İşte Çelikler'in o yazısı;
Bir kulübe hoca dikte etmek bizim işimiz değil. Bu kurala uymaya hep dikkat etmişimdir. Yayınlarımızda ya da taraftarlar arasından bize sorular gelirse yanıtlamak da işimiz.
Bir kere beni sürekli takip eden okurlarım izleyicilerim bilir ki asla ve kat'a yabancı düşmanı değilim ve hatta yabancı düşmanlığı yapıldığını düşünüyorum. Cocu'dan evvel sorumlunun simsar Comolli olduğunu da defalarca ifade ettim. Ama madem ki Cocu gitti; o zaman en azından sene sonuna kadar mevcut kanamayı durdurmak adına yerli bir teknik adamla çalışılmasının mantıklı olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle
Ali Koç'un yenilenme ve sistemleşme projesine inanıyorum. Başkan kesinlikle doğru düşünüyor. Bir futbol aklı ve uyumlu çalışabilecek bir direktör ile kurulan yapı, bir teknik direktöre bağımlı olmaktan çıkartacak kulübü. Misal Terim yarın emekli olsa
Galatasaray'da yapılanmayı kimin yapacağı meçhul. Ali Bey, bu kişilere bağlı düzeni değiştirmeyi düşünüyor. Bu sisteme inancım sürüyor.
Fakat sistemi kurmak isterken doğru isimler tercih etmediği görüldü. Semih Bey ve kendisinden oluşan en üst düzey futbol aklı açıkça Comolli tarafından domine edildi. Yanlış işleri denetleyecek üst düzey mekanizma işlemedi. Comolli de tam fiyasko çıktı. İdari direktör de doğru seçilemeyince
Samandıra'da çivi çıktı. Cocu darmadağın oldu ve takım bu vaziyete geldi. Yani sisteme inanıyorum ama isimler doğru seçilemedi bana göre.
Bu durumda, yani sistemi kuracağınız isimlerin yıprandığı ve hadi itiraf ediniz ki başkandan başka tüm yönetim kurulunun (evet Semih Bey dahil) desteğini çektiği Comolli ile evlilik uzun süremez. Hatta belki de futbol akılları Ali Bey'in kendisi ve
Semih Özsoy'dan başka isimlerden de oluşabilir. Yani kurulmak istenen sistemin aktörleri değişebilir. (Bana göre kesin değişmeli)
Böylesi tartışmalı bir ortamda takım kalitesi de epeyce gerilemişken uzun vadeli isimlerle çalışmak doğru değil. Yeni riskler barındırıyor. Tazminat yükü de doğurabilir. Yapılması gereken 31 Mayıs günü sözleşmesinin biteceğini bilen bir isimle anlaşmak ve o tarihe kadar Comolli'nin durumunu netleştirmek ve daha güvenli bir sistem oluşumunu başlatmaktır.
31 Mayıs'ta sözleşmesinin yenilenmeme garantisini zaten belli başlı Türk hocalar kabul eder. Kocaman 4644 kişiden biri olarak (Benim bildiğim
Aziz Bey'e oy verdi. Değilse açıklar) olamaz zaten. Bıraktım 3 yardımcı hoca meselesini durum yapılmak istenen değişime ters.
Ersun Yanal'ın da gelmeyeceğini başkan açık bir dille ifade etti. Ben olsam Yanal'ı getiririm. Ama Ali Başkan kesin olarak istemediğini bildirdi. Bir de bir işin gönüllü olarak yapılması lazım. Bugün bu yazı yayınlandığında yönetim adına en kolay tercih olan Ersun Yanal ismi hala resmileşmediyse gönüllü olunmadığı belli.
Bu ahval ve şerait içinde Türk olması gerektiğini düşündüğüm hoca adayları Kemal Özdeş, Ümit Özat ve Yılmaz Vural ile sınırlı. Daum da Türk değilse de yerli bir tercih olur.
Tayfun Korkut ise Türk ama ne kadar yerli o tartışılır.. Diğer alternatiflere da saygı duymakla beraber Yılmaz Vural'ın 31 Mayıs 2019'da bitecek bir sözleşmeye en uygun isim olduğunu düşünüyorum. Batılıların 'Caretaker' dediği hoca adayım Vural. Yani bazı zevzeklerin, takipçi peşinde koşan zavallı bir takım sosyal medya hesaplarının iddia ettiğinin aksine gayet ciddi bir biçimde bunca yıllık tecrübesi ile bu geçici dönemde faydalı olabileceği ihtimali üzerinde duruyorum.
Yeniden tekrar edeyim. Bir takım yorumcular gibi bizim yönetimlere bazı isimler dikte etmek gibi bir görevimiz yok. Başkanın açıklamaları ile de sabit durumlar oluştuğuna göre eldeki mevcuttan isimler yukarıda saydıklarım.
Umarım Fenerbahçe için en hayırlı tercih yapılır.
Sizin düşünceleriniz neler ?