Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN) - Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı İsmail Yavuz, "Son yıllarda özellikle eğitime erişim başta olmak üzere çocukların en temel haklarından yararlanma oranlarında keskin bir düşüş yaşanmaktadır. Zorunlu eğitimde olması gereken 200 bine yakın çocuk ne yazık ki zorunlu eğitim kapsamında değildir. Örgün eğitimin dışında bırakılan çocuk sayısı 1 milyon 500 bindir. Bu, aynı zamanda bu çocukların sanayide MESEM eliyle ucuz iş gücü olarak çalıştırılması anlamına gelmektedir" dedi.
Eğitim-Sen Samsun Şube Başkanı İsmail Yavuz, Samsun'un İlkadım ilçesinin Süleymaniye geçidinde basın açıklaması yaptı. Sona eren 2024-2025 eğitim öğretim yılının birinci dönemini değerlendiren Yavuz, eğitimde yaşanan sorunları anlattı.
Yavuz, şunları kaydetti:
"Örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye'de 18 milyon öğrenci karne aldı. Toplam 75 bin okul var ve bu okulların yüzde 81'i kamu okulları, yüzde 20'si ise özel okullar. Çağ nüfusunda olmasına rağmen 1,5 milyon öğrenci ne yazık ki eğitim süreçleri içerisinde değil. Türkiye'de okullaşma oranları bölgelere göre büyük farklılıklar göstermekte. Bunun en büyük sebepleri arasında eğitim altyapısındaki büyük yetersizlikler ve bölgelere göre değişen ekonomik zorluklar ve yoksulluklar vardır. Türkiye çapında devlet ve özel okullarda 1 milyon 160 bin öğretmen görev yapmaktadır. ve bunlardan ne yazık ki 100 bine yakını ücretli öğretmendir. Ücretli öğretmenler de asgari ücretin altında maaş almaktadırlar. Anayasa'ya göre asgari ücretin altında çalıştırmak suçken devletin kendisi ücretli öğretmenlik tahsis ederek ne yazık ki asgari ücretin altında öğretmen çalıştırmaktadır.
Yine okullarımızda eğitim ve öğretim süreçlerinin bileşeni olan yardımcı hizmetli personel ve memur arkadaşlarımız yok denecek kadar azdır. İŞKUR üzerinden 9 aylık sürelerle istihdam edilen toplum yararına çalışma programında ve İŞKUR üzerinden yine iş gücü üzerinden iş gücü uyum programıyla çalıştırılmaktadır. İş gücü uyum programıyla çalıştırılan hizmetli yardımcı, hizmetli personel kadrosunda olan arkadaşlarımız ise bunlar ne yazık ki asgari ücretin altında çalışmakta ve haftanın 3 günü çalıştırılmaktadır. Yani Anayasa'ya göre aslında çalıştırdığı personel bakımından MEB suç işlemektedir.
Yine eğitimin yapısal sorunları ne yazık ki devam etmekte eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları artarak devam etmektedir. Bildiğiniz gibi Anayasamız gereği de eğitimin laik içeriği gün geçtikçe yozlaştırılmakta ve değişik tarikat ve cemaatlere alan açılmaktadır. Bu noktada 2015 Temmuz'unda yapılan darbe girişimi aslında ders almamız gerekirken hala tarikatlara ve cemaatlere alan açılması eğitimin bilimsel ve laik içeriğiyle tamamen taban tabana zıttır.
'Yurttaşlarımızın öğretmen olma hakkını mülakatlarla gasp eden bir iktidarla karşı karşıyayız'
Yine 2024-2025 döneminde eğitim öğretim yılı döneminde tasarruf tedbirleri kapsamında taşımalı eğitimden vazgeçilmiştir. ve pek çok kırsalda yaşayan öğrencimiz taşımalı eğitimden vazgeçildiği için eğitim ve öğretim hakkından da mahrum bırakılmaktadır. Saraydan tasarruf yapacaklarına eğitim öğretimden tasarruf yapmaktadırlar. İtibardan tasarruf yapmayanlar eğitim ve öğretimden tasarruf yaparak ne yazık ki öğrencilerimizin, çocuklarımızın eğitim hakkını gasbetmektedir. Bildiğiniz gibi bugünlerde MEB'in önünde de pek çok ataması yapılmayan KPSS puanına göre yüksek puan almasına rağmen değişik illerdeki mülakat komisyonları aracılığıyla elenen arkadaşlarımızın eylemleri vardır. Mülakat, liyakate dayalı bir şey değildir. İnsanlar 4 yıl eğitim fakültesi ve onun üzerinden de KPSS'ye girerek eğitmen, öğretmen olmak için çabalamaktadırlar ve yurttaşlarımızın öğretmen olma hakkını dahi mülakatlarla gasp eden bir iktidarla karşı karşıyayız.
Yusuf Tekin, Milli Eğitim Bakanı olarak bu arkadaşlarımızın hakkını teslim etmek zorundadır. Yoksa bu arkadaşlarımızı kriminalize ederek, suçlayarak, 'bu mülakat sonuçlarını nereden buldunuz' diyerek, itham ederek bir soruna çözüm bulmak mümkün değildir. Milli Eğitim Bakanı'nın yapması gereken bu arkadaşlarımızın bir an önce atamasının yapılmasıdır.
Son yıllarda özellikle eğitime erişim başta olmak üzere çocukların en temel haklarından yararlanma oranlarında keskin bir düşüş yaşanmaktadır. Zorunlu eğitimde olması gereken 200 bine yakın çocuk ne yazık ki zorunlu eğitim kapsamında değildir. Okuldan ayrılmalar yüzde 74 oranında oranıyla en çok öğretim seviyesindedir. Örgün eğitimin dışında bırakılan çocuk sayısı 1 milyon 500 bindir. Bu aynı zamanda bu çocukların sanayide MESAM eliyle ucuz iş gücü olarak çalıştırılması anlamına gelmektedir. Bildiğiniz gibi 2023 ve 2024 ve bugünlerde bu MESAM'lar da çalışan çocuklarımızdan ne yazık ki iş cinayetlerinde 12 çocuğumuz 15-16 yaşındaki gençlerimiz iş cinayetlerinde katledilmiştir sevgili dostlar. Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre Türkiye 146 ülke arasında ne yazık ki 127. sıradadır."
Son Dakika › Yerel › Eğitimde Erişim Sorunları - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?