La Liga Karışıyor

Bundan tam iki sezon önce ligin son haftasında Villarreal, El Madrigal'de Atletico Madrid'i konuk etmiş ve mağlup olarak lige veda etmişti. Atletico, galibiyete bile ihtiyacı olmamasına rağmen o dönem ligin kadrolu büyüğü Villarreal'i hem sahadan silmiş hem de Villarreal'in bambaşka bir periyoda girmesine sebep olmuştu. O maçtan bu yana iki takım ilk kez bu hafta sonu karşılaştı ve Villarreal eskisinden çok daha güçlü döndüğünü, El Madrigal'de Real Madrid'den alınan puanın sürpriz olmadığını gösterdi. Villarreal, rakiplerine mesaj vermekle kalmadı, Real Madrid'e de ufak bir yardımda bulunarak Atletico ile aradaki puan farkının 3'e inmesini sağladı.

La Liga'da çok sansasyonel bir maçın olmadığı ama puan tablosunun bir hayli karıştığı bir hafta geride kaldı. Lionel Messi'nin sakatlığı, Atletico Madrid'in puan kaybı, Villarreal ve Athletic Club'ın yükselişleri ise hiç şüphesiz haftanın öne çıkan faktörleri oldu. Arjantinli yıldızın son dönemde sıkça yaşadığı kas sakatlığı tekerrür ederken Messi'nin yaklaşık iki ay sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Messi'siz 70 dakikaya rağmen Neymar'ın öne çıktığı maçta ise Barcelona zorlanmadı. Brezilyalı yıldızın her hafta artan performansı, kendisini daha gelmeden bencillikle itham edenlere cevap verircesine pasları ve golü, hiç şüphesiz Barcelona taraftarlarını bir nebze rahatlattı. Özellikle Messi'nin yokluğunda Neymar'ın en azından bu çizgisini koruması hatta biraz daha bencil olması bile gerekecektir.

Messi ve Atletico Madrid'in yanı sıra, haftanın sonuçlarının ardından ligin dibinde oluşan puan durumu da fazlasıyla dikkat çekiyor. 12-15 puan arasına sahip tam 5 takım mevcut. Valladolid, bu ekiplerden ayrılsa da alttaki Osasuna ve üstteki Elche-Espanyol ikilisi de oynadıkları futbolla ligin dibindeki yarışa dahil olacak görüntüdeydiler. Kısacası bu sezon da dipte kıran kırana bir mücadele olacağını şimdiden söylemek yanlış olmaz.

Real Betis 1-4 Barcelona

Oyun olarak, bundan 3 hafta önce oynanan Real Madrid- Malaga maçının aynısı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Betis, savunma hattını fazlasıyla ileride kurarak rakibini ofsayt taktiği ile bozmaya yönelik bir oyun sergiledi ve ilk 30 dakikalık bölümde de bunu başardı. Fakat Sara'nın malagalı Caballero gibi kurtarışlarıyla öne çıkmamasıyla Barça kilidi açtı, gerisini de rahatlıkla getirdi. Özellikle ikinci golden sonra da kontrollü bir oyunla galibiyeti garantiledi. Atletico Madrid'in puan kaybettiği ve Messi'nin sakatlandığı haftada oldukça önemliydi.

Valdes'e de ayrı bir parantez açmak şart. Sezon başından bu yana sergilediği performansla şu an La Liga'nın açık ara en iyi kalecisi demek kesinlikle yanlış olmaz. Gordon Banks'in Pele'nin kafa vuruşunu çıkardığı gibi Molina'nın şutunda gole izin vermedi. Bunun yanı sıra iki adet çok kritik kurtarışa imza attı. Takımını çok kritik bölümlerde oyunda tuttu. Farkın açılmasının en büyük mimarıydı. Valdes'in yanı sıra Song da uzun süreli araya rağmen iyi, dikine giden, paslara hareketlenen ve oyuna girmeye çalışan bir oyun sergiledi. İlk golün atağını başlatması ise hanesine başka bir artı olarak yazıldı.

Betis'te ise Pepe Mel'i uğraştıran problemler devam ediyor. Molina'nın alternatifsizliği, Juan Carlos'un geçen yıla göre düşüşü, Xavi Torres'şn takıma tam adapte olamaması Betis'i son derece tahmin edilebilir bir takım kılmaya devam ediyor. Bu maçın hanesinde karşılaşmadan önce de zaten "0" yazıyordu ama "rakip ne de olsa Barça'ydı" düşüncesine kapılınırsa Betis'i hiç iyi günler beklemiyor.

Real Madrid 5-1 Real Sociedad

Real Madrid, Ancelotti takımın başına geçtiğinden bu yana en iyi futbolunu sergiledi. Maçın ilk dakikasından itibaren oyuna hükmeden Real Madrid, Sociedad'a karşı da Modric-Khedira-Xabi üçlüsüyle Mourinho dönemine benzer bir şekilde oyunu tutup uzun toplarla başlayan hızlı ataklarla sonuca gitti. Orta sahadaki üçlünün hem kendi arasındaki uyumu hem de ileri uçla bağlantısı, rakibin son derece yumuşak orta sahasından dolayı yeterli baskıyı görmekle de birleşince zor geçmesi beklenen bir maç  son derece rahat geçti.

Oyun üstünlüğünün yanı sıra Ronaldo'ya da bir parantez açmak elzem. Blatter ile yaşadığı polemiğin ardından sahadaki performansı bir kademe daha artan Ronaldo, maç sonunda da dediği gibi Ballon d'Or konusundaki cevabını sahada veriyor." Messi'nin sakatlığından dolayı da daha net bir şekilde öne çıkan Ronaldo, ödülü alma konusunda gerçekten hak edilir bir avantaj sağlamaya devam ediyor.

Sociedad'da ise Arrasete sezon başından bu yana yaptığı hataya düşüp oyuncu karakterine göre yanlış bir oyun felsefesiyle takımını sahaya sürdü. Geçtiğimiz yıllarda rakip kim olursa olsun hücuma yönelik bir oyun sergileyen Sociedad, 'bilmediği' geriye yaslanıp savunma yapmayı amaçlayınca sonuç hüsran oldu. Sociedad bu tarz bir anlayışta ısrarcı olmaya devam ederse devre arasına kadar istediği sonuçları alamamaya devam eder, devrede de bu tip oyuncular transfer edilmezse bu problem tüm sezonu etkiler.

Getafe 1-1 Elche

Getafe, yine kazanabileceği bir maçta 1 puana razı oldu. İlerideki kaliteli ayaklara rağmen organizasyon problemi yaşayan Getafe, oyunun hakimiyetini de rakibine kaptırdı. Erken bulunan golden sonra da iyice çekilen Getafe, rakibin beceriksizliği sayesinde skoru tuttu. Skora rağmen maçı Elche'nin hak ettiğini söylemek doğru olacaktır ki Elche bu maçta da rakip kim olursa olsun pozitif bir oyun sergilemeye çalıştı. Gol sıkıntısını ülkemizde düzenlenen U20 Dünya Kupası'nda da boy gösteren Richmond Boakye'nin bitirmesi ise Elche adına gelecek haftalara dair ayrı bir heyecan kazandırdı.

Villarreal 1-1 Atletico Madrid

Villarreal sadece skor olarak değil oynadığı oyunla da La Liga'ya geri döndüğünün mesajını verdi.  Özellikle 20'nci dakikadan itibaren Bruno-Cani-Pina üçlüsünün inanılmaz performansı sayesinde oyunun sonuna kadar Villarreal istediğini yaptı. Pina, her ne kadar çok öne çıkmasa da hem bu üçlünün arkasını topladı hem de pis işleri başarıyla yaparak 1 puanın mimarlarından biri oldu. Giovani dos Santos'un yokluğuna rağmen Uche, Aquino ve Perbet performanslarıyla hücumda en ufak bir eksiklik yaşatmadı. Villarreal, rakibini bozup sergilediği etkili oyunla Simeone'ye Atletico Madrid'in başındaki en zor maçını yaşatarak fazlasıyla haklı bir şekilde puanı aldı.

Athletic Club 2-1 Levante

Athletic, Valverde'nin gelişiyle hem puan tablosunda yükselmeye hem de oyununu geliştirmeye devam ediyor. Karşılaşmanın ilk yarısı Levante'nin istediği gibi son derece temposuz geçse de Valverde'nin 45'te yaptığı iki nokta değişiklik, Athletic'in oyun üstünlüğünü eline geçirmesini ve hücumda top tutmasını sağladı. Benat'lı kadroya göre oyunun merkezi yaklaşık 15 metre daha öne çekildi ve bu da Athletic'in daha etkili olmasını sağladı. Mikel Rico'nun Zidane-vari vuruşunun yanı sıra Ibai Gomez'in ve Aritz Aduriz'in performansları Athletic adına öne çıktı.

Espanyol 1-3 Sevilla

Sevilla, 23 maç sonra La Liga'daki deplasman galibiyeti hasretini bitirerek deyim yerindeyse şeytanın bacağını kırdı. Sadece skor değil, Sevilla'nın oynadığı oyun da psikolojik eşiğin kırılmasını sağlayacaktır. Hem bireylerden alınan performans, hem de kolektif oyun devam ederse Sevilla'nın Villarreal'e yaklaşması hiç sürpriz olmaz.

Espanyol cephesinde ise bir kişiye, Sergio Garcia'ya olan bağımlılık sorunu sürüyor. Verdu'nun da gidişinden sonra "Sergio Garcia'ya şişir, bir şekilde atar" anlayışı ile Espanyol'un Avrupa kupaları bileti zorlaması pek mümkün değil.

Valencia 2-2 Valladolid

Hayatım Futbol'un 103'üncü sayısında da yer alan 'Valencia'daki kriz hali' halen devam ediyor. Savunmadaki uyumsuzluk o kadar bariz bir şekilde ortaya çıktı ki ilerideki olumlu performansa rağmen Valencia zar zor 3 puan alabildi. Canales, Banega'nın da bölüm bölüm kafasını oyuna vermesiyle sorumluluk aldı. Parejo, ilk kez ön liberoda oynamasına rağmen hücuma katkı verdi ama işin savunma kısmında yine yokları oynadı.

Valladolid ise Ebert'in yokluğuna rağmen rakibini fazlasıyla zorladı. Özellikle orta sahada görev alan Rossi'nin yaratıcılığı ve liderliği sayesinde bir bölüm Valencia'ya resmen sahada hakaret etti. Valladolid için 1 puan kazandı tanımından daha çok 2 puan kaybetti demek çok daha doğru olacaktır.

Celta Vigo 0-2 Rayo Vallecano

Gole kadar öyle bir maç oldu ki, La Liga'nın açık ara en hücumcu iki takımı "siz yanlış maça geldiniz" dercesine pozisyonsuz ve sıkıcı bir karşılaşma izletti. Golden sonra iki ekip de karakterlerini sahaya yansıttı. Savunma hatalarının bolca olduğu, savunma güvenliğinin hiç düşünülmediği ve 2 gole rağmen onlarca net pozisyonun yaşandığı bir maçtı. Celta, yine oyunu tutması gerektiği anlarda panik dolu ve sadece kaleye gitmeye odaklanan bir oyun sergileyince rakibine göre avantaja sahip olduğu kadro kalitesinin sonucunu alamadı. Luis Enrique ya devre arasında ön libero takviyesi yapmalı ya da Celta'ya bir an önce top tutma felsefesini yerleştirmeli. İşi ise hiç kolay olmayacak

Granada 3-1 Malaga

Schuster, yaklaşık 1 aydır Beşiktaş'ta faydalanamadığı ofsayt taktiğinin üzerinde duruyor. Fakat Malaga'da da sonuç alamıyor. Eldeki savunma dörtlüsünde üç adet ağır isim olunca da 30 metrelik savunma hattı çoğu kez ileri çıkmakta ağır kalıyor. Bu maçta da Malaga 3 gol yedi ama ucuz atlattığı en az 4-5 net pozisyon var. Granada cephesi ise evindeki farkını bir daha gösterdi. Maç boyu topu rakibe veren Granada, buna rağmen en ufak bir boşluk vermedi. Hal böyle olunca da istediklerini aldılar.

Osasuna 0-1 Almeria

Sonucunun etkisinin ligin son anlarına dek yansıyacağı karşılaşmada Almeria deyim yerindeyse altın değerinde üç puan aldı. Özellikle Suso'nun yokluğunda hücumda çıkan yaratıcılık problemine rağmen takımın 'esas oğlan'ı Rodri, Osasuna kalecisi Fernandez'in de hatasıyla takımını kurtardı. Osasuna, lig başladığından bu yana 'yaratamayan' görünümünü sürdürdü. Osasuna ara transferde sezonu kapatan Sisi'nin yerini doldurmalı, hatta bir alternatif de yaratmalı. Aksi takdirde bu maçtaki gibi %68'e yakın topla oynamasına rağmen  puan alamayacağı nice maçlar olabilir.