Premier Lig'de 15. Haftanın Ardından

İngiliz futbolunda şike skandalı

İngiltere'de sezonun en kritik fikstür dönemlerinden biri geride kaldı. Hiçbir takım geçtiğimiz hafta içi üst üste oynanan üç maçı da kazanamadı ve sıkışık fikstür, takımları tabelada birbirine biraz daha yaklaştırdı. Lider Arsenal en yakın rakibiyle arasındaki farkı 5 puana çıkarırken, 7. sırada yer alan Newcastle dahil olmak üzere zirve takipçileri kendi aralarında en fazla 1 puan farkla sıralanıyorlar.

Alt sıralarda ise kıpırdanma var. Kazanmaya devam eden Crystal Palace artık West Ham ve Cardiff gibi takımlara denk duruyor. Söz konusu bu ikili bu hafta kaybetti, Fulham'ın da kazandığı haftada düşme hattının üstündekilerin telaşlanmak için yeterli sebebi var. Dibe demir atan Sunderland için ise belki de artık hiç umut yok. Bir diğer umutsuz görünense Premier League tarihinin açık ara en iyi takımı…

Son şampiyon eksik ve büyük krizde

Manchester United 0-1 Newcastle United

Moyes üçlü ateş altında

Evinde geri düşse de maçı bir şekilde kazanmasıyla bilinen Man United, bu sezon evinde kazandığı kadar kaybetti. Hafta içi Old Trafford'da ağırladıkları Everton'a 21 yıl sonra evlerinde 0-1 kaybederken, Newcastle da 41 yıl sonra bu deplasmanda maç kazandı. Yohan Cabaye'ın golü onlara galibiyeti getirirken, böylece son 5 maçlarının 4'ünü kazanmış oldular.

Hem menajer David Moyes, hem de takımın kıdemli sayılabilecek oyuncularından Jonny Evans aynı şeyi söylüyorlar: "Takımda güven sorunu var, gol attıkça ve kazandıkça elde edilebilen özgüvenden yoksunuz." Fakat bu bir sebepten çok öncelikli başka konuların sonucu gibi görünüyor. Son şampiyon, Wayne Rooney ve Robin van Persie'nin birlikte oynamadığı son 4 lig maçını da kazanamadı.

Sarı kart cezalı Rooney'nin yerine forvet arkasında pozisyon alan Van Persie,  maç boyunca kaleden çok uzak kaldı. Hazırlayıcıdan çok dünyanın en iyi bitiricilerinden biri olan oyuncu, krizden çıkmanın en kritik aşaması gol bulmak iken 90 dakika boyunca rakip ceza sahasında sadece iki kez topla buluştu. Yine de işini yaptı, iyi pozisyonlar hazırladı ama ikinci devre başındaki baskı gol getirmeyince organize ve sert Newcastle, orta sahası da sorunlu olan Man Utd'a cezayı kesti.

Moyes'in takımı kesinlikle dağınık ya da isteksiz değil; zira son iki maçtan evvel 12 maçlık bir yenilmezlik serisi tutturmuşlardı. Ancak hocaya ve kendine güveni zayıf oyuncu grubu, üst düzey futbolcuların yokluğunu kaldıramıyor. Sakat olan Carrick ve Rooney'nin eksikliğinde Van Persie de hazır olmayınca işler sarpa sarıyor. Formsuz ve verimsiz oyuncular listesi Fellaini'den başlayarak Nani, Anderson, Welbeck, Evra, Young diye uzuyor. Ortaya çıkan nihai takım ise koşuyor, basıyor, uğraşıyor ama bu kadarını becerebiliyor.

Manchester United belki de hala yarışta. İşleri çok zor ama bir yerden başlamak zorundalar. İlk hedef, gol atmak ve kazanmak.

Acaba bu Mourinho'nun takımı mı?

Stoke City 3-2 Chelsea

Chelsea 90'da yıkıldı

Chelsea içi her şey iyi başlamıştı. Oscar'ın yokluğunda forvet arkasına konulan Andre Schürrle, attığı güzel solo golle henüz on dakika geride kalmışken takımını öne geçirmişti. Skor avantajını alan Maviler sahaya iyi yerleşip rakibi hataya zorlarken yine Schürrle parladı, ama buldukları pozisyonları değerlendirip farkı açamadılar. Devre biterken Stoke duran toptan beraberlik golünü bulunca bambaşka bir ikinci yarı oynandı.

Sakatlanan Charlie Adam'ın yerine oyuna giren Stephen Ireland, en uçtaki Peter Crouch'a arayıp da bulamadığı desteği sağladı. İlk devre rakip kaleye gidemeyen ev sahibi, her tehlikeli atakta kaleyi bulmaya başladı. Önde top kazanıp sorunlu Chelsea savunmasını patlattılar, son dakikada ise berabere giden maçta Chelsea kazanmak için çok adamla öne çıkınca bir kez daha cezayı kestiler. Assaidi harika vurdu ve Stoke City'e üç puanı getirdi.

Jose Mourinho zorda, çünkü duygusal kırılganlığından yakındığı oyuncu grubu üst üste iki deplasmanda 3'er gol yedi. Son 10 maçta sadece 1 kez kalelerini gole kapatabildiler. Hafta içi Sunderland'in attığı gollerin tamamı duran toptan gelirken, Stoke'tan da bir korner golü yediler. Bu tablo, hiç kuşkusuz Jose Mourinho takımına asla ait olmamalı.

Portekizli hoca takımına dair endişelerini açıkça dillendirirken, sorunlu olan yalnızca kaleci Cech, stoperle ya da takım savunması değil. 2013 yılında hiçbir Chelsea santrforu, iki maç üst üste gol atamadı. Açıkça güvenebileceği bir golcüsü yok, elindekinin en iyisi de gollerini Everton için sıralıyor. Yine de liderden 5 puan geride olmak fena sayılmaz ama ileri için endişeler, son iki maçta daha da arttı.

Maç analizi

'Kiralık' Everton yenilmiyor

Lider farkı 5 puan yaptı

Arsenal 1-1 Everton

Mesut Özil topu tava vurdu ama 3 puan için yeterli olmadı. Bölüm bölüm Arsenal'i zor duruma düşürmeyi, hatta bazen boğmayı başaran Everton liderden 1 puan çalmayı başardı. Gerard Deulofeu'nun güzel golü, Roberto Martinez'in seyri keyifli ve sempatik takımını bir kez daha manşetlere taşıdı.

Bu sonuçla Arsenal, sezonun ilk haftada üç maç lig fikstürünü 5 puan farkla lider tamamladı. Chelsea'nin kaybettiği, Manchester City'nin puan bıraktığı haftada kazansalardı her şey daha berrak olacaktıysa da Everton'a verilen 2 puan, belki de kazanılan 1 puan sayılır.

Tottenham zoru kovalıyor

Sunderland 1-2 Tottenham Hotspur

Hafta içi olduğu gibi yine yenik duruma düştüler, yine deplasmandaydılar ama oyunu bırakmadılar. 6-0'lık Manchester City yenilgisinin şokuyla kabus dolu günler geçiren Tottenham, Manchester United'la beraber kalıp Fulham'ı yendikten son Sunderland'i de mağlup etmeyi başardı. Malum günlerde kendini dışa vuran duygusal düşüş yerini azim ve kararlılığa bırakmış göründü. Moussa Dembele'nin takıma dönüşü çok önemli artı katarken iki hafta önce havlu attığı düşünülen takım, kısa sürede yaptığı geri dönüşle yeniden potaya girdi. Andre Villas-Boas'ın yüzü artık gülüyor. (1-2)

"Baskıdan korkmam"

Fulham geri döndü

Fulham 2-0 Aston Villa

Nihayet, Fulham kazandı. Martin Jol sonrası terfi eden menajerleri Rene Meulensteen ile derlenip toparlanmışlardı, bu çıkışı evlerinde Aston Villa'yı yenerek taçlandırdılar. Üstelik sanki futbolla ilişkisini kesmiş görünen Dimitar Berbatov'a da gol attırdılar. Bulgar golcü yeni hocayla birlikte kolayca fark edilir şekilde çıkışa geçti, adanmış şekilde oynamaya başladı. Yani gol bir çeşit sonuç sayılabilir, ayrıca Fulham'da bir şeyler değiştiğinin de apaçık göstergesi.

Diğer skorlar: Crystal Palace 2-0 Cardiff City; Liverpool 4-1 West Ham United; West Bromwich Albion 0-2 Norwich City; Southampton 1-1 Manchester City.

Pazartesi, TSİ 22: 00 – Swansea City - Hull City

Haftanın takımı: STOKE CITY

Chelsea'yle oynayana dek evinde yalnızca 3 gol atabilen Stoke City, duran topları ve kontra atakları çok yüksek yüzdeyle değerlendirerek rakip ağlara 3 gol göndermeyi başardı. Onlar adına müthiş bir sonuç oldu, sayelerinde üst sıralar daha çok karıştı.

Haftanın oyuncusu: LUIS SUAREZ

Uruguaylı yıldız son West Ham maçında takımının 4 golünden 1'ini atmış olsa da hafta içi Norwich ağlarına gönderdiği birbirinden güzel 4 golle haftanın adamı olmayı sonuna kadar hak etti. Daniel Sturridge'in yokluğunda sırtında daha büyük bir yük var ve Suarez bunu üstlenmekten fazlasıyla memnun görünüyor.

Haftanın hayal kırıklığı: MANCHESTER UNITED

Son şampiyon eksik ve krizde, üst üste iki iç saha maçını gol atamayarak kaybedince David Moyes'in üzerindeki baskı betonu delecek boyuta ulaştı. Dört maçtır kazanamayan takıma Everton ve Newcastle yenilgileri sonrası en acilinden bir farklı galibiyet gerek.

Haftanın sözü: "Shinji'yi (Kagawa) oynatmadım, Cuma günkü idmanda iyi görünmüyordu. Geçirdiği rahatsızlıktan ötürü midesini yıkattı, çünkü çok yemiş."

(Manchester United menajeri David Moyes, Japon oyuncu Shinji Kagawa'yı Newcastle United karşısında neden oynatmadığını açıklıyor)

Haftanın 11'i: John Ruddy (Norwich City); Kyle Walker (Tottenham Hotspur), Fabrizio Coloccini (Newcastle United), Michael Turner (Norwich City), Luke Shaw (Southampton); Cheikh Tiote (Newcastle United), Scott Parker (Fulham), Stephen Ireland (Stoke City); Andre Schürrle (Chelsea), Luis Suarez (Liverpool), Dimitar Berbatov (Fulham)