Okul Kapısında Ölüm Davası Okul Kapısında Ölüm Davası

İzmir'in Bornova İlçesi'nde, Seyit Şanlı Anadolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi'nde, öğrenci Anıl Erden'in otomatik kapıya sıkışarak ölümünden sorumlu tutulan okulun eski müdürü Hüseyin Toptaş ve memur Niyazi Öztürk'ün yargılanmasına başlandı. Eski müdür Toptaş suçlamaları kabul etmezken, ölen öğrencinin anne ve babası müdürün cezalandırılmasını istedi. İzmir'in Bornova İlçesi'ndeki Seyit Şamlı Endüstri Meslek Lisesi'nde geçen yıl 3 Haziran'da meydana gelen olayda, okulun Elektrik Elektronik Bölümü 11-A sınıfı öğrencisi Anıl Erden, teneffüste okul dışına çıkıp, tekrar okula dönerken nöbetçi öğrenciler otomatik kapıyı kapatmış, talihsiz öğrenci demir kapıda sıkışmıştı. Hastaneye kaldırılan Erden yaşamını yitirirken, okul yönetiminin maddi yetersizlik nedeniyle öğrencilerin giriş çıkışlarını kontrol eden güvenlik görevlisini olaydan 15 gün önce işten çıkardığı ortaya çıkmıştı.

MÜDÜR: NÖBETÇİ ÖĞRENCİLERE EĞİTİM VERİLİYOR

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, emekliye ayrılan okulun eski müdürü Hüseyin Toptaş ve memur Niyazi Öztürk hakkında 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 3- 6 yıl arasında hapis cezası istemiyle 12'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. İlk duruşmaya tutuksuz sanıklar emekli okul müdürü Toptaş ile memur Öztürk ve ölen Anıl'ın annesi görme engelli Ayşe ve babası Doğan Erden avukatlarıyla katıldı. Emekli okul müdürü Hüseyin Toptaş savunmasında şunları söyledi:

"Nöbetçi öğrencilere, nöbet sırasında neler yapması gerektiği konusunda eğitim verilmektedir. Olayın olduğu kapı sabah saatlerinde açılır, öğrenci girişleri bittikten sonra kapatılır. Kapı yan tarafındaki nöbetçi kulübesinden idare edilir. Öğrencilerin girişinden sonra ana kapının kapatılması, giriş çıkışların küçük kapıdan yapılması konusunda yazılı talimatım da vardır. Olaydan üç gün önce bu kapının arızalandığını ve arızanın da uzman öğretmenler tarafından giderildiği nöbetçi öğrenci tarafından bana bildirildi. Her yıl mayıs ayına kadar okul birliğinin toplamış olduğu paralarla güvenlik görevlisi bulunurdu. Ancak okulun ekonomik seviyesinin düşük olması, okul aile birliğinin gelirinin düşük olması nedeniyle, o dönemde üniversite sınavlarına girecek öğrencilerin sayısı azaldığından mayıs ayında güvenlik görevlisinin görevine son verdik. Olayda benim bir kusurum bulunmamaktadır. "

Diğer sanık memur Niyazi Öztürk ise avukatı olmadığı için savunma yapmadı, mahkemeden avukat istedi.

Ölen Anıl'ın babası Doğan Erdem, "Olayı bir cinayet gibi değelendiriyorum. Sorumluların araştırılıp, cezalandırılmasını istiyorum. Sanıklardan da şikayetçiyim" dedi.

DAHA ÖNCE BİR ÖĞRENCİ YARALANMIŞ

Olay günü kapıda nöbetçi olan öğrenci Gürcan Karadan, Anıl'ın geçtiği sırada kapının arıza yaptığını, kapıyı açmak için butona bastığını ancak kapının açılmadığını, diğer nöbetçi arkadaşı Emre şalteri indirdiğinde kapıdan ses geldiğini ve Anıl'ın yere düştüğünü gördüklerini söyledi. Karadan, "Ben bu kapıda ilk kez nöbet tuttum. Kapıda sık sık arıza olduğunu duymuştum. Hatta bir öğrencinin kolundan yaralandığını biliyorduk. Kapının açılışı konusunda bir eğitim verilmedi. Biz deneme yanılma yoluyla çalışmasını öğrendik. " dedi.

Tanık olarak dinlenen müdür yardımcısı Ahmet Aksu ise, güvenlik görevlisinin okul kapanmadan işten çıkarılmaması gerektiği konusunda müdürle konuşma yaptığını söyledi. Duruşma diğer tanıkların dinlinmesi için ertelendi.

600 BİN LİRALIK TAZMİNAT DAVASI

Anıl Erden'in babası Doğan Erden, görme engelli annesi Ayşe ve kız kardeşi Zeynep Erden adına avukatları Barış Kaşka, Milli Eğitim Bakanlığı'na karşı toplam 600 bin lira tazminat istemiyle dava açtı. Erden ailesinin avukatı Barış kaşka, dilekçesinde annesinin yaptığı börekleri satarak ailesine katkıda bulunan Anıl Erden'in mühendis olmayı istediğini, Anıl'ın ölümüyle ailenin geleceğe dair umutlarının karardığını belirtti. Avukat Barış Kaşka, 600 bin TL'lik tazminat davasında, ailenin 12 bin TL'yi bulan harcı yatıracak parası olmadığından adli yardım talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi kabul ederken henüz duruşmalar başlamadı.