ANIL KURU - Aile kurumu içerisinde son sözü söyleyecek "aile reisliği" yapısının, ailenin varlığı ve birliğini sürdürmesi açısından büyük öneme sahip olduğu bildirildi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Köylü, AA muhabirine, dünyada aile kurumunu tehdit eden sorunlarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Aile içinde ister erkek ister kadın olsun bir kişinin "aile reisi" olması gerektiğini dile getiren Köylü, "Burada illa koca aile reisi olsun demiyorum. Eğer aile reisliğini anne ve baba çatışma içinde ele geçirmeye çalışırsa bu ailede huzur olmaz. Bütün kararları bir kişi almalı, her uygulamayı o yapmalı demiyoruz ancak aile içinde son sözü söyleyecek bir kişinin olması lazım" dedi.
Aile içinde bütün fertlerin görüşlerini demokratik şekilde ifade edebileceğini vurgulayan Köylü, "Anne ayrı baba ayrı konuşursa çocuklar da onları hiç dinlemezlerse bu ailenin varlığı ve birliği devam etmez. Burada sözünü dinletebilecek, aileyi disipline edebilecek bir kişinin olması gerekir. Bu durumu gemiye benzetebiliriz. Gemide bir kaptan, uçakta bir pilot vardır. Bir gemiyi üç beş kişi aynı anda kullanamaz. Aile reisi illa erkek olsun demiyoruz. Eğitimi, kültürü, konumu ve durumuyla aileyi idare edebilecek kişinin aile reisi olması gerekir" diye konuştu.
"Ailede roller belirsizleşti"
Aile içinde rollerin belirsizleşmeye başlamasının sorun olduğuna dikkati çeken Köylü, şöyle devam etti:
"Tabi ki anne şunu, baba bunu yapacak gibi bir kural yok. İdeal bir ailede anne, baba ve çocukların rolleri bellidir. Bu durum çocuk eğitimi açısından da son derece önemlidir. Aile içinde kız ve erkek çocukların rol modelleri alması gerekiyor. Annenin anne, babanın baba gibi davranması ve birbirlerinin hizmet alanlarına müdahale etmemeleri gerekiyor. Son zamanlarda meydana gelen ekonomik, sosyal değişimler ve kadının da iş dünyasına atılmasıyla artık evde hangi işlerin, hangi rollerin kim tarafından yapılacağı çok net değil. Bu durum çocukları, cinsel gelişimleri başta olmak üzere olumsuz etkileyebiliyor."
"Aile edep okuludur"
Prof Dr. Köylü, eğitimcilerin, ailenin bir edep ve terbiye okulu olduğunu ortak görüş olarak kabul ettiğini savunarak, şunları kaydetti:
"Bir ülke vatandaşlarına ne kadar eğitim imkanı sağlarsa sağlasın, biz zorunlu eğitimi istersek 20 seneye çıkaralım ya da bütün toplumu üniversite mezunu yapsak bile eğer ailede gerekli eğitim ve öğretimi veremezsek, özellikle terbiye ve edep bağlamında bir şey kazandıramazsak o yaptığımız eğitim masrafları boşa gidecektir. ABD veya Almanya'nın okuma yazma oranları yüzde 100'e yaklaşmış durumda. Amerika'da belki insanların yüzde 40'ı üniversite mezunu ancak çok ciddi anlamda sorun var. Çocuklar 6 yaşına kadar şahsiyetlerini ve kimliklerinin yüzde 90'ını oluştururlar. Geriye yüzde 10'u kalır. 6 yaşına kadar daha çok aile ortamında geçirilen zamandır. Aile ortamında kazanılamayan terbiye ve eğitimi de daha sonra kazandırmak imkansız olmasa bile çok güçtür. Aile dünyada yeri doldurulamayan ve alternatifi olmayan tek müessesedir." - Samsun
Son Dakika › Yerel › Her Aileye Bir 'Reis' Şart - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?