Takım Golü Unuttu

Galatasaray sadece futbol değildir.

Galatasaray topun peşinden değil ilkelerinin peşinden gitmelidir.

Bunu söyleyerek Karabükspor yazıma gireceğim.

Taraflı tarafsız herkesin sevgilisi Hagi bile sonunda fıttırdı. Karabük maçı sonrası;

‘Benden memnun değillerse çıkıp erkekçe yüzüme söylesinler. Yolları ayıralım.'

Sıradan bir lig maçının sonrasında söylenen budur.

Galatasaray ne hallere düşürüldü görün!

Artık Hagi de yolcu…

Peki, kimdir, kimlerdir, nedir, nelerdir Hagi'yi bu duruma düşüren?

Başkan Polat da; ‘biz işimize bakıyoruz, görevimizin başındayız' diyor.

Taraftar beyaz mendil sallıyor…

Muhalefet amacına ulaşan tarafın sessizliği içinde 27 Mart'taki Mali Genel Kurul'u bekliyor.

Karabükspor'la golsüz berabere biten maçın ardından tespitlerim bunlar.

Ayrıca bunlar benim tespitim de değil. Kamuoyunun şahit olduğu bir durum.

Karabükspor'a dört gol atılsaydı ne değişirdi?

Diyelim ki Galatasaray maçı 4-0 kazandı.

Kabus bitecek miydi?

Asla!

Bir takım ki başkanından malzemecisine bu kadar yıpratılır ondan başarı beklemek hayaldir.

Durum öyle bir hal aldı ki Mevlam çöze…

İktidar direniyor, muhalefet bastırıyor.

Galatasaray dönülmez akşamın ufkuna yelken açtı.

Ortada bu kadar hizipleşme varsa vay benim Galatasarayıma…

Bir aklı başında da çıkıp ‘n'oluyorsunuz, durun artık' demiyor.

Galatasaray kurda kuşa yem edildi!

Bunu ister Polat yapmış olsun ister karşıtları.

Tek kelimeyle; ayıptır.

Takım galibiyet için her şeyi yaptı

Karabükspor bu ligin flaş takımı. Daha önce diğer büyüklere de kafa tuttu.

Kayserispor da bugün sahasında Manisaspor'a yenildi,

İnönü'de Beşiktaş- Trabzonspor maçı var. Sonucu çok şeylere gebe…

Böyle bir ligde kafaya oynarken tökezlerseniz iddianızı kaybedersiniz.

Galatasaray gibi iddianızı erken de kaybedebilirsiniz.

Bir süre sürdürüp sonrasında pes etmenin erken kaybetmekle ne farkı var?

İkisi de hüsran!

Ama bizde vahim sonuç!

Bu da doğrudan toplumsal bir sportif travmadır ki sadece bizde görülür.

Galatasaray, Karabükspor'u doksan dakika sahasına kitledi. Karabükspor da oyunu kitledi.

Maçın başında Kazım'a darbe penaltı!

Olsa ne olur olmasa ne olur.

Galatasaray'ın galibiyete ve puana ihtiyacı yok ki.

Galatasaray'ın prestije ihtiyacı var!

Baroş'a Deumi'nin yaptığı bodoslama giriş de penaltı!

Olsa ne olur olmasa da…

Galatasaray yenilse ne olur?

Alt tarafı üç puanı daha gider.

Çok mu önemli.

Galatasaray'ın galibiyet için her şeyi yaptığını gören yok.

Karabükspor'un da kalesinin önüne yaslanıp tek atak yapmadığını gören yok!

Sıkışmış defansı açacak anahtar da Galatasaray'da yok.

Kazım, Yekta, Lorik, Culio, Baroş, Stancu'nun çabalarını da gören yok.

Bu kadar yıpranmış bir takımı destekleyen taraftar da olmayınca ne yapsın sahadaki futbolcu?

Galatasaray takımı ağzıyla kuş tutsa vakit geçmiştir artık.

Amaç belli; yıkım kararı çıkmış bir kere…

Zapata'dan Stancu'ya korku sarmış dört bir yanı

Zapata ilk kez bu kadar rahat oynadı. On sekize hakim bir libero gibiydi. Karabükspor Galatasaray'ın üzerine hiç gitmedi ki. Böyle bir anlayış karşısında şansın da size yardım etmesi gerek. O da yok!

Bütünden özele dönelim

Neill bu takımda joker. Bu kez de sağ bekte oynadı, yine görevini yaptı.

Uzun süre oynamayan Gökhan Zan da sırıtmadı.

Servet bile hücuma kalktı.

Hakan Balta da forvetine destek verdi.

Savunma taciz edilmediği için rahattı.

Lorik'e şüphem devam ediyor. Belki iyi niyetli ve hartasız ama takıma katkısı varla yok arası. Bir forvet oyuncusu çok yönlü olmalı, topu değerlendirmeli, oyuna katkıda bulunmalı. Sadece kesici görev yapmak iş değil.

Yekta her geçen gün verimini artırıyor, sağda solda fark etmiyor. Zaman içinde daha da iyi olacak, bu kumaş onda var ama takımın diğer oyuncuları gibi onda da güven eksiği var. Tepki alan bir takımın yeni oyuncusu için zor bir durum.

Kazım sağ kanatta Lorik'le olunca yalnızları oynuyor. Galatasaray da kanatlardan oynamayınca Kazım'ın varlığı tartışılır hale geliyor.

Kapanan Karabükspor'u uzaktan hiç şut denemesi yapmadan ortadan delmeğe uğraşırsan başaramazsın. Galatasaray takımının bu düzende bireysel yeteneklerinin buna yetmediği bir gerçek.

Araya atılacak akıllı toplar da olmayınca Deumi ve Muhammet ve onlara yardıma gelenler Galatasaray forvetleri karşısında o kadar sık gözlü bir ağ oluşturuyorlar ki Baroş da Kazım da Culio, Stancu da bu ağa balık gibi takılıp debeleniyor.

Karabükspor savunmasının önüne Şenol, Ragued, Hakan Söyler'i de konuşlandırınca Galatasaray forvetleri bu kalabalığa esir düştü.

Yücel İldiz Hocayı cesur ve futbola dönük olduğu için takdir ediyorduk o da Schuster'i haklı çıkartan bir yapıya bürününce maçın keyfi kaçtı.

Karabüksporlu futbolcuların sert hareketleri de sıkça kullanmaları hakemin yumuşaklığı ile birleşince golsüzlük prim yaptı.

Stancu'nun kanatta oynaması, takıma katkısını da bireysel verimini de düşürüyor. Ne zaman ki Kewell oyuna girdi, Pino sola geçti Stancu da oyunun içine kayınca hareketlendi.

Burada Hagi de haklı. Forvet altı kişi, elinde de birbirinden pek farklı olmayan isimler var. Kimi oynatacak ki.

Kazım, Yekta, Culio, Stancu, Baroş ve Kewell'ı takım biraz daha yaratıcı olur, biraz daha bireysel zenginlik yaşatabilir diye düşünüyorum. Pino da Kazım'la değişebilir…

Bu forvet gol için yırtınan Baroş'a da daha fazla pozisyon hazırlayabilir.

Galatasaray'ın mücadele gücünü beğendim. Elinden geleni yaptı. Karabükspor oyunu çirkinleştirdi.

Sonuç üzerine galeyana gelmek hak ölçülerine sığmıyor.

Bu sene ligde Galatasaray yaptığı yanlış transferlerin cezasını çekiyor. Eksiklerini bir türlü aşamıyor. Bunda Hagi'nin de günahı yok.

Ligin 24'üncü haftasında Galatasaray'ı bu kadar vurmak da olmuyor.

Ne yani lige havlu atmış bir takım bu saatten sonra aslan mı kesilecekti.

Bu kadar yüklenmeyi doğru bulmuyorum.

Gerçekleri bende görüyorum ama elimden geldiğince vuran taraf olmak istemiyorum.