Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Başaran, fındık sezonu başlamadan önce, üreticileri bekleyen tehlikeler ve alınması gereken önlemlerle ilgili olarak açıklama yaptı. Başaran "Fındık üreticisini uyarıyorum, emanete fındık vermeyin" dedi.
Akçakoca Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri bir araya geldi. Üyelerin bir araya geldiği etkinlikte konuşan Oda Başkanı Levent Başaran, " Doğu Karadeniz'de yaşanan don olayı, arkasından rüzgarın verdiği zararlar ve son olarak sel felaketi yaşanılan büyük olumsuzluklardı. 29-30 Mart günlerinde yaşanan don olayında, Doğu Karadeniz'in yüzde 60 etkilendi. Batı Karadeniz'de ise, Kaymakamlığımız öncülüğünde Tarım İlçe Müdürlüğü, Ziraat Odası ve tarımla ilgili diğer kurumların içinde yer aldığı Hasar Tespit Komisyonu 13 Mayıs tarihi itibariyle hasar tespitine dönük çalışmalarını bitirdi. Akçakoca için yüzde 38 oranında zarar tespit edildi" dedi.
Akçakoca'da belli bir hatta, 30 ila 200 rakım kanalında gözle görülen bir fındık artışı var olduğunu belirten Başaran "Fakat dere yatakları ve vadi içlerine gidildiğinde fındık göremiyorsunuz. Akçakoca'nın yüksek köylerine çıkıldığında, fındığın çok olmadığını görmek mümkün. Fındık dağılımı homojen değil, fındık var sözlerine fazla aldanmamak lazım. Akçakoca'nın ortalama fındık rekoltesi 26-27 tondur ve bu rekolte üzerinden bu sene yüzde 38 oranında bir zararın olduğunun bilinmesini isterim. Bu konu, üreticiden esnafa, oradan da ihracatçısına kadar tüm kesimlerin merakla beklediği bir konu. Bu yıla kadar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı personeli tarafından fındıkta rekolteyi belirlemek amacıyla iki tür sayım yapılıyordu. Birincisi, Şubat ortalarında karanfil sayımı, diğeri ise Haziran ortalarında yapılan çotanak sayımıydı. Bakanlık erken uyarı sistemi işlevi gören karanfil sayımını, personel suistimal ediyor gerekçesiyle kaldırdı. Karanfil sayımının tekrar yapılması gerekir" diye konuştu.
Başaran konuşmasına şöyle devam etti, "Afetlerden zarar gören üreticilerin desteklenmesi konusunda, köylünün desteklerden yararlanmasının önünü tıkayan bir ifade var. Orada diyor ki, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden indirimli kredi kullanan ve yüzde 30'un üzerinde zarar gören çiftçilerin borçları, yüzde 3 temerrüt faiziyle bir yıl ertelenecektir. Burada TARSİM sigortası yaptırmış olmak şartı var. Toplam üreticilerin sadece yüzde 4'ünün TARSİM sigortalısı olduğu ortadayken, zarar gören 100 çiftçinin sadece 4'ünün borcunun ertelenmesini doğru bulmuyoruz ve kanunun kapsamının daha geniş tutulmasını talep ediyoruz. Ayrıca, indirimli kredi kapsamı dışında kömür almak, alet ekipman almak, mazot ihtiyacı gibi borçları da içerecek şekilde, indirimli kredi ifadesinin kaldırılarak ifade zarar gören tüm çiftçiler olarak değiştirilmelidir" ifadelerini kullandı.
"Fındığın ithal edileceğine dair söylentiler, spekülasyon amaçlı açıklamalardır" diyen Başaran konuşmasına şöyle devam etti; "Fındık ithalatı teorik olarak mümkündür fakat fiilen imkansızdır. Dünya fındık üretiminin yüzde 85'ini biz yapıyoruz. Bizden sonra en fazla üreten ülke olan İtalya'nın fındığı ancak kendi iç piyasasına yeter. Ayrıca 130 bin ton fındık üretimi olan İtalya'da fındık, yapısı, aroması ve saklama ömrünün düşüklüğü nedeniyle çikolata sanayinde kullanamaz. İtalyan sanayisinin kullandığı fındık Türkiye'den aldığı fındıktır. Fındığı ithal edeceğiniz ülkeler olarak, Gürcistan ve Azerbaycan kalıyor onların da toplam fındık üretimi Akçakoca'dan az. Dolayısıyla bu tür laflar üreticinin fiyat beklentilerini kırmaya yönelik gayretlerdir ve çiftçimiz bunlara kesinlikle itibar etmemelidir. Fındık fiyatlarının 10 liranın altına düşmesini beklemiyoruz. Bu rakamın kesinlikle altına düşmeyecek. Üreticilerimiz hiçbir şekilde başka laflara kanmasınlar. Bizimle sürekli irtibat halinde olsunlar" dedi.
"Fındık fiyatlarında aşırı dalgalanmaların önüne geçilmesinin ve üreticinin mağdur edilmemesinin en önemli yolu emniyet stoğunun bulundurulmasıdır" diyen Başaran "Devletin elinde 150 bin ton emniyet stoğu bulunsaydı, fındık piyasasında fiyat istikrarı daha kolay olurdu. Türkiye fındıkta 2023 hedefi olarak bir milyon tonu önüne koymuşsa, bunun yegane yolu, ürün satış fiyatların yüksek tutulmasıyla mümkündür. Tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanmasının önüne geçilmesi çalışmaları çok yerinde fakat çok da gecikmiş bir karardır. Bu düzenlemenin kötü tarafı hissesini devreden mülk sahibinin nerede ve nasıl istihdam edileceği meselesidir. Bu noktanın iyi hesaplanması lazım. Kanunu destekliyoruz fakat eksikliklerinin tamamlanması şart. Bugün dünyada organik ürün tüketim oranı yüzde 15'i geçmiyor. Organik ürün alıcıları yüksek gelir grubundan. Bugünün koşullarında herkesin organik gıda satın alması mümkün değil. Üreticilerimiz açısından ise şöyle bir handikap var. Organik ürünü üretenlerin maliyetleri iki katına çıktığı için satış fiyatlarının da iki misli olması lazım. Piyasada 10 liraya fındık satılırken, organik üreticiye 11 lirayı öneremezsiniz. En az 20 liraya satılmalı ki üretimini organik esaslarla yapabilsin. Fındık, kabuklu meyvelerden olduğu için, meyve ve sebze gibi kimyasalları kendinde tutmaz. Dolayısıyla organik olan ve olmayan fındık numunelerini analize dahi gönderseniz, ayırt etmekte zorluk çekilebilir. Lisanslı depoculuğu başlatan LİDAŞ'tı ve onun da yüzde 48 hissesi TOBB'undu. Yüzde 1 hissesi Ordu Özel İdaresi'nin, yüzde 51 hissesi de devletindi. 2009'da denildi ki, Türkiye'de bir stok müessesesi lazım ve bunu biz FKB ile yapamıyoruz, devletin de finanse etmesi mümkün değil. Ayrıca yanında da bir ürün ihtisas borsası olsun ve fındık o borsada işlem görsün.Fakat lisanslı depoculuğu öneren ihracatçılar, arkasında durmadılar ve lisanslı depo kapatıldı." - DÜZCE
Son Dakika › Yerel › Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Başaran Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?