Bu yazı, The Guardian'ın internet sitesinde 3 Haziran 2019'da David Millar imzasıyla yayımlanmış
"There is nothing like riding the Tour de France – and this is why"
isimli makalenin çevirisidir.
Tour de France, spor dünyası için büyük öneme sahip. Sizi etkileyen ilk şey, organizasyon kapsamında 4500 kişinin çalışması olacaktır. Üstelik bunların yalnızca 176’sı yarışçı. Evet, Giro ve Vuelta gibi iki büyük tur daha var, ancak kıyaslayınca etkileri Tour de France’ın yanına bile yaklaşamıyor.
Rotadaki koşullarda elbette büyük değişiklikler yok: Yaklaşık 3500 km ve 21 etaptan oluşan yarış, Avrupa’nın en sarp dağ geçitlerinde yaşanan destansı mücadelelere sahne oluyor. Bu 21 etabı en kısa sürede tamamlayan yarışçı, genel klasman liderliğini elde ederek herkesin arzu ettiği sarı mayoyu sırtına geçirmeye hak kazanıyor. Öte yandan bu etapların yalnızca birini bile kazanmak, bir bisikletçinin kariyerinde kilometre taşı olarak değerlendirilmekte.
Sarı mayo, turun başlangıcından bu yana var olan bir gelenek değil. Bu sene, sarı mayo fikrinin ortaya çıkışının 100. yıl dönümü; oysaki yarışın kendisi 116 yaşında. Sarı mayonun tarihi kendisi kadar etkileyici: Sarı kâğıda basılan, turun sponsoru ve fikir babası L’Auto gazetesi, birçokları tarafından pazarlama başyapıtı olarak değerlendirilen bu geleneğin yaratıcısı konumunda. Motorsporları alanında yayıncılık yapan, ancak yeni bir atılım yaparak bisiklet dünyasına yelken açan gazetenin o dönemki editörü Henri Desgrange kendilerine ait bir yarış yaratmanın onlara çok büyük bir ayrıcalık sağlayacağını düşünüyor. Hele de bunu, sporcuların doğal sınırlarını aşmasını gerektiren üç haftalık bir yarış şeklinde gerçekleştirebilirlerse, yaşanacak bu zorlukların çok daha ilginç hikâyeler yaratacağını öngörüyor. Aşk Adası veya Big Brother gibi televizyon programlarının gazete için oluşturulmuş versiyonunu hayal edin...
Halkın çok büyük bir ilgi gösterdiği bu yeni yarış o kadar hızlı bir şekilde toplumun tüm katmanlarına etki etti ki, yarışa katılan isimsiz sporcular, ulusal kahramanlara dönüştü. Artık bisiklet tarihinin en önemli yarışı doğmuştu.
Yarışın neden ve nasıl yaratıldığının cevapları, Tour de France’ın niçin bu kadar önemli hâle geldiğini açıklıyor. Bu yarış hiçbir zaman sonuçlarıyla ilgili değildi. Bu, kazanmanın her şey anlamına geldiği diğer yarışlara benzer bir organizasyon değil. Bu yarış, insanın kendi limitlerini aşmasıyla alakalı. Başarısızlık çoğunlukla bir zafer gibi takdir görebiliyor. Yarış için Paris’e gelebilmiş her bisikletçi, ister sarı mayo sahibi ister genel klasman sonuncusu olsun, herhangi bir bisiklet yarışının çok ötesine geçen duygusal bir deneyim yaşıyor.
Bunlar tam da Tour de France’ta olmanın benim için ifade ettiği şeyler. Bu, spor tarihimizin bir parçası olmak anlamını taşıyor. Yarışı çevreleyen birçok hikâye, efsane ve mit var. Turun bir parçası olmak, etaplardaki en yüksek tepelerden karanlığın en derinlerine kadar yarışın bir bölümünde rol almaya hak kazanmak anlamına geliyor.
İşte bu tarih ve doku, Tour de France’ı diğerler turlardan ayıran ve özel kılan sebep. İşte bu tarih, Hong Kong’da büyüyen küçük bir çocukken bu yarışa aşık olma sebebim.
Yarışın daire çizmek zorunda bırakan yapısı, diğerlerine yaptığı gibi üzerimde baskı oluşturmasının aksine turla ilgi en sevdiğim şeydi. Ve çıkan gürültü, yapmam gerekenlere odaklanmam adına bana hep yardımcı oldu.
Tour de France’la kıyaslayınca diğer tüm yarışlar oldukça gösterişsiz ve sönük kalıyor. Çünkü hiçbir yarış, bu tur gibi bir derinliğe ve tarihe sahip değil. Fransa’da izleyiciler Tour de France yarışçılarını izlemeye gelmiyor, Tour de France organizasyonu izlemeye geliyor.
Bu yıl favorilerde bazı değişiklikler olacak. Turu daha önce dört kez kazanmış olan Chris Froome bu sene beşinci zaferini elde edip Tour de France’ı en çok kazananlar listesinde zirveyi paylaşmayı planlıyordu, ancak Critérium du Dauphiné’de geçen hafta yaptığı korkunç kaza onu hedeflerinden alıkoydu. Yine de Froome’un 2020’de geri döneceğine dair hiçbir şüphem yok.
Bu gelişmeler sonucunda geçen yıl büyük bir hâkimiyetle elde ettiği Tour de France zaferini korumak, tamamen Geraint Thomas’ın kendisine bağlı. Her ne kadar en son hazırlık yarışında kaza yapmış olsa da, neyse ki tura katılmasına engel bir sakatlık yaşamadı. Bu yıl Tour de France’ta derece hedefleyen her yarışçının yenmesi gereken takım Team Ineos olacak. Üç farklı yarışçıyla -o dönemki takım isimleri Team Sky çatısı altında- son yedi turun altısında mutlu sona ulaşan Team Ineos turun nasıl kazanılacağını herkesten daha iyi biliyor.
Yine de yukarıda bahsettiğim gibi turu kimin kazandığının gerçekten çok büyük bir önemi yok. Tour de France herhangi bir bireyden veya onun başarısından çok daha büyük bir anlam taşıyor. Bu tur bir yarışın çok ötesinde. Artık kültürel bir fenomen haline gelen bu yarış, Fransa toplumu için kültürel miras değeri taşıyor. Fransız halkının büyük bir bölümünün yaz hatıraları ve çocukluklarında kaygısız geçen temmuz aylarının en güzel kısımları hep Tour de France’a ait.
Tour de France genellikle bir sirke benzetilir ve belki de onu tanımlamanın en güzel yolu budur: Gelmiş geçmiş en büyük gösteri.
Çeviri: Kemal AKDOĞAN
Son Dakika › Spor › 'Tour de France'ta yarışmanın eşi benzeri yok' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?