ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA
Bahar aylarına giriyoruz. Bahar mevsimi, meteorolojik olarak sisin en yoğun olduğu dönemlerdir. Oysa Süper Lig'in zirvesinde sis yavaş yavaş dağılır gibi... Daha doğrusu dağılan sisler Aslantepe'nin üstünde yoğunlaşıyor gibi...
Artık finişe 10 hafta gibi kısa sayılabilecek bir süre var. Bu süre içindeki özellikle 4 maç, şampiyonu direkt belirleyecek gibi... Futbolda elbette hesapta-kitapta olmayan kazalar var ama özellikle Galatasaray, Başakşehir ve Beşiktaş'ın bu kazalara fırsat vereceğini düşünmüyorum.
Beşiktaş son 10 haftaya girerken, Trabzonspor, Başakşehir ve Galatasaray deplasmanları nedeniyle en fazla risk taşıyan takım görüntüsündeydi. Trabzon eşiğini hasarsız atlattı... Şimdi şampiyonluk için çekiştiği iki rakibinin sahasına gidecek. Önce Başakşehir, sonra Galatasaray... Zaten yarışta iki rakibinden 3'er puan geride olan Beşiktaş, bu iki deplasman oyununu en azından kaybetmemek, hatta kazanmak zorunda... Aslında fikstür olarak bu üç takım arasında en dezavantajlısı...
Başakşehir, Beşiktaş'ı kendi sahasında ağırlayacak, sonra Aslantepe'ye gidecek. Başakşehir'in bu iki maçtan alabileceği 6 puan şampiyonluk için büyük avantaj sağlar. Ancak ligin ilk yarısında 5 gol attığı Galatasaray'ı, daha yenilgi yüzü görmediği Aslantepe'de mağlup edebilir mi, bu çok kolay değil...
Galatasaray elbette bu üç takım arasında çok daha avantajlı... Başakşehir ile Beşiktaş hiç yenilmediği kendi sahasına, Aslantepe'ye gelecek. Galatasaray'ın 6 puan yapması şart... Tabi, Kadıköy'deki Fenerbahçe maçını da en azından kaybetmemesi... Diğer maçlar için "Ummadığın taş, baş yarar" durumu olabilir. Bir kaza, beklenmedik bir puan kaybı olabilir. Ama zirvenin adını dört maçın sonucunun ortaya çıkaracağı kesin gibi...
Önce Kadıköy'de Fenerbahçe-Galatasaray maçı... Sonra Fatih Terim Stadı'nda Başakşehir-Beşiktaş karşılaşması... Ardından Aslantepe'de iki final maçı... Önce Galatasaray-Başakşehir, sonra Galatasaray-Beşiktaş... Bakalım ligin zirvesine çöken ve Aslantepe'de yoğunlaşan sisin arasından hangi takım çıkacak?
Hem iyi insan hem iyi sporcu
Gomis gerçekten büyük golcü... Adam, ligin bitimine daha 10 hafta varken 24 gole ulaştı. Belli ki sezon sonunda 30'lu gollere selam verecek.
Ancak daha önemlisi; çalıştığı, oynadığı ülkeye ve koşullarına saygı duyuyor. Sahada rakibine dalaşmıyor,saha dışında rakiplerine özenli ve saygılı davranıyor. İnsan ilişkilerinin son derece sağlıklı olduğu çok açık ortada... Bunun sonucu futbol dünyasında seviliyor, sayılıyor, takdir görüyor. "Önce insan, sonra futbolcu" diyeceğim ama o bile yanlış olacak. Hem iyi insan, hem iyi futbolcu, hem de çok iyi golcü... Zaten bilinen bir oyuncuydu. Bu transferi yapanları tebrik ederim...
Altın kare
Yakın zamana kadar Gomis'e sadece Rodrigues'in asist yaptığını söyleyip duruyorduk. Son maçlarda gördük ki, Gomis'e asist konusunda artık Feghouli de büyük kalitesi ve yetenekleri ile devrede... Belhanda'nın da orta alanda devreye girdiğini düşünürsek, artık Galatasaray'da bir "altın kare" var. Orta alanda Belhanda ile başlayan, sağda Feghouli, solda Rodrigues ile devam eden ve ileride Gomis ile tamamlanan, rakiplerini yakıp, yıkan ve gole boğan altın bir kare...
Cenk Ergün'ün ne kusuru var?
Galatasaray'ın bugün şampiyonluğa oynayan kadrosunu kuran adam Cenk Ergün... Dönemin yönetimi, "Git, al, gel" dedi... Asamoah hariç, kim istendiyse alıp geldi. O gün kurulan kadro, bugün şampiyonluğun en büyük adayı... Duydum ki Cenk Ergün'ün görevine son vermişler. Bir profesyonel başarılıysa, yönetimler değiştikçe değişmemeli... Yok, Cenk Ergün'ün bir kusuru varsa, o da açıkça söylenmeli...
Ne ekersen onu biçersin
Fenerbahçe'nin stoperlerini alın, şampiyonluk yarışındaki Galatasaray, Başakşehir, Beşiktaş on birlerinde oynayabilirler mi? Oynayamazlar.
Fenerbahçe'nin golcülerine bakın. Şampiyonluk mücadelesi veren bu üç takımın on birine girebilirler mi? Giremezler. Galatasaray'ın santrforu 24 gol atarken, Fenerbahçe'nin santrforları 4-5 golde kalıyorsa, aradaki puan farkı normal değil mi?
Beşiktaş ile Başakşehir, Avrupa maçları öncesinde ve sonrasında rotasyonlu kadrolarla hesapta olmayan puanlar kaybetmeseler, Galatasaray deplasman kayıplarını seriye bağlamasa bu fark çok daha fazla olabilirdi.
Denilebilir ki, "Fenerbahçe de bireysel hatalardan çok puan kaybetti." Bu doğru... Ama bireysel hata doğrudan futbolcunun kalitesi ile ilgili değil mi? Fenerbahçe'ninki "Ne ekersen, onu biçersin" misali... Bu kaliteye ancak bu kadar...
Yıldırım karışmıyor
Bu iddiama karşı çıkanın çok fazla olacağını biliyorum. Buna rağmen yazıyorum. Bilinenin aksine Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın bu sezon futbol takımına geçmiş yıllarda olduğu gibi "doğrudan" karıştığını düşünmüyorum. Futbolun patronları, Fenerbahçe'nin patronuna bu konuda "serbest dolaşım" hakkını pek tanımıyorlar.
Maça niye gitmiyorsunuz?
Galatasaray, Beşiktaş maçlarını 40 bin seyirci ortalaması ile oynuyor. Yıllardır "kapalı gişe" oynayan Fenerbahçe, bu rakamın yarısını bile toplayamıyor. Çevremde küçük bir anket yaptım. Kaldı ki, bu anketlerin doğruluğuna çok inanırım. Tamamına yakını genel kurul üyesi olan Fenerbahçelilere, "Maça niye gitmiyorsunuz?" diye sordum. İşte ağırlık kazanan başlıklar:
1. Yıllardır yanlış transferlerden ve bunun sonucu hayal kırıklıklarından bıktık. "Yeter artık Aziz Yıldırım" diyoruz.
2. Formasını alacağımız bir yıldızımız, peşinden koşacak bir takımımız yok. Niye gidelim?
3. Fenerbahçe formasının büyüklüğünün çok gerisinde ve ciddi anlamda yetersiz, kalitesiz bir kadro var. Fenerbahçe bu olamaz...
4. Aklımızda kalan, bizi heyecanlandıran, futbol keyfini yaşayan ve yaşatan bir takım ortada yok.
5. Fenerbahçe'nin genleri ile Aykut Kocaman'ın futbol anlayışının örtüşmesi mümkün değil... Biz bu futbolu istemiyoruz.
Babel'in kalitesi
Türkiye'de iyilerin hakkını teslim etmekte sanki cimri davranıyoruz. Beşiktaş'ta da sadece futboluyla değil, sadece attığı gollerle değil, saha içi ve dışı davranışlarıyla örnek bir oyuncu var: Ryan Babel...
Beşiktaş'ın Hollandalısı bir kenar oyuncusu olmasına rağmen bugün 9 gole ulaştı. Sahada biriyle dalaştığını, saha içi ve dışında Beşiktaş'a sorun yarattığını göremezsiniz. Belli ki hem oyunculuğunda, hem adamlığında önemli bir kalite var.
Aybaba'nın misyonu
Samet Hoca'ya dikkat... Kendimi bildim bileli, hangi takımı çalıştırıyorsa, o takımından gençleri kazanmak için çok uğraşmıştır. Şimdi Sivas'ta hem takımı son derece başarılı yarıştırıyor, hem de çok sayıda genci takıma kazandırmaya çalışıyor.
Yabancı sayısının çokluğu, takımın durumu falan hikaye... İsteyen hoca yapıyor. Tıpkı Samet Aybaba gibi... Ama ikincisi, üçüncüsü var mı derseniz, maalesef o da yok. Gençleri yetiştirmek konusunda, samimi çabalara sahip başka Samet Hocalara da ihtiyaç var.
Gençler'in nedir Bakkal'dan çektiği!
Gençlerbirliği'nden ligin üçüncü haftasında Ümit Özat gitti, Mesut Bakkal geldi. Mesut Hoca ile işler kötü gidince 8. haftada Mesut Hoca gitti, yeniden Ümit Özat geldi. Mesut Hoca, geçen hafta Alanyaspor'da göreve geldi ve ilk maçında deplasmanda Gençlerbirliği'ni yendi. Diyeceğim o ki, Gençlerbirliği bu sezon Mesut Hoca'dan çektiğini kimseden çekmedi.
Fırsat geldi mi değerlendireceksin
Erol Bulut, ilk teknik direktörlük deneyimini Malatyaspor'da yaşıyor. Yıllarca Abdullah Avcı'nın yardımcılığını yaptıktan sonra şimdi teknik direktör olarak ayakları üstünde durmaya çalışıyor ve Malatya'da önemli işler yapıp, önemli başarılara imza atıyor. Bir anlamda Abdullah Avcı okulundan mezun olmanın avantajlarını kullanıyor. Aslında fırsat geldi mi, değerlendirmesini bileceksin... Erol Hoca, bunu başardı ve ligde kendine hızla kalıcı bir yer ediniyor.
Zeminler pırıl pırıl
Geride bıraktığımız hafta ortalığı sular seller götürdü. Statlarımızın zeminlerine en ufak bir şey olmadı. Daha düne kadar nasıl zemin edebiyatı yapar, ağlardık... Madem bu zeminleri düzeltmek bu kadar kolaydı, yıllarca biz niye dertlenip, ağladık?
İyi ki varsın hocam
Ortalık gripten kırılıyor. Üstünüze afiyet külçe gibi 15 gün yattık. Normal, 3-4 gün dinlenmekle geçen gribe benzemiyor. Allah'tan değerli dostlarımız, değerli hekimlerimiz var. Bu anlamda varlığından güç aldığımız değerli dostumuz Prof. Dr. Dilaver Özturan'a sığındık. Hem tedavi olduk, hem bolca futbol konuştuk. Dilaver Hoca, Fenerbahçelisine, Galatasaraylısına, kim varsa herkese şifa dağıtan sıkı bir Beşiktaşlıdır. Kartal Hocam, iyi ki varsın.
Bir dostu kaybettik
Attila Gökçe'nin yazısından öğrendim değerli meslektaşım Cemal Alkan'ın öldüğünü... Niye duymadım, niye haberim olmadı, anlamadım. Gazeteciliğin ilkeli adamlarından biriydi. Küçücük yapısı, aslan gibi yüreği vardı. Ele-avuca sığmazdı, tam bir "atom karınca" gibiydi.
Oğlum daha küçücüktü, bir dikiş atılması gerekiyordu, kucağına alıp ameliyathaneye nasıl daldığını hiç unutmam, unutamam. Kendinden çok eşi, dostu, çevresi için yaşadı. Nesli tükenenlerden biriydi. Dostluğun karaborsaya düştüğü günümüzde çok önemli bir dostu kaybettik. Ailesine sabırlar diliyorum.
Takım yıldızı
Bursaspor (**) - Kayserispor (*)
Kasımpaşa (**) - Osmanlıspor (**)
Medipol Başakşehir (***) - Göztepe (*)
Kardemir Karabükspor (*) - Galatasaray (****)
Gençlerbirliği (*) - Aytemiz Alanyaspor (***)
Atiker Konyaspor (*) - Evkur Yeni Malatyaspor (***)
Antalyaspor (*) - Demir Grup Sivasspor (****)
Fenerbahçe (*) - Teleset Mobilya Akhisarspor (***)
Trabzonspor (*) - Beşiktaş (****)
]
]
]
]
]
]
Son Dakika › Spor › Sis Bulutları Aslantepe'de! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?