Geçen hafta zirve takibinde büyük bir fırsatı kaçıran Sevilla, son haftaların formsuz ekibi Mallorca deplasmanındaydı. El Clasico’daki beraberlik sonrası zirveye bir adım daha yaklaşma şansı yakalayan Sevilla için galibiyeti için kolay bir karşılaşma olduğunu söyleyebiliriz. Tartışmalı bir VAR kararı ile öne geçen Endülüs ekibinin, ilk yarının sonunda yediği gol de yine tartışmalı bir VAR kararıyla iptal edildi. Tabi Mallorca’nın yediği golü sadece VAR kararına bağlamak, kalecisi Manolo Reina’nın yaptığı hatayı gözardı etmek olur. Rakip kalede, iptal edilen gol dışında herhangi bir tehlike yaratamayan Mallorca, rakibine çok da etkili oynamadığı bir maçta erken bir Christmas hediyesi vermiş oldu. Maçın geneline baktığımızda, sertlik düzeyi çok yüksek olan bir karşılaşma izlediğimizi söyleyebiliriz. 27 faul ve sekiz sarı kartın çıktığımücadelede, Sevilla’nın ikinci golü de penaltıdan bulması kimseyi şaşırtmamıştır.
Camp Nou’da izlediğimiz karşılaşma bir şov olsaydı, ismi “ Luis Suarez Diamond Elite Platinum Plus” olurdu. Barcelona’nın girdiği her pozisyonda başrol oynayan Uruguaylı golcü, önce Antoine Griezmann’a güzel bir servis yaptı. Ardından, Arturo Vidal’e de güzel bir asist yapan Suarez, rahat bir ilk yarı için güzel bir rota çizmiş oldu. İkinci yarı başında Barcelona kalesindeki ilk ciddi tehlikesinde golü bulan Alaves ümitlense de, Suarez bu sefer de Lionel Messi’ye en sevdiği pozisyonu hazırlayarak takımını yeniden rahatlattı. Penaltıdan kendi hanesine de bir gol yazdıran Suarez, galibiyeti taraftarlarına hediye eden isimdi. Buna rağmen Barcelona’nın kötü bir El Clasico sonrası, goller haricinde kaleye isabetli bir şut çekemediği bir maç oynaması tüm futbolseverler ve Barcelona taraftarlarında soru işaretlerine neden olmuş olmalı. Alaves açısından çok da kötü geçmeyen bir maç, üst düzey bir Suarez performansının kurbanı oldu. Aralık ayını galibiyet yüzü göremeden kapatan Alaves’in imdadına iki haftalık tatil yetişti. Biraz soluklanıp yeni bir sayfa açmak, en ideal hedef olarak gözüküyor.
Son haftaların yükselen yıldızı Getafe, Villareal deplasmanındaydı. Getafe’yi Şampiyonlar Ligi potasına kadar çıkaran en önemli detay, “az ve özü” çok iyi oynamalarıydı. Bu karşılaşmada ise “hiç”i oynadılar. Villareal tarafından sürklase edilen Madrid ekibi, yedi maçtır namağlup olmalarını sağlayan görüntüden çok uzak bir görüntü sergiledi. Rakip kaleye tek bir isabetli şut çekemedikleri ve tehlike yaratacak pozisyon dahi üretemedikleri bir karşılaşmadan tek gollü bir mağlubiyetle ayrıldıkları için sevinmiş bile olmalılar. Villareal ise geçen haftaki sürpriz Sevilla galibiyeti sonrası güzel bir galibiyet daha elde etti. Onlar açısından sezonun en büyük problemi ise bu karşılaşmada da yerini korudu. İkinci gole bir türlü ulaşamayan Sarı Denizaltılar, bu karşılaşmada da birçok fırsattan yararlanamadı. Yine de aldıkları galibiyetle ikinci yarı öncesi Avrupa iddiasını gün yüzüne çıkarmaları onlar için fazlasıyla sevindirici.
Yılın son Bask derbisinde Osasuna deplasmanına çıkan Real Sociedad, karşılaşmanın ilk yarım saatinde Martin Odegaard önderliğinde maçı domine etti. 15 ile 28. dakikalar arasında üç gol bulan Sociedad için olağan senaryo karşılaşmanın fazlasıyla rahat geçmesiydi. İlk yarının son hücumunda duran toptan gelen Osasuna golü ise ibreyi tersine çevirdi. Bu golle umutlanan Osasuna, ikinci yarının hemen başında da Ezequiel Avila’nın klas golüyle farkı bire indirerek elden gitti denen karşılaşmada geri dönüş için ateşi yakmışoldu. Bulduğu goller sonrası oyun anlamında dengeye gelen maçın terazisini tekrar Sociedad tarafına indiren kişi Osasuna sağ beki Facundo Roncaglia’ydı. Robin Le Normand ile girdiği ikili mücadele sonrası çok gereksiz şekilde rakibine dirsek atan tecrübeli oyuncu kırmızı kart gördü. Kırmızısonrası farkı ikiye çıkaran golü bulan Sociedad’ın savunması, rakibi yeniden maça dahil etmek için her şeyi yaptı. Yeniden farkı bire indiren Osasuna, eksik kalmanın verdiği dezavantaj sebebiyle skorda dengeyi yakalayamadı ve derbiden puansız ayrıldı. Real Sociedad ise Şampiyonlar Ligi potası takibini böylece devam ettirirdi.
Real Betis deplasmanına çıkmadan önce oynadığı 17 karşılaşmanın 11’inde ilk yarıdaki dengeyi bozamayan Atletico Madrid, bu karşılaşmada da klasik görüntüsünden ödün vermedi. Tabi, Alvaro Morata’nın yaklaşık 55 metre elini kolunu sallayarak sürdüğü topu ağlarla buluşturamaması da bu istatistiğin daha da güçlenmesindeki en önemli faktördü. Karşılaşmanın üçte ikilik bölümünün sonlarına geldiğimizde orta saha mücadesine hapsolan, sert bir maçizliyorduk. Bu sırada, böyle bir maçta yapılmaması gereken en kritik hataya şahit olduk. Hele de rakip Atletico Madrid’ken... Defansın son adamı Alex Moreno, topu Angel Correa’ya ve böylece golü de Madrid ekibine altın tepside sundu. Öne geçmiş Atletico Madrid’i, pusuya yatan bir avcıya benzetebiliriz. Rakibin yapacağı hatayı büyük bir sabırla bekliyorlar. Bu karşılaşmada da ikinci gollerinin anahtarı sabırlı oyundu. Çok şık bir topuk golü atan Morata, ilk yarıda kaçırdığı net golü hafızalardan silmiş oldu. Stoperi Marc Bartra ile son duraklama dakikasında teselli golünden öteye gitmeyecek bir gol bulan Betis’in dört maçlık yenilmeme serisi sona erdi. Atletico ise 15 hafta sonra ilk kez üst üste iki maç kazanarak, Şampiyonlar Ligi potasına giriş yaptı.
Atletico Madrid’den sonra ligin en az gol yiyen iki ekibi, Santiago Bernabeu’da karşı karşıya geldi. Hafta içinde iyi bir El Clasico oynamasına rağmen sahadan bir puanla ayrılan Real Madrid, Athletic Bilbao karşısında maça çok etkili başladı. Buna rağmen 90 dakika boyunca, Unai Simon liderliğindeki Athletic Bilbao savunmasının kalkanını ve direkleri bir türlü aşamadı. İlk yarıda beş, ikinci yarıda ise dört net gol pozisyonundan yararlanamayan Madrid ekibi ve taraftarları, devre arası öncesi böyle bir karşılaşmada iki puan bıraktığı için üzgün ve şaşkın hissediyor olmalı. Bilbao ise maç boyunca kontra atağa endeksli bir oyun anlayışı sergiledi. Rakip kalede ciddi bir tehlike yaratamamış olsalar da bu zorlu deplasmandan istediklerini aldılar. İki takımın da iki maçlık golsüz beraberlik serisine ise kaderin cilvesi diyebiliriz. Hele de Real’in bu kadar iyi oynadığı iki maçtan gol sesi çıkaramaması, Zidane-Perez görüşmesinde hücum hattına transfer seçeneğini gündeme getirecek mi, göreceğiz. Karim Benzema’dan sonra en golcü oyuncunun Sergio Ramos olması, bu ihtiyacın ne kadar aciliyetli olduğunu gözler önüne seriyor.
Haftanın Takımı: Barcelona
Haftanın Oyuncusu: Luis Suarez (Barcelona)
Haftanın Golü: Alvaro Morata (Atletico Madrid)
Haftanın Teknik Direktörü: Javi Calleja (Villareal)
Haftanın Maçı: Osasuna-Real Sociedad
Son Dakika › Spor › Luis Suarez Platinium Plus - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?