Memorial Diyarbakır Hastanesi Biyokimya Bölümü'nden Uz. Dr. Servet Külahçıoğlu, kan hastalıkları ile ilgili açıklamalarda bulundu.
İnsan vücudunda 4,5-5 litreye yakın kan bulunduğunu kaydeden Uz. Dr. Külahçıoğlu, kan yapımının kemik iliğinden gerçekleştiğini söyledi. Kanda üç tip hücrenin bulunduğunu kaydeden Uz. Dr. Külahçıoğlu, "Bu hücreler enfeksiyonlarla savaşan beyaz kan hücreleri, kanın pıhtılaşmasını sağlayan ve damarları onaran pıhtılaşma hücreleri ve dokulara ihtiyacı olan oksijeni taşıyan kırmızı kan hücreleridir. Kanda üç grup hücre bulunduğu için kan hastalıkları da başlıca üç grupta toplanabilir. birinci grupta anemi olarak adlandırılan hastalıklar bulunur. Bu grup hastalıklarda alyuvar yapımında azalma veya alyuvarlarda yapısal bir bozukluk vardır. Anemilerde dokulara yeterince oksijen taşınamaz ve aneminin derecesine bağlı olarak solukluk, halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı gibi belirtiler oluşur. Ülkemizde en sık besinlerle yetersiz demir alımına bağlı demir eksikliği anemisi görülür. Alyuvarların yapısında hemoglobin olarak adlandırılan kana rengini veren ve oksijeni taşıyan demirden zengin bir madde bulunur. İşte bu nedenle demir eksikliğinde yeterince hemoglobin ve dolayısıyla alyuvar yapılamaz. Yine alyuvar yapımında kullanılan vitaminlerden folik asit ve B12 vitamini eksikliğinde de kansızlık görülür. Bunun dışında dışarıdan alınan besinler ile alakalı olmayıp kalıtsal bozukluklardan kaynaklanan anemi türleri de vardır. Akdeniz anemisi olarak bilinen talasemi ve orak hücreli anemi bu tür hastalıklardandır" dedi.
Türkiye'de kalıtsal hastalıkların tanısı için evlenmeden önce hemoglobin elektroforezi denilen kan testinin yapılmasının zorunlu olduğunu hatırlatan Uz. Dr. Külahçıoğlu, "Bu yolla taşıyıcı olduğu saptanan bireylerde prenatal tanı denilen genetik testler yapılarak bebeğin hasta veya taşıyıcı olup olmadığı tespit edilmekte ve gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır.Kansızlık dışında alyuvarların sayısının fazla olmasından kaynaklanan polisitemi denilen bir hastalıkta vardır. Bu hastalarda baş ağrısı, baş dönmesi ve kaşıntı şikayetleri görülür. Bu hastalıkların tanısında yine tam kan sayımı, kemik iliği incelemesi gibi testler kullanılır. İkinci grup hastalıklar ise kandaki beyaz hücreler olan akyuvarlardan kaynaklanmaktadır. Bu hücreler bağışıklıktan sorumlu olduğu için öncelikle bu hücrelerin artmasına ve azalmasına bağlı bağışıklık sistemi hastalıkları görülür. Akyuvarlar ile ilgili diğer hastalıklar ise akyuvarların aşırı çoğalması ile oluşan kan kanseri türleridir. Lösemiler çok sinsi ilerleyen hastalıklar olup başlıca belirtileri solukluk, iştahsızlık, halsizlik, sık hastalanma gibi belirtilerdir. Bu hastalıkların tanısında çok basit bir test olan tam kan sayımının bile çok büyük önemi vardır. Tam kan sayımının yanı sıra kanda yapılacak diğer biyokimyasal testler, pıhtılaşma testleri, parmaktan alınan bir damla kanın mikroskop altında incelendiği periferik yayma testi tanıda kullanılan diğer testlerdir. İleri tetkik için kemik iliğinden alınan numune ile yapılacak mikroskobik, patolojik ve genetik incelemeler ile kesin lösemi tanısı konulur ve nasıl bir tedavi yapılacağına karar verilir" diye konuştu.
Üçüncü grupta ise pıhtılaşmada görev yapan trombositlerden kaynaklanan kanama ve pıhtılaşma bozukluklarının bulunduğunu ifade eden Uz. Dr. Külahçıoğlu şöyle konuştu:
"Trombosit sayısının azalmasına bağlı morarma ve kanamalar görülür. Ayrıca pıhtılaşmada görev yapan kimi maddelerin eksikliğinde de durmayan kanama ve morarmalar görülür. Bu hastalıklardan en sık görüleni hemofili olup diş çekimi veya sünnet sonrası durmayan kanamalar ile kendini gösterir. Bu hastalıkların tanısında tüm kanama-pıhtılaşma testlerinin yanında kandan yapılan çeşitli genetik testler ile hastalığın nasıl bir seyir izleyeceği ve kişinin çocuklarına geçip geçmeyeceği saptanır." - DİYARBAKIR
Son Dakika › Yaşam › Uz. Dr. Külahçıoğlu'ndan Kan Hastalıkları ile İlgili Açıklama - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?