Uzun yıllar Hürriyet Gazetesi'nde Genel Yayın Yönetmenliği yapan duayen gazeteci Ertuğrul Özkök, Şenol Güneş'le bir sohbet gerçekleştirdi. Özkök, "Önceki gece Şenol Güneş'le telefonda konuştum. Uzun süre sohbet ettik. Çok ilginç şeyler anlattı..." ifadeleriyle kaleme aldığı yazısında Şenol Güneş'le yaptığı sohbetin detaylarını paylaştı.
İşte o yazı:
"1- Bu takımın hâlâ şansı var. O şansı da ben yarattım. Hollanda'yı, Norveç'i bu takımla yenip 11 puan aldım.
2- Şimdi burada 3 ay kalsam ne olacak? Önemli olan şu; Türkiye Dünya Kupası'na gittiği zaman bir vizyon çizmeli.
3- Yeni gelecek kişi mutlaka şunu yapmalı; futbolun kalkınması için bir danışma kurulu kurup bunları konuşmalıyız.
Önceki gün telefonla Şenol Güneş hocayı aradım. Ama gazeteci olarak değil, onu seven takdir eden bir dostu olarak aradım. Amacım sadece "Üzülme hocam" demekti.
Uzun bir sohbet yaptık. Çok ilginç şeyler anlattı.
Konuştuğumda henüz Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir'le görüşmüş değildi.
Tabi gazetecilik yanım da heyecana geldi.
"Bunları yazabilir miyim" dedim.
"Gece konuşalım" dedi.
Saat 22.00 sularında uzun bir sohbet yaptık.
Son günlerde ağır bir baskı altında kalan Türkiye Milli Takımı'nın hocası çok samimi biçimde içine döktü.
Onayını alarak yazdım.
Bence Türk futbolunun geleceği açısından önemli şeyler söyledi.
Çoğuna katılıyorum...
"Bana diyor ki; 'İstifa edecek misin?' Ya dur bakalım daha soyunma odasındayız. O gün gelmemi isteyenler, bugün istemeyebilir. Bunlar normal ama gecenin o saatinde istifa etmek bu kadar kolay mı?"
"İki gündür düşünüyorum bugün bile Mustafa Taviloğlu'na dedim ki; 'Siz benim yerime karar verin. Çünkü gitseniz 'Kaçtı gitti mi diyecekler, başaramadı da mı gitti diyecekler yoksa bana ne ne yaparsanız yapın mı dedi' diyecekler."
"Önce niye gideceğim ona karar verelim. Gittim, tamam geldi bir arkadaş ve başarısız oldu; ne olacak?.. Bu takımın hâlâ şansı var. Bu şansı da ben yarattım. Eğer suçluysam o 11 puanı da ben aldım."
"Ben futbolun bu derin sorunlarını konuşunca adam diyor ki; 'mazeret uyduruyorsun.' Hayır ben zaten başarısızlığı kabul ediyorum eldeki kadroyla. Ama ben bu kadroyla Hollanda ve Norveç'i yendiğimde demedim ki çok iyi iş yaptım...
O gün de demedim, bugün de demiyorum. O gün de, bugün de neyi eksik yaptığımı yaşıyorum, söylüyorum."
"Görevden alınmam da bir yol. Federasyon yönetim kurulu benim görevime son verirse, hadi diyelim yaptı, sahi yaptı, sonra nasıl yapacak? Ben diyorum ki; 'Gelin bunları konuşalım. Başkanla konuşurum, ne istiyorsa onu yapayım, yardımcı olayım."
Ama sağlıklı bir şey olsun. Başkan da aynı şeyi söylüyor. Hadi ben ayrıldım, geldi biri başarısız oldu. Ne diyeceksin?
Hocaya bak yarı yolda bıraktı...
"Bundan bir ay önce de ben giderdim. Aynı şeyi söyledim, bir tablo yapıyorum. Bu tabloyu yaparken bana yarısında diyorsun ki; 'Sen yapamadın git buradan.' İyi tamam, yapamadım, belki boyayı döktüm, belki yanlış bir şey yaptım, ama düzelteceğim. Ayrıca yeni gelen ne yapacak? Aynı tabloyu o mu yapacak? Tablo onun mu olacak yani? En azından başarısızlığı ona mal edersin."
"Ama ben böyle düşünürken bana derse ki; 'Yönetim kurulu, seninle bunu yapamayacağız, baskı var, vs. var...' O zaman onu da değerlendiririm. Ben bunu dinleyecek anlayacak bir adamım. Yoksa ben hesap görme peşinde değilim.
"Doğrusu 6-1'lik mağlubiyet benim de kesinlikle sindirebileceğim bir şey değil. Oyuncularla da konuştum, bunu düzeltebilecek olan yine biziz. Benden sonra gelen de düzeltebilir, bana garanti versinler ben hemen bırakayım. Ben de size yardımcı olayım."
"Ben sıradan bir antrenör değilim. Burada kalayım da biraz daha değerim artsın peşinde değilim. Öyle bir şeye ihtiyacım yok. Bu milli takımın düşünce yapısı genel kültürden futbol kültürüne geçemezse bunu yapamayacağız."
"Gelelim şu yalvarma meselesine... Diyorlar ki; Şenol Güneş ya özür dilemeli ya derhal istifa etmeli. Niye? 'Bana yalvardılar' dediğim için. Ben kime dedim 'yalvardılar' diye, bunu sorulan bir soruya cevap olarak söyledim. Eğer öyle almazsan başka manaya çekersin."
"Ama konu tazminat değil ki. Böyle bir şey konuşmadık ki. Rakamlar üzerinden yazıldığı zaman sanki ben pazarlık yapıyormuşum gibi bir hava yaratılıyor. Bu çok çirkin bir şey."
"Benim gidip gitmemem parayla ilgili bir konu değil. Paradan daha önemli şeyler var. İtibarım var, federasyonu var, milli takım antrenörü var. Şimdi gidersem ne olacak? Bana para verdiler ayrıldım gittim mi olacak, yoksa, almadan mı gittim olacak? Konu bu mu yani?"
"Geçen gün biri dedi ki; 'Türkiye apoletleri taktı ona." Kimse bana apolet takmadı, ben apoletleri takmak için çalıştım. Yoksa kimse kimseye takmıyor. Fatih Terim de, Mustafa Denizli de, siz de bir emek vererek aldınız bu unvanları. Emek vermeseydiniz Ertuğrul Özkök olamazsınız, ya da ben Şenol Güneş olamazdım."
"Ama ben bu unvanı aldım diye Türkiye'nin en iyisi olmadım. Ben sade ve mütevazı bir insanım. Kafamda ne varsa onu anlatan, bunu bazen duygusal kızgınlıkla dile getiren, ifadem sert olan adamım. Ama asla kötü niyetli değilim."
"Yabancı futbolcu konusunda Başkan'la (Nihat Özdemir) fikirlerimiz farklı. Dedim ki; '11 yabancıyla başlayalım, 5 yıllık plan yapalım 7'ye kadar indirelim. Bu arada 19 yaş grubunda da altyapıda mecburen gelişme olacak ve bu zaman sonunda havuzumuzda Türk oyuncu sayısı çoğalsın. Eğer oyuncu sayımız fazlaysa yabancıyı bırak.' Şu anda bıraktığımız yabancılar ne oluyor, hem idari hem ekonomik hem de teknik olarak kulüpler batıyor."
"Türk futbolu için bir danışma kurulu kurmalıyız çünkü bu işin ekonomisi çok büyük. Adam top oynayarak ailesini geçindirmek istiyor."
"Gelelim gidip kalma meselesine... Şimdi burada 3 ay kalsam, 1 ay kalsam ne olacak? Önemli olan şu; Türkiye Dünya Kupası'na gittiği zaman yeni bir vizyon çizmesi lazım. Ben bunu kendilerine söyledim. Hedef Dünya Kupası'na katılmak tamam. Ama katıldıktan sonra ne olacak?"
"Dünya Kupası'na benim gitmem şart değil ama yeni gelecek birisi varsa o da mutlaka şunu yapmalı; milli takımın çalışması devam ederken, Türk futbolunun kalkınması için hep beraber bir danışma kurulu kurup bunları etraflıca konuşmamız lazım. Çünkü bu işin ekonomisi gerçekten çok büyük. Türkiye'de de iş sahası olarak çok büyük bir iş. Çünkü işsizlik var, ben Trabzon'dan biliyorum. Adam top oynayarak ailesini geçindirmek istiyor."
Bir hayalim var, Dünya Kupası'na, Avrupa şampiyonasına gitmek ama daha da önemlisi ortak akılla birlikte yapmak. Daha sonra pandemi girdi araya, bize çok zarar verdi. Doğru düzgün bir araya gelemedik. İngiltere 4 oyuncumuzu vermedi, diğer ülkelere verdi. Ben bu sorunları, mazeretleri vs. hiç kullanmadım. Ama ben bu mazaretleri kullanmadıkça, bana böyle paradan ilgisiz yerden vuruyorlar."
"Ha bana deyin ki; 'Taktiğin iyi değildi, oyuncu seçimlerin yanlıştı', bunlara saygı duyarım. Hep diyorum; eleştiri yapılacak. O zaman kamuoyunda da faydalı bir tartışma olur. Ama entelektüel arkadaşlarımızın yazdığı yazılar, insafsızlık çizgisini aşınca kamuoyunda nasıl bir hava oluşuyor? Birçok insan aradı. Bir örnek vereyim. Uzun zamandır görmediğim Mustafa Taviloğlu bile aradı beni. Demek o da rahatsız olmuş bu yazılıp çizilenden. Bana bir düşmanlık var gibi üzülmüşler."
Ben hâlâ neyi düşünüyorum biliyor musunuz. EURO 2020'de bu takımın bu hale düşmesi mümkün değildi, hâlâ onu sorguluyorum. Bir travmaya girdiler. Onun hayal kırıklığı var bende."
"Herhalde bu maçların önemini biz iyi izah edemedik. Hazırlık kampı diyorlar, transfer diyorlar, sponsorlar, reklam çekimleri diyorlar her yerde arıyorum arıyorum ama hepsinin sonunda bu kadar kötü olmayı gerektiren bir şey bulamıyorum."
"Dedim ya çok gençler diye. Kaybettikten sonra da toparlama şansları azaldı. Onları toparlamak zorundayız çünkü bu grubun yerine yenisini koyma şansımız yok."
'Burak Yılmaz'ı milli takımda istemiyoruz' diyorlar. Tamam, kimi koyacağız? Bir Halil Dervişoğlu geliyor, Enes Ünal var, çocuğu kazanamadık. Ne yapacağız o zaman? Bu çocukların hepsini kaybederiz. Burak'ın kaldıramadığı yerde o genç çocuk nasıl kaldıracak baskıyı? Bazen tecrübe orada yükü kaldırır. Ben Emre Belözoğlu'nu niye istedim çünkü ağabey olarak bu baskıyı yenebilecek biriydi.
Genç ve tecrübesiz bir takımla yola çıktık. 2 yılda daha yeni yapılanma oluyor. Ve bunun alternatifleri çok hazır değil şu anda. Umut mutluluğa dönmeyince işte böyle kaos oluyor. Biz sabırla genç takımın arkasında duracağız. Ama şu andaki durumda genç oyuncular bile kaçmak durumunda kalırlar. Özgüven kaybı yaşıyorlar 2020 Avrupa Şampiyonası sonrası."
En Sinirlendiğim konu: "Maalesef beni buradan vurmaya çalışıyorlar, ben de işte buna çok sinirleniyorum. Bunu Sadri bey (Şener) çıkardı, Trabzon'da onunla da konuştum. Dedim; 'Sana borcum var mı?' Yok. Ona kızdığım için bunu bilerek yapıyorlar."
MUKAVELEM VAR, OKUYUN: "Hep diyorum kolayı var benim mukavelem var, ne aldığım belli, şartlar belli. Daha önce de yaşadım ben bunları. Eğer böyle bakacaksak benim 2002 yılındaki federasyondan bile alacağım var. Benim birçok kulüpte alacaklarım var. Beni bilenlerin bunları özellikle konuşmasına kızıyorum. Bilerek bunları yazmak haksızlık."
NE KADAR ALACAĞIM?: "Gazetecilerden biri diyor ki; 15 milyon lira, diğeri diyor ki 30 milyon lira, bir öteki diyor 52 milyon lira.. Kardeşim nereden çıkardın bunu? Varsa ve bilmiyorsan da sorarsın oraya. Tazminat dediğin şey yazılan bir şeydir."
"Çok güzel bir şansımız var, imkanlarımız var. Ama bunu ben tek başıma yapmayacağım. Benim ne bilgim varsa, Mustafa Denizli, Fatih Terim, ben fark etmez. Futbol yoksa, durup dururken şansa gelsin biri alsın maçları oh ne güzel futbol kalkındı diye bir şey yok. İlk maçta Hollanda'yı yendik ve kalkındık, sonra kaybettik ve battık! Futbolda böyle bir şey yok."
"Almanya Brezilya'ya kendi evinde 7 tane attı. Brezilya futbolu bitti mi? Hayat devam ediyor. Peki biz neredeyiz? Orada mıyız? Değiliz. Çocukluğumdan beri malzeme yok, eğitim yok, tesis yok, ilgi yok, şimdi her şey var karmaşa var! İşin içinde olan olmayan atlıyor işin içine, doğru yanlış karışıyor. Eskiden bir tek Dolmabahçe vardı. Şimdi sahalar, statlar var. Ama altyapının çalışacağı alan yok."
ERTUĞRUL ÖZKÖK: Bu psikoloji böyle devam ederse ileride teknik direktörde bulunamaz
ŞENOL GÜNEŞ: Bulursun ama üç kağıtçı bulursun. Benim işim kolay. Kişiliğim böyle olmasa, düzgün biri olmasam bu saygıyı görmesem, 'Kovarsanız kovun bana ne' desem ne olacak, ya da 'Eyvallah, ben başka yere gittim' desem. Kulüp buluyorsun ama kendini yenilemiyorsun. Ben 50 küsür senedir ayaktaysam birinin torpiliyle mi geldim? Bedel ödemeden olmuyor."
"NAMUSUMUZLA GELDİK NAMUSUMUZLA GİDİYORUZ"
DÜN: Dün ne dediysem bugün de o. Dünkü görüşmede kalsın dediler.
BUGÜN: Bugün de 'Git' dediler. NAMUSUMUZLA GELDİK, NAMUSUMUZLA GİDiYORUZ."
Son Dakika › Spor › Şenol Güneş, istifası sonrası içini döktü: Namusumuzla geldik namusumuzla gidiyoruz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (2)