GENÇAĞA KARAFAZLI
Çay üreticileri, AKP hükümetinin hazırladığı ve TBMM'ye sunduğu çay kanun teklifini tartışmaya devam ediyor. Rize'nin Fındıklı ilçesinde düzenlenen panelde konuşan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, "85 milyonun temel içeceği, 210 bin üreticisi, 1 milyon muhatabı olan kanun herkesin kanunu olur. Usul ve yöntem açısından Anayasaya ve tüm yasalara aykırıdır. Amacına ulaşmamıştır, çay kanunu değildir" dedi.
AKP'nin kanun teklifine karşı Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde mücadele çağrıları devam ederken Rize'nin Fındıklı ilçesinde bugün çay kanun teklifinin ayrıntıları hakkında 'Çay Üreticileri Çay Kanunu'nu Tartışıyor' başlıklı panel düzenlendi.
"ÇAY KANUN TEKLİFİ KARADENİZLİLERE İHANETTİR"
Kanun Teklifinin görüşüleceği TBMM Tarım Komisyonu'nun üyesi olan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, çay kanununda değişikliğin iktidar tarafından uzun zamandır dillendirildiğini ancak metinden kendilerinin de haberdar olmadığını belirterek şunları söyledi:
"Çay kanun teklifinin metnini 20 Haziran'da Meclis'e sunulduğunda gördük. Kanun teklifleri hazırlanma aşamasında tüm ilgilileri ile paylaşılır. Metin meclise gelmeden önce bu sürecin gerçekleştirilmesi gerekir ancak bu Kanun Teklifi kapalı kapılar ardında hazırlandı. Bu kanun teklifinden çiftçinin, sanayicinin, ziraat odalarının ve tüketicilerin haberi yoktu. Hiçbir yerde tartışılmadan direkt Meclis'e gelmiştir. Kanunun yapılması, yönetimi ve biçimi yanlıştır. Şeffaf değildir. Bir kanun ancak herkesin rızası olduğunda tüm toplum tarafından kabul edilir. 85 milyonun temel içeceği, 210 bin üreticisi, 1 milyon muhatabı olan kanun herkesin kanunu olur. Usul ve yöntem açısından Anayasaya ve tüm yasalara aykırıdır. Amacına ulaşmamıştır, çay kanunu değildir."
"NASIL TÜTÜNÜMÜZ YOKSA ÇAYIMIZ DA OLMAYACAK"
İçerik açısından da çiftçilerin ve çayın tüm öznelerinin bu teklifte kendilerini nerede bulacaklarını soran Sarıbal konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu kanun Komisyondan çıkar, Genel Kurula iner ve Cumhurbaşkanı imzalarsa geçmiş olsun. Sadece çayın geleceği değil özel şirketlerin başka ülkelerden getirecekleri çayların Karadeniz'e dayatılacağı bir çay olur. Türk çayı kaybolur. Nasıl anlıyoruz, bunu tütünden anlıyoruz. Bugün nasıl kendi tütünümüz yoksa çayımız da olmayacak. Sözleşmeli tarım dayatılıyor. Türk çayında nasıl ve ne kadar üretileceği konusunda çiftçinin ve hükümetin artık söz sahibi olma hali bitecek. Her şeye rağmen bir ÇAYKUR vardı, kota kontenjan vardı, üretilen çayın yarısını alıyordu. Bir güvenceydi. Artık bu da yok. Artık ÇAYKUR diye çiftçinin güvenebileceği bir güvence olmayacak. Fiyatı ulusal çay konseyi belirleyecek. Ulusal Çay Konseyi'nin ağırlığı sanayicilerden oluşuyor. Sözleşme yapacaksınız, yapamazsanız üretemezsiniz diyor bu teklif. Biz bunu tütün de, şeker pancarın da yaşadık. Bugün şeker pancarı karaborsaya düşmüşse, Türkiye'nin içinden çıkamadığı büyük sorunlar yaratılmışsa bunun tek sorumlusu özelleştirilmiş fabrikalar ve sözleşmeli tarımdır. Sözleşmeli tarım çiftçiyi değil çiftçiden yararlanan şirketleri ve kurumları besler, zengin eder. Çiftçinin hiçbir söz hakkı yoktur. Çaylıkların yenilenmesinde de şirketlerin karar vereceği bir sürece gidiyoruz.
"ÇAYKUR VARLIK FONUNDAN ÇIKARTILSIN"
Karadeniz'in çayı çok önemli. Karadeniz için stratejiktir. Küçük üreticiyi sistem dışına iten, mülksüzleşmeyi beraberinde getirecek. Birkaç şirket alana hakim olacak. Biz istiyoruz ki; ÇAYKUR varlık fonundan çıkarılsın, güçlü hale getirilsin, açıklanan fiyat taban fiyat olsun. Özel sektör taban fiyatının altında almasın. Devlet denetim, düzenleme işi yapsın. Bunların yerine yeni bir teklif hazırlayarak çiftçiyi teslim alan bu kanunu reddediyoruz. Bu teklif, çiftçiyi mülksüzleştiren, göçe zorlayan, çayı kendisinin ticari aracı ve hepimizi müşteri yapan 85 milyonun içeceğine müdahaledir. Bütünüyle reddediyoruz. Usul, yöntem ve içerik açısından Karadenizlilere ve bütün Türkiye'de çay tüketicilerine büyük bir ihanettir. Herkesi duyarlılığa davet ediyoruz."
"BÜTÜN KÜÇÜK ÇİFTÇİLER ÜRETEMEZ DURUMDA"
Tütün üretiminde yaşanan süreci aktaran Çiftçi- Sen Başkanı Ali Bülent Erdem, "Tütün yasası 20 yıl önce 2002 yılında çıktı, üreticilerin yaşamları zorlaştı. Büyük bir çoğunluğu tütün üretiminden vazgeçti. Bütün küçük çiftçiler üretemez durumda topraklarından mesleklerinden kopuyor, kentlerin varoşlarında uygunsuz işlerde çalışıyor. Türkiye'nin tarımsal yapısı dağıtılıyor. Destekleme alımları, sübvansiyonlar ve tarımsal krediler azaltıldı. Tarımsal kitler yok edildi" dedi.
"DÜN ŞEKERDE YAŞANANLAR BUGÜN ÇAYDA YAŞANIYOR"
Çiftçi- Sen Örgütlenme Sekteri Adnan Çobanoğlu, tarımsal üretimde neoliberal politikalarla birlikte tarım küçük aile tarımı olmaktan çıkarılarak şirketlerin tam kontrolünde olan hamlelere yönelme olduğunu belirtti. Şeker üretiminde yaşananların bugün çayda da yaşandığına dikkat çeken Çobanoğlu, şöyle konuştu:
"Şekerde 2001 yılında şeker yasası çıkmadan 560 bin ton civarı şeker ihraç edildi. Ürettiğimiz şekeri ülke içerisinde üretilebildiğimiz gibi ihraç da ediliyorduk. Yasa çıktıktan sonra ise şeker pancarı üreticileri şeker üretiminden vazgeçiyor, ihracat düşüyor, ithalat artıyor. Tek tek ürünlere saldırı söz konusuydu, canı yanan ses çıkarıyordu. Zeytin yasası buna örnek. Aynı şey şu anda da çayda yaşanıyor. Şeker ve tütünde yaşananlara bakılırsa üreticiler ve tüketiciler bazı ürünlerin hem üreticilerin doğrudan tükettiği ürünler. Dayanışmacı ve kolektif bir mücadele yürütme eksikliği yüzünden bugün bu noktadayız. Küçük üreticiler yok ediliyor. Hangi ürünü üretirse üretsin bütün çiftçilerin birlikte mücadele etmeye, emekçi güçlerin dayanışma göstermesine ihtiyacı var."
Son Dakika › Yerel › Çay Üreticileri, AKP'nin Meclis'e Sunduğu Çay Kanun Teklifini Tartışmaya Devam Ediyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?