Organizasyonun açılış konuşmasını yapan Dursun Özbek, büyük bir kültür yuvası olarak Galatasaray Lisesi'nin bir alanda ülkesine katkı verdiğini belirterek, "Galatasaray Kulübü de bu katkılardan bir tanesidir. Galatasaray denince benim aklıma, çağdaş ve modern düşüncenin hakim olduğu eğitim anlayışı, ilim, irfan yuvası, okul sıralarında başlayıp, tüm hayata yayılan bir dayanışma kültürü, her dalda zirvede yer almayı hedefleyen bir sportif bilinç geliyor." dedi.
Dünyanın siyasi ve ekonomik rekabetlerinin aksine, spor rekabetinin centilmenlik barındırdığını vurgulayan Özbek, "Sporda rekabet yüksek olmasına karşın, mücadele bitiminde insanlar birbirleriyle el sıkışıp, tekrar buluşmak için ayrılıyorlar. Bunun not edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kurucumuz Ali Sami Yen Bey de benzer bir bakış açısında yola çıkmış. Galatasaray, birçok spor branşının bu topraklarda filizlenmesini sağladı. Dünyanın neresine giderseniz gidin,
Türkiye denince akla gelen bir kaç kelime varsa, bunların en başında da Galatasaray gelir." diye konuştu.
Özbek, gelecek dönemde Galatasaray Kulübü ile ilgili bir sinema filmi yapılması için çalışma içinde olduklarını da aktardı. Film için hazırlanan senaryoyu dün okuduğunu ve gerçek olaylara dayalı bir çalışma olduğunu dile getiren Dursun Özbek, "Ali Sami Yen Bey ve arkadaşlarının hangi şartlarda kulübü kurduklarını, hangi noktalara, nasıl bir dönemde getirdiklerini anlamak için çok etkili olabilecek bir proje." değerlendirmesinde bulundu.
Etkinlikte Melih Şabanoğlu tarafından görseller eşliğinde gerçekleştirilen sunumda, Galatasaray Kulübünün kuruluşundan itibaren tarihiyle ilgili önemli bilgiler katılımcılara aktarıldı.
Oturum gerçekleştirildi
Organizasyonun son bölümünde, İzzeddin Çalışlar moderatörlüğünde, kulüp eski başkanlarından Faruk Süren, gazeteci
Hasan Cemal ve
Sokrates Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Caner Eler'in katılımıyla bir oturum gerçekleştirildi.
Sarı-kırmızılı kulübün sportif anlamda en başarılı dönemine imza atarak, başkanlığı döneminde 4 lig şampiyonluğu ile UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupa şampiyonlukları yaşayan Faruk Süren, "Güzel şeyler yaşadık. Bunu bilinçli bir şekilde yürüttük. Galatasaraylılığı bilerek yürüdük. Dünyaya açılmak, ismimizi duyurmak çok önemli. Galatasaraylılık anlayışı da zaten bu. Sadece bizim yönetimimizin oluşturduğu bir şey değil, biz bu hedefi miras aldık. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu hedefimiz vardı ama UEFA Kupası'nı kazandık. Yenilgisiz şampiyon olduk ve bu inanç içimizde vardı." şeklinde görüş belirtti.
Süren, UEFA Kupası finalinin oynandığı statta kendilerine ayrılan tribünün VIP bölümünde oturanların yarısının şampiyonluğa sevinmediğini görmenin de kendisini üzdüğünü anlattı.
Sizin düşünceleriniz neler ?