Gazi Üniversitesi Akupunktur Teşhis ve Tedavi Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Cemal Çevik, "Akapunkturu hekimler yapmalı" dedi.
Geleneksel tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları konusunda hazırlanan mevzuatla ilgili açıklama yapan Gazi Üniversitesi Akupunktur Teşhis ve Tedavi Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Çevik, geleneksel tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları konusunda hazırlanan mevzuat çalışmalarına kendisinin de katıldığını, ilk başta bazı eksikliklerin olacağını tahmin ettiklerini ancak sistemin zaman içerisinde rayına oturabileceğini belirtti. Akupunkturun bilimsel olduğunun dünyaca ispatlandığını ve akupunktur yönetmeliğinin ilk olarak 1991 yılında çıktığını vurgulayan Çevik, diğer alternatif tıp yöntemleriyle ilgili ise şunlara dikkat çekti:
"Bazı geleneksel tedavi yöntemleri var. Örneğin; kupa vurmak, hacamat yapmak gibi. En fazla da bunlarla ilgili tepki var. Aslında bunlar da akupunkturun uygulama şekilleri ve oldukça eski yöntemler; geleneksel tedavinin içinde yerleri var. Ancak bu tedaviler sanki hekim olmayanlar tarafından uygulanacakmış gibi bilgiler yayılınca hekimler karşı çıktılar. Hekimlerde daha çok, bu işi bilmeyen, yani mesleği hekimlik olmayan insanların bu yönetmelik çerçevesinde hasta tedavi etmekle sorumlu kılınacakları gibi bir kanaat var. Buna karşı çıkıyorlar. Türkiye'de de bazı alanlarda gelişmeler olsun ve bu alanlarda da uzmanlar yetişsin."
"İLK TÜRK HEKİMLERİ KULLANDI"
Alternatif tıp yöntemlerini tarihte ilk kez Türk hekimlerinin kullandığını söyleyen Çevik, dünyaya bazı hastalıklarda tedavileri Türk hekimlerinin öğrettiğini, ancak zamanla o tedavi yöntemlerini uygulamadıklarını, fakat Batı dünyasının bu tedavi yöntemlerine devam ettiğini belirtti. Alternatif tıp yöntemlerinin hastanelerde uygulanmasına karşı çıkanlar olduğunu ancak konuyla ilgili bilgisi olmayan insanların bu şekilde düşündüğünü söyleyen Prof. Dr. Cemal Çevik, "İnsanlar bilmedikleri şeylerin düşmanı olurlar. Alternatif tıp yöntemlerinin hastanelerde kullanılmasına karşı çıkılmasının altında yatan etken, bu yöntemlerin bilimsel olmadığı, hastanelerde uygulanmasının bilim dışılık olacağı yönünde bir kanaatin hakim olmasıdır. Buna yurt dışındaki bazı yerlerde de başlangıçta karşı çıkılmıştı. Örneğin Alman tabipleri karşı çıkmıştı. Arkasından bu etkin yöntemleri doktor olmayanlar kullanmaya başlayınca hekimlere giden hasta sayısı azaldı. Hekimler bunları öğrenip uygulamaya başlayınca halk profesyonel olmayanlara gitmeyi bırakıp, hekimleri tercih etmeye başladı. Bunu tecrübe edince bu sefer derneklerle bu işin aktiviteleri yürütülüyor. Bizim ülkemizde devlet bu işte bilfiil olmak istiyor, bence sorun da bu. Bakanlığın bazı bürokratları çok gayretli olmasına rağmen bu yeniliklere uyum sağlayamayacaklar, sıkıntılardan biri de bu olacak. Ama zamanla değişikliğe uğrar diye düşünüyorum" dedi.
Akupunkturun yaklaşık 300 hastalığın tedavisinde kullanıldığını da ifade eden Çevik, uygulamanın Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak kabul edildiğini, Batı'daki hastanelerde yaygın şekilde kullanılırken Türkiye'deki üniversitelerde ise yeni yeni akupunktur kürsülerinin açıldığının altını çizdi. Akupunkturun bilimsel olmadığı yönünde düşünen hocaların akupunktur kursuna katıldıklarını söyleyen Çevik, "Bilimsel olmadığını söyleyerek karşı çıkan hocaların bir kısmı bu kurslara katıldılar, bizim öğrencilerimiz oldular. Baktılar ki düşündükleri gibi değil, oldukça güzel sonuçlara ulaşılıyor, hastalara hizmet etme fırsatı veriyor; o kanaatlerinden vazgeçtiler. Örneğin Hacettepe Üniversitesi çok karşı çıkmıştı. Şimdi ise akupunkturu öğrenmek isteyen profesör öğrencilerimiz var. Başkent Üniversitesi'nde, Fatih Üniversitesi'nde uygulanıyor. Biz Gazi Üniversitesi olarak bu işe öncülük yaptık. Üniversiteler diğer alternatif tıp yöntemlerinin hemen ortaya çıkmasını istemiyor. Yavaş yavaş kontrollü olarak etkileri ve yan etkileri belirlensin, ondan sonra ortaya çıksın diye düşünüyorlar" diye konuştu.
Prof. Dr. Cemal Çevik, akupunkturda eğitici açığının olup olmadığı ile ilgili de şunları kaydetti.
"Akupunkturdaki eğitici açığını kapattık, ama diğer alanlarda hala açık var. Bu açığı kapatmak için Türkiye'de organizasyon şart. Örneğin fitoterapi (bitkiyle tedavi yöntemi), Batı tıbbı ile Doğu tıbbının birleştiği bir tedavi yöntemi. Bu modern bir tedavi yöntemi ama alternatif tedavi yöntemlerinin içerisine de girdi. Onunla ilgili de yeterince uzman açığı var. Tecrübe yok bu bağlamda. Bir işe bir yerden başlayıp kontrollü bir şekilde gidilirse zaman içerisinde tecrübe oluşur. Türkiye'de oldukça fazla sayıda kullanılan yaklaşık dokuz bin bitki türü var; Çin'den bile neredeyse iki buçuk misli fazla. Bu tedavi metotlarına bizim meslektaşlarımız karşı çıksalar bile bunu değerlendirmemiz lazım. Diyelim ki bir kanser tedavisi için kamu hastanesine giden bir hasta, o tedavinin yanında bazı alternatif tıp merkezlerine gönderildi ve tedavilerine devam ediyor. Yani biz burada kabul etmeyecek olsak bile yurt dışında bu iş kabul edildiği için hastalarımızın bir kısmını oralarda tedavi ediyorlar."
Türkiye'de kanser teşhisi konulmuş hastaların birçoğunun illegal yollara başvurarak Hindistan'dan, Çin'den ya da Almanya'dan gelmiş ilaç veya bitkileri kullandığını söyleyen Çevik, bunların kontrol altına alınıp, disipline edilmesi gerektiğini belirtti.
"HİÇ KİMSE ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA BU İŞİ YAPAMAYACAK"
Alternatif tıbbın bir anda gelişip yaygınlaşmasını beklemediklerine işaret eden Çevik, şöyle konuştu:
"Eskiden akupunkturu bütün meslek grubundan insanlar yapabiliyordu. Şimdi ise hekimler yapıyor. Bu şekilde de akupunktur disipline olarak üniversitelere girdi. Akupunktur gibi tek başına tedavi olabilecek olanlar da ileride üniversite derslerine gireceklerdir diye ümit ediyorum. Bir kısmı araştırma aşamasında. Bakanlık önce tatbikat yapacak, sonra uygulamaya geçirecek. Ama uygulama her zaman düşünüldüğü gibi olmaz. Tabii ki mevzuatın son şeklini görmediğim için benim de endişelerim var. Akupunkturda bazı hakların kaybedilmesi gibi bir şey olur mu diye endişelerim var. Çünkü akupunkturda belli bir noktaya geldik. Artık dünyaya eğitim verme noktasındayız. Bazıları bu işi geriye döndürmek gibi bir amacın içerisinde. Her şeyi yönlendirmek, kontrol altında tutmak isteyen sıkıcı bir devlet anlayışı, bilimin gelişmesinin önünde ancak engel olabilir. Bilimsel süreçte alternatif tıp uygulamalarının işleyişi üniversitelere veya bu işte uzmanlaşmış insanların eline bırakılırsa güzel bir sonuç alınabilir. Bu gelişim sağlanırsa hiç kimse elini kolunu sallaya sallaya bu işi yapamayacak." - ANKARA
Son Dakika › Yaşam › Prof. Dr. Cemal Çevik: 'Akapunkturu Hekimler Yapmalı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?