*Bu yazı ilk olarak Sports Illustrated'de
yayımlanmış
ve Tifosi Blog ekibi tarafından Türkçe'ye çevirilmiştir.
Dortmund ve Bayern arasındaki maçın ilk 10 dakikasında Borussia Dortmund iki kez sağdaki boşluklardan yararlanarak tehlikeli pozisyonlar üretti. Thorgan Hazard iki kez tehlikeli noktalarda topla buluştu ve Haaland’a tehlikeli bir orta açması an meselesiydi. İki seferde de bir anda kadrajda kırmızı bir forma belirdi ve bize aslında orada bir boşluk olmadığını gösterdi.
Muhtemelen bir zaman sonra Alphonso Davies’in hızına hepimiz alışacağız ama o zaman henüz gelmedi. Sahada hızlı başka oyuncuların olması ve zirve seviye oyunculara karşı oynaması onun hızından büyülenmemize engel değil.
Elbette hızın tek başına yeterli olmadığını Usain Bolt’un Central Coast Mariners’taki maçlarında gördük. Yine de süratin, performansın en önemli yardımcılarından olduğu inkâr edilemez. Özellikle de bek oynuyorsanız. Davies’in aniden en iyilerden birine dönüşmesinde de pozisyonun geçirdiği evrim başrolde.
Pozisyonun adı (İngilizce’de ‘full-back’) bile şu an kulağa oldukça garip geliyor ve anlamak için yapabileceğimiz tek şey geçmişe dönmek. FA 1863’te kurallarını kaleme aldığında takımlar genellikle bir geride kalan oyuncu, iki ‘half-back’ (Türkçe’ye de ‘haf’ olarak çevrilmiştir) ve yedi forvetle oynuyordu (bir de kaleci var tabii, ama onun da resmiyet kazanması için biraz daha zamana ihtiyaç vardı). Yaklaşık 60 yıl sonra, en yaygın diziliş 2-3-5’e dönüşse de terimler hala aynıydı. Backler, halflar ve forvetler.
1925’te ofsayt kuralının değişmesiyle birlikte ön taraftan bir oyuncu daha arkaya alındı ve beklerin arasına santrhaf (centre-half) adıyla yerleşti. 50’lerin sonunda bir hafın daha geri alınmasıyla geri dörtlü oluşunca kanatlardaki bekler için hem rakibin kanat oyuncularını marke etmek hem de hücuma çıkmak epey kolaylaştı. Artık efsane beklerin ‘önü açılmıştı’: Nilton Santos, Silvio Marzolini, Giacinto Facchetti…
Pozisyon 90’lara kadar olan süreçte futbol ile birlikte gelişmeye devam etse de kırılma noktası Jack Charlton’ın araştırmasıydı. Charlton’a göre bekler taktiksel olarak en önemli oyunculardı çünkü önlerinde oldukça fazla boş alana sahiptiler. Beklerin hücum adına arz ettikleri önem günbegün arttı ve Bayern gibi takımlarda savunmadaki önemlerinin önüne geçti.
Maçlar artık bir gurur ve inat savaşına döndü; taç çizgisi yakınlarında, kanatlar ve beklerin üstün olmak için girdiği bir mücadele (merkezdeki durum ve topa sahip olmanın da izin verdiği ölçüde tabii). Dortmund’un o maçta hedefi de 3-4-2-1 dizilişlerinin Davies’i oyundan düşürmesiydi. Sağ oyun kurucu olarak önce Hazard, ardından Sancho ve arkalarındaki Hakimi’nin çabaları yeterli olmadı. Davies önemli bir sınavdan tam notla geçmeyi başardı.
Bu başarısındaki en büyük payeyi disiplinine ve doğuştan gelen oyunu okuma yeteneğine verebiliriz. Vancouver Whitecaps’ten Davies’in antrenörü olan Carl Robinson, Sky’a verdiği röportajda şu tespiti yapmıştı: “O zaten her şeyi kendi kendine yapardı. Benim öğretmeme gerek kalmadan. Diğerlerinden ayrıldığı noktalardan biriydi.”
Elbette burada hızın rolü kritik. Hücuma katılan her bek arkasında bir boş alan bırakır. Eğer bekiniz hücuma katılacaksa buna uygun bir savunma planınız olmalıdır. Daha önce Gerard Pique’nin Dani Alves’in arkasındaki boşlukları kapamasının bir benzerini de o pozisyonda zaten deneyimi olan Alaba yapıyor. Yine de Davies’in hızı olmasaydı bu planın başarılı olmuş olup olmayacağını söylemek zor.
Birebir savunmasında eksikler olduğunu iddia edenler var ve haksız olduklarını da söyleyemeyiz. Fakat Davies bu eksiği sürati sayesinde rahatlıkla kapatabilir. Ayrıca bu Davies’in yeni yeni alıştığı bir pozisyon. Niklas Süle ve Lucas Hernandez’in sakatlıkları olmasa böyle bir Davies görmeyebilirdik. Sahada geçirdiği her dakika onu daha iyi yapıyor ve bunu Robinson’ın da bahsettiği oyun zekâsıyla birleştirince oyununu daha ne kadar geliştirebileceği hakkında bir fikir sahibi oluyoruz.
Hansi Flick, Der Klasikker galibiyetinden sonra “Alphonso genç yaşına rağmen gayet iyi ve olgun bir performans ortaya koyuyor.” demişti. “Hızlı. Süratini anlamak için hiç de kolay olmayan Hakimi ve Sancho gibi rakiplere karşı yaptıklarına bakabilirsiniz. İkisini de kontrol altında tutmayı başardı.”
“İleriye yaptığı koşulardan ziyade beni en çok etkileyen savunurken vücudunu kullanarak müdahalelerde bulunabilmesi. Kendi bölgesini tamamıyla korudu, performansından dolayı çok mutluyum. Aslında hücumlarda bize daha fazla yardımcı olabilir ama elbette hala gelişim sürecinde.”
19 yaşındaki Kanadalının oyununu geliştirmek adına önünde uzun yıllar var. Ve Bundesliga’daki ilk 30 maçına bakacak olursak, sol bek pozisyonunun geleceği o olacak gibi gözüküyor.
Son Dakika › Spor › Alphonso Davies’in hızlı yükselişi ve sol bek pozisyonunun geleceği - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?