Kim Ne Dedi? - Son Dakika
Spor

Kim Ne Dedi?

Kim Ne Dedi?

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 1-0 sarı-kırmızılı takımın üstünlüğüyle sona eren derbiyi değerlendiren spor yazarları, futboldan çok çirkinliklerin öne çıktığı görüşünde birleşti.

07.04.2014 10:32

Gergin derbi Galatasaray'ın

Rıdvan Dilmen – Sabah

Maçtan önce ve maç sırasında küfür kötü... Oyuncuların birbirleri ile ilişkileri kötü... Sportmenlik kötü... Tekme, tokat kötü... Futbol kötü... Bülent Yıldırım ve ekibi kötü... Selçuk İnan'a yapılan kötü... Sneijder'in golü güzel, hazırlanışı da...

Derbinin özeti bu.

Önce kendi kapımızın önünü temizleyeceğiz... Nisan ayındayız Avrupa'da yokuz, Dünya Kupası'nda yokuz... Paramız var ama sportmenlik de yok... Tekme tokat maçlar oynanıyor, derbiler yarıda kalıyor...Kulüpler ceza alacaklarını bilerek plan yapıyor...Nerede kaldı sporun fair'i?

Ama lafa geldi mi Avrupa'nın en büyük kulüpleriyiz... Hayır, değiliz...

Mehmet Demirkol - Fanatik

Herhangi bir ligde en az beş kırmızıyla biterdi ilk yarı. Her zamanki gibi maçı idare etmek yerine durumu idare eden Bülent Yıldırım vardı çünkü. Hele onca olaydan sonra 86'da Melo'ya verdiği bir kart var ki! Komedi bir eyyam...  Sonuç olarak sormalı: Biz Emre'ye, Melo'ya, Bülent Yıldırım'a vs. mecbur muyuz? Onlar olmadan yaşayamaz mıyız? Youtube yasak memlekette. Yetişkinler giremiyor. Ama çoluk çocuk Emre'yle Melo'yu ve ona uyanları seyrediyor.

"Fenerbahçe galibiyetinin önemi farklı"

Golden sonra bir beş dakika daha azalarak süren Galatasaray baskısı dindi. İki sebeple: Maçın başından itibaren karşılıklı acımasızca yapılan faullerin şiddet ve sıklığı arttı. Mancini stratejisi dirildi. Kontrol oyununa döndüler. Bu anlaşılmazlıkların başındaydı. Son ana kadar Fenerbahçe'yi oyuna ortak ettiler. Ama Ersun Yanal da orta sahadaki kalite eksiğini Topuz'la doldurmaya çalışınca Fenerbahçe de bundan yararlanamadı. Bu da anlaşılmaz.

Peki ya 20'de atılacağı belli olan Emre'nin başına ne açacağını nasıl tahmin etmez? Futbolsa hiçbir şey oynamıyor. Zira sahada olmadığında Fenerbahçe daha iyiydi. Sarı-Lacivertliler rahatladı o çıkınca. Peki Salih'in varlığı 10 kişi olmaktan da mı kötü? Erciyes maçında yetişip Caner'i kırmızı karttan önce çıkardığı için radarının açık olduğunu biliyoruz. Emre'yi hissetmemiş olabilir mi? Anlaşılmaz...

Uğur Meleke – Milliyet

Tabii dünkü derbiyi de diğer birçok GS-FB derbisi gibi sadece futbol enstrumanlarıyla açıklamak mümkün değil. Dün maça iki keskin sirke sinir harbiyle başladı, Emre ve Melo. Her iki tecrübeli oyuncu, 40 dakika boyunca oyunu ziyadesiyle gerdiler ve sonunda küpüne ilk zarar veren Emre oldu. Ama belki onların bu bıktıran rahatsız edici davranışlarından daha da üzücü olan sakinliğiyle tanıdığımız oyuncuların bile garip bir şekilde bu ekosistemde nefes almayı başaramamaları. İki beyefendi, Gökhan'la Sneijder bile birbirlerine girdiler dün gece.

Oysa hep söylüyorum: Bu derbi, dünyada aynı aileden iki kardeşin iki farklı takımı tuttuğu belki de tek derbi. Galatasaray-Fenerbahçe arasında ne Celtic-Rangers gibi mezhepsel, ne ManU- Liverpool gibi sınıfsal, ne de Inter- Milan gibi siyasal bir görüş farklılığı var. Çoğumuzun ailesinde bir kardeş Galatasaraylı, bir kardeş Fenerbahçeli değil midir Allah aşkına? Dün eminim sahadaki futbolcuların da yüzde 90'ının ailesinde onun takımını tutmayan bir kardeşleri, ya da bir ebeveynleri var. Sen şu derbilerde rakibine küfrederken, aslında kardeşine, aslında anana-babana küfrediyorsun be adam. Yazık...

Güntekin Onay – Vatan

Futbol değil 'Rugby' maçı gibi başladı. Galatasaray ilk düdükle sert, agresif ve kararlı göründü. 9. dakikada gelen şık gol ilk yarıda bize sahada oynanan oyunun 'Futbol" olduğunu hatırlatan tek enstantaneydi. Felipe Melo'nun tekte verdiği öldürücü pası Wesley Sneijder çok klas bir vuruşla ağlara gönderdi. 1-0'dan sonra sertliğe fazlası ile cevap veren bir F.Bahçe vardı.

Yabancı bir futbol adamına dünkü maçı izlettirseniz sahada yaşananlara ve tek bir pozisyon bile bulamayan F.Bahçe'nin bu ligde açık farkla lider olduğuna inanmazdı. İşin bir başka boyutu da şu: Dünkü maç 13 puan değil de 3 puan fark ile oynanmış olsa bugün işin içinden çıkılmaz kaos ile dolu bir futbol girdabına girmiştik.

"Gerginlik maçın önüne geçti"

Attila Gökçe – Milliyet

Şimdi sormak gerekiyor: Dün geceki galibiyetin tek golüne asist yapan, rakibini attıran, sonra kendi atılan Melo bir kahraman olabilir mi?  Tribünlerin alkışıyla duşa gittiğini gördük. Sorumuzun yanıtını aldık.

Dev (!) derbinin futbol seviyesi oldukça düşüktü. Galatasaray golden sonra fişi çekti. Fenerbahçe 10 kişi kalınca kontrolsüz, plansız oyunla sonuca razı bir havaya girdi. Böyle olunca itişip kakışmalar, sırnaşmalar, sataşmalar birbirini izledi.

Fenerbahçe bir maç kaybetti, zengin stokundan 3 puanı Arena'da bıraktı, yoluna devam etti. Galatasaray hem moral kazandı, hem de ikinci sıra için sağlam bir pozisyon aldı. Ama kaybettikleri de var. Mancini ile Selçuk'un anlaşmazlığından, kulübeye bırakılan formadan anlıyoruz ki...

Bu bir Pirus zaferi! Bedeli pahalıya patlayacak bir zafer!

Bağış Erten – Radikal

Tansiyon bir dünya derbisi özelliğidir. Olmazsa zevk olmaz. Fakat tansiyon başka şey, hiper tansiyon başka. Hırs başka, öfke bambaşka. Öyle bir ilk yarı izledik ki, havanın da mevsim normallerinden soğuk olmasından mıdır nedir, etrafımdaki herkes kasıldı kaldı. Düşünün, ilk yarı boyunca 24 faul, dokuz sarı ve bir kırmızı kart vardı. Üstelik bunlar hakemin oyuncuları sahada tutmak için elinden geleni yapmasına rağmen oldu.

Sahada sakinleştirici etki yaratacak kimse yoktu. Maç bloklar halinde durdu. İki pas bir faulle kesildi, her yere düşen sanki kalp krizi geçirdi, vücut vücuda temaslar kıvılcım yarattı, horozlanmayan kalmadı. Devre bittiğine sanırım herkes sevinmişti. Elimizde bir gol, Drogba'nın direkten dönen bir şutu ve bolca taşikardi vardı.

Mert Aydın – Fotomaç

Galiba bazen kendi ürünlerimizi fazlasıyla şişiriyoruz.

"Selçuk'a sahada bekle dedim"

Dün akşam izlediğimiz Galatasaray-Fenerbahçe derbisi, bir futbol şovundan çok iki takımın futbolcularının, en azından büyük çoğunluğunun, maçı nasıl çirkinleştirebileceklerini Türkiye'ye gösterdikleri bir oyun oldu. Tekmeden, abartılı tartışmalara hatta vurulmuş gibi kendilerini yere atanlara kadar her türlü garabeti izledik. Böyle bir maçı dünyaya nasıl pazarlarız?

Eminim bu terbiyesizlikleri kahramanlık kategorisine sokanlar olacaktır. Onlar kahramansa Metin Oktay'a ne diyeceğiz? Lefter'e ne diyeceğiz?

Şansal Büyüka – Milliyet

Melo da maalesef futbolun "fair" tarafını dikkate alan bir oyuncu değil... Emre'nin kırmızısından sonra dilini çıkarışına, "nasıl attırdım" diye dalga geçişine hakem nasıl ikinci sarıdan kırmızıyı çıkaramadı, inanamadım... Kabul edelim ki, Melo da bizim ligde kart konusunda korunan iki- üç futbolcudan biri...

İkinci yarıda baktım, Emre'siz ve bir eksik Fenerbahçe, ilk yarıya oranla daha sakin ve en azından daha etkiliydi. Pas yapmaya başladı, rakip kaleye gelmeye başladı, ilk yarıda unuttuklarını, ikinci yarıda hatırladı... Ama ilk yarıdaki kötü ve sinirli başlangıcın altından kalkamadı... Bakmayın bitime dört dakika kala Melo'nun oyundan atılmasına... Bu dakikaya kadar maçta kalması "mucize" gibiydi...

Bu maçtan aklında ne kaldı derseniz;  müthiş bir Sneijder golü, süper oynayan iki stoper Semih ile Hakan Balta, Fenerbahçe kaptanının beş dakika içinde iki sarı kartla oyun dışında kalması, Kuyt ile Sow'un ortadan kaybolması, Melo'nun ilk yarıyı kırmızı kart görmeden tamamlaması ve Mancini ile Selçuk İnan arasında sahalarımızda bugüne kadar az görünen diyaloğun yaşanması...

Kaynak: TotemSpor.Com

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement