Vincent Kompany'den hayat dersleri - Son Dakika
Spor

Vincent Kompany'den hayat dersleri

Vincent Kompany\'den hayat dersleri

Bu yazı, 18 Mayıs 2019 tarihinde The Guardian'ın internet sitesinde Deborah Linton imzasıyla yayımlanan "At home with Vincent Kompany: Setbacks, racism - everything fed my fire" isimli röportajın çevirisidir.

29.05.2019 14:23

Bu yazı, 18 Mayıs 2019 tarihinde The Guardian'ın internet sitesinde Deborah Linton imzasıyla yayımlanan
"At home with Vincent Kompany: Setbacks, racism - everything fed my fire"
isimli röportajın çevirisidir.






Bir bahar sabahı, Vincent Kompany’ye ait evin elektrikli kapısına ulaştığımda saat 10’u gösteriyordu. Bir yandan yağmur çiselerken; Manchester’ın çarpık yapılaşması yerini, uzun garaj yollarının varlıklı insanların kocaman evlerini işaret ettiği, Cheshire’ın yapraklarla örtülü sokaklarına bırakıyordu. Kompany, kapıyı siyah bir tişört ve kotla açtı. Salonda yaptığı antrenmanını az önce bitirmiş. Mart ayındayız ve Manchester City’nin gözü pek kaptanı, baldır sakatlığından kaynaklanan altı haftalık bir aradan sonra fitness çalışmalarına yeni yeni başladı. Boynuna sardığı havlu ve kibar Belçika aksanına karışan Manchester’a özgü sesli harflerle, "Bugün kendimi pek iyi hissetmiyordum. Böyle günleri atlatmanın yolu, fitness salonunda ekstra bir seans." diyor.

1,93 metre boyunda ancak Kompany’nin cüssesi göz korkutmaktan ziyade güven veriyor. Oyunculara denemeleri için verilen vızıltılı küçük bir makineyle yeşil bir içecek hazırladı. Ortalığı toparlarken, "Bazen ikram olarak böğürtlenli olanından yapıyorum." diyor. Hazırladığı içecekleri alıp önümüzdeki iki saat boyunca konuşacağımız yer olan, ofis olarak kullandığı odaya geçiyoruz. Üzerinde bir futbol sahası çizili olan beyaz tahta bir duvarın önünde durdu. Kitaplığın en üst sırasında kazandığı ödüller oyuncak askerler gibi dizilmiş; onların altında Mandela, Gandi ve Obama’nın biyografileri, Kompany’nin babası Pierre’in 1975 yılında siyasi mülteci olarak terk ettiği ülke olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin tarihi, Sir Alex Ferguson’un ve takım arkadaşı Sergio Aguero’nun biyografileri...

33 yaşındaki Kompany, Premier Lig’in hatırı sayılır ağabeylerinden biri; bir bilge, saha içinde olduğu kadar saha dışında da katkı veren çok boyutlu bir oyuncu... Bu sezon, City’deki 11. sezonu ve bu herhangi bir profesyonel sporcu için bile önemli bir kilometre taşı. Röportajımızı takip eden aylarda, 4-1’lik Brighton galibiyetinin ardından City’deki dokuzuncu üst düzey kupasına ulaştı. Premier Lig şampiyonluğu kutlaması için şampanyanın mantarını patlatan an ise “Kaptan Fantastik” lakaplı savunmacının, sondan bir önceki lig maçında Leicester City karşısında 30 metreden yaptığı harikulade vuruştu. Adeta ustaca bir zamanlamayla gerçekleşen bir yıldırım gibiydi.

Bu aynı zamanda, o mesafeden topa vurmaması için ona yalvaran teknik direktörüne ve takım arkadaşlarına kulak asmamasıyla, Kompany’nin güçlü karakterini de gösteren bir andı. 2013’ten bu yana ceza sahası dışından ilk kez gol atıyordu. Sky televizyonunun yorumculara ayrılan alanından, "Heykelinin nereye yapılmasını istersin, Vincent Kompany?" diye bağırmıştı Gary Neville.

Eğer Kompany, bu sezon Premier Lig şampiyonluğu ve Carabao Kupası’nın üzerine City’yi FA Cup zaferine liderlik ederse, bu röportajın yayınlandığı tarihlerde, yerel kupalarda daha evvel eşi görülmemiş bir üçlü zafer elde edecek.

Kompany’nin bir ayağı Premier Lig çemberinin içindeyken, bir ayağı da dışarıda. 2017’de, soyunma odasında sık sık alay konusu olmasına neden olan Küresel İşletme masterını tamamladı: "Önceden de, şimdi de ne zaman ders çalışacak olsam bana spor ayakkabı fırlatılıyor." Kompany aynı zamanda bir aile babası, o ve Manchesterlı eşi Carla’nın üç çocuğu var. Geçen yıl sosyal medya, City’nin şampiyonluğunu United taraftarı olan kayınpederinin oturma odasında bulunan krem rengi deri koltukta kutladığı görüntülerle çalkalanmıştı. Taraftarlar, ikisinin arkadaşça rekabetine ve alışılmış futbolcu klişelerinin dışında kalan mütevazı ev hallerine vurulmuştu. O gece bir videoda görülen Kompany’nin yerel bir barda yaptığı zafer konuşması, amatör takımıyla zafer kazanan birininkinden farksızdı: "Eğer burada çocuklar varsa kulaklarını tıkayın... Bu, lanet olası uzun bir yolcuktu!"

Aynı zamanda hem hata kabul etmeyen hem de değişken bir takvimi var: Antrenman, seyahat, fikstür, sponsor sorumlulukları, kupa maçları... Öyle ki, röportaj tarihini belirlemek bile haftalar aldı.

O ise şu anki nüfuzundan sonuna kadar faydalanmak niyetinde. Sonbaharda, Manchester’daki evsizlik sorununun üstesinden gelmek için 1 milyon sterlin toplamış olacak. Bunu, Tackle4MCR (“4” Kompany’nin forma numarası.) isimli yardım derneği aracılığıyla bağış toplama etkinlikleri düzenleyerek gerçekleştirecek. Bu etkinliklerin en büyüğü ise 11 Eylül’de yapılacak olan bir yardım maçı. Kompany’nin City ile sözleşmesi bu yaz sona eriyor. Spor sayfaları ise onun tekrar eden sakatlıkları ve emeklilik söylentileriyle dolup taşıyor. City Menajeri Pep Guardiola, Kompany’yi hâlâ dünyanın en iyileri arasında konumlandırdığını, ancak Kompany’nin kaderini fiziki yeterliliğinin belirleyeceğini ima etti.

Emeklilik onu korkutuyor mu? "Öyle bir iş ki bu, popülerlik tamamen gelip geçici. Genç yaşlarımdan itibaren sakatlıklar yaşadım. Her zaman kariyerimin yarın sona erebileceğini düşünmeye zorlandım. 15 yıl boyunca buna hazırlandım. Bu noktada ürkütücü olması hiç mantıklı değil. Muhtemelen futbolculuk kariyerinden sonrası için dünyadaki en hazırlıklı oyuncuyum." Zira Kompany, şu anda bir dönüm noktasında. Ancak daha önce de buradaydı, bundan yıllar önce.

Kompany 1986 yılında yoksul fakat eğitimli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Geçen yılki seçimlerde Brüksel’in Ganshoren bölgesine belediye başkanı seçilerek Belçika’nın ilk siyahi belediye başkanı olan babası, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki öğrencilik döneminde diktatör Mobutu’ya karşı ayaklanmalara katılması sebebiyle çalışma kamplarına gönderilmişti. Brüksel’de mühendislik derecesini tamamlayan babası, küçük çocuklarına (Vincent ve iki kardeşi) bakabilmek için geceleri taksicilik yapıyordu. 2008 yılında kanser nedeniyle kaybettiği annesi Jocelyne, Brüksel hükümetinin iş bulma kurumunda sendika lideri olarak görev alan beyaz bir Belçikalıydı.

Kompany ailesi melez çocuklarının karşılaşacağı ayrımcılıktan haberdardı, ve onlara bu ayrımcılıkla nasıl başa çıkacaklarını öğrettiler. Çocuklar evde Fransızca, okulda ise Felemenkçe konuşuyorlardı; çok dilli bir şehir olan Brüksel’de dil bilmek, iş bulmada oldukça faydalı oluyordu. Vincent bunlara ek olarak Almanca ve İngilizce biliyor; İtalyanca ve İspanyolca’yı da yarı akıcı şekilde konuşabiliyor. "Her şeyi aileme borçluyum. Doğduğumuz andan itibaren küçük dairemizde ufkumuzu genişlettik."

Ailesi ırkçılığa maruz kaldı mı? "Babam en başta aileye kabul edilmemişti. Annem hayal edebileceğiniz en kırsal köyden geliyor ve 70’lerde Afrika’dan babamla birlikte döndüğünde bu ailesi için büyük bir şok olmuş. Bu cehaletten kaynaklanıyor. Babam eninde sonunda hep kişiliği sayesinde kendini sevdirmeyi başarırdı. Gençler turnuvalarına katıldığımızda ailelerin bize "Maymunlar!" diye seslenmesi normal sayılıyordu. Annem bu yüzden neredeyse yumruk yumruğa kavga edecekti. Bunlar bize güçlü olmayı öğretti.

Kompany, futbol söz konusu olduğunda hep öne çıkardı; altı yaşındayken Belçika’nın en büyük kulübü olan Anderlecht’e katıldı ve 20 yaşına kadar orada kaldı. "Futbol her şeyden önce ailem için beni sokaklardan kurtarmanın bir yoluydu." diyor Kompany. "Görebileceğiniz en rekabetçi ortamdı. Her zerresini çok severdim fakat genç yaşta bir şeylerle başa çıkmaktan bahsediyorsanız elit futbolu görmeniz gerek. Artık bir çocuk değilsiniz."

Çok zekiydi ve akademik açıdan zorlayıcı olan Belçika eğitim sisteminde başarılı oldu. Fakat, eğitim sisteminin sosyal yapıyı yeterince temsil edemediğini hissediyordu: "Sosyal açıdan oldukça bölünmüştü. Geleneksel kökenlerine bağlı Belçikalı aileler oldukça baskındı; bu da sınıfın ve derslerin yapısını etkiliyordu. Benim ailem çalışmak zorundaydı; okul hayatıma dâhil olma şansları yoktu."

14 yaşında okuldan atıldı -milli takım ile seyahat ederken yaptığı devamsızlıklar yüzünden- ve bir daha asla oynayamayacağını söyleyen koçu ile ettiği kavga sebebiyle Belçika’nın genç takımından da uzaklaştırıldı. Kompany koçunun liderliğini sevmezdi, koçu ise onun davranışlarını.

"Benim bir avantajım vardı, bir şeylerle başa çıkmanın farklı bir yolunu bulurdum. Ailem her zaman eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı başkaldırdı, o yüzden tahmin edebilirsiniz ki öğretmenim birini veya beni adaletsiz bir şekilde cezalandırmaya kalktığında bunu kabul etmezdim."

Bir yıl içerisinde bir diz ameliyatı geçirdi, ebeveynleri boşandı ve ailesi problemli bir şehir içi bölgesi olan Noordwijk’deki sosyal konutlandırma bloklarından tahliye edildi. Genç Kompany eğer yoldan çıkmak isteseydi bunun için tüm şartlar sağlanmıştı.

"Yanlış yola sapmaya çok yaklaştığım zamanlar oldu.” sözleriyle anlatıyor bu durumu Kompany, "Uyuşturucu satmak isteseydim, karanlık ve kirli bir operasyona karışmak için tek yapmam gereken yalnızca alt kata inmekti. Kızları etkilemek için havalı görünmek isteseydim çetelerden birine katılabilirdim. Bunlar hep tanıdığım insanlardı. Ben bu insanlarla futbol oynuyordum."

Kompany bunların yerine büyük resme odaklanmayı tercih etti. "Aksilikler, ırkçılık; her şey ateşi körüklüyordu. Benim için en büyük tehlike, hayatıma girmesine asla izin vermediğim rehavet ve eylemsizlik hâliydi. Bunlar belirleyici anlardır; her şeyi bir kenara atıp en kötü versiyonunuza dönüşebileceğiniz o belirleyici yaşlar."

2004 yılında, 17 yaşındaki Kompany Belçika’nın uluslararası seviyede sahaya çıkan en genç oyuncusu oldu. 2006 yılında Anderlecht tarihinin en pahalı transfer anlaşmasıyla Hamburg’a satıldı. İki yıl sonra ise 8 milyon sterlin karşılığında City’ye transfer oldu.

Kompany bana kendi potansiyelini 16 yaşına kadar fark edemediğini söyledi: "Futboldan ayda 300 sterlin kazanıp bir de Tesco’da işe girseydim oldukça eğlenip bir de kendime bahçeli, küçük bir ev alabileceğimi düşünürdüm." Olabilecek en iyi senaryo buydu ona göre. "Herhangi bir konuda yetenekli olduğumu hiç düşünmedim. Yetenek gibi görünen çoğu şey, aslında yalnızca bir sürecin sonucudur."

Kompany'nin bu sözlerine, menajerliğini üstlenen Jacques Lichtenstein "Bu bir saçmalık!" diye karşılık veriyor. “Vincent Kompany gibisini 50 yılda bir görürsünüz. Boyutlarına göre oldukça hızlı. Bu tanrının bir lütfudur -eğer tanrıya inanıyorsanız- veya ailesinin bir hediyesidir." Taraftarlar onu dev bir heykel, bir güç kulesi olarak görür.

Lichtenstein, 16 yaşındaki Kompany’nin evine torba dolusu parayla gelen İtalyan menajerleri, o sırada sözleşmesi bitmiş olmamasına rağmen yalnızca oyuncunun kulübüne söz verdiği için nasıl geri çevirdiğini anlatıyor: "Saha içinde onu tanımlayabilecek tek bir kelime var: Kaptan. Saha dışında ise, her şeyden öte, sadakat sahibi bir insan."

Görüşmemizden bir ay önce, Şubat ayı, dışarısı 2 derece, havada keskin bir soğuk var. Kompany ve eşi Carla, Tackle4MCR’nin City’deki 10. yılını kutlamak ve bağış toplamak için Manchester Hilton’da, yarı resmi bir davete ev sahipliği yapıyorlar. Bölgede, sokaklarda ve parklarda uyuyanların sayısında düşüş var ancak hâlâ 300'den fazla kişi geceyi barınaklarda geçiriyor. Manchester’ın Piccadilly bölgesinde, evsiz insanlar kapıların önlerinde dileniyorlar. Futbolun akıl almaz zenginliğiye bu katı gerçekliği bağdaştırmak oldukça güç. City kadrosu, Hilton’un asma katındaki barda geç saatlere kadar şampanya içmeye devam ediyor. Noel Gallagher her biri 1.000 euroya kadar bağış yapmış seyirciler için bir performans sergilerken Kompany ve sunucu Gary Lineker selfie yapıyorlar. Gallagher’ın gitarı açık artırmada 50.000 euroya satılıyor, etkinlikten sonra bir tanesi daha satılarak etkinlikte elde edilen gelir 250.000 euroya kadar çıkıyor.

Kompany’nin babası da burada. Dayanıklı bir havası var ve dört ay önce beyaz seçmenlerin çoğunlukta olduğu bir seçim bölgesinde aldığı seçim zaferi hâlâ kutlanmaya değer. Oğluyla gurur duyuyor, hem kariyeriyle hem de şimdiki hayır işleriyle. Kadınlara baktığımızda ise, Carla elbisesisini düzeltiyor. Üç dar kayışı olan göz alıcı bir aplike elbise giymiş. Kız arkadaşları, gecenin başarısı için onu ve "Vinny"yi kutluyorlar.

Lineker, Kompany’yi takdim ediyor. "Vinny tanıdığım diğer merkez savunma oyuncuları gibi değil. Öncelikle kendisi cümle kurabiliyor." diye espri yapıyor. "O, dünya çapında sevilen ve saygı duyulan az sayıdaki futbolcudan biri. Sıradan futbol rekabetinin çok ötesinde." Kıpkırmızı cep mendiline sahip ilgi çeken smokiniyle Kompany ayakta alkışlanıyor. Ancak sezon ortasında bir pazartesi gecesi, bir balo salonunda olmasının tek bir sebebi var. Onu da, "Eve, çocuklarımızın yanına döndüğümüz zaman, diğer insanların gözlerinin içine baktığımız zaman, toplum olarak elimizden gelen her şeyi yaptığımızı söyleyebilmeliyiz." sözleriyle açıklıyor.

Yeniden evindeki ofisindeyiz. Bir şeyleri geri verme kararında suçluluk psikolojisinin rolü olup olmadığını soruyorum. Haftada 120.000 sterlin kazanan biri olarak, "Asla suçluluk hissettiğim için değil." diyor. "Bunu yapıyorum çünkü yapmak istiyorum ve yapabiliyorum." Futbol sayesinde çok büyük para kazanıyorum. Annem bir sosyalistti. Yoksulların hakları için mücadele etmek onun doğasında vardı. Babam bir siyasi sığınmacıydı. Bu benim geçmişim. Ben de kendime bakmalı ve 'Elimden gelen her şeyi yapıyor muyum?' diye sormalıyım."

Kompany barınakları ziyaret ediyor ancak sokaklarda etrafında bir medya çemberi olmasından hoşlanmıyor. Bunun olmasındansa, Carla duyurulmayan ziyaretlerde bulunmuş. "Davetsiz gidip rahatsızlık vermek istemiyorum." diye açıklıyor bu durumu. "Gidip evsiz insanlarla birkaç selfie yapmak kolaya kaçmak olurdu. Orada kendimi buluyorum ve etrafımda ihtiyacı olan insanlar varken kesinlikle onlar için çaba sarf etmem gerektiğini düşünüyorum. Fakat gerçekte, benden daha zengin insanlara gitmeliyim ve bunun da bir raf ömrü var. Galaya şehrin en zengin iş insanlarından bazıları katılıyor ve Kompany, onların dikkatini sonsuza dek çekemeyeceğinin farkında.

Manchester Belediye Başkanı Andy Burnham, 2020 yılının sonuna kadar sokakta uyuyan kimsenin kalmamasını arzuladıklarını duyurdu. Burnham, Kompany’nin herhangi bir siyasetçiden daha büyük bir kitleye ulaşabileceğini söylüyor. "Bu amaç için çalışması, Manchester’ın onda nasıl bir etkisi olduğunu, bu şehri ne kadar anladığını ve onun duygusal zekasını gösteriyor." diyor. Kompany, bu problemi çözmek için erken müdahaleyi de destekliyor, yani okullara yatırım yapmayı.

Tasarrufun bundaki etkisi nedir? "Sığınaktaki sosyal hizmet çalışanlarından biri, kesintilerden ne kadar kötü etkilendiklerini ve bunun yaptıkları iş üzerinde ne gibi bir etkisi olduğunu açıklıyordu. Tasarrufun bir etkisi var ama bu her şeyin bir karışımı."

Tackle4MCR, Kompany’nin ilk gönüllülük projesi değil. Kompany daha önce, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinshasa’da 100'den fazla yetim çocuk için bir köy inşa etmek adına SOS Çocuk Köyleri ile birlikte çalıştı. Belçika’da toplumsal hareketliliğe vurgu yapmak adına 1300 genç ve 200 kişilik gönüllü bir kadro ile BX Brussels adında bir futbol kulübü kurdu.

"Ben, futbolu asla sadece futbol olarak görmedim." diyor. "Bence o, insanları yönlendiren en büyük şeylerden biri. Çocuklara düzenli bir çevre, örnek alacak ve konuşacak insanlar sağlıyor. Biz onların dil becerilerini de geliştirmeye çalışıyoruz çünkü Brüksel’de iş bulmak için iki, üç, belki de dört dil bilmeniz gerekiyor. Mahallenin en belalı çocuklarının insan içine karıştıklarını, onlarla haşır neşir olduklarını görüyorum. Bu kulüpte, normalde kendilerine hedef seçecekleri çocuklarla gülüşüyorlar. Bu, ancak bir soyunma odasında mümkün olabilir."

Çoğu Premier Lig oyuncusu 35 yaşına basmadan emekli oluyor. O yaşta, kazandıkları para adeta bir uçurumdan düşercesine azalıyor ve hayatları dramatik bir şekilde değişiyor; birçoğu da iflas ediyor. Kompany, kariyerinin daha ilk perdesi kapanmadan ikincisi perdesini çoktan düşünmüş. Ağzı iyi laf yapıyor, dolayısıyla yorumculuk yapabilir; gerçek bir lider olduğu için antrenörlük yapabilir ve İngiltere dışında oynamak için yeterince büyük bir isme sahip.

Ancak hiçbir şeyi şansa bırakmıyor.

2012 yılında işletme master'ına başlamış çünkü önüne konan ticari bir planı değerlendirebilmek istediğini söylüyor. "Bu bir gereklilikti. Eğer çok paranız varsa ve siz yerinizde durmayı bilmezseniz bu sizin sonunuzu getirebilir. Çok akıllı olduğumu düşündüğümden birkaç kez battım ve gururuma dokundu." 2014’te Belçika’da açtığı iki adet spor barı bir sene sonra battı ve 2 milyon sterlin kaybetti. "Çok fazla para kaybetmedim ama kendinizi kandırılmış hissettiğiniz de bir gerçek."

İlgi alanları arasında medya ve emlak geliştirme de var; bu konuşma onunla ilk konuşmamız olsa da birkaç sene önce eşimle çalışmaya başladı. "Hayatınızın on senesi boyunca büyük bir baloncuğun içinde yaşadığınız bir gerçek." diyor. "Para, sonu hiç yokmuş gibi sürekli önünüze geliyor. Aslında sizin fizyolojik limitlerinizle belirlenen bir sonu olduğu çok açık."

Ticareti, sosyal adaletsizliği düzeltmek adına bir araç olarak da görüyor. "Özel veya kamusal alan olması fark etmeksizin güçlü kurumlarda hâlâ yönetim kademelerinde bütün kararları beyaz erkeklerin aldığını görüyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor. Biz şu anda hiçbir şekilde bu alanlara giremiyoruz. Futbol kulüplerinin yönetimlerine bakalım. Bu kurumların nasıl kurulduğuna bakmaya başlamamız çok önemli. Göreceksiniz ki bu kurumlar hâlâ eşitsizliğin saklı kalelerinden."

Vincent politikayı yakından takip ediyor, ancak çoğumuz gibi bıkmış durumda: "Bu noktada kimseye bakıp 'Ne düşündüğünü gerçekten biliyorum.' diyemiyorum, politika tiyatro gibi." diyor. Uygun olacağı durumlarda kendini bir "yabancı" olarak tanımlıyor ve üç sene önceki Brexit sonucuna hiç şaşırmadığını söylüyor. Şimdi ise Birleşik Krallık’ın verdiği bencil kararın uzun dönemli sonuçlarından korkmakta. "Eğer bunun sonucunda Avrupa Birliği çökecekse, özellikle Avrupa’daki politik ortamın nasıl değiştiğini göz önünde bulundurarak çok tehlikeli bir duruma geri dönüyoruz demektir."

Donald Trump’tan "deli" diye bahsediyor ve benzer politikalar sebebiyle Avrupa’nın da risk altında olduğunu söylüyor: "Eğer Avrupa’yı böler ve sert dilli söyleminden dolayı seçilmiş hasta politikacılarla doldurursanız, kendinizi bir köşeye sıkıştırmışken düğmeye kim basacak?"

"İnsanlar, politikada bir kariyer edinme amacı olup olmadığını sorgulamaya başlayacaklar." diyor. "Hayır, dünya politikacılara ait değil."

O akşamüstü, Manchester City’nin as takım binasında, takım pek alışılmadık şekilde verilen iki günlük aradan sonra toplanıyor ve sanki okul tatilinden dönen sınıf arkadaşlarıymış gibi birbirlerine takılıyor. Günlük antrenmanlarının içinde performans gözlemi, fizyoterapi, takım toplantısı ve kulübün düzenlediği yemekler de var.

Bulutlar çekilip City mavisi gökyüzü ortaya çıktığı sıralarda, Kompany iki saatlik antrenmanını bitiriyor. Vincent burada güvenlik görevlilerinden Guardiola’ya kadar herkes tarafından "Vinny" diye çağırılıyor. Takım arkadaşlarına, koçuna ve kendi oyununa olan ilgisi çok yüksek düzeyde.

Bense ona Manchester’a ilk geldiğinde nasıl biri olduğuna dair daha önce sorduğum bir soruyu anımsıyorum. "On yıl önce, Premier Lig’de oynama fırsatı elde etmiş sıradan genç bir çocuktum." demişti. "Ben hâlâ o 'Dünyayı fethedebilirim.' tavrına sahip olduğumu düşünüyorum ama artık planlamaya ve zamana daha çok saygı duyuyorum." Önümüzdeki on yıl, Kompany için futbolculuk dışında da liderliğini kanıtlaması anlamına gelecek. Hepimize değilse bile en azından kendine... Kesin olan bir şey var: durduğu yerde durmayacak: "Sürekli bir şeylerle meşgul olmak durumundayım, aksi hâlde ne yapacağımı bilmiyorum. Tembellik yaptığım bir pazar günü hatırlayamıyorum." diyor.

Ayrılma vakti geliyor. Saat akşam beş oldu ve terli bir kucaklaşma yaşıyoruz; ki Kompany bunun için özür diliyor. Bir yandan kendi kaderini değiştiren, bir yandan da kaderinin değişmesine katkı sağladığı Manchester City ile 11. sezonunun son kısmına hazırlanmak için içeri giriyor. Kompany mutlu, enerjik ve karşısına ne çıkacaksa ona hazır.


Çeviri: Mustafa KAVGACI, Serenay KEKEÇ, Melike YILANCI, Mertcan TOĞRUL

Kaynak: EuroSport.com

Son Dakika Spor Vincent Kompany'den hayat dersleri - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement