Bugüne kadar saha içi gerginliği üst düzey seviyede olan birçok El Clasico izlemişizdir. Oyuncular arası gerginlik, tribünlerin taraf değiştiren oyunculara tepkileri, teknik direktör savaşları ve daha fazlası... Buna rağmen saha dışı gerginliği bu kadar yüksek düzeyde olan bir El Clasico, eşine az rastlanır cinstendi. Normal şartlarda 26 Ekim’de oynanacak olan karşılaşma, İspanya yönetiminin Katalan seçimlerini yasadışı görmesi üzerine başlayan protestolar sebebiyle ertelenmişti. 18 Aralık akşamı ise pek de farklı bir hava yoktu Camp Nou’da. Maç sırasında yapılan protestolar, alınan güvenlik önlemlerinin üst düzey seviyede olması ve stadyum üzerindeki helikopterler karşılaşmadan rol çaldı. Yine de bir tarafta Real Madrid, diğer tarafta Barcelona olunca gözümüzü sahadan almamıza yetecek pek de fazla bir şey yok gibi gözüküyor.
Tam anlamıyla Barcelona hakimiyetiyle başlayan karşılaşma akıllara, son yıllarda olduğu gibi, Yine Katalanların sevineceği bir akşam mı olacak” sorusunu getirmişti bile. Bu sırada Real Madrid, özellikle son iki aydır en iyi yaptığı işi yaptı ve rakibini ön alanda presle karşıladı. Geçen haftaki Real Sociedad karşılaşmasında da bu prese cevap vermekte çok zorlanan Barcelona, yine çaresiz bir görüntü sergilemeye başladı. Barcelona’yı olağan kimliğinden uzaklaştırmayı başaran Real Madrid’in ilk devre golü bulması işten bile değildi. Buna rağmen maçı seyredenler, beyaz formalı oyuncular üzerinde Lionel Messi tehditinin gerginliğini hissedebiliyor ve görebiliyordu. Nitekim Barcelona’nın ilk yarıda yarattığı az sayıda tehlikede Messi’nin imzaları vardı.
İkinci yarıya daha da temkinli başlayan iki takım, birbirini daha çok orta sahada katı bir savunmayla karşılayan bir görüntü sergiledi. Ernesto Valverde’nin Sergio Roberto’yu sağ beke çekip Nelson Semedo- Arturo Vidal değişikliği yapması Barcelona adına oyunun akışını değiştiren hamleydi. Bu değişiklikle beraber özellikle 60. dakika sonrası orta sahayı daha hızlı ve dikine geçen Barcelona, Real kalesinde tehlikeler yaratmaya başladı. Yine de Messi, mürver asa kullanan Lord Voldemort gibi düşündüklerini tam olarak yapamadığı için Barcelona hücumları sonuçsuz kalıyordu. Real Madrid ise ilk yarıya oranla rakibini daha geride kabul edip Bale-Benzema- Isco üçlüsüyle kontra atak oyununa dönerek beraberliği de cebinde tutmak istediğini izleyenlere açık olarak gösterdi. Bu kontra atak oyunuyla pozisyonlara girmeyi de başardılar ve hatta golü de buldular. Fakat VAR’dan gelen santimetrelere bağlı ofsayt kararı, öne geçmelerine engel oldu.
İptal edilen gol, Barcelona’ya kendisine gelmesi için atılmış bir tokattı adeta. Onlar da 35’er puanla çıkılan ve Messi’nin de gününde olmadığı bu karşılaşmada bir puanın kötü bir seçenek olmayacağını fark etti. Karşılıklı gelen Rodrygo ve Ansu Fati hamleleri, birer satranç hamlelerinden farksızdı. İki teknik direktörün de amacı “mat” olsa da kimse “pat”a hayır demiyordu. Son bölümü “gürlese de yağmayan” ataklarla geçen karşılaşma, golsüz beraberlikle sona erdi ve ezeli rakipler erteleme maçı sonrası 36’şar puanla zirveyi paylaşmaya devam etti.
Bu karşılaşma, özellikle Messi-Ronaldo rekabetiyle birlikte inanılmaz bir seviyeye gelen son yıllardaki unutulmaz El Clasico’lar arasında yerini almayacak. Maçın hatırlanacak tarafı ise 23 Kasım 2002 tarihinden sonra, yani tam tamına 34 lig karşılaşması sonunda bir El Clasico’nun golsüz sona ermesi olacak. Eminim böyle bir tablonun hiç özlenmediğini, karşılaşmayı izleyen ve takip eden tüm futbolseverler fark etmiştir.
Hazırlayan: Umut Can GÜNGÖR
Son Dakika › Spor › Tapas: El Clasico özel - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?