sırada Suphi Altındöken ile hiç karşılaşmadığını, benzini verdikten sonra araca binen Fatih'in "Suphi'nin başı beladaymış" diyene kadar olayın içinde Suphi'nin olduğunu bilmediğini aktardı. Taş, Fatih'in araca bindiğinde bir korku veya tedirginlik görmediğini, benzinin amacını da sormadığını aktardı.
Taş'ın konuşmasının ardından Suphi söz alarak "Ben aracın yanındaydım. Seninle göz göze geldik" deyince Taş, "Kesinlikle hayır. Öyle olsaydı ceza alacak olsam bile söylerdim. Benim de ablam var" diye konuştu.
Son Dakika › Yerel › Özgecan Aslan'ın Katilleri İfade Verdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?