Mahmut Saral - - 2008 senesi sanırım. Merlin ofisindeyiz ve deli gibi Wolfenstein oynuyoruz. Raven Software tarafından hazırlanan bu yeni oyun, 2009'un Ağustos'unda çıkacaktı. Bizim oynadığımız ise, 500 küsür MB'lık bir multiplayer beta'dan ibaretti, ama gerçekten çok zevkliydi. İş aralarında, dakikalarca, saatlerce oynardık. Zırh ve silah upgrade sisteminde ben biraz önde gittiğim için genelde milleti rahatlıkla harcayabiliyordum. Tabii gelişim sistemi bir süre sonra tıkanınca herkes eşit konuma geliyor ve bu kez haritada dikkatli ve hızlı davrananlar galip gelebiliyordu. Ortada aylak aylak gezinenler olduğu gibi, bir köşeye sinmiş avını bekleyen kurt misali arkadaşlarım da vardı.
Güzel günlermiş gerçekten. Geriye dönüp baktığımda, Wolfenstein'a dair söyleyebileceğim "en yeni" güzel hatıralarım bunlar. ve sonrası, ve hatta şimdiler..
Raven'ın hazırladığı yeni Wolfenstein, seri içinde yenilikler barındırıyordu belki, ama genel olarak FPS türüne büyük yenilikler kattığını söylemek doğru olmaz. Bunun yerine, eski tip old school oyun mekaniğini yeni grafiklerle bize sunan bir oyundu. Yeni gelecek oyun ise, eski temayı yine korumayı, ancak bunun yanına hem yeni unsurlar eklemeyi, hem de shooter faktörünün yanına aksiyon ve macera faktörlerini eklemeyi amaçlıyor. Hepsi dengelendiğinde, belki de The Chronicles of Riddick tarzında bir Wolfenstein karşılayacaktır bizi, ne dersiniz?
Wolfenstein: The New Order, Riddick ve The Darkness gibi oyunlara imza atmış Starbreeze Studios elemanlarının kurduğu Machine Games'in en önemli ürünü olarak bizlerle buluşmaya hazırlanıyor. Yaratıcı Yönetmen Jens Matthies'in belirttiğine göre Ekim 2010 gibi geliştirilmesine başlanılan oyun, PC, PS3, X360, PS4 ve Xbox One için 2013 yılının sonunda bizlerle olacak.
Peki neden Wolfenstein? Neden Machine Games?
Çok uzun zaman öncesine gitmeye gerek yok. Oyun sektörünün önemli isimlerinden Warren Spector, "Dünyanın yeni bir Wolfenstein oyununa ihtiyacı yok" diyerek bu yeni oyunu eleştirmişti hatırlarsanız, ancak daha sonra üslubunu değiştirmişti. Yeni Wolfenstein'ın tasarımcılarından Tommy Tordsson Björk'ün de sıkı bir Spector fanı olduğunu ekleyelim. Görünüşden dolayı ona kin beslememiş. Peki, gerçekten gerek yok muydu Wolfenstein'a? Siz ne düşünürsünüz? Kendi yorumumu yapmam gerekirse...
#Sayfa#
Her ne kadar orijinal Wolfenstein oyunlarından sonra gelen oyunları id Software geliştirmemiş olsa da, Wolfenstein markasının sahibi id Software'dı ve ZeniMax bünyesine geçince de yetkililer, 10 yıl boyunca yeni bir IP (yani yepyeni bir oyun markası) geliştirmeye gerek olmadığını, çünkü ellerinde Doom, Wolfenstein, Quake ve Rage gibi markalar olduğunu dile getirmişti. Rage'i oynadık, Doom 4 de geliyor. Yeni bir Quake oyunu için John Carmack'in istekli olduğunu da biliyoruz. Geriye bir tek Wolfenstein kalıyordu. Onun da devamı gelebilirdi ve yine geliştirici koltuğunda id Software olmayacaktı. Çünkü id'in işleri zaten başından aşkındı. O halde farklı bir ekip olmalıydı, ki MachineGames'in yeni Wolfenstein'ı hazırladığına dair sızıntı belgeler internette yayılmıştı bir süre önce. Tarihi olaylara alternatif dokunuşlar yapan ve Hendrix'in All Along the Watchtower şarkısıyla bizi selamlayan The New Order'ın tanıtım videolarından sonra, Nazilerle tekrar buluşmanın iyi bir fikir olduğunu düşünenler hiç de az değil bence.
Gençliğinizde oynadığınız klasik bir oyunun şimdi devam üyesini yapmak çok güzel bir duygu olsa gerek
Ekipten Jerk Gustafsson, Wolfenstein'ı gençliğinde oynadığı klasik oyunlardan biri olarak nitelendiriyor ve Bethesda'dan yeni oyunu yapma teklifi geldiğinde de bunun büyük bir onur olduğunu belirterek kabul ettiklerini dile getiriyor. Her zaman id Software hayranı olan bu insanlar, efsane olarak gösterilen bir oyunun devamında önemli rollere sahip olmalarından dolayı çok heyecanlı olduklarını belirtiyor (ben de olsam, büyük heyecan duyardım).
Wolfenstein geri dönüyor, çünkü ilgi çekici bir karakteri ve dünyası var. Ayrıca Jerk Gustafsson, oyunlarda herkesin Nazileri vurmayı sevdiğini ve kendisinin de bunu yapmayı sevdiğini belirtiyor.
MachineGames, işte bu ilgi çekici karakter ve dünyayı, hem eski alışkanlıkları bir yanda tutarak, hem de yenilikler katarak modern oyun dünyasına kazandırmak istiyor. Mesela 100 Health ve 100 Armor değerlerimiz olacak, oyun boyunca bunlar hep azalacak ve biz yükseltmek için etrafta arayışlara girişeceğiz. "Don't Hurt Me", "Bring It On" gibi klasik esprili zorluk modları da geri dönüyor. Tamamen senaryo modu odaklı olarak hazırlanan oyun, Chronicles of Riddick ve The Darkness'taki gibi aksiyon ve macera öğelerini gözümüze gözümüze sokacak. Önceki Wolfenstein'larda olduğu gibi sadece shooter özelliği ağır basan bir oyun yok anlayacağınız. Dishonored tarzı gizlilik elementlerinin de olacağını eklemek istiyorum.
Wolfenstein, yeni bir dünya düzenini getiriyor
Yayınlanan ilk videoları izlediyseniz, tarihe geçmiş birçok olayın Nazi simgeleriyle süslendiğini görmüşsünüzdür. Ne ünlü The Beatles grubu caddede yürümüştür, ne de Ay'a Amerikalılar gitmiştir. Savaş dönüşü kız arkadaşını öpen bir denizci değil de bir Nazi askeridir aslında, ne dersiniz? Jimi Hendrix'in All Along the Watchtower şarkısını da unutmayalım.
Wolfenstein: The New Order'ın iki temel unsuru var; Naziler ve tabii ki Amerikalı gizli ajanımız William Joseph "B.J." Blazkowicz. Bu oyunda da aslında tüm dünyayı onun elleriyle kurtarmaya çalışacağız. Peki bu kez nereden başlıyoruz? Yapımcıların söylediğine göre The New Order, Wolfenstein serisini yeniden başlatma görevi de üstleniyor. Anlayacağınız, eğer bu oyun başarılı olursa, devam oyunları da arkasından gelecektir, neyse konuya dönelim hemen.
#Sayfa#
1960'lı yıllardayız. İkinci Dünya Savaşı sona ermiş ve Naziler kazanmıştır. Öyle teknolojiler ve savaş taktikleri geliştirmişlerdir ki, İngiltere Londra'dan Amerika'ya kadar tüm dünyada global bir Nazi İmparatorluğu kurulmuştur. Evet, bu oyunda bir şeyler farklı. Peki tüm bunlar olurken Blazkowicz nerede? Cevabını verelim: Blazkowicz, bir hasta ve hatta tam 14 yıldır komada kalan bir asker. Son 14 yıldır yaşananlar hakkında hiçbir fikri olmayan bir adam. Hafızasının büyük bölümü tarihe karışmış bir ajan. Ama neyse ki yanında Anya adında bir hemşire var, onun bakımını üstleniyor ve hatta Naziler geldiğinde onu kaçırmayı da ihmal etmiyor. Komadan çıkıp uyandığında ne mi oluyor, tabii ki sudan çıkmış balığa dönüyor Blazkowicz. Savaş bitmiş, hakimiyet kurulmuş ve çok şey değişmiş dünyada. Tüm bunlar sonucunda onun da kısa sürede bu düzen hakkında bilgi sahibi olup, yanlış giden şeyleri düzeltmesi gerekiyor. Kim yardım edecek ona? Belki bir kaç NPC, kesinlikle de biz!
Biraz Quentin Tarantino esintili, açık dünya değil, ama tamamen çizgisel de değil
The New Order, alternatif bir senaryo üzerinde yürüyecek. İşlerini çok ciddiye aldıklarını belirten yapımcılar, oyunda ufak tefek espri unsurları ve eski Wolfenstein oyunlarına dair işaretlerin olacağını söylüyor, ama genel olarak "ciddi, korkutucu ve zor" bir oyun hazırladıklarını dile getiriyor. Hikaye anlatımı konusunda Quentin Tarantino'nun filmi Inglourious Basterds'tan da esinlendiklerini belirten MachineGames yetkilileri, macera unsurları sayesinde Nazilere dair çok korkutucu detaylar keşfedeceğimizden söz ediyor. Sadece aksiyon değil, korku elementlerinin de olacağı söyleniyor ve tabii yine Blazkowicz. Bu oyunda onu tanıma imkanına da sahip olacağız. Daha önce onunla saatlerimizi, günlerimizi geçirdik, ama hakkında çok da şey bildiğimiz söylenemez. Bu yeni oyun; insanlarla ilişkileri, davranışları, duygusal yapısı ve savaş yöntemleri hakkında bize yeni bilgiler verecek, ki belki de ilk kez onu bu kadar detaylı tanıyacağız.
Oyunun oynanış tasarımcılarından Sabine Rösgren. Acaba ilk Wolfenstein çıktığında dünyada mıydı? Ne kadar ilginç, değil mi?
MachineGames: Daha önce Wolfenstein oynamadıysanız, bu oyun, sizin için iyi bir başlangıç!
E3 2013'te yayınlanan oynanış demolarından görüldüğü üzere, dış mekanlarda da vakit geçireceğiz. Yapımcılar, oyunun açık dünya olarak tasarlanmadığını söylüyor, ancak keşfetmeye müsait, haritalarda birçok detayın olduğu oyun yapısını benimsediklerini ekliyor. İstersek bazen yan görevler de yapabileceğiz. Eğer id Software'ın Rage'ini oynadıysanız, oradaki yapıyı bilirsiniz. Yarı açık dünya oyun yakıştırması yapabiliriz sanırım Wolfenstein için de. Ayrıca bu oyun dünyası, sadece tek bir ülkeyle sınırlı değil. Amerika ve İngiltere, oyundaki duraklarımızdan sadece iki tanesi. Avrupa'da bayağı görev yapacağımız söyleniyor, ancak diğer ülke isimleri şimdilik bilinmiyor.
Peki, madem senaryo odaklı bir oyun bu, madem multiplayer veya Co-Op modları yok, o zaman senaryo süresinin bizi tatmin etmesi gerekir, değil mi? Ekipten Tommy Tordsson Björk, 10 saatlik civarı senaryo oynanış süresinin olabileceğini, ancak şu aşamada oyun süresini net olarak söylemenin zor olduğunu dile getiriyor.
#Sayfa#
Hitler var mı, Hitler?
Klasik Wolfenstein oyunundaki Mecha-Hitler'i hatırlayanlar vardır. Eğer bilmiyorsanız, alttaki resim bu konu için size yardımcı olacaktır. Oyunun en zor boss'larından biriydi ve onu devirerek Nazi hakimiyetini de sona erdiriyorduk. The New Order ise, seriye yeni bir başlangıç yaptığı gibi, yeni de bir soluk getirme amacında. Eh, senaryoya göre savaşı Naziler kazanmış ve büyük bir imparatorluk kurulmuş. O halde bu imparatorluğun başında Hitler'in de olmaması için hiçbir sebep yok. Tabii şimdilik kötü adam sınıfında, daha doğrusu kötü kadın olarak elimizde Engel var. Gerçi biz mi onun eline düşeriz o mu bizim bilinmez, ama eski Wolfenstein'larda görüp de beğendiğimiz seksi ninjalar bakalım bu oyunda da olacak mı?
Ve haliyle silahlar. O kadar yeni dünya, yeni düzen ve Naziler dedik. Bunları alt etmek için bize birçok silah lazım ve var da zaten. Çok fonksiyonlu lazer silahından bıçağa, otomatik tüfekten roket atara kadar birçok seçeneğimiz olacak. Aynı anda iki büyük silah kullanma lüksümüz de var. Bazen gizlice yaklaşıp bıçakla iş bitirecekken, bazen silahlarımızın yan fonksiyonlarını kullanarak mesela yeni yollar açabileceğiz. Sabit silahları da kontrol edebileceğiz. Bir de robotlar var, ama onları biz de kontrol edebilir miyiz, bir bakalım.
Naziler, birçok teknoloji geliştirdi ve dünyaya hakim oldu dedik. Bu teknolojilerde süper silahlar da var, süper askerler de var, robotlar da var. Kimisi kalıplı Terminatorler gibi, kimileri de köpek, aslan karışımı keskin dişli metalik mahluklardan... ve bunlar şimdilik gördüklerimiz. Muhtemelen dahası da vardır (Mecha-Hitler?). Anlayacağınız, işimiz hiç de kolay olmayacak.
Grafikler ve diğer teknik detaylar
MachineGames bu oyunda, id Software'ın yeni motoru id Tech 5'i kullanıyor. Çevre detayları ve modellemeler, göze gayet hoş geliyor, tabii ufak da olsa pastel bir yapı yok değil. Patlama efektleri, çevredeki ufak tefek fiziksel detaylar, ışık oyunları güzel görünüyor. Karakter animasyonları ve ara sinematik sahnelerdeki hareketler için mo-cap çalışmaları yürütülmüş. Oynanış demolarından gördüğümüz kadarıyla, yapay zeka ve fiziksel detayların biraz daha geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yapay zeka geliştirilebilir, ancak eğer 60FPS oyun yapma dertleri varsa, fizikleri bu haliyle de bırakabilirler, bakalım
Son sözlere gelecek olursak (saat 01: 28 ve Black Sabbath'dan End of the Beginning çalıyor), Wolfenstein: The New Order, şimdiye kadar gördüğümüz en detaylı Wolfenstein oyunu olabilir. Hem mevcut nesil, hem de yakında çıkacak konsollar için hazırlanan oyun, yıl sonuna doğru bizlerle olacak. Ah bir de Mecha-Hitler olsa, umarım vardır!
All Along the Watchtower - Jimi Hendrix...
Mahmut Saral - Teknokulis : http://www.teknokulis.com
Son Dakika › Teknoloji › Wolfenstein: The New Order - İlk Bakış - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?