Evil Dead (2013) - Bu Film Korkutmayı Unutmuş

Mahmut Saral - -

Saat 00: 08. Evden içeriye biraz önce girdim ve hemen sıcağı sıcağına, olay soğumadan gördüklerim ve hissettiklerimi anlatmak istedim. Neyden mi bahsediyorum, Evil Dead isimli filmden. Türkçesi Kötü Ruh olan yapım, yıllardır beklenen bir "seriye yeniden başlangıç" filmiydi. Öyle uzun süren ve son zamanları öyle heyecanlı geçen bir bekleyişti ki bu, fanların isteklerini kıramayan yapımcılar, filmin gösterim tarihini bir hafta erkene bile almıştı. Tabii ki bu tarih olayları ülkemizi kapsamıyordu. Evil Dead, dün itibarıyla (saat 24: 00'ü geçmiş, baksanıza) Türkiye'de vizyona girdi. Ben de işten çıkar çıkmaz, soluğu sinemada 20: 00 seansında aldım. Ama söylemekte yarar var, filmi internet üzerinden bir hafta kadar önce izlemiştim (ön gösterim diyelim biz buna). Yine de nihai kararımı vermek için tabii ki sinemaya gidecek ve o dev perdede görecektim filmi. Öyle de yaptım!

En korkunç film olacaktı hani?

Bir şeyi yıllardır beklersiniz ve en büyük korkunuz da o bekleyişin ardından hayal kırıklığıyla karşılaşmaktır ya hani, benim de korkum buydu Evil Dead için. İlk üç filmi defalarca izlemişim. Duke Nukem ve Doom gibi sevdiğim oyunlar bile bu film serisinden esinlenmiş. Bruce Campell'ın Ash karakterine de ayrı bir ilgim var (figürü bana bakıyor şu an masamda). Haliyle özel bir yeri var bende. Ama sanki belliydi bu yeni filmin pek iyi olmayacağı. Zira yayınlanan fragmanlarda tek bir yaratık dahi yoktu. Bunun yerine beyaz tenli, uzun siyah saçlı, Japon korku sinemasından esinlenilmiş (kısaca The Ring diyelim biz buna) kızlar vardı. Peki bu, Evil Dead'in özüne uyuyor muydu? Tamam, yeni bir başlangıçtan söz ediliyordu, ama bu, başka konulardan direkt alıntılar yapmayı da gerektirmiyordu açıkçası. Silent Hill tarzı siren sesine ne demeli peki? Neyse...

Şimdiden uyarayım isterseniz sizi. Yazının bundan sonraki bölümünde, ufak veya büyük (artık size göre nasılsa) spoiler'lar olabilir. İsterseniz okuyun, isterseniz de filmi izleyene kadar bekleyin, ondan sonra okuyun. Böylelikle düşüncelerinizle benim yazdıklarım uyuşuyor mu, uyuşmuyorsa farklılıklar neler, bunları tartışabiliriz.

Hikaye olmamış

İlk Evil Dead'in hikayesini uzun uzadıya anlatacak değilim. Bir kere izleseniz veya internetten biraz bilgilerine baksanız, yeterli olacaktır zaten. Ölümün Kitabı'nın keşfedilmesi (insan derisiyle ciltlenmiş, içindeki yazılar ve çizimler de kanla hazırlanmış), ardından tercüme edilmesi ve bu esnada söylenen sözcüklerle serbest kalan şeytani güçlerin yaydığı dehşet ekranlara geliyordu. Her şeyden habersiz bir avuç insanın toplandığı eski bir kulübe, yavaş yavaş bir vahşet yuvası halini alıyordu. Zamanına göre filmde kullanılan yaratık makyajları tek kelimeyle harikaydı. Bruce Campell'ın canlandırdığı Ash karakteri de aynı şekilde öyleydi.

Yeni Evil Dead'e baktığımızda ise, bir Ash yok. Sevgili faktörü de yok. Onun yerine başrolde abi-kız kardeş unsuru var, ki Ash'in orijinal filmde yaptığı ve başına gelen birçok şey de bu yeni filmde karakterlere birer birer paylaştırılmış adeta. İlk filmde Ash'in sevgilisi Linda'ya verdiği kolyenin bir benzeri de bu yeni filmde abisi tarafından Mia'ya veriliyor. Evet, Mia ismine dikkat, zira filmin odağında bu kız var.

Mia, problemli bir kız. Uyuşturucu sebebiyle zor zamanlar geçirmiş. Belki de bu sebeple olsa gerek, güzel bir değişiklik olması açısından, dağ eteklerindeki ormanda bulunan eski kulübeye getiriliyor. Amaç, tüm arkadaşlar bir arada olarak iyi vakit geçirmek, ancak bu mümkün olmuyor. Kısa süre sonra Ölümün Kitabı'nın bulunması ve ardından o sözcüklerin okunmasıyla şeytani güçler hayata dönüyor ve böylelikle beden avı da sırasıyla başlıyor. Şunu da söylemeden edemeyeceğim; Ölümün Kitabı'nı çok kötü tasarlamışlar. Ne kapak tasarımı, ne de içindeki yazılar hiç olmamış ve yanlış görmediysem, bu kez İngilizce diliyle yazılmış. Nasıl yani? Milattan önce var olan bir kitapta İngilizce dil ne arar? İlk filmde öyle miydi halbu ki, ı-ıh olmamış.

Yaratık yok, kız var

Evet, eski Evil Dead filmlerindeki o makyaj delisi yaratıklar yok bu filmde. Onun yerine hayali kızlar, çıldırmış kızlar ve zavallı erkekler var. Kızların teması, az evvel de bahsettiğim gibi uzun siyah saçlar ve beyaz ten üzerine kurulu. Yaratık falan değiller. Zombiye benziyorlar, ama zombi de değiller. Undead mantığının insan tarafına en yakın olan halleri diyelim, gerçi ne dediğimi ben de tam anlamadım. Anlayacağınız, Evil Dead serisinde çok önemli yeri bulunan yaratıklar, bu filmde yok. Zaten film, Mia'nın odağında geçiyor, ki bu çok yanlış işte. Neden bir kızı kurtarmaya yönelik hareket ediliyor? Tekrar etmek gerek; bu bir Japon korku filmi değildi. Zamanında kendi yolunu açmış ve başarılı olmuş bir markaydı. Pekala sonradan çıkmış filmlerden bir şeyler alıp, kendi özünü kaybetmesi gerekmezdi. Tabii bunlar benim görüşlerim...

Peki korktuk mu?

İnanın, filmi iki kere izledim ve belki 1 veya 2 kez biraz tırsmışımdır, o da artık klişe halini alan ekrana pat diye birinin gelmesi ve yüksek ses efektleriyle bu sahnelerin desteklenmesi sonucu olmuştur. Yoksa film hiç korkutucu değil. Belki zaman zaman gerilebilirsiniz, ama bu filmin amacının germek olduğunu sanmıyorum. Hem, bu film güldürmedi, biliyor musunuz? Evil Dead serisinde komedinin de yeri vardır. Ancak 2013 model filmimizde böyle bir şey de yok.

Sonuç:

Özellikle merak edenler ve benim gibi yıllarca bekleyenler için merak gidermeye yönelik olarak izlenebilir. Ancak bana kalırsa ne adam gibi korkarsınız, ne de diğer tüm yönlerden tatmin olursunuz. Evil Dead 2013'ün belki de en güzel yanı, şimdiye kadar 50 milyon dolar hasılatı geride bırakması ve bunun da yeni Evil Dead filmlerinin önünü açmış olması, ki o filmlerden en az bir tanesinde, Ash rolünde tekrar Bruce Campell'ı izleyebileceğiz.

Filmi gördüm ve mutsuz olduğuma göre, şimdi gidip uyuyabilirim. Yaratıkların hüküm sürdüğü, güzel görsel efektlere sahip yeni bir Evil Dead ile birgün karşılaşmak üzere...

İyi geceler.

Mahmut Saral - Teknokulis : http://www.teknokulis.com