SU İÇMEYİ UNUTMAYIN
Serbest radikalleri hızla vücuttan uzaklaştırmasıyla bilinen su, aynı zamanda kanser önleyici etkiye de sahiptir. Bu maddeler böbreklerden idrarla, deriden terle, bağırsaklardan dışkı yoluyla atılır. Bu nedenle her gün günde 2 ile 2,5 litre su tüketilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
BOL POSALI BESLENMEYE ÖZEN GÖSTERİN
Kanserler üzerine yapılan araştırmalar, az posalı gıda tüketen toplumlarda kolon ve rektum kanserlerinin daha yaygın olarak görüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Yüksek posalı besinler, daha hacimli atık maddesi oluşturarak kanser yapıcı maddelerin hızla dışkıyla atılmasını sağlar ve kanser riskini azaltır. Bu nedenle kolon kanserine karşı bol posalı besinler tüketmeye özen gösterilmelidir.
KIRMIZI ET TÜKETİMİNİ SINIRLANDIRIP, İŞLENMİŞ ET ÜRÜNLERİNDEN UZAK DURUN
Fazla kırmızı et tüketimi kolon kanseri riskini tetikliyor. Çünkü fazla kırmızı et tüketimi, kanserojen heterosiklik aminlerin ve nitrozaminlerin oluşumuna zemin hazırlayarak kansere yol açabiliyor. Bu nedenle haftalık kırmızı et tüketimi 500 gramdan az olacak şekilde sınırlandırılmalıdır. Ayrıca günümüzde salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünleri de kahvaltı sofralarından eksik edilmiyor. Fakat bu ürünlerin tüketimi, üretim esnasında içerisine kanserojen özellik taşıyan birtakım koruyucu ve katkı maddelerin katılması nedeniyle insan sağlığı için ciddi riskler taşıyor. Bu nedenle işlenmiş gıdalardan kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Ayrıca mangalda yakılarak pişirilen etlerinde önemli bir kansorejen olduğu unutulmamalıdır.
MEYVE VE SEBZE TÜKETMEYİ İHMAL ETMEYİN
Yüksek kalori içeren karbonhidratlarla beslenmenin yanı sıra yetersiz meyve sebze tüketimi de kanserojen özellikteki nitratın nitrite dönüşümüne yol açabilir. Bu dönüşüm ise kanseri tetikleyebilir. Çünkü antioksidan ve anti proliferatif özellikteki meyveler vücutta, bağırsak iç yüz tabakasının çoğalmasını ve bağırsakta polip oluşumunu engeller. Ayrıca safra asitlerini bağlamak ve bağırsak hareketini arttırarak bağırsaktaki zararlı maddeleri dışarı atmak gibi önemli katkılar sağlar. Bu sebeple en az bir porsiyon meyve tüketmeye dikkat edilmelidir.
BESLENMENİZE KALSİYUM KAYNAKLARINI EKLEYİN
Kalsiyum içeren besinler kolon kanserine karşı koruyucu etki ile bilinir. Çünkü kalsiyum, kolonda safra ve yağ asitlerini bağlar. Günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayabilmek için yeteri kadar kalsiyum alınmalıdır.
SİGARA VE ALKOLÜ HAYATINIZA ALMAYIN
Sigara ve alkol tüketimi kolon kanserini tetikleyen önemli nedenler arasında yer alıyor. Aktif kullanıcılar sigara ve alkolü acilen bırakmalı, henüz kullanmayan kişiler ise kesinlikle uzak durmalıdır.
D VİTAMİNİ YETERSİZLİĞİNE DİKKAT EDİN
Yapılan araştırmalarda, D vitamini eksikliği olan kişilerin diğerlerine oranla daha fazla kolon kanseri riski taşıdığını göstermiştir. Bu nedenle D vitamini düzeyinin gereken seviyede olmasına dikkat edilmelidir.
FAZLA KİLOLARDAN ARININ
Aşırı kilolu yada obez teşhisi konan kişiler önemli oranda kolon kanseri riski taşıyorlar. Kolon kanserinden korunabilmek için ideal ağırlığa ulaşılmalı ve bu ağırlık korunmalıdır. İdeal ağırlığa sahip olabilmek için ise gereken beslenme alışkanlıkları günlük yaşama uyarlanmalıdır. Kilo problemi kişisel diyetlerle çözülemiyorsa bir uzman desteğine başvurulmalıdır.
Bu önlemlere rağmen kanseri düşündüren kansızlık, bağırsak alışkanlığında değişim, istemsiz kilo kaybı ve rektal kanama gibi belirtiler görülüyorsa mutlaka gastronteroloji uzmanı, iç hastalıkları uzmanı, genel cerrah veya aile hekimlerine başvurulmalıdır. İlgili uzman muayene ederek, gerekiyorsa kolonoskopi yapılmalı ve özellikle kanserin öncü belirtileri olan polipler varsa çıkarılmalıdır. Ayrıca yapılan tetkikler sonucunda kanser teşhis edildiyse hasta, cerrahi, medikal onkoloji ve radyasyon onkoloji uzmanlarınca tedavi edilmelidir.
Son Dakika › Sağlık › Meyve ve Sebzeyi, sadece 'kilo vermek' için tüketmeyin! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?