8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Kilis'te çeşitli etkinlikler ile kutlandı.
Alaeddin Yavaşça Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene; Kilis Valisi Süleyman Tapsız, eşi Dr. Ayşe Tapsız, Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Necmi İnce, İl Emniyet Müdürü Candemir Özdemir, Kültür ve Turizm İl Müdürü Abdullah Aldemir, Aile ve Sosyal Politikalar Kilis İl Müdürü Şafak Aydın, kadın sivil toplum örgütleri ile çok sayıda davetli katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapıldı.
Vali Süleyman Tapsız'ın eşi Dr. Ayşe Tapsız, yaptığı konuşmada Suriye'de 3 yıldır bir dram yaşandığını belirterek, "Birçok ülkede kadınlar zor şartlarda hayatlarını idame ettiriyorlar. Suriye'nin, Esselame'nin, Azez'in, Halep'in, Şam'ın, Hama'nın, Humus'un kadınları ile çadır kentlerde, konteyner kentlerde ve şehir merkezlerinde zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalışan Suriyeli kadınlar, bugün her zamankinden daha fazla hatırlanmayı ve takdiri hak ediyor. Herkesin üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirerek, bu insanların yanında olmamız gerekiyor" dedi.
Dr. Tapsız, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Hepimizin bildiği gibi, toplumun temeli aile, ailenin temeli de kadındır. Sadece milletimizin yarısını meydana getirdiği için değil, her şeyden önce birey ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede etkin olduğu için, kadının her sorunuyla öncelikli olarak ilgilenilmesi gerektiği açıktır. Demokrasinin gelişmesi ve insan hakları standartlarının yükselmesiyle birlikte kadın hakları mücadelesinde de ciddi mesafeler alınmıştır. Ülkemizde Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hamleleriyle başlayan kadın hareketleri Cumhuriyet'le önemli bir ivme kazanmış, Medeni Kanun'un kabulü ve 1934 yılında seçme seçilme hakkının dünyadaki birçok ülkeden önce tanınmasıyla kadınlarımız eşit statüye kavuşmuştur. Bu süreçte birçok kadınımız çabalarıyla ve başarılarıyla öncü ve örnek olmuşlardır. Hayatın her alanında, sevgiyi, fedakarlığı, üretkenliği ve duyarlılığı temsil eden kadınlar, huzurlu ve sağlıklı bir toplumun temel taşlarıdır. Aile meydana getirmek, dünyanın en değerli kurumunu meydana getirmektir. Nasıl ki insan hücrelerden, bina tuğlalardan, okyanus damlalardan meydana geliyorsa, toplum da ailelerden meydana gelir. Hücrenin sağlığı bedenin sağlığını etkilediği gibi ailenin sağlığı da toplumun sağlığını etkiler."
Ailenin temel elementlerinin eşler olduğunu ifade eden Dr. Ayşe Tapsız, "Tıpkı oksijen ve hidrojenin suyu oluşturması gibi, karı-koca da aileyi oluşturur. Hidrojen ve oksijeni birbirinden ayrıştırınca nasıl ortada su diye bir şey kalmayıp biri yanıcı diğeri yakıcı iki gaz ortaya çıkarsa, aynen bunun gibi, eşler ayrılınca da ortada aile diye bir şey kalmaz. Aile, işlevi açısından da bir su gibidir; bu su topluma hayat verir ve suyun tıpkı canlılığın kaynağı oluşu gibi aile de insan varlığının ve devamının kaynağını oluşturur. Bu kaynak kurursa insanlık da kurur, bu kaynak bulanırsa toplumlar da bulanır ve çözülme kaçınılmaz hale gelir. Ayakkabı bir çift ten oluşur. Bu çifti oluşturan eşler birbirlerine eşittirler ve fakat biri diğerinin yerini tutmaz. Eğer bu eşitliği aynılık ve tıpkılık anlamında alır da sağ eşi sola, sol eşi sağa giyecek olursak, hem ayakkabıya, hem ayağa yazık etmiş oluruz" ifadelerini kullandı.
Kadınların hak ettikleri konuma yükselmeleri ve geleceğe güvenle bakmaları, sonsuz sevgi ve hoşgörüyle yetiştirdikleri nesillerin mutluluğunun ve başarılarının ilk şartı olduğunu vurgulayan Dr. Tapsız, günümüzde bilim, siyaset, eğitim, kültür-sanat ve iş dünyasında herkesi gururlandıran, başarılarıyla adından söz ettiren Türk kadınının, geleceğe ilişkin en büyük güvence olduğunun altını çizerek şunları söyledi:
"Bu gurur tablosunun yanı sıra, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadın hak ve özgürlükleri konusunda yaşanan sıkıntılar göz ardı edilmemelidir. Dünyada savaş, terör, şiddet, fakirlik, suiistimal. Süreçlerden en fazla etkilenen kadınlar ve çocuklar olduğu için kadınların üzerinde hassasiyetle durmalıyız. Bugün Suriye'de yaşananlar hepinizin malumudur. Biz tarih boyunca 'Cennet anaların ayakları altındadır' fikrindeki bir medeniyetin, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı reddeden, her türlü istismarı elinin tersiyle iten, kadını her zaman ve zeminde, baş tacı eden bir geleneğin temsilcileriyiz. Kadınlar hayatın her alanında etkin rol üstlenmekte, ancak başarıya uzanan yolda önlerine çıkan birçok engelle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Eşitlik, hak ve özgürlükler, yasal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmış olsa da eğitim ve sağlık alanlarında memnuniyet verici seviyeye ulaşan kadınların, özellikle siyasal katılım ve iş gücü alanlarında yeterince yer alamamaları, hala büyük bir eksiklik olarak önümüzde durmaktadır. Kadınların yaratıcılıkları, üretkenlikleri ve çalışkanlarıyla iş hayatında da etkin rol oynamaları halinde, Türkiye'nin ilerleme ve gelişme sürecinde önemli bir farklılık yaratacaklarına inanıyorum. Sivil toplum örgütleri, basın-yayın organları, ilgili kuruluşlar ve duyarlı vatandaşlarımız konuyu sürekli gündemde tutmalı, başta kadınlarımız olmak üzere tüm toplumu bilinçlendirmeli ve konuya dikkat çekmek için sürekli etkinlikler düzenlenmelidir. Şunu biliyoruz ki, tarih boyunca savaşlar, terör ve yoksulluk en çok kadınları vurmuştur. Özellikle terör konusunda yaşanan acı tecrübeler, ateşin en çok da şehitlerimizin annelerini, eşlerini ve yakınlarını yaktığını göstermiştir. Tüm dünya kadınlarını kanayan coğrafyalardaki kadınlarla dayanışmaya, onların sorunlarıyla empati kurmaya çağırıyorum. Kadınlar olarak en büyük arzumuz, en büyük isteğimiz huzurun, kardeşliğin ve dostluğun dünyayı şefkatle, sevgiyle sardığını, kucakladığını görmektir. Bunun gerçekleşmesi için de yine görev öncelikle biz kadınlara düşmektedir. Bizim medeniyetimiz öyle bir medeniyettir ki komşusu aç iken, tok yatmayı elinin tersiyle iter. Bu medeniyet, sadece yanında, yöresinde değil, yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında zulüm varsa o zulmü ortadan kaldırmadan gözüne uyku girmeyen insanların medeniyetidir. Nerede bir yetim varsa, onun başını okşamadan, ona sahip çıkmadan yüreği ferahlamayan insanların medeniyetidir. Hayatın karmaşası içinde gözden kaçırdığımız güzelliklerin farkına varalım. Sözlerime son verirken, başta kadın kuruluşları olmak üzere ülkemizde, ilimizde kadın hakları konusunda çalışan ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. Bu inançla; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü daha adil ve cinsiyet ayrımcılığının sona erdiği bir dünya için vesile olması dileğiyle kutluyor, başta şehit anneleri olmak üzere hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum."
Vali Süleyman Tapsız ise annesi başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladığını belirterek, "Kadınların hak ettikleri konuma yükselmeleri, geleceğe güvenle bakmaları, sonsuz sevgi ve hoşgörüyle yetiştirdikleri nesillerin mutluluğunun ve başarılarının ilk şartıdır. Sahip oldukları hakları en iyi biçimde kullanan kadınlarımızın, ülkemizin gelişmesine ve çağdaşlaşmasına büyük katkılarının bulunduğu bir gerçektir. Aile kurumunun temel taşı, değerlerimizin temsilcisi-taşıyıcısı ve koruyucusu, şefkatin, fedakarlığın ve özverinin sembolü olan kadınların, hayatın bütün alanlarına etkin bir şekilde katılmalarına imkan sağlayacak şartları hazırlamak, her tür ayrımcılığa karşı mücadele etmek, kadın ve erkek herkesin ortak sorumluluğudur" şeklinde konuştu.
Daha sonra öğrenciler şiirler okudu, slayt gösterisinin ardından tiyatro gösterisi sunuldu. Programda Vali Süleyman Tapsız ile Eşi Dr Ayşe Tapsız'ın kızları anasınıfında okuyan Elif Tapsız tarafından annesine şiir okuduktan sonra çiçek verdi. - KİLİS
Son Dakika › Yerel › 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Çeşitli Etkinlikler ile Kutlandı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?