Mahmut Saral - -
Yazıyı okurken şu şarkıyı çevirip çevirip dinlemekte yarar var: Welcome to the Jungle.
Crysis, Crysis: Warhead, Crysis 2 ve şimdi de Crysis 3... Dile kolay, yaklaşık 6 yıllık süreçte tam 4 tane Crysis oyunuyla karşılaştık. Cry Engine'in gücüyle her yeni oyunda biraz daha göz okşayan bu seri, NanoSuit isimli güzellik sayesinde de oynama alışkanlıklarımıza başarılı katkılar yapıyordu. Bu iki faktör, zaten Crysis serisinin en güçlü iki özelliği. Öncelikle Crytek'i tebrik etmek gerekiyor. Zira bu kadar kısa sürede, dünyaca bilinen, milyonlar satan ve birçok ödül kazanan bir seriyi ortaya çıkarmak hiç kolay değil.
Far Cry'ı Ubisoft'un kollarına bıraktıktan sonra biraz daha bilimkurguya yönelen Cevat Yerli ve ekibi, ilk olarak Crysis 1 ile çıkmıştı karşımıza. İşleri kestirmek ilk başta her zaman zordur. Son teknoloji bir elbiseyle operasyona gitseniz bile, teknik sorunlarla karşılaşmanız olası (Sevgil Nomad). ya da karşılaştığınız düşmanlar, aslında buz dağının sadece görünen kısmıdır belki de? Nitekim Crysis 1, bunu çok iyi gösteriyordu bizlere. Ardından gelen Warhead de, aynı zaman diliminde, görünmeyen taraflarda, haberdar olamadığımız karakterlerin (Psycho) aslında nelerle meşgul olduğunu göstermişti.
Crysis 2'yle de tropik ormanlara veda etmiştik ve belirttikleri gibi "Daha önce hiçbir filmde ve oyunda görmediğimiz bir New York'u" monitörlerimize taşımayı başarmışlardı. Alcatraz ile az taban tepmedik tabii, az sürprizle karşılaşmadık...
Bu oyunla gelen dikey oynanış yapısı sayesinde New York'un devasa binalarında, farklı saldırılar gerçekleştirebiliyorduk. Maksimum hız, görünmezlik ve güç tamam da, bir de bir binanın tepesinden aşağıda bekleyen düşmanların üzerine zımba gibi atladığınızı düşünün... Open World teması bir nebze kaybolsa da, yeni oyun tipi de hoştu doğrusu. Sarı taksileri düşmanların üzerlerine tekmelemekten kim hoşlanmaz ki?
Ve Crysis 3
Uzaylı istilası bitmiş değil. Cell'in hala ciddi bir gücü var ve dışarda bir yerlerde yaşanabilecek bir yerler kaldıysa bile, bunların ömrü pek uzun görünmüyor. En azından hemen müdahale etmezsek!
Önceki oyunlardan kısaca bahsettikten sonra, Crysis 3'ün de senaryosundan kısaca bahsetmek gerekirse; Prophet'i kontrol ediyoruz ve ikinci oyunun ardından tam 24 sene geçmiştir. 2047 yılının New York'u, Crysis 2'ye oranla daha da ormansı bir hal almıştır. Hani Guns N' Roses'ın Welcome to the Jungle isimli şarkısı var ya, işte tam da öyle bir dünya Crysis 3'teki.
#Sayfa#
Amacımız Cell'in kontrol noktalarını etkisiz hale getirip, güç ünitelerini ortadan kaldırarak tekrar direnç kazanmasını engellemek. Bunu tek başına yapmamız çok güç. O sebeple yardım aldığımız arkadaşlarımız da var ve bunlardan en dikkat çekici isim, Psycho olarak görünüyor. Zaten birçok görevde sırt sırta mücadele ediyoruz.
Uzaylılar nerede, ne yapıyoruz, sadece Cell askerleri mi var karşımızda demeyin ve merak etmeyin; uzaylılar da karşılaşayacak sizi ve macera boyunca birçok farklı mekanda, birçok farklı düşmanla karşı karşıya gelecek, çoğu zaman da kaçmak zorunda kalacaksınız. Önceliğiniz birilerini öldürmek değil, size verilen emirleri yerine getirmek ve bunlar da genellikle "Şurayı yok et, şu sistemi ele geçir" gibi görevler... Zaten tamamen Türkçe. Anlaşılmayacak ne olabilir ki?
Bazı oyuncu arkadaşlarımız, incelemelerde senaryo detaylarını iyice görmek ister; kimileri ise, genel hatlarıyla kısaca bahsedilip, geriye kalan önemli detayların oyunu oynarken öğrenilmesi taraftarıdır. Ben ikinci şıkkı seçiyorum sizler için. Neden diyecek olursanız, zaten karşınızda tamamı Türkçe altyazı ve Türkçe seslendirmeyle donatılmış bir FPS oyunu var. İnce detayları benden okuyacağınıza, oyunu oynayarak bire bir öğrenmeniz çok daha iyi olacaktır diye düşünüyor ve geçiyorum Crysis 3 hakkında tek paragraf yazmam gerekirse, ne yazacağıma...
Crysis 3, zaman zaman figüranları izlediğiniz, zaman zaman yardımcı rolde yer aldığınız, ancak genellikle başrol oynadığınız interaktif bir aksiyon bilimkurgu filmi. Öyle bir senaryosu ve aksiyonu var ki, sizin ondan Oscar'lık senaryo detayları istemediğinizi biliyor. Her olay üzerine durup, dakikalarca düşünmek yerine, yok olmak üzere olan bir yaşamı kurtarmak için ne kadar az vaktiniz olduğunu anlatan bir oyun, bir film. Hollywood etkisini gördüğümüz sayılı güzel bilimkurgu oyunlarından bir tanesi olmuş Crysis 3.
Şimdi, genelde böyle yorumlar, yazıların bitişlerine doğru yapılır. Ancak ben yazının ortasında bunu söylemek istedim.
PS3'te Crysis 3 oynanır mı?
Oynanır tabii ki, neden oynanmasın. Oyunu denemeden önce, gelen ilk incelemelere baktığımda, genellikle konsol sürümlerinin PC'ye nazaran daha kötü olduğu yorumlarıyla karşılaşmıştım. Görsel olarak baktığımızda tabii ki PC'nin avantajları çok daha fazla. Oynanış rahatlığı konusundan da bakacak olursak ve bunun bir FPS olduğunu göz önüne alırsak, haliyle bu iki kategoride de "PC mi, konsol mu?" denirse, kesinlikle tercihim PC'den yana olacaktır. Ancak bu, konsol sürümünün kötü olduğu anlamına gelmiyor.
#Sayfa#
Ne olmuş bu New York'a.
İlk görevler, tıpkı bir aksiyon filminin başlangıcı gibi aslında. Patlamak üzere olan aksiyon fırtınası öncesinde mini keşifler, anlaşmazlıklar, tartışmalar ve yapılan konuşmaların ardından ana amaca yönelik harekete geçiş. Evet, evet, yukarda da bahsettim zaten, tam bir aksiyon bilimkurgu filmi gibi. Çok detay yok, zaten olmasına da gerek yok. Bize lazım olan, aksiyon ve bunu her defasında farklılaştıracak mekan ve düşman faktörleri. Eh, biraz da kullandığımız silah ve ekipmanlar tabii ki.
Mekanlar
İlk başlarda kendimi biraz kafese sıkışmış ve kaçmaya çalışıyor gibi hissetmedim desem, yalan olur. Sonuçta bunun adı Crysis ve Crysis, bir açık dünya oyun olduğuna göre, hemen her yeri gezip tozabilmeliyim. Neyse ki biraz daha taban teptikten sonra, savaş mekanları da giderek büyümeye, saldırı ve kaçış için birçok imkan oluşmaya başladı. Yıkık dökük evler, ağaçlar, otlar, sulak alanlar, kanalizasyon ve daha fazlası bulunuyor oyunda. Çevrenin gayet iyi tasarlandığını söyleyebilirim. Tabii çevreye göre de yerleştirilen düşman faktörlerinin olması güzel. Sonuçta çevrenin farklı olması, farklı düşman tiplerini ve farklı saldırı tiplerini gerektirir. Eğer her yerde hep aynı şeyle karşılaşsaydık, işte o zaman çok sıkılabilirdik. Neyse ki bunu yapmıyor Crytek.
İlk başta küçük olan, sonradan giderek büyüyen mekanlar, oyunun ortalarından sonra iyice büyüyor ve tam bir kıyamet ortamıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Eh, haritalar giderek büyüdüğü için, tank ve araba da, hatta jet bile kullanabiliyorsunuz haliyle. Bahsetme vakti geldiğine göre, geçelim şimdi de silah ve ekipmanlarımıza...
Önceki Crysis oyunlarından tanıdık olduğumuz ağır silahlarımız yine var. Zaten Nano Suit'imizin en son versiyonunu kullanıyoruz. Pelerin modumuz, güç modumuz ve hızlı koşma modumuz var. Yükseklere zıplamak için tek tuşa basılı tutmak yeterli oluyor. Eh bir de geliştirme ve hack seçeneklerimiz var. Evet, evet, yeni bir şeyler var.
Hem yaptığımız başarılı görevlerin, hem de etrafta yer alan giysi geliştirme çantalarının yardımıyla geliştirme puanları elde ediyoruz. Ardından geliştirme menüsünü açtığımızda, nişan alma kabiliyetimizden hızlı koşmamıza, yükseğe zıplamamızdan zırh değerlerimize kadar birçok seçenek karşılıyor bizi. Evet, bir perk sistemi var Crysis 3'te ve istersek, kendi perk gruplarımızı oluşturarak daha güçlü hale gelebiliyoruz.
#Sayfa#
Hack denilen olay ise, adından da anlaşılacağı üzere, düşman birimlere karşı bilgi elde etmek ve onları kendi silahlarıyla vurmak namına gayet işe yarıyor. Eğer yeni bir bölgeye gelmişsek ve bölge hakkında bilgi sahibi değilsek, vizörümüzü açarak etrafı taramaya başlıyoruz. Etrafta düşman var mı, varsa kaç tane, bunlar nerede, hangi silahları kullanıyorlar gibi bilgileri öğrenebiliyoruz. Sabit makineli tüfeklerin kontrollerini elimize geçerek, düşmanlara karşı uzaktan kontrolle kullanabiliyoruz. Makine kontrolleri için en fazla 5 metrelik bir mesafe gerektiğini de belirtelim. Hack yapmak için en güzel yöntem ise, pelerin moduyla makinelere yaklaşmak ve bir siper ardında bekleyerek tek tek kilitleri açmak.
Bir yay vardı videolarda, o ne?
Evet, Crysis 3'ün ilk duyurulmasından bu yana en çok dikkat çeken silah, şüphesiz ki karakterimizin elindeki yaydı. Bu, sıradan bir yay değil, merak etmeyin. Aynı soruyu Prophet da soruyor ve cevabını da alıyor. Birçok farklı başlıklı ok takarak kullanabileceğimiz bu silah, uzun mesafe atışlarda oldukça işimize yarıyor. Zaman zaman sessizlik konusunda en iyi yardımı ondan alıyorsunuz.
Tüm düşmanları öldürmek şart mı?
Hayır, değil. Sonuçta bu bir açık dünya oyun ve önceki Crysis oyunlarında olduğu gibi, bu oyunda da isterseniz düşmanlarla ilgileniyorsunuz, isterseniz de uygun bir yolunu bulup, mekandan kaçabiliyorsunuz. Bu sizin becerinize kalmış artık. Tabii bu tip oynanışlar, oyun süresini de kısaltıyor. Yeri gelmişken, oynanış biçiminize göre Crysis 3'ün 6-8 saat arası bir senaryo modu sunduğunu belirtmek istiyorum.
Grafikler nasıl?
Crysis denilince akla gelen ilk noktalardan bir tanesi grafiklerdir. Crysis 3'ün gayet güzel grafikleri varü ancak PC sürümüyle yan yana getirdiğimizde, o kadar da ağzımız açık kalmıyor doğrusu. Karakter ve çevre tasarımları güzel. Işık efektleri de iyi sayılır. Şimdi gelelim garip yönlere. Diyelim karşınızda bir ev yanıyor ve hemen önünde de bir su birikintisi var. Evi görüyorsunuz, ancak birikintinin üzerinde kendinizi göremediğiniz gibi, o karşıdaki alev efektlerinin de suda yansımadığına tanıklık ediyorsunuz.
Pelerin modunu aktif edin mesela. Göreceksiniz ki vücudunuz saydamlaşmış, ama gölgeniz olduğu gibi duruyor. Adam sormazlar mı, bu gölge de neyin nesi. Ha amaç, düşmanlardan saklanmaksa, o hareket eden gölgeyi gören düşmanlar şüphelenmeyecek mi? Diyelim hayır, şüphelenmeyecek. E öyleyse bu da yapay zekanın iyi olmadığını mı gösterir yoksa, bence ufak bir yamayla bu düzeltilmeli. Kısaca yapay zekaya kaynak yapmamız gerekirse, hataları olduğu doğru, ama genel olarak bir FPS için yeterli olduğunu düşünüyorum.
#Sayfa#
Oyunun yayınlanan oynanış videolarında en çok dikkat çeken görüntüler, şüphesiz barajın patlatıldığı ve o patlarken Prophet'in kaçtığı görevdi. Evet, gerçekten öyle bir görev var ve görsellik göz okşuyor, ancak oyun genelinde bu tip fiziksel atraksiyonların fazla olduğu sahnelerde kare düşüşleri yaşanıyor, akış donuklaşıyor. Bu, rüzgarın etkisiyle sallanan otlarda bile görülebiliyor. Karakterlerin öldükten sonra garip şekillere girmesi ve yine öldükten sonra onlara hiçbir şekilde müdahale edememiz de pek iyi olmamış. Zaten fiziksel konuda baktığımızda oyunun bir hayli kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Nerede Crysis 1'deki fizikler, nerede Crysis 3'ün konsol sürümü? "Eh, sonuçta konsol sürümü bu" diyorsunuz belki de.
Türkçe dublaj demiştik
Serinin diğer oyunlarında olduğu gibi Crysis 3 de Türkçe dublaj ve altyazı seçenekleriyle oyunculara sunuluyor. Her biri profesyonel seslendirme sanatçıları tarafından seslendirilen karakterler, tüm olan biteni bir bir size aktarıyor ki aklınızda hiçbir şey kalmasın. Bu dublajı da beğenmeyeceksek, neyi beğenmeliyiz sorarım size. Dublaj konusunda ufak tefek sıkıntılar olsa da, genel olarak beğendiğimi söylemeliyim. Ortam sesleri, silah sesleri, müzikler ve özellikle ana menüde çalan tema müziği çok hoşuma gitti.
Son sözler
Finale gelirken, Crysis 3'ün iyi bir bilimkurgu FPS oyunu olduğunu söyleyebilirim ve eklerim; eğer iyi bir PC'niz varsa, bu oyunu kesinlikle PC'de oynayın. 6-8 saat civarında süren senaryo modu, önceki oyunlarda görüp duyduklarınız güzelce bağlıyor ve bir sonraki oyun için zemin hazırlıyor. Evet, Crytek de zaten daha şimdiden Crysis 4 için birçok düşünceleri olduğunu dile getirmişti.
Ha unutmadan, oyunda multiplayer modlar da bulunuyor ve NanoSuit'in nimetlerinden yararlanarak bu teknolojik ormanda en iyisi olmaya çalışıyorsunuz. Yine de oyunun asıl odak noktasının senaryo modu olduğunu belirtmekte yarar var.
İyi oyunlar.
Mahmut Saral - Teknokulis : http://www.teknokulis.com
Son Dakika › Teknoloji › Crysis 3 (Ps3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?