1999-2000 sezonuydu. Tahmin ettiğiniz gibi ben de ‘ Ahmet Dursun, Seba gitsin’ sloganına değineceğim. Lige kötü başlamıştı Beşiktaş ama sonra toparlayıp Galatasaray ile şampiyonluk yarışına tutuşmuştu. Ahmet Dursun’un leblebi gibi gol attığı, kaptanlık pazubandının Şifo Mehmet’te olduğu, başkanın da Süleyman Seba olduğu yıllardı.
Babamın elini sıkıca tutup kapalı alta girmiştik. Elektronik bilet dönemi yeni başlamıştı sanki. Bir bilete 7 lira vermiştik. Üstümde olan yağmurluğu, kapalı üstten atılan minik kağıt parçalarının üzerimden bir hafta boyunca çıkmamasını, Ahmet Dursun’un Trabzonspor’a attığı golü ve tüm stadın ‘Ahmet Dursun, Seba gitsin’ diye bağırmasını asla unutamam.
Modaydı, ben de bağırdım.
O zamanlar hayat toz pembe. Takımından beklediğin tek şey onlarca gol atması ve yeryüzündeki bütün kupaları kaldırması. Taraftarlığın içselleşmediği, ‘Beşiktaşlılık duruşunun’ henüz dillenmediği günler... Seba çekip gitti, Serdar Bilgili geldi. Bilgili onun öğrencisiydi, ona da küfrettiler, o da gitti. Süleyman Ağabey’i gibi.
Biraz daha büyüyünce anladım Süleyman Seba’nın ne demek olduğunu. Gitsin diye bağırdığım günleri hayatımdan silebilirim. Nereden bilebilirdik ki, zengin babaların oğullarına oyuncak olarak Beşiktaş’ı hediye edeceklerini? Lal olsaydı da dillerimiz, öyle bağırmasaydı tüm kapalı.
Süleyman Seba gitti. Öbür tarafta güzel adam Vedat Okyar karşılayacak onu, Kazım Kanat da sohbete eşlik edecek. Beşiktaş’ın en güzel yıllarının canlı kanlı tanıkları eskileri yad edecek. Onların emanetini korumak Beşiktaş taraftarının işi.
Beşiktaş’ın geleceği, sadece yönetici kademesindeki Beşiktaşlılara bırakılmayacak kadar önemli.
Modaydı, ben de bağırdım. Affet bizi büyük başkan.
@cemkoparan
Son Dakika › Spor › Cem Koparan, Süleyman Seba'nın Vefatının Ardından Yazdı: Modaydı, Ben de Bağırdım - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?