Madem özür dilemek "in"... Bir özür de ben dileyeyim!
Kusura bakma sevgili müdürüm Tayfun Bayındır.
Arda
Milli Takım formasıyla, Milli Takım uçağında Bilal Meşe'ye saldırınca "artık Arda'nın adını bile görmek istemiyorum sayfalarımızda" demiştin ya...
Duruşunun altına insani açıdan imzamı atıp yürekten kutlarken, mesleki bakımdan "hata mı acaba" diye sorgulamıştım kafamda.
Ya Arda'yı birileri kulağından tutup sahaya döndürür, futbolu yeniden ışıldarsa... Tekrar Milli Takıma dönerse,
spor sayfası olarak elimiz zayıflamaz mıydı?
Özür dilerim. Sen haklıymışsın Tayfun kardeşim.
İnsanı boşuna müdür yapmıyorlar. Buna "öngörü" diyorlar.
Arda hala haber oluyor ama o günden itibaren Arda haberlerinin ancak gazetelerin 3. sayfasında yer bulacağını öngörmüş Tayfun Bayındır.
Ben yine de yazmak istiyorum fakat son Arda vakasında elim kolum bağlı!
Cinsellik var, aldatma var, okkalı kafa var, kırık burun var, silah var, mermi var; futbolun "F"si yok.
İyi ki de yok, topa giremiyorum...
Valla bize de sıkar.
Pervasız, çünkü adam Layüsel (hukuken sorumsuz, sorulamaz)...
Sahada bitti popülerliğini sürdürmek için modaya uyuyor...
Özür dilemek "in" ya... Takmış beline makinayı Arda, önce karısına asılıp sonra burnunu kırdığı adamın façasını zor bela toparlayan hastaneye gitmiş, bir iki tane sıkıp silahı denedikten sonra mağdura toka etmiş ve "öldür beni" demiş!
"Hata ettim".
Kurtlar vadisi bölüm sekiz, plan üç...
Hürmetler toplu/tüfekli delikanlı abimize...
Vah bizim memleketimize.
***
Geçelim Fenerbahçe eşrafından Volkan Bey'in "zarif" özürüne...
"Bey" diyorsak saygıdan; aslında "külhan"dır kendisi, "kostak" sınıfında yer alır.
Nitekim, özründe bile ortaya koydu som yüreği:
Ancak, Rahmetli Refi' Cevat Ulunay'ın eski
İstanbul kabadayılarını anlattığı "Sayılı Fırtınalar" kitabından fırlayan bir kahraman, özür dilerken bu kadar kuyruğu dik tutar.
Bir kere Başkan
Ali Koç'u ofsayta düşürmek pahasına suçu kabul etmiyor. Muhtemelen saygı kurallarını bilmiyor, ya da saygısızlığı suç saymıyor.
Hani "yaptın" diyen Başkan olmasa, "git işine" diye başlayıp ağzını bozacak yine.
Sonra "madem ki ısrar ediyorsunuz, kırmayayım bari" diye alicenaplık ediyor ve "özürümü dilerim" diyor; iyi mi?
Eskiden tophane ağzı denirdi bu jargona...
"İcabında özürümü de dilerim yani" diye başlar, tehditle falan biterdi.
Artık yıldız futbolcu dili!
Ağır geliyorsa dileme kardeşim. Ortada terbiye sınırlarını falan aşmak yoksa, hiç dileme.
Hele yarım ağızla asla...
Özrün, kabahatinle yarışıyor sonuçta.
Ali Koç Başkan'ın yanında durmak bu mudur?
Neredeyse yalanlayıp, ardından çeyrek özür dileyerek Başkan'ı "aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık" durumuna düşürdüğünün farkında değil misin?
Ali Bey gereğini yapmış ama açmış kapıyı ki, giresin... Sen eşikte durmuş, tartışmaya niyetlisin!
Bu özürle affetse olmaz, affetmese olmaz Ali Koç.
İşin yoksa, işi gücü bırak Volkan'ı iş edin, uğraş şimdi.
Yahu ne nesilmişsiniz; bir taneniz bile problemsiz gitmeyecek mi?
Şimdi "in" olan "özür dilemek" var ya...
İşte o "in", Metin Oktayların, Mehmetcik Basrilerin devrinde "özür dilenecek iş" yapmamaktı.
Futbolumuz biraz daha "geliştiğinde" belli ki, "özür bile dilememek" in olacak.
Bırakın bu işleri... Hadi herkes "in"ine…
Sizin düşünceleriniz neler ?