Polat ile İlgili O Mektup ve Ulueren'in İtirafları Üzerine! - Son Dakika
Spor

Polat ile İlgili O Mektup ve Ulueren'in İtirafları Üzerine!

Polat ile İlgili O Mektup ve Ulueren\'in İtirafları Üzerine!

Bu meslekte yaklaşık 24 yılı geride bıraktım.

05.03.2012 18:00

Bu meslekte yaklaşık 24 yılı geride bıraktım... Ama son dönemlerde şike süresinde ve özellikle dün akşam Telegol programında şahsımla ilgili hem de meslektaşlarım tarafından uğramış olduğum iftiralardan sonra artık "yeter" deme ve bu meslekten nefret etme noktasına geldim... Hepimiz yaptıklarımızın yazdıklarımızın ve söylediklerimizin hesabını ahirette Allah'ü Tealaya vereceğiz... Herkesin defteri orada açılacak, asıl hesap orada görülecek.

... Eğer inancınız varsa; yalanın – iftiranın da, ne kadar büyük günah olduğu ve bunun hesabının da ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. İftiraya uğramanın da ne kadar büyük bir acı ve üzüntü verdiğini. Ben de hatalar yaptım, yanlışlar yaptım. 4x4'lük bir insan veya gazeteci değilim. Ama kimseye iftira atmadım, atmam da...

Adam çıkıyor, Adnan Polat'ın yargılanmasına neden olan o mektupla ilgili olarak, "Benim öğrendiğim şu... Tahir Kum farklı bir olaydan dolayı emniyete ifade verirken 'tamam bunları söylüyorsunuz da, onu bırakın asıl Bülent Tulun'un Adnan Polat'a yazdığı bir mektup var asıl yolsuzluk burada, asıl teşvik G.Saray'dan gitti diyor. Olayın başlaması bu şekilde oluyor arkadaşlar" diyor; ekranlardan, milyonlara... Pes doğrusu... Allah iftiradan korusun.

Diyen de benim kadar bu meslekte ömür geçirmiş Serhat Ulueren... Bilmiyor, duyumlarıyla söylüyor desem, tapeler, ek klasörler önünde, orada bu olayın nasıl olduğu nasıl ortaya çıktığı benim konuya ne zaman dahil olduğum yazılı... Emniyette verdiğim ifadede ne dediğim. Hem de resmi kayıtlarda... Bunu görmemesi, bilmemesi için kör olması gerekir. Demek ki Serhat, art niyetli ve kasıtlı yapıyor bunu...

Sonra devam ediyor o Ulueren "Emniyet mensupları da Tahir'e "Ne mektubu bu?" diyor. O da "işte bu" diyor. Ondan sonra bu olay patlıyor Bu mektupla ilgili emniyete ilk bilgi veren, bunu söyleyen Tahir Kum. Farklı bir olayla ilgili emniyete bilgi verirken satır arasında bu mektuptan bahsediyor olay öyle ortaya çıkıyor" diyerek telefon hattındaki G.Saray yöneticisi Sedat Doğan'a, "Doğru mu bu anlattığım sayın Doğan?" diyerek pası atıyor!

Sedet Doğan da ne yapsın Serhat'ın söylediklerine inanarak "Nasıl olduğunu bilmiyorum ama böyleyse o zaman o kişi için (Tahir Kum'u yani beni kastederek) düzmece bir olayla G.Saray'ı işin içine çeken bir insan diye yorum yaparım" diyor.

Sonuçta Serhat, benim başka bir konuda emniyette ifade verirken araya bu mektubu satır arasında sıkıştırıp verdiğimi söyleyerek, G.Saray'ı da işin içine çeken bir kişi olduğumu kamuoyunun kafasına sokmaya çalışıyor...Yalanlarla, uydurmalarla...

... ve Serhat Ulueren'in Tahir'le ilgili veya belki de beni kullanarak benim üzerimden F.Bahçe'yi vurma operasyonunu başarıyla tamamlıyor. Yaklaşık bir saatlik bir çaba sonunda hedef 12'den vuruluyor.

Bu ayıptan da öte bir şey ama, o ifadeyi kullanmak istemiyorum. Bunun yalan ve iftira olduğunu ıspatlamak için ne yemin etmeye, ne uzaklara gitmeye ne de birilerine teyit etmeye gerek var. Ek klasör 66 ya baktığınızda (sayfa 111-138 arası) yani resmi kayıtlarda Serhat'ın benimle ilgili emniyette kullandığımı iddia ettiği o ifadelerinin asılsız ve gerçek dışı olduğu görülecektir.

Bıraktım gazeteciliği... İnsanda biraz vicdan olur, vicdan. Bugün sen ve senin gibi bazı meslektaşlarımın yüzünden Tahir Kum (o camiaya yakınlığı bir tek Şekip Mosturoğlu ile sınırlı olan!) yani ben artık "G.Saray'a komplo kuran Fenerbahçe'ye yakın bir gazeteci" iftirası ile karşı karşıya kalmış durumda...

Sen ve senin gibi bazı meslektaşlarım sayesinde, Serhat!

Ve onların sayesinde bugün ben G.Saraylıların hedefi oluyorum. ve yine sayelerinde Fenerbahçe'nin maşası olarak gösteriliyorum. (sadece bir yöneticisinin dışında (TFF yöneticiliğinden tanıdığım Kiığılı hariç) hiçbir yöneticisinin beni tanımadığı o F.Bahçe'nin!)

Asıl hata bende... Demek ki, bugüne kadar elimi semâya açtığımda "Ya rabbi beni, ailemi ve sevdiklerimi iftiralardan da koru..." diye dua etmeyi ihmal etmişim... Allah ömür verirse inşallah bundan sonra bu şekilde de dua ederim.

Gelin son olarak neden bunlar bir iftiradan ibaret klasörden alıntılar yaparak onu anlatayım...

Birincisi; Dendiği gibi bu olay ilk olarak benim tarafımdan emniyete söylenmemiştir... Konuyla ilgili olarak emniyete ilk bilgi veren gazeteci Lübe Ayar'dır. 26.8.2011 günü saat 15.45'de müşteki olarak emniyette ifade verirken, kendisine sorulan "Eklemek istediğiniz bir konu var mı?" sorusu üzerine, "Benim incelemenizi istediğim bir konuda 2006-2007 sezonunda oynanan Denizlispor-Fenerbahçe maçının araştırılmasıdır.

Habertürk gazetesindeydim. Gazetenin spor müdürü Halil Özer bir sohbet esnasında bana o sezonla ilgili elinde belgelerin bulunduğunu bu belgeleri kendisine Tahir Kum'un getirdiğini söylemişti" şeklinde bu konuda araştırılma yapılması için talepte bulunmuştur.

İkincisi; Bunun üzerine gazeteci Halil Özer emniyete davet edilmiş o da 2 Ağustos 2011 günü saat 10.11'de verdiği ifadesinde emniyet görevlisinin "Gazeteci Lübe Ayar elinizde Denizli-Fenerbahçe maçıyla ilgili bir belgenin olduğundan bahsediyor,konu nedir?" diye sorusuna, "Benim elimde böyle bir belge yok, olmadı. Sadece muhabirimiz Tahir Kum o sezonla ilgili eline bir belge geçtiğini ve bazı duyumlar aldığını söylemişti. Ancak bu belgeyi sağlamlaştıracak yeni belgelere ve bilgilere ulaşamadığından bunu yayınlamadık. ve konuyu kapattık" cevabını vermiştir.

Üçüncüsü; Bu konuda alınan ifadelerin ardından emniyet konuyla ilgili üçüncü kişi olarak beni davet etmiş ve "Gazeteci Lübe Ayar ve Halil Özer'in konuyla ilgili ifadelerini bana okuduktan sonra, "Bu konuyla ilgili ne biliyorsunuz, elinde o sezonla ilgili şike veya teşvik belgesi var mı?" diye soru yöneltmiştir. Bende ifademde (ek klasör 66 sayfa 136) kendilerine Lübe Ayar'ı hiç tanımadığımı, Halil Özer'le Habertürk gazetesinde birlikte çalıştığımızı söyleyerek, "Benim ne o maçla ilgili ne de o sezonla ilgili elimde şike veya teşvik primi konusunda herhangi bir belge yoktur. Şahsın neden bende bu yönde bir belge olduğunu söylediğini bilmiyorum.

Böyle bir belge elimde olsa yayınlardım" demişimdir. Bunun üzerine, haklı olarak emniyet görevlisi "Böyle bir şey yoksa neden iki gazeteci arkadaş sizde böyle bir şeyin olduğunu söylüyor. ve neden son yıllarda bu şekilde sizde belge olduğu söylenmekte?" diye sorusu üzerine, "Ben de şike ve teşvikle ilgili hiçbir belge yok. Sadece o yıla ait bende G.Saray'ın bir iç yazışması olabilecek Bülent Tulun'un Adnan Polat'a hitaben yazdığı bir mektup var, o kadar. Bu da bir teşvik veya şike belgesi değil. Çünkü içeriğinde bu şekilde herhangi bir ifade veya ima yok. Bu kulüp içi husumetten kaynaklı yazılan bir mektup o kadar" sözlerini kullanmışımdır.

Dediğim gibi bu emniyet kayıtlarında ve şu anda ek klasörler elinde olan herkes tarafından bu dediklerim oraya bakılıp teyit edilebilir. Kaldı ki sayın Serhat Ulueren'in bu belgeyi benim yanımda getirdiğim ve emniyete verdiğimi söylemesi de yalandır. Sabah saatlerindeki emniyete bilgi amaçlı verdiğim bu ifadenin sonunda emniyet görevlileri benden bu mektubu getirmemi görmek istediklerini söylemişlerdir. Bende öğleden sonra ofisime giderek zar-zor bulduğum o mektubu emniyete getirerek göstermişimdir. Bunu bulmak benim için oldukça zor olmuştur çünkü 4 yıl öncesine ait bir şeydi. Ayrıca fotokopi ve altı boş olan yayınlanabilecek bir şey değildi bu mektup. Olsa çoktan yayınlardım. Neyse görevli arkadaşlarda "bu bizde kalabilir mi?" dediler bende "kalsın" dedim.

Yani ben kalkıp emniyete Serhat'ın dediği gibi "Onu bunu bırakın bakın elimde böyle bir belge var" demedim... ve yine Serhat'ın dediği gibi "Tahir başka bir konuda bilgi verirken araya satır arasında bu olayı sıkıştırmış" biri değilim. Söylediklerimi teyit etmek için ek 66. nolu klasöre bakmak kafidir.

Her neyse... Beni birilerinin veya bir takımın maşası tetikçisi gibi göstermeye çalışanları da yüce Allah'a havale ediyorum. Serhat Ulueren ve Erman Toroğlu başta olmak üzere bu çirkin iftira ile beni G.Saray'ın ve toplumun önüne "linç edilmem için" atmaya çalışanlar için tek dileğim, "Benim için ne diliyorsanız Allah onlara 10 katını versin, emi... Daha ne dileyim..."

TAHİR KUM

Kaynak: Sporx.com

Son Dakika Spor Polat ile İlgili O Mektup ve Ulueren'in İtirafları Üzerine! - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement