Son çeyrek #7 - Son Dakika
Spor

Son çeyrek #7

Son çeyrek #7

Enler Haftanın koçu: Aito Garcia Reneses (Alba Berlin) Haftanın takımı: Real Madrid Haftanın oyuncusu: Ioannis Papapetrou (Panathinaikos) Haftanın hayal kırıklığı: Fenerbahçe Beko Khimki-Armani Milano İki takım da maça pota altını kullanarak başladı.

16.11.2019 20:14

Enler




Haftanın koçu: Aito Garcia Reneses (Alba Berlin)
Haftanın takımı: Real Madrid
Haftanın oyuncusu: Ioannis Papapetrou (Panathinaikos)
Haftanın hayal kırıklığı: Fenerbahçe Beko




Khimki-Armani Milano


İki takım da maça pota altını kullanarak başladı. Khimki atletik uzunlarıyla pota altında Luis Scola ve diğer Milano uzunlarının atletizm zaafından faydalanmak isterken, Milano cephesi ise pota altında fiziksel avantajını kullanmak istedi. Khimki’de Janis Timma’nın yokluğu önemli bir strateji değişikliğini beraberinde getirdi. Pota altına daha çok top indirmeye öncelik verdiler. Milano ise hücumda top dolaşımının temposunu arttırdığı dönemlerde dış şutlarla etkili oldu ve bu sayede ikinci çeyrekte fark yarattı. Üçüncüçeyrekte Khimki topu pota altına indirmekten büyük ölçüde vazgeçip alıştığı dış şut temelli oyun anlayışına geçti ve bu sezonki en dominant dış şut performanslarından birisini sergiledi. Son çeyrekte ise Milano hücumda kötü şut tercihleri yapıp topu dolaştırmayı önemli ölçüde unutunca skor üretmekte zorlandı. Rusya ekibi son çeyrekte özellikle Jonas Jerebko’yu hem içeride hem de dışarıda etkili kullandı. Alexey Shved’in de son çeyrekte bireyselliği kısmen azaltmasıyla birlikte maçı kazanan Khimki oldu.



Anadolu Efes-Zenit


Anadolu Efes, Zenit karşısında favori olduğu karşılaşmaya pota altına top indirerek başladı. Maçın ilk bölümünde bu sezon hiç olmadığı kadar pota altını kullanan Anadolu Efes’in bu noktadaki temel hedefi Zenit uzunlarını savunmada yıpratıp hücumdaki verimliliklerini düşürmekti. Shane Larkin ve Vasilije Micic rolleri değişti. Maçın ilk bölümünde Shane Larkin servis yapan, Vasiilije Micic ise skor üreten oyuncuydu. İkinci çeyrekte Efes’in pota altını iyi savunup hücumda Zenit’i dış şutlara mecbur bırakması ve hücumda Larkin’in skorer oyuncu rolünü üstlenerek çeyrek boyunca 11 sayı üretmesi, temsilcimizin maçı kopartmasını sağladı. Son çeyrekte farkı 20 sayının üzerine çıkaran Anadolu Efes rehavetin ve rotasyonun da etkisiyle son çeyrekte savunmada epey zorlandı. Özellikle Gustavo Ayon ve Anton Pushkov son çeyrekte pota altını domine ederek Efes’in tüm savunma dengesini bozdular. Efes, fark iki sayıya kadar inmesine rağmen son bölümde serbest atış çizgisinde hata yapmadı ve maçı kazanmayı başardı.


Panathinaikos-Alba Berlin


Alba Berlin,ilk çeyrekte skorda kalmayı başararak bu sezon deplasmanlarda yaşadığı maçtan kopma sorununu yaşamayacağına dair sinyallerle maça girdi. Bu sezon ağırlıklı olarak dış şut temelli bir yapıda izlediğimiz Alba,bu maçta topu daha çok pota altına indirerek uzunlarını kullanma yoluna gitti. Bunun temel sebebiyse Panathinaikos uzunlarının pota altı savunmasında ve penetreleri savunma konusunda problem yaşamasıydı. İlk çeyrekte izlediğimiz en istisnai olay, Ioannis Papapetrou’nun 13 sayı üretmesi oldu. Pana maçın geriye kalan bölümünde pota altında Jacob Wiley’i beslemeyi çalışırken Alba Berlin dış şut opsiyonlarını devreye sokmaya çalıştı. Panathinaikos için en büyük sorun Nick Calathes dışında servis yapabilecek ve Calathes’in yükünü hafifletebilecek ikinci bir ismin olmamasıydı. Alba Berlin özellikle Nick Calathes’e baskı yaparak Panathinaikos’un hücum ritmini epey bozdu. Maç bu noktada Papapetrou-Alba karşılaşması haline geldi. Almanya ekibi son çeyrekte yakaladığı önemli skor avantajını deneyimsizliği sebebiyle kullanamadı ve maç uzadı. Uzatma bölümünde iki takım da topu pota altına indirip faul çaldırarak kolay sayı bulma yoluna giderken Panathinaikos’ta Nikos Pappas dış şutlarla takımına önemli katkı verdi. Alba Berlin ise potaya giderek kolay sayılar bulmayı tercih etti. Papapetrou 39 sayıyla Euroleague tarihinin en özel performanslarından birisine imza atmasına rağmen bu performans Panathinaikos’a galibiyeti getiremedi.


Baskonia-Maccabi Tel Aviv



Baskonia-Maccabi Tel Aviv karşılaşması haftanın en çekişmeli geçmesi beklenen maçlarından biriydi. Ancak karşılaşma beklendiği gibi dengede geçmedi. Baskonia karşılaşmanın ilk bölümünde, alışıldığı üzere topu pota altına indirip Tornike Shengelia, Michael Eric gibi uzunlarını kullanmayı seçerken Maccabi ise hem içeriden hem dışarıdan skor üretmeyi başardı. Bu hücum çeşitliliği farkı aslında maçın skorundaki farkı da oluşturan temel etken oldu. Bu sezonun en iyi savunma takımı olan Maccabi Tel Aviv, kısalara yaptığı baskıyla Baskonia uzunlarına top inmesini engelledi ve Baskonia kısalarına top kayıpları yaptırdı. Maccabi, ikinci çeyrekte Baskonia’ya neredeyse saha içi isabeti üretme izni vermeyen savunmasıyla (Baskonia ilk saha içi isabetini beşinci dakikada üretebildi) ciddi bir fark yarattı. Bu savunmaya bir de Scottie Wilbekin’in ilk yarıdaki altıda beşlik üç sayı performansı eklenince İsrail temilcisi maçı koparttı.



Real Madrid-Barcelona


Haftanın maçında son dönem pek formda olmayan Real Madrid, çok formda bir Barcelona’yı ağırlıyordu. Maç başında Facundo Campazzo’nun parkeye ağırlığını koyup topu doğru yönlendirmesiyle, Real hücumlarda hem topu pota altına indirip hücumda bir sertlik oluşturdu hem de topu doğru ve yüksek tempoyla paylaşarak doğru dış şutlar yakalamayı başardı. Barcelona’nın kötü dış şut yüzdesi ve Real’in pota altına getirdiği yardımlar Barcelona’nın hücumda zorlanmasına ve Real Madrid’in direksiyona geçmesine zemin hazırladı. Ancak Barcelona, ikinci çeyrekte üçoyuncu değişikliğiyle oyunun gidişatını değiştirdi. Ante Tomic-Malcolm Delaney-Kyle Kuric üçlüsü ibreyi Barcelona’ya çevirdi. Ante Tomic’le birlikte pota altında hücumda istediği fizik ve sertlik avantajını yakalayan Barcelona, Kyle Kuric ve Malcolm Delaney ile ise hücumda dış şutlardaki problemini çözdü. İkinci çeyrekte Pablo Laso’nun Facundo Campazzo’yu kenarda unutması Real Madrid hücumlarının ritim kaybetmesine sebebiyet verirken çeyreğin son bölümünde Nikola Mirotic’in de pota altında fark yaratması Barcelona’yı skorda öne taşıdı. İkinci yarıda Pablo Laso’nun Facundo Campazzo’yu hatırlamasıyla birlikte Real Madrid topu daha çok dolaştırıp daha yüksek tempoyla hücum etmeye başladı. Hücum ritminin artmasıyla beraber Gabriel Deck ve Jefferey Taylor devreye girecek fırsatı yakaladılar. Pota altında Gabriel Deck hücumda etkiliydi, Jeffery Taylor ise istediği ceza şutlarını yüksek tempolu hücumlar sayesinde buldu. Barcelona bu hamlelere dış şutlarla karşılık vermeye çalıştı ancak dış şutlardaki kötü performans ve Cory Higgins’ın çok kötü oynaması Barcelona’nın galibiyet ihtimalini ortadan kaldırdı.


CSKA Moskova-Fenerbahçe Beko


Fenerbahçe Beko, Nando De Colo’suz gittiği Moskova deplasmanında maçın ilk bölümünde hücum stratejisini ağırlıklı olarak dış şut bulmak üzerine kurdu. Doğru saha içi yerleşimi,doğru pozisyonları bulmayı sağladı. Savunmada ise ilk yarıda topa iyi baskı yapan ve geçiş hücumlarıyla hücumunu zenginleştiren bir Fenerbahçe vardı. Fenerbahçe böylelikle, hücum verimliliği kısıtlı da olsa maçın içinde kaldı. Temsilcimizin en büyük sorunu savunmada verdiği hücum ribauntlarıydı. İlk yarıda Kostas Sloukas ve Derrick Williams, özellikle dış şut katkısı verince Fenerbahçe’nin hücum defoları bir anlamda gizlenmiş oldu. CSKA Moskova ikinci yarıda Janis Strelnieks’le hücumda verimliliği arttırdı. Strelnieks’in oyuna girmesiyle birlikte CSKA Moskova topu daha çok dolaştırmaya ve dış şut opsiyonlarını arttırmaya başladı. Fenerbahçe’nin savunmada penetrelere karşı içeriye fazla gömülmesi, CSKA’ya çok fazla dış şut imkânı verdi. Hücumu savunmadan beslenen Fenerbahçe, kötü savunmayla birlikte geçiş hücumları yapma opsiyonunu kaybetti. Son çare olarak pota altına indirilen toplarda ise Jan Vesely ve Ahmet Düverioğlu’nun yeterli bitiriciliği gösterememesi işlerin düzelmesini engelledi. Fenerbahçe, tek skor opsiyonu Derrick Williams olan hücum düzeninde CSKA Moskova’ya karşı koyamadı.


Kızılyıldız-Asvel


Kızılyıldız kendi evindeki karşılaşmaya kısalarının yaptığı penetrelerle sayılar bularak başladı. Asvel ise hücumlardaki öncelikli tercihini topu pota altına indirerek kullandı. Kızılyıldız, Tonye Jekiri’ye ikili oyunlar üzerinden inen toplarda maç boyu ciddi sıkıntı yaşadı. Sırbistan ekibi maçın son çeyreğine dek topa yaptığı baskıyı sürdürdü ve Asvel’i top kayıplarına zorladı. Asvel maçın son iki dakikasında, geride olmanın da etkisiyle dış şutlara yöneldi. Bu noktada Asvel’in fark yaratmasını sağlayan temel etken, topu yönlendirme rolünün David Lighty’ye geçmiş olmasıydı. Asvel son bölümdeki etkili dış şut performansıyla maçı uzatmaya taşıdı. Uzatma bölümünde her fırsatta topu pota altına indiren Fransa temsilcisi, pota altını çok iyi işledi. Kızılyıldız serbest atışlardaki kötü performansıyla birlikte kaybeden taraf oldu.


Olympiakos-Zalgiris


Olympiakos, maç başında Nikola Milutinov’u beslemek üzerine bir hücum yapısına sahipken Zalgiris ise Jock Landale ile pota altından skor üretmeye çalıştı. Zalgiris uzunlarının başarılı dış şut performansı ve Lukas Lekavicius ile Thomas Walkup’ın penetreleri, Zalgiris’in ilk yarıda fark yaratmasını sağladı. Olympiakos ise tıpkı sekiz yıl önce olduğu gibi yine Giorgos Printezis’e indirilen toplarla ve Vassilis Spanoulis’in skorerlik özelliğini devreye sokmasıyla maçta kaldı. İkinci yarıda Zalgiris’in rakip uzunlarıdurdurmak için pota altına gömülmesi ve pota altına yardım getirmesi Olympiakos’un dış şutlarda etkili olmasını ve hücum temposunu arttırmasını sağladı. Zalgiris ikinci yarıda Jock Landale ile pota altında, özellikle ikili oyunlar sonrasıindirilen toplarda etkili olurken dış şutlarda çok kötü bir performans gösterdi. Yunanistan ekibi, ikinci yarıda dış şutlarda fark yaratarak maçı kazandı.


Valencia-Bayern Münich


Valencia maça kısalarının içeriyi zorlamasıyla başladı. Guillem Vives,Bayern uzunlarının hız dezavantajını çok iyi değerlendirdi. Valencia adına hücumda fark yaratan bir diğer nokta da etkili dış şut performansıydı. Bu etkili performansta Quino Colom’un Valencia hücumlarındaki doğru pas tercihleri ve uzun oyuncuların da pasör olmasının payı oldukça fazlaydı. Valencia özellikle savunma ribaundu sonrasındaki yüksek hızlı geçiş hücumları ve fast-break’lerle fark yarattı. Bayern Münich’in maçın içerisinde kaldığı kısa bölüme bakıldığında, savunmada iyi geri koşup sete set hücumlarda özellikle pota altından dışarı pas kanallarını iyi kapattıkları söylenebilir. Farkın azaldığı bölümde Valencia’nın rotasyon yaptığını eklemek gerekiyor. İspanya ekibi maç boyunca Quino Colom’un sahada olduğu her dakikada hücum pas temposunda fark yarattı. Savunma ribauntları sonrası Quino Colom’un önderlik ettiği yüksek hızlı geçiş hücumları da sezon başından bu yana ilk kez maç boyunca süreklilik kazandı. Valencia hızlı ofans temposuyla rakibini ekarte ettiği maçı kolay kazandı.

Kaynak: EuroSport.com

Son Dakika Spor Son çeyrek #7 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement