Beyrut’ta doğan ve eğitimini Kahire Amerikan Koleji’nde tamamlayan Steve Kerr, Lübnan’daki iç savaştan korkuyordu ama oradan ayrılırsa aklının sürekli olarak ailesinde kalacağını biliyordu. Zira Kahire’deki eğitimi sayısız uçaklı bombardımanın, kundaklamaların ve terör saldırılarının eşliğinde devam etmişti. Tabii basketbol konusundaki yeteneği takıntılı bir tutkuyla birleşince, ABD’ye gitmek ideal bir seçimdi.
18 Ocak 1984, Beyrut Amerikan Üniversitesi, Lübnan. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ailesiyle birlikte Beyrut’a taşınan Malcolm Kerr, her gün olduğu gibi o gün de üniversitedeki dersine geç kalmamak için evinden birkaç saat erken çıkıyordu. Ortadoğu tarihi ve Arapça konusunda uzmanlaşan doktor için sıradan bir ders günüydü. Sıra dışı bir olay yaşanmamıştı.
Malcom Kerr okuldaki işini bitirdikten sonra odasından çıkıp merdivenlere doğru yürüdüğü sırada ise karşısına iki silahlı adam dikildi. 52 yaşındaki Kerr, biri kafasından bir diğeri göğsünden olmak üzere iki yerinden vuruldu ve olay yerinde hayatını kaybetti. Lübnan’daki iç savaşın taraflarından İslami Cihat Örgütü saldırıyı üstlenmişti.
Birkaç saat sonra, Arizona Üniversitesi’nin yatakhanesi, ABD. Arizona Wildcats’te ilk senesini geçiren Steve Kerr, o gece uyumakta zorluk çekiyordu. Kampüsün kütüphane bölümünde bir roman okurken içeriye koçu Lute Olson’ın girdiğini görünce şaşırdı. Olson, genç oyuncusuna babasının durumunu anlattığında birkaç dakika sessizlik yaşandı. Sonrasında Kerr kütüphaneden çıkıp sokağa yöneldi ve koşmaya başladı.
Yarım saat dolmadan yatakhaneye döndüğü zaman takım arkadaşları ve koçunun kendisini beklediğini gördü. Olson, Kerr’e Beyrut’a gitmesi için her şeyin ayarlandığını söyledi fakat genç oyuncu bunu reddetti. Ertesi gün takımının oynayacağı maça çıkacağını söyledi.
Steve, ertesi gün maç sona erdiğinde, 5/7’le 12 sayı üretmiş ve takımının maç içinde yakaladığı 11-0’lık seride sekiz sayı atıp bir asist yaparak maçın kilit oyuncusu olmuştu. O dönemler takımın oyun kurucusu olan Brock Brunkhorst’ın, “Biz ona Buz Adam diyoruz. Çünkü böylesine bir trajedinin ardından maça çıkıp rakibi neredeyse tek başına yıktı.” sözleriyle övdüğü Kerr için dört senelik kolej kariyerinin ardından NBA zamanı gelmişti.
İlk sıraları fazlasıyla sönük olan 1988 Draftı’nda Phoenix Suns tarafından 50. sıradan seçilen Steve için ilk aylar hiç de kolay değildi. Kolej döneminden beri kendisini alay konusu yapan ince fiziği dönemin sert basketboluna ters düşüyordu. Savunmada ve temaslı hücumda genelde kaybeden taraf oluyordu.
Suns’daki bir senelik macerasının ardından Cleveland Cavaliers’a takaslanırken, dört sene boyunca bench oyuncusu rolünü üstlendiği Cavs’te de aradığını bulamamış ve oradan Orlando Magic’e takaslanmıştı. Ertesi yıl yaz arasında kontratı sona erince şansını bir de Chicago Bulls’la denemeye karar verecekti.
Michael Jordan’ın emekliliği sonrası kısa bir duraklama dönemine giren Bulls, Majestelerinin 1994-1995 sezonunda basketbola geri dönmesiyle yeniden hanedan oluyordu. Bu dönüş Bulls’a hanedanlık getirirken Steve Kerr’ün basketbol hayatını da olumlu yönde etkiliyordu.
1995-1996’da Chicago Bulls ile kırılmadık rekor bırakmayan ve uzak menzilli şutları ve oyun yönetme kabiliyetiyle genelde takımın vazgeçilmezlerinden olan Kerr, oyunculuk kariyerinin zirve noktasına 1997 yılında ulaştı. Zira 1997 NBA Finalleri’nin altıncı maçının clutch şutunu Jordan’ın pasında isabete çevirmesiyle tarihin unutulmaz karelerinden birinde başrolü alıyordu.
Kerr, Phil Jackson’ın Bulls’uyla geçirdiği muazzam yılların ardından 1998 yazında bir başka dehanın antrenörlüğünü yaptığı San Antonio Spurs’le anlaştı. Jackson yönetiminde üçgen hücumu, geleneksel dönemin “pace” setlerini ve adam değişim savunmasını öğrenmişti. İki şampiyonluk yüzüğü daha kazandığı Spurs’te ise Popovich’in “sisteme göre oyuncu” felsefesinin mikro parçalara değer verme konusundaki sonuçlarını görüyor ve savunma bilgisini arttırıyordu.
2003 yılında ise sakatlıklar ve tempo sorunu Kerr’ün parkelerdeki sıfır kollu yaşantısını bitiriyordu. Sırada takım elbiseleri giyip analiz yapmak vardı. Yavaş yavaş basketbola entegre olan teknoloji sistemlerini hücum setlerine uygulamasıyla adını duyurmuş ve bazı NBA takımlarının menajerlerinin dikkatini çekmişti.
Kerr’ün saha dışındaki yolu yorumculuktan basketbol operasyon müdürlüğüne evrilir ve Phoenix Suns’la bir kez daha kesişir. Ancak Kerr orada yine aradığını bulamaz. 2010 yazında Suns’tan ayrılıp ekrana başına döndüğünde bu seferki yolculuğu bir başka saha dışı göreviyle, baş antrenörlükle sona erer. Dönemin yeniden yapılanmaya giden takımlarından Golden State Warriors’ın yönetimi, Kerr’ü baş antrenörlüğe getirdiğini açıklar.
O tarihten sonra yaşananlar ise hemen hemen herkes tarafından biliniyor. Steph Curry, Klay Thompson ve Draymond Green’in başını çektiği nüveye bazı sezonlarda Harrison Barnes, Leandro Barbosa, Andrew Bogut gibi ortalama parçalar, bazı sezonlarda ise Kevin Durant gibi bir süper yıldız eşlik eder. Beş sezonda üç NBA yüzüğü kazanılır. 2019 Finalleri’nin ardından KD’nin takımdan ayrılması ve sezon sonu sakatlığı ile Thompson’ın çapraz bağlarını kopartması, hanedanlığın sona ermesine neden olur.
Kerr yönetimindeki Warriors hanedanlığında dikkat çeken üç unsur vardı. Birincisi, geleneksel üçgen hücumun “pace&space”e uyarlanmış tempolu hâli, ikincisi mikro parçaların ne kadar önemli olduğunun ispatı ve son olarak uzun sezonlar boyunca dominant olmak. Bunlar fazlasıyla tanıdık geldi değil mi? Phil Jackson’ın üçgen hücumu ve hanedan Bulls’u, Gregg Popovich’in felsefesi ve mikro katkıya verdiği önem ve son olarak Suns baş antrenörlüğü yapan Mike D’Antoni’nin yaratıcılarından olduğu pace&space hücumu.
Steve Kerr, gençliğinde yaşadığı trajedileri bir motivasyon olarak kullanan ve basketbol kariyerini hem saha içinde hem de saha dışında sağlam temellere dayandırarak inşa eden bir baş antrenör. Şimdilerde ise hanedanlık sonrası çöküşü en az hasarla geçip eski günlerine bir an önce dönmeyi hedefliyor.
Son Dakika › Spor › Acıların ve başarıların insanı: Steve Kerr - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?