Lordlar Kamarası
St James’s Park, 52.354 kapasitelidir ve Newcastle United’ın stadıdır. Taraftarlar tarafından “Cennet” ve “Kale” olarak da isimlendirilir. Artık Manchester City taraftarları için ise şampiyonluk umutlarının bittiği yer olarak adlandırılacak. City bu hafta Newcastle deplasmanında çok önemli puanlar kaybetti. Sene başından beri hücum-savunma geçişlerinde yaşadıkları sıkıntılar bu maçta da devam etti. Özellikle Allan Saint-Maximin gibi müthiş bir driplingciye karşı çok zorluk yaşadılar. Raheem Sterling’in açılışı yaptığı maçta, “bal yapmayan arı” Miguel Almiron’un Premier Lig kariyerindeki ilk asistine şahit olduk ve maç terazisinin tek tarafa yatmasına engel olan Jetro Willems oldu. Ardından Kevin De Bruyne öyle bir gol attı ki, Justitia’nın elindeki terazi yerle bir oldu. Hatta Justitia göz bağını açtı. Maçtaki adaleti sağlamak ise Jonjo Shelvey’ye düştü. Skoru 2-2 yapan golü en az De Bruyne kadar güzel atan Shelvey, hem eski takımı Liverpool’a güzelliğini yaptı hem de takımına çok önemli bir puan kazandırdı. Artık işler hiçbir City’li için toz pembe değil, bu kesin.
Chelsea kendi evinde West Ham United’ı ağırladı. Frank Lampard’ın orta sahada rotasyona gittiğini ve ileri uçta Tammy Abraham’ın yerine Olivier Giroud’yu tercih ettiğini gördük. Kötü durumdaki West Ham’da ise Sebastian Haller yerine Michail Antonio’yu izledik. Bir de kalede 33 yaşında, kariyerinin ilk Premier Lig maçına çıkan David Martin vardı. Babası da eski bir West Ham’lı olan Martin adına bu özel maç, tam da onun istediği gibi, galibiyetle bitti. Lampard’ın bu maç için tercih ettiği Pedro’dan verim alamaması, bir de üstüne Christian Pulisic ve Mason Mount’un formsuzluğu, Chelsea’nin skor üretememesine sebep oldu. Golü, savunmada yerleşik haldeyken, Felipe Anderson’un paralel driplinginden sonra çıkardığı pası iyi değerlendiren Aaron Cresswell’den yediler. Lampard’ın N’Golo Kante, Willian ve Callum Hudson-Odoi hamleleri sonuç getirmeyince Chelsea’nin galibiyet serisini sonlandı. West Ham ise uzun bir süre sonra nefes alabildi.
Unia Emery, Kara Cuma indiriminden aldığı tek yönlü İspanya biletiyle adayı terk ederken Arsenal’liler mutluydu. Geçici olarak takımın başına gelen efsane oyuncuları Fredrik Ljungberg’den geçen seneki Ole Solskjær etkisi bekleyen taraftarların umutları, ilk 11l’erin açıklanmasıyla suya düşmüş gibiydi. Emery döneminin klasikleşmiş 11’i ve oyun yapısıyla sahadaydı Arsenal. Maça çok istekli başlayan Topçular golü bir türlü bulamadı. Norwich City’nin ilk tehlikeli hücumunda stoper ikilisinin Teemu Pukki’ye seyirci kalması, Kuzey Londra ekibini geriye düşürdü. Çok kısa sürede reaksiyon gösteren Arsenal, çift tekrarlı penaltıyla eşitliği sağladı. Todd Cantwell’in ceza sahası içindeki harika son vuruşu ise Norwich’i soyunma odasına 2-1 önde götürdü. İkinci yarı daha toparlanmış gözüken Arsenal, köşe vuruşunda Pierre Emerick Aubameyang’ı unutan Norwich savunması sayesinde beraberliği yakaladı. Ljungberg’in Mattéo Guendouzi’yi çıkarması ise Arsenal’in fişini çeken hamle oldu. Kontrolü tamamen kaybeden Kırmızı beyazlılar, kalecileri Bernd Leno sayesinde bir puanı kurtardı. Savunma konsantrasyonu açısından iki takımında birbirinden kötü durumda olması maçın eğlencesini arttırdı. Maç sonunda Arsenal taraftarları hariç herkes keyifliydi. Bir de -neden bilinmez ama- Ljungberg de mutluydu.
Liverpool kendi evinde Brighton & Hove Albion’ı 2-1 mağlup etti. Bu sefer ilk 30 dakikada maçı 2-0’a getiren Liverpool, rölantide götürerek maçı kazandı. Özellikle yoğun bir fikstüre girecekken, tam efor sarf etmeden maç kazanmak onlar için fazlasıyla önemliydi. İki golü de duran toptan Trent Alexander-Arnold ve Virgil Van Dijk işbirliğiyle bulan Kırmızılar, 76. dakikaya kadar maçı sıkıntısız götürüyordu. Sonra Alisson nerede olduğunu unutmuş olsa gerek, ceza sahası dışında topa elle müdahale etti ve kırmızıyı gördü. Liverpool bu anlamsız hatanın şokunu atlatmaya, Adrian da barajı kurmaya çalışırken Lewis Dunk direk dibine topu beklenmedik şekilde yuvarladı. Bu beklenmedik golle beraber Anfield’a gerginlik hâkim oldu. Son zamanlarda geriden gelip puan almaya alışkın Liverpool için senaryo bu sefer tam tersiydi. Yine de Adrian, Alisson’dan devraldığı kaleyi çok iyi koruyarak takımının puan kaybetmesine engel oldu.
Manchester United kendi evinde Aston Villa’yla karşılaştı. Maç, Villa’lı Jack Grealish’in muazzam golüyle başladı. Öyle bir golle başlangıç yaptılar ki, adeta ev sahibi avantajını ellerine geçirdiler. Manu’nun ısrarla yerden açtığı ortalar ve cılız hücumları sonuç vermezken, 40. dakikada korner organizasyonunda Marcus Rashford’u unutan Villa savunması cezasını çekti ve ilk yarı beraberlikle sonuçlandı. İkinci yarıda Manu yine duran toptan Victor Lindelöf’le bulduğu golle öne geçse de maçı koparacak ağırlığı sahaya koyamadı. Tarihin en genç Manu’sunda bu sezon sıkça gördüğümüz, maça ağırlık koyup skoru tutamamanın cezasını yine çektiler. Yine alışkın olduğumuz savunma hatası sonucu bomboş kalan Tyrone Mings’le golü buldu Aston Villa. Manu’da Anthony Martial’in istekli oyunu dışında göze çarpan bir performans olmaması da onlar için hayal kırıklığı yaratan başka bir noktaydı.
Avam Kamarası’nda göze çarpanlar
Lig ikincisi Leicester City, King Power’da Everton’ı ağırladı. Marco Silva’nın üçlü savunma tercihi, maçın ilginç geçeceğinin göstergesiydi. Maça da iyi başlayan Everton, Djibril Sidibe ve Richarlison ortaklığıyla golü buldu. Ünlü İngiliz ekonomist Adam Smith’in “Görünmez El” teorisini yanlış anlayan Ben Chilwell, penaltı aldırmaya çalışsa da başarılı olamadı. İkinci yarıya daha toparlanmış çıkan Leicester, bu sefer kontrolü hiç elinden bırakmadı. Önce Wilfred Ndidi’nin orta sahayı parçalayarak getirip Jamie Vardy’ye attırdığı golle öne geçtiler. Ardından son dakikada Kelechi Iheanacho’nun santimlerle ofsayttan kurtulduğu golle galibiyeti aldılar.Iheanacho’nun kenidin hazır tutup sürpriz bir şekilde maçın kahramanı olması, takdir edilmesi gereken bir durum. City’nin şansını zora soktuğu haftada aldıkları galibiyetle Liverpool’un ensesine nefeslerini verdiler. Marco Silva içinse İngiliz basını yolun sonuna yaklaşıldığını yazmaya başladı. Dileriz bu hocaları gönderme furyasına Everton da katılır ve bizlere daha güzel maçlar izleme fırsatı sunarlar.
Arsenal’den aldığı bir puanla morali yükselen Southampton, bu hafta lig sonuncusu Watford’la karşılaştı. Soton için kabus gibi başlayan maç, en sonunda James Ward-Prowse’un harika frikik golü sayesinde 2-1’lik galibiyetle sonuçlandı. Yediği gol sonrası, özellikle ikinci yarı elinden geleni yapan Soton, maçı Watford’dan daha çok isteyen taraftı. Ligin son sıralarında yer alan bu iki takımın mücadelesinde Watford’un golü bulduğu süre dışında varlık gösterememesi, onlar için artık bazı şeylerin bittiğinin göstergesi gibiydi.
Son Dakika › Spor › Güneş batmayan lig #9 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?