Öğlen yemeğimizi Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH) ve diğer askeri ve güvenlik güçleriyle birlikte yedik. Masamızdaki bir kahramanın "Sizin televizyonda seyrettiğiniz 'Er Ryan'ı Kurtarmak' filmini biz burada canlı yaşıyoruz" sözleri aslında o yemeğin en büyük özetiydi.
Yıldırım Demirören başkanlığındaki
Türkiye Futbol Federasyonu'nun kamuoyuna yeterince yansımayan çok ciddi sosyal sorumluluk projeleri var... Bir çoğu hayata geçmiş durumda... Bu projeler ya TFF'nin kendisini tam olarak anlatamamasından, ya da medyanın yeterli ilgi göstermemesi nedeniyle ne yazık ki hep arka planda kalıyor.
Milli takımın aldığı kötü sonuçlar, hakem performansları, kurulların çelişkili ve tartışmalı kararları ve elbette medyanın ağır eleştirileri, TFF'nin yaptığı iyi ve başarılı işlerin göz ardı edilmesine neden oldu... Ama TFF'nin başkan ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte önceki gün gerçekleştirdiği
Kilis ve Çobanbey (
Suriye) ziyaretlerini görmemek, destek vermemek mümkün değil... TFF'nin belki de son dönemlerdeki en etkili ve bir o kadar da en anlamlı projesiydi... Bu kapsamda hem amatör takımlara çok ciddi miktarda ekonomik yardımı yapıldı, hem bölge halkına ve özellikle çocuklara malzeme dağıtıldı, hem de Suriye'de gençlere yönelik bir sahanın temeli atıldı.
Anlamlı ziyaret
Yıldırım Demirören ve arkadaşları
Zeytin Dalı Harekatı'na top yekün destek olduklarını göstermek, askerimize, polisimize, bölge halkına moral aşılamak için Kilis'teydi. İçlerinde benim de olduğum bir grup
spor yazarı TFF ailesinin bu anlamlı ziyaretine tanıklık etti. Kilis'i, Fırat Kalkanı Bölgesi'ni, Burseya Tepesi'ni çıplak gözle görmek, orda yaşayanların, o bölgeyi yönetenlerin ve koruyanların sıkıntılarını ve elbette sitemlerini dinlemek, vatanı korumak, bölgeyi teröristlerden korumak için can vermeye hazır askerlerimizle birkaç saat geçirmek mesleki anlamda çok farklı bir deneyim oldu benim için. Bu kısacık seyahat, çok büyük bir milletin evladı olduğumuzu ve çok güçlü bir devlete sahip olduğumuzu bana bir kez daha gösterdi.
Bugüne değin kafalarına tam 93 füze düşen, 12 can kaybeden, evleri, iş yerleri, ibadet ettikleri camileri yıkılan Kilis halkının o vakur duruşu anlatılacak gibi değil. Can da mal da kaybetmişler ama devlete güvenlerinden bir milim kayıp olmamış. Kilisliler'in askerimize, polisimize verdikleri destek olağanüstü boyutta. Zeytin Dalı Harekatı'nda herşeyleriyle devletin arkasındalar.
2-3 ayda biter
"Bu savaş 2-3 ay içinde biter. Silahlı kuvvetlerimiz bölgeyi teröristlerden temizler, bizler de rahatlarız" diyorlar. Onlar bu rahatlamanın Suriyelilerin evlerine dönecek olmasından kaynaklanacağını pek dile getirmiyorlar ama beklentileri tamamen bu yönde. Çünkü Kilis'de yaşayan Suriyeli göçmenler, Kilis'in tüm yaşam biçimini alt-üst etmiş. Belediye kaynaklarına göre 93 bin nüfuslu Kilis'te 124 binin üzerinde Suriye'den gelen mülteci var.
Öğlen yemeğimizi Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH) ve diğer askeri ve güvenlik güçleriyle birlikte yedik.Kilis Valisi Dr.
Mehmet Tekinarslan'ın yemek öncesi askeri duası salonda bulunan benim gibi yıllar önce askerlik yapmış tüm konukları bir anda bambaşka bir yere götürdü. Yemek bu dua ile birlikte müthiş bir duygusal havaya büründü. Oturduğumuz masalarda hemen yanıbaşımızda Sur'da,
Nusaybin'de meskun mahal çatışmaları yaşamış,
PKK'lı teröristleri inlerinden kovalamış çok sayıda kahraman vardı.
Çabuk temizleriz
İsim ve fotoğraf paylaşmayın dediler. O kahramanların isimlerini yüreğimize, resimlerini de belleğimize yerleştirdik. Ama bazılarının söylediğini paylaşmakta yarar var. 'Çok çabuk temizleriz o bölgeyi' diyorlar. O tecrübeli kahramanlara göre işin zor kısmı bitmiş. 'Meskun mahal temizliği biraz daha zaman alır. Ama sonuç kesin olur' diyorlar. Sürekli sivilleri koruma ve gözleme konusuna da dikkat çekiyorlar. Teröristlerin sivilleri kalkan gibi kullandıklarını anlatıp ne kadar aşağılık yöntemlere başvurduklarını dile getirdiler. Bir kahramanın söylediği 'Sizin televizyonda seyrettiğiniz 'Er Ryan'ı Kurtarmak' filmini biz burada canlı yaşıyoruz' sözü aslında o yemeğin en büyük özetiydi.
Destek kaçınılmaz
Türkiye, Kilis'in yanıbaşında terörü ve teröristleri ortadan kaldırma uğraşı veriyor. Bu mücadele bu devletin haklı ve desteklenmesi gereken bir mücadelesidir. Zeytin Dalı Harekatı, mutlaka amacına ulaşacaktır. Bunun için yeterli güce, silaha ve ekonomiye sahibiz. Ama mutlaka moral desteğine ihtiyaç var.
İşte bu noktada taşın altına elimizi sokmalıyız. Bölge halkına, askerlerimize, polislerimize ve elbette devletimize mutlaka desteğimizi göstermeliyiz.
Bir roket de bizim manava atsalar ya!
Kilis halkı füze saldırılarına neredeyse alışmış. Hatta bu durum çeşitli esprilere de neden olmuş. Yine Hasan Başkan'ın anlatımından aktarayım size...
O ağır zayiat veren füzelerden biri Kilis merkeze düştüğünde en ağır hasarı küçük çaplı bir aile işletmesi olan lokanta almış. Bu lokantanın yarısı neredeyse roket patlaması nedeniyle yerle bir olmuş. Belediye, valilik hemen devreye girip lokantayı işler hale getirmişler. Ancak lokanta eski gelirinin yarısına bile ulaşamıyormuş. Bunun üzerine Başkan Kara arkadaşlarının, 'Bu hemşehrimiz ekonomik olarak düze çıkana kadar öğlenleri, akşamları belediye çalışanları yemeğimizi orada yiyelim' demiş.
Kısa bir süre sonra bu girişim sonucunu vermiş, lokantacı durumunu biraz düzeltmiş. Bundan sonrasını Başkan Kara şöyle anlatıyor:
"Bir gün bu lokantadan çıktım yüz metre ilerideki manav Mustafa Mercimek beni durdurdu. Başkanım dedi 'Bu roketi kimler atıyorsa, onlara ulaşmak mümkünse söyle bir dahakini benim dükkana yakın bir yere atsınlar. Belki o zaman talimat verirsiniz, senin adamlar benim manavdan da sürekli alışveriş yaparlar, biz de düze çıkarız'. Manav Mustafa'nın uyarısı aslında işe de yaradı ona da daha sık gitmeye başladık."
Başkan Kara'nın bu anlattıkları aslında Kilis esnafının olaylara hangi gözle baktığını, bölgede yaşananları artık kanıksadıklarını ama onunla birlikte Zeytin Dalı harekatına müthiş bir destek verdiklerinin en büyük kanıtı.
Gerekirse kapıya kilit vururuz
Başkan ile sohbetimizi bitirip Kilis sokaklarına çıktığımızda doğal olarak gazeteci refleksiyle manav Mustafa Mercimek'in dükkanına gittik.
Gazetecileri, ziyarete gelen diğer konukları büyük bir içtenlikle karşılayan manav Mustafa, daha piyasaya yeni çıkmış olan ve kilosu da bir hayli pahalı olan bir tepsi çağlayı kaldırıp gelen geçene ikram etmekten hiç çekinmedi. Ayak üstü sohbet ettiğimiz Mustafa Mercimek, "Sıkıntılarımız var, bunlar da geçecek. Allah devlete, millete zeval vermesin. Askerimize de güç versin. Bir ihtiyaç olursa dükkanın kapısına kilit vururuz, geçeriz öbür tarafa teröristlere kurşun sıkarız. Kilis'i, bizi kolay kolay yıkamazlar" dedi.
Başkan'ın sesi titriyordu
Çobanbey'de futbol sahasının temel atma töreninde çocukların etrafına üşüştüğü TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in konuşurken sesi titriyor, başkan vekili Nihat Özdemir'in gözlerinden küçük damlalar akıyordu. Gerçekten duygulanmamak elde değildi
Özel harekatçıların korumasında Suriye'nin de yolunu tuttuk. Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından Çobanbey sınırına vardık. Çobanbey, hem Türkiye kısmında var, hem de Suriye'de. Yani sınır çizgisinin iki tarafında ayrı yerler, ama ikisi de Çobanbey diye geçiyor. Sınırı geçerken etrafımız bir anda Özgür Suriye Ordusu'na mensup askerlerle doldu. Hem yüzlerindeki ifadeler, hem de üstlerindeki kıyafetler daha bir saat önce birlikte olduğumuz Türk askeriyle, Türk polisiyle ne kadar farklı olduklarını bize gösterdi.
ÖSO kontrolünde beş dakikalık bir yolculuk sonrası futbol sahasının temelinin atılacağı yere geldik. Görüntü olağanüstüydü. Yüzlerce çocuk ellerinde Türk ve Suriye bayrakları, üzerlerinde ay-yıldızlı formayla TFF kafilesini karşıladılar. Görüntü inanılmazdı. Duygulanmamak, etkilenmemek mümkün değildi. Çocukların etrafına üşüştüğü TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in konuşurken sesi titriyor, başkan vekili Nihat Özdemir'in gözlerinden küçük damlalar akıyordu. Gazeteciler de çok farklı değildi açıkçası.
Kutlamak gerek
Saha temeli atılmaya gidilmiş ama bambaşka bir ortamla karşılaşmıştık. Bir kere burada hak teslim etmek lazım. Yaraların daha yeni yeni sarıldığı, savaşın etkisini yitirmeye başladığı Fırat Kalkanı bölgesinde bu kadar çok çocuğu biraraya getirmek, onların hepsini mutlu etmek, onlara, ailelerine, çevre insanlarına bu kadar spor malzemesini taşımak her babayiğidin harcı değil. TFF'yi yürekten kutlamak lazım ve hatırlatmakta da fayda var. TFF kırmızı çizgiyi çok yükseğe çekti.
Bence imkanı olan sosyal sorumluluk iddiası güden dernekler, kuruluşlar, kulüpler, şirketler mutlaka o bölgeye gitmeli, destek ve moral vermeli. Ama unutmasınlarki TFF çizgiyi çok yükseğe taşıdı. Onların bunun üzerine çıkmaları gerekir.
Füzelerin etkisi yarım saati geçmedi
Belediye Başkanı Hasan Kara şehirde bir hayli seviliyor. Şehir gezisi sırasında girmediği dükkan, tokalaşmadığı esnaf kalmadı. Sürekli gülüyor, moral aşılıyor. Bölgede yaşananlarla ilgili ilk bilgileri de ondan aldık.
Başkan Kara makam odasının camından karşı taraftaki yemyeşil alanları göstererek şunları anlattı;
"Yaklaşık 9-10 kilometre ötesi Burseya Dağı. Biz başka bir isimle bilirdik. Ama artık biz de Burseya diyoruz. İyi bir nişancı, elinde sağlam bir Kanas olsun oradan bu tarafta birini vurabilir. Yani o kadar yakınız. Birkaç ay önce o taraftan sürekli taciz edilirdik. Teröristler şehrimize sürekli füze attılar. 93 adet füze gönderdiler. 12 şehit verdik. Evlerimiz, dükkanlarımız yıkıldı. Ama bu saldırılar bizim daha fazla kenetlenmemize neden oldu. O füzelerin etkisi yarım saati geçmedi hiçbir zaman. Kilis halkı 30 dakika sonra normal hayatına döndü.
Devletimizle birlikte yaralarımızı sarmaya çalıştık. Kilis halkı güçlüdür. Kolay kolay yıkılmaz. Daha bir ay öncesine kadar sınır ötesinden sürekli top sesleri, silah sesleri gelirdi. Hareketlilik daha fazlaydı. Allah'a şükür Türk Ordusu var. Burseya Dağı ve ötesinde teröristler tek tek temizleniyor. Yakında hiç kalmayacak o teröristlerden.
Suriyeli misafirlerimiz de evlerine dönecek. Bakın o 3 milyondan fazla Suriyeli'nin göç ettiği dönemde yaklaşık 1 milyon Suriyeli Kilis'ten geçip Türkiye'nin başka bölgelerine dağıldı. O sıralarda Kilis halkı kapılarını ardına kadar açtı. Neredeyse her hane iki misafir ağırlar duruma geldi. Şimdi şehrimizde 124 binin üzerinde göçmen var. Bizden fazlalar. Bizim nüfusumuz 93 bin. Bu durum şehrin ekonomisini ciddi biçimde etkiledi. Kısa süre sonra Suriyelilerin terörden temizlenmiş vatanlarına geri döneceklerini düşünüyoruz..."
Büyük dayanışma
Aslında Kilis caddeleri ve o caddelerde yer tutmuş esnaflar askere, polise, devlet güçlerine dükkanların camlarına astıkları duyurularla nasıl destek verdiklerini net biçimde gösteriyorlardı. O duyurularda 'Türk askerine bu dükkanda tatlı bedava' yazısından 'Mehmetçiğe ve polisimize tıraş bedava' yazısına kadar her türlü esnaf desteği yer alıyor.
Esnaf kadar şehir halkı da güvenlik güçlerine olağanüstü destek veriyor. Evlerine çaya davet edenler, bekarların çamaşırına, ütüsüne yardım teklifi götürenler, eşi
Afrin tarafına gitmiş olanların evine yemek götürenler ilk aklımıza gelenler.
Sizin düşünceleriniz neler ?