Reykjavik'teki maçta Mandzukic de en az Eduardo kadar kötüydü ama yerini kaybeden Brezilya asıllı oyuncu oldu. O gece henüz 7. maçını oynayan ve ilk devrenin sonunda oyundan alınan Ivo Ilicevic de yedek kulübesine oturmuştu. 19 yaşındaki Inter'li Mateo Kovacic ve ilk maçta sonradan oyuna girip sağ açığa yerleştirilen Ivica Olic onların yerini aldılar. Lars Lagerback'ın yaptığı değişiklikler ise zorunluydu. İlk maçta takımını son 40 dakikada 10 kişi bırakan Ólafur Skúlason ile takımın en önemli gol umutlarından olan, ancak İzlanda'da ilk devre sonunda sakatlanan Kolbeinn Sig?órsson sahada yoktu. Sağ bek pozisyonuna oturan Birkir Sævarsson ve 35'lik İzlanda efsanesi Ei?ur Gu?johnsen formayı devralmıştı.
Başrollerde Mandzukic
27 dakika dayanabildi ilk maçta da geçit vermemek konusunda oldukça başarılı olan İzlanda savunması. Ama "golcü"nün adı neden "golcü" işte bazen kendini belli ediyor. 27. dakikada ceza sahasına sol kanattan gönderilen top Ivan Perišic'in müdahalesiyle yön değiştirip arka direğe yöneldiğinde bir serseri mayın haline gelmişti. Onu İzlanda kalesinin ağlarında patlatan Mario Mandzukic oldu. Sonraki 10 dakika İzlanda savunma disiplinini bozmadıysa bunda coğrafı konumları ve ülke insanının karakterinin büyük önemi var. Mandzukic 35. dakikada az daha Halldórsson'u bir kere daha mağlup ediyordu ama İzlanda kalecisi konsantrasyonunu hiç kaybetmemişti. Bundan 2 dakika sonra Mandzukic oyundan atıldı. Geçen sezonun Şampiyonlar Ligi finalinde, Bayern, Borussia Dortmund önünde maçı 1-0 önde getirirken, Dante'nin yaptığı ve penaltıya yol açan çok gereksiz hareketin hemen hemen aynısını bir başka Bayern'li Mandzukic, üstelik taç çizgisinin kenarında Johann Gudmundsson'a yaptığında Hollandalı hakem Björn Kuipers tereddütsüz kırmızı karrtını çıkardı. Böylece ilk maçtaki roller değişmişti. İlk 90 dakikanın 40 dakikasını 10 kişi oynayan İzlanda, bu sefer 50 dakika rakibinden 1 kişi fazla oynayacaktı.
Kaptan maça el koydu
2. yarıda İzlanda rakip kaleye yüklenme fırsatını arayacaktı ama daha 47.dakikada bütün planları alt üst oldu. Neden 19 yaşında Inter forması giydiğini kanıtlamayı kafasına koyan Kovacic sol çizgiden aldığı topla tabir-i caizse İzlanda ceza sahasına doğru "yardırdı". Bunu yaparken 3 İzlandalı'yı ekarte ettiğinden belki de 135 dakika sonra ilk kez İzlanda defansı dengesiz yakalanmıştı. Topu sağ kanatan bindirme yapan Darijo Srna'ya aktardığında, kaptan uzak köşeye çok sert bir şut çıkardı ve Maksimir Stadyumu yıkıldı adeta. İzlanda kalan 43 dakikada 2 gol bulmak zorundaydı ve hücumdaki yaratıcılıkları savunmadaki disiplinlerinin fersah fersah gerisinde olunca rüyadan uyanmak zorunda kaldılar. Lagerback'ın öğrencileri muhtemelen daha üst bir torbadan girecekleri Euro 2016'da kendilerini kanıtlama şansını bulacaklar.
Hırvatlara gelince analizi Luka Modric üzerinden yapmak lazım. Jonathan Wilson'ın futbol dizilişleri ve taktik varyasyonları anlattığı enfes kitabı Inverting the Pyramid'de, Juan Roman Riquelme için eski tip 10 numaraların en sonuncusu, Hırvat oyuncu için de yeni tip 10 numaraların ilk örneği ifadesi kullanılmıştı. Futbol aynen insan türü gibi evrimleşiyor. Artık Modric için de çağdaş bir orta saha oyuncusu ifadesini kullanmak ne kadar doğru tartışılır. En azından son model olmadığı kesin. Zira oyun kurucunun çoğu zaman kendi defansına kadar gelip top aldığı, daha sonra da sahanın geri kalanına, çoğu zaman uzun toplarla pas çıkardığı futbolun artık başarılı olma şansı çok az. Real Madrid'li oyuncu elbette bundan daha fazlası, ama onun bu role büründüğü maçlarda kendisine önlem alındığında, rakip takım İzlanda gibi futbol ekolünü daha yeni oturtmaya başlayan bir ekip dahi olsa, Hırvatlar büyük sorun yaşayabiliyor. Dünya Kupası'nda da bunun sıkıntısını çekeceklerdir.
Son Dakika › Spor › Hırvatistan Brezilya Yolcusu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?