"Asla Bu Yeterli Demem" - Son Dakika
Spor

"Asla Bu Yeterli Demem"

"Asla Bu Yeterli Demem"

Önümüzdeki hafta 40 yaşını devirecek ve yarın doğduğu şehre deplasmana gidecek olan Ryan Giggs, The Telegraph’a kapsamlı bir röportaj verdi.

23.11.2013 23:01

13 Premier League Şampiyonluğu, 4 FA Cup, 4 Lig Kupası, 9 Community Shield, 2 Şampiyonlar Ligi, 951 maç, 168 gol… ve bu Pazar, doğduğu şehre deplasmana gidiyor. Aklında, annesinin istediği beş bileti nasıl bulacağı sorusuyla…

Muazzam bir noktada ama onun için en önemli şey hala "önümüzdeki maç"… "Doğum günleri ve Noelleri bir futbolcu olarak yaşayamıyoruz, üzücü. Genelde antrenmanda oluyoruz, Noel günü Hull deplasmanında bir otelde olacağım, ama artık alıştım, 22 yıldır böyle."

Gelişim bitmez

Daima azimli, ipin ucun asla bırakmıyor. "Sürekli, durmaksızın, her sezon kendimi geliştirmeye çalışıyorum, yalnızca iyi oynamak bana yetmiyor. Spor bilimcilerine ve koçlara sürekli sorular soruyorum. Kendini salıp bir Cumartesi kötü oynamanın ne olduğunu biliyorum ve kendimi her zaman iyi oynamaya hazırlamak istiyorum".

Hiçbir zaman "bu iyiydi" demedim, daima ileriye bakıyorum. Maç bittiğinde sıradaki şey, "Çarşamba kiminle oynuyoruz" sorusudur. Muhtemelen futbolun tadınını tam olarak çıkaramıyorum, yalnızca birkaç saniye o hazzı alıp sonra sıradaki maça odaklanıyorum."

"Soyunma odasında hala öfkeliyim, bağırır, homurdanırım. Birisi bir hata yapmışsa söylerim, "ne düşünüyordun"u sorarım, çünkü yapmak zorunda olduğumu hissediyorum. Bunlardan ders almalarını umuyorum. İlk yıllarımda aynı şeyi Bryan Robson ve diğerlerinin bana yapması çok işime yaradı. Ototbüste oturup benim için dünyanın sonunun geldiğini düşündüğüm günleri hatırlıyorum. Ferguson gelip beni azarlamıştı, haftaya oynatmayacağını söylüyordu. Robbo gelip "Dinleme" derdi, "gençsin ve hata yapacaksın, bir dahaki maça kadar hazır olmaya bak."

Burası benim için mükemmel kulüp, gençlere şans veren mükemmel bir menajer… Kulübün tarihini anlamıştı ve genç takımda gördüğü oyuncuların A takımda neler yapabileceğini görüyordu, "Genç takımda yaptıklarının aynısını yap" derdi bana.

Oğlu futbol oynarsa

Oğlum futbol oynamayı seviyor, yapabildiğim kadar bahçede onunla oynamaya çalışıyorum. Çok zor iş, ama Allahtan dedesi var, antrenörlük işini o yapıyor! United'ın akademisinde, her hafta Cumaları gidiyor, Cumartesileri de okulda oynuyor.

Şu anda maç oynamasın, sadece tadını çıkarsın istiyorum. Daha yedi yaşında, ben on üç on dört yaşıma kadar arkadaşlarımla oynardım. 10 yaşından önce maç oynamasını istemediğimi akademideki antrenörlerine de söyledim, ama onlar da böyle yaparsak beş altı yaşından beri oynayanları yakalamak için çok uğraşması gerekeceğini söylediler. Son dönemde tüm kulüplerin akademileri gerçekten iyi iş çıkarıyor."

Çocukları spora özendirmek için elimden geleni yapıyorum. Oğlum futbol ve tenis oynuyor, kızım ata biniyor, dans ediyor, netbol, lacrosse ve krosla uğraşıyor. Her sporu sevdim ve bana futbol oynarken büyük faydaları oldu. Benden çok daha iri olanlarla rugby bile oynadım. Darbelerle baş etmemde bana çok yardımcı oldu. Futbola başladığım dönemde markajcılar karşılarındakini bir an önce yere indirmeye bakardı, vurmalarına bile izin verilirdi.

Robbo ve Brucey 'abiler'

Sheffield United maçında sağ bek beni tekmeliyor, sürekli bir şeyker söylüyordu ve bunlar oyunumu biraz etkilemişti. Robbo'ya "Bu sağ bek bacaklarımı kıracağını söylüyor" dedim. "Öyle mi? Sen ortaya geç, sola 10 dakikalığına ben gidiyorum" dedi. Yerlerimizi değiştik, biraz sonra geldi ve "tamamdır, şimdi yerine dön" dedi. Problem çözülmüştü! Robson oynadığında asla kaybetmeyeceğimize inanıyordum. Genelde kazanırdık. Ototriteye sahipti. Yeterince pas vermediğimde ya da çok fazla dribling yaptığımda bana söylerdi. O ve Brucey(Steve Bruce) benim için harikaydılar.

Geçenlerde Dubai'deydim ve Brucey'i gördüm. O 94 takımının karakteri vardı. Gücü ve hızı vardı. Ölümüne oynar, ölümüne mücadele ederdik ve hiçbir şeyin önemi yoktu, kazanacaktık. Incey(Paul Ince) gibi oyuncularımız vardı, takımı bitiş çizgisine kadar sürüklerdi. Artık çok daha az lider var. Pro-lisans eğitimi alıyorum ve oyunun Tony Adams, Robbo, Brucey, Keane gibi lider karakterleri aradığını konuşuyoruz. Hala Gerrard, Rooney ve Terry gibi benzer karakterler var ama azlar.

94 ruhu ve Cantona

94 takımında Eric Cantona vardı. "Çünkü Eric'te o aura vardı, sahada yaptıkları dışarıdaki herkesin ona tamamen farklı bakmasına sebepti ama soyunma odasında tamamen bizlerden biriydi. Brucey, Keany, Incey herkes gibi onu da tiye alırlardı.

Cantona, United'da bir kuşağın yetişmesine yardımcı oldu. "Eğer kenardan gelen bir acemiyseniz ve Cantona'nın vuruşlarını geliştirmeye çalıştığını görürseniz "o zirvedekilerden biri ve hala çalışıyor" diye düşünüp siz de çalışırsınız. Ama Beckham, Neville, Scholes, Butt zaten çalışırlardı. Herkes evinde oturup Eric'in çalıştığını görünce çalışmaya başlamadı. Bu çalışma arzusu içimize Eric Harrison tarafından yerleştirilmişti. Gençliğimde ortalarım berbattı, geliştirmek istiyordum.

Beckham

Ortalar soldan Giggs, sağdan Beckham'la yağıyordu. "Beckham, iyi oyunculuğunun yanı sıra mental olarak da çok güçlüydü. 98,99 ve 2000'de kesinlikle dünyadaki en iyi üç oyuncudan biriydi. Kimbilir kaç oyuncu topu solunda tutması için çabaladı ama David hep o bir adımı bulur ve topu Yorke, Cole ya da Sheringham'ın kafasına indirirdi."

Tüm spotlar Beckham'ın üzerindeydi ama arkadaşları ayaklarının yerden kesilmesini önlüyordu. "Muhtemelen Cantona gibiydi, Beckhamlar doğru yerdeydiler. Onunla gırgır geçerdik, "Seni seviyorum David" yazılı pankartların olduğu yerlere götürür ve "Becks, bir yere gidemeyiz" derdik. 98 Dünya Kupası'ndan elenişimizin ardından "Otobüste senin yanına oturmam, otobüsten seninle inmem, önce sen gidersin sonra biz geliriz" derdik. David için bunlar rahatlatıcıydı. 'Arkadaşlarımlayım' hissini verirdi."

Giggs, Beckham'la Ferguson'un ilişkisinin gerileyişine ve 'uçan krampon' olayına da yakından tanık olmuş: "Tam yanındaydım, vızıldayarak yanımdan geçti"

Beraber ve karşı karşıya oynadığı diğer oyunculardan da bahsediyor Giggs… "Galler milli takımıyla şut antrenmanı yapıyorduk. Neville Southall, Peter Schmeichel gibiydi. Doksandan topları çıkarırken güler ve "bugün beni geçemeyeceksiniz" derdi. Ian Rush, kısa çapraz koşuları ve bitiriciliğiyle beni çok etkiledi. Ole Gunnar Solskjaer gibiydi, sağ ayak, sol ayak, köşe. Gareth Bale'se Ronaldo gibi: Güç, fizik, heyecan vericilik.

Unutamadığı Juventus

"Juventus forması giyen Paolo Montero ve Ciro Ferrara oynarken en çok zorlandığım savunma oyuncularıydı. 'Top geçer adam geçmez' der gibiydiler. Eski tarz oyunculardılar. Old Trafford'da oynadığımız bir maçı hatırlıyorum. Sağ kanatta oynuyordum ve iki Juventus oyuncusunu geçtikten sonra karşımda Montero'yu gördüm. İçeri ortaladıktan sonra kendimi havada buldum. Ayaklarımı yerden kesmişti, arkasından bakıyordum ama o koşarak yerine dönüyordu. Onun için hiçbir anlamı yoktu. Sanırım pozisyonda kart görmemişti bile.

"O Juventus takımında Alen Boksic ve Alessandro Del Piero da vardı. Çok güçlü ve hızlı oyunculardı. Onlarla dişe diş mücadele etmekten büyük keyif almıştım. Yavaş oyun kuran bir takım değildi, bir İngiliz takımı gibilerdi. Benzerini şimdi Bayern Münih ve Borussia Dortmund'da da görebiliyoruz; hem güçlü, hem yetenekliler.

Messi ve Maradona

"Bizi Wembley'de mağlup eden Barcelona takımı, bugüne kadar karşısında oynadığım en iyi takımdı. Gördüğüm en iyi oyuncu olan Lionel Messi'ye sahiplerdi. Diego Maradona favori oyuncum, çünkü büyürken onunla ilgili harika anılarım vardı. İyi bir sol ayak, iyi bir balans, rakip oyuncuların onu tekmelemesi, Dünya Kupası'nda yaptıkları… Maradona için farklı hislerim var. Messi'de ise 'topu sağ ayağına almasını sağlayın' diyemiyorsunuz. Her zaman sol ayağına almayı başarabiliyor çünkü. Muhteşem bir oyuncu. Tekme atamıyorsunuz, yakalayamıyorsunuz. Yanınızdan geçip gidiyor.

Ronaldo

"Cristiano'ya bunu yapabilirsiniz. Ronaldo'yu çok iyi anlıyorum, Messi ile aynı zamanda oynamak oldukça zor ancak benim gözümde o hala bir fenomen, muhteşem bir yetenek. Portekiz'de, İngiltere'de ve İspanya'da bunu kanıtladı. O, Clive Allen ya da Tony Cottee değil. Sadece gol atan bir oyuncu değil, iyi bir driblingci, özel bir yetenek, güçlü ve bir sürü gol atıyor. Ben frikik kullanırken topu keserek falsolu bir şekilde kaleye yollamaya çalışıyorum. Ronaldo bunun ayağının üstü ile yapıyor ve kaleci topun nereye gideceğini anlayamıyor.

"Messi ve Ronaldo gibi yetenekler müdahalelerden kendilerini kurtarabiliyor. Bunu Januzaj'da da görebiliyoruz. Yavaş yavaş gelişiyor ancak onda da benzer özellikler var. En iyiler arasında olabilecek potansiyele sahip. Onunla ilgili heyecanlanmamak bir hayli zor ve kendisi için doğru olan kulüpte bulunuyor.

Fiziksel sertlik ve Scholes

"Ben çok sert müdahalelerle karşılaşmadım. Kendinizi müdahalelerden kurtarmak içgüdüsel bir şey. Birileri kayarak önümde müdahale yaptığında topu almalarına izin verirdim, çünkü dönüp yakalayabileceğimi biliyordum. Şimdiki sorun, artık onları yakalayamamam!

"Müdahale sanatı artık değişti. Oyuncular faul almak için uğraşıyorlar çünkü alacaklarını biliyorlar. Dikkatli olmanız gerekiyor. Hala antrenmanlarda da var bu; birbirimizle dişe diş mücadele edioruz ve kimse tekmelik kullanmıyor. Asla! 8'e 8 maçta bir takım öne geçiyor diğer takım rakibini ezmeye başlıyor. Bu Wayne de olabilir, çoğunlukla Scholesy olurdu! Scholesy birilerini indirirdi. Maçlarda, insanların kendisinin ne olduğunu iyi anlamasını isterdi. Scholesy'ye sorsanız, kendisini iyi müdahale yapan bir oyuncu olarak tanımlar. 'Ben zamanlama hatası yapıyordum, hala da yapıyorum.' Ayağımı sokmak istemediğimden değildi. İyi bir sprint atardı; bazen topu alırdı, bazen alamazdı.

"Bazen antrenmana çıkıyorsunuz, tuvalete gitmeniz gerekiyor ve çalılıkların arasına doğru gidiyorsunuz. O anda düşünmeniz gereken şu: 'Scholesy nerde?'. Ayağında bir top var mı? Eğer ayağında top varsa sizi vurmaya çalışır. Genellikle Gary Neville'ı vururdu. İngiltere'de yeterince övgü almadığı söylenir ancak Manchester United'da hak ettiği ilgiyi gördü Scholes. Burada etrafında bir takım oluşturuldu, kendisine uyan isimlerle oynadı. Butt, Keane gibi isimler. Onun için harika isimlerdi.

Robin van Persie

"Buradaki kilit nokta güçlü bir mental yapı. Robin (Van Persie) dünya çapında. Geldiğinde bize el verdi. Antremandaki ilk andan itibaren topu ne zaman ayağına alsa, evet, o gerçek bir oyuncuydu. Geçen sene zaman zaman iyi oynamadığı maçlar oldu ama kazandıran golleri attı, tıpkı Eric gibi. O Arsenal'deyken kornerleri neden O'na kullandırdıklarını ve ceza sahasında düşünmediklerini hep irdeliyordum.  Bize geldi ve geçen sene kornerlerden çok fazla gol kaydettik."

Wayne Rooney

"Wayne, Cristinao'ya benzer. Güçlü, harika bir golcü, çalımları ve koşuları müthiş. Her zaman fittir, aç ve iştahlı ama mutludur. Fenomen bir oyuncu olduğunu düşünüyorum."

Bu yaz Rooney kariyerinin devamı konusunda kararsızlığa düşünce Giggs onunla konuşmuştu. "Ben, insanların isteklerine saygı duyan bir insan olmakla beraber ondan kalmasını istedim. Burası senin evin. Bobby Charlton'ın rekorları senin önünde. Bunlar inanılmaz rekorlar ve gerçekten onları geçme şansını geri mi çevireceksin?"

Şimdiki gençler

Rooney takımda kaldı ama oyun değişmeye devam ediyor." Büyük problemlerden biri şu: Eskiden koçla ve takım arkadaşlarımızla maçlar hakkında, futbol hakkında çok daha fazla konuşurduk. Şimdi bu çok daha az, tüm eski profesyonel oyunculara sorabilirsiniz. Şimdiki genç oyuncular genellikle telefonları ile internette, twitter'da ya da başka bir sosyal ağda. Ben ilk geldiğimde takımda sadece Paul Parker'ın mobil telefonu vardı ve bu büyük bir şeydi. Öyle ya da böyle maçlar hakkında, oyun hakkında konuşulurdu. Bunun takım ruhuna ya da kimyasına kötü etki ettiğini söylemek istemiyorum, burada her zaman için iyi bir takım ruhu vardır. Hala zaman zaman koçlayız ve zaman zaman özellikle Avrupa yolculuklarında uçakta oyunlar oynuyoruz."

"Kendimi twitter'da düşünemiyorum. Oyuncular insan ve eğer birebir kötü iletişimler alırsanız illa ki etkilenirsiniz. Eğer gazetede olumsuz bir şey varsa okumayabilirsiniz ama Twitter'da kaçmanız mümkün değil ve sonuçları iyi olmayabilir."

Rakip taraftarlar

"Avrupa'da nereye gitsem çok iyi karşılanıyorum. İtalya'da, İspanya'da Atletic Bilbao ve Real Madrid taraftarlarından, keza Londra'da. Geçen hafta bir taksici West Ham'lı olduğunu ama favori oyuncusunun ben olduğumu söyledi. West Ham, defalarca United tarafından çok kötü benzetilmiş bir takım ve bizi pek sevmezler… Defalarca bana "sen bitiksin, sen yaşlısın" dediklerini duydum maçlarda. Liverpool'da da durum çok kötü değil aslında. Bana saygı duyduklarını umuyorum. Benim onlara büyük saygım var. Her zaman Anfield deplasmanının en zor maç olduğunu düşündüm. United taraftarı Gerrard'a büyük saygı duyar, aslında futbol taraftarı iyi oyunculara her zaman müteşekkirdir.

Tek kırmızı ve Cardiff

Oyun stili herkesin özeneceği bir tarz. Harika bir oyuncu ve aynı zamanda iyi bir disiplin(ceza) tablosu var. Kariyerinde tek kırmızı kart var, onu da Galler formasıyla görmüştü. "Keown'la Nistelrooy'un kavgasında atıldım, Ruud'a yapışmış oradan uzaklaştırmaya çalışıyordum."

Moyes'ten tek gelen mesaj tek kelime: "Bisikletler". Artık Giggs için antrenmana, o zamana karşı savaşa dönüş zamanı. 40 yaşını kutlayacak mı? "Önceden kutladım, geçen ay ailemle ve arkadaşlarımla, 30 kişi Gleneagles'e gittik." ya sonrası? Dönüş ve sıradaki maça odaklanış…

Bu pazar Cardiff… "Bir gün Cardiff'te oynayacağımı hiç düşünmemiştim. Benim için doğduğum yerde oynamak, hele ilk 11 başlayabilmek muhteşem olur. Çok duygusal. Bütün hafta meajlar aldım. Annem bugün mesaj attı ve Pazar gününe 5 bilet istiyor. Harika… Yeni bir gün, yeni bir mücadele."

Kupaları:

Premier League(13): 93,94,96,97,99,2000,01,03,07,08,09,11,13

FA Cup(4): 94,96,99,04

League Cup(4): 92,06,09,10

Community Shield(9): 93,94,96,97,03,07,08,10,13

Şampiyonlar Ligi(2): 99,08

Süper Kupa(1): 91

Kıtalararası Kupa: 99

Kulüpler Dünya Kupası: 08

Toplam: 35 kupa

Rekorları:

Premier League'de en çok şampiyonluk gören oyuncu(13)

Premier League'de en çok maça çıkan oyuncu(611)

Premier League tarihinin en çok asist yapan oyuncusu

Premier League'de üst üste 21 sezon gol atan tek oyuncu

Şampiyonlar Ligi'nde 16 değişik sezonda gol atabilen tek oyuncu

Şampiyonlar Ligi/Şampiyon Kulüpler Kupaları'nda en çok gol atan Britanyalı

En fazla Şampiyonlar Ligi oynayan oyuncu

Manchester United formasını en fazla giyen oyuncu

Manchester United formasıyla en fazla ilk 11 çıkan oyuncu(781 maç)

Manchester United formasıyla Premier League'de 100 gole ulaşan ilk oyuncu

Şampiyonlar Ligi'nde gol atan en yaşlı oyuncu(37 yıl 289 gün, 14 Eylül 2011 Benfica maçı)

Olimpiyatlarda gol atan en yaşlı oyuncu(38 yıl 243 gün, 29 Temmuz 2012 BAE maçı)

Bireysel Ödüller:

2 kez Premier League'de Yılın genç oyuncusu(92,93), 1 kez ligde yılın en iyi oyuncusu(2009), gibi ödüllerin de arasında olduğu 30 ödülünün yanı sıra Selford Üniversitesi'nden fahri doktorası gibi özel ödülleri de var.

Kaynak: TotemSpor.Com

Son Dakika Spor 'Asla Bu Yeterli Demem' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement