MEME kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu ve Türkiye'de her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalandığını ifade eden Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Ebru Öztürk, aile üyelerinde meme kanseri görülen birinci derece yakının olması, hiç doğum yapmamış olmak, genetik mutasyonlar, obezite gibi etmenler meme kanseri açısından risk faktörü olarak değerlendirilmektedir diye belirtti. Prof. Dr. Öztürk; "Kanser tedavisi sürecinde alınan radyoterapi ve kemoterapi üreme hücrelerine doğrudan zarar vermektedir. Meme kanseri teşhisi alan kadınlar yumurta ve embriyo dondurarak anne olma şansını koruyabilir. Bu sebeple kanser teşhisi konulan kadınlara alacakları tedaviden önce eğer bekarlarsa yumurtalarını dondurmalarını, evli iseler embriyolarını dondurmalarını önermekteyiz. Dondurma işlemleri sayesinde anne olma şanslarını koruyan kadınların tedavileri tamamlanıp sağlığına kavuştuktan sonra çocuk sahibi olmaları mümkündür" ifadelerini kullandı.
Meme kanserinde erken teşhis hayati önem taşımaktadır, bu sebeple her kadının oluşabilecek belirtileri dikkate alıp rutin doktor kontrollerini ihmal etmemesi gerekmektedir. Memede veya koltuk altında ele gelen kitle, meme başında akıntı, meme başında içe çekilme veya şekil bozukluğu, meme başı derisinde soyulma ya da kabuklanma, meme cildinde yara veya kızarıklık, meme cildinde ödem veya içe doğru çekilme meme kanserinin başlıca belirtileri arasında sıralanmaktadır diye ifade eden Bahçeci Tüp Bebek doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Ebru Öztürk; "Hiç doğum yapmamış olmak, ilk adetin erken yaşlarda görülmesi, geç yaşta menopoz, obezite, birinci derece yakınlarda meme kanseri hikayesinin bulunması ve genetik mutasyonlar meme kanseri açısından risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken evre meme kanseri, belirti olmadan mamografi ve meme ultrasonografisi ile saptanmaktadır. Dolayısı ile erken teşhiste tedavi edilebilecek olan meme kanserine yönelik taramaların ihmal edilmemesi, geç kalınmadan müdahale edilmesi kritik seviyede önem taşımaktadır" diye belirtti.
'KANSER TEDAVİSİ TAMAMLANAN HASTA 2 YIL SONRA ANNE OLMAYA HAZIR OLUR'
Prof. Dr. Öztürk, "Kanser tedavisi sürecinde alınan kemoterapi ve radyoterapi kanser hücrelerine sitotoksik etki yaparken aynı hücre öldürücü etkisini yumurta ve sperm gibi üreme hücreleri üzerinde de gösterir. Bu tedavilerin üreme hücrelerinin kaybı başta olmak üzere adezyon gibi yan etkilerinin bulunması kadın üreme sağlığına zarar verir. Kemoterapi ve radyoterapi alan hastaların tedavi sonrası doğal yolla gebelik elde etme şansı verilen tedavi ajanına, tedavinin dozuna ve süresine bağlı olarak değişir ancak bu ihtimalin düşük olduğunu söylemek mümkündür. Bu sebeple kanser tanısı alan kadınların kemoterapi ve radyoterapi işlemlerinden önce yumurta ya da embriyolarını dondurmaları tedavi sonrasında anne olma şanslarını korumak adına alınacak en etkili önlemlerden biridir. Üreme fonksiyonlarını koruyucu bu yaklaşımlardan faydalanmaları kanser tedavileri tamamlandıktan sonra anne olma hayallerine kavuşmalarına yardımcı olacaktır. Kanser tedavisi tamamlanan hasta 2 yıl sonra anne olmaya hazır olur. Meme kanseri teşhisi alıp yumurta veya embriyo dondurmak isteyen kadınlarda yaş faktörü de önem taşır. Ne kadar erken yaşta yumurta ve embriyo dondurulursa tüp bebek başarısı o kadar yüksek olur. Kanser hastalarına patoloji raporu ile birlikte çıkarılan üç hekim imzalı yumurta dondurma raporu ile yumurta dondurma işlemi yapılabilir" dedi.
'ÜREME FONKSİYONLARINI KORUYUCU YAKLAŞIMLARDAN FAYDALANILMALI'
Yumurta ve embriyo dondurma işlemi yasal olarak beş yıl süresiyle yapılsa da hasta onayıyla sürenin uzatılabildiğini aktaran Prof. Dr. Öztürk, "Meme kanseri tedavisinde bazı hastalar için cerrahi operasyon yapılması kararı alınabilir. Sadece cerrahi operasyon yapılan, kemoterapi veya radyoterapi almamış olan meme kanseri hastalarının üreme fonksiyonları üzerinde pek fazla olumsuz etki izlenmemektedir. Meme kanseri teşhisi alan kadınlar hastalığın şokuyla birlikte tedavilerine odaklanıp yumurta ya da embriyo dondurma işlemi yapmamış ise kanser tedavisi sonrası hastanın yumurtalık rezervi ve yaşına bağlı olarak tüp bebek tedavisi denenebilir ancak sınırlı sayıda ve kalitesiz yumurtalar ile bu tedavinin başarısı oldukça düşük olacaktır. Bu sebeple hastaların üreme sağlığını korumaya yönelik dondurma işlemleri konusunda farkındalıklarının artırılması ve bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı.
'EMBRİYO DONDURAN HASTALARIN UYGUN GÜN VE ZAMANLAMAYLA EMBRİYO TRANSFERİ PLANLANMAKTA'
Prof. Dr. Ebru Öztürk son olarak şunları söyledi:
"Kanser teşhisi konulan hastalarda üreme sağlığını korumak amacıyla bekar hastalara yumurta dondurulması, evli hastalara ise embriyo dondurulması son yıllarda sıklıkla kullanılan yöntemlerden biridir. Dondurma işleminin etkin ve güvenli yapılabilmesi için bu hizmeti veren merkezin deneyimli, aynı zamanda teknolojik altyapısı güçlü bir embriyoloji laboratuvarının olması gerekmektedir. Dondurulan üreme hücreleri laboratuvarda vitrifikasyon adı verilen yöntem sayesinde özel sıvılar ve teknikler kullanılarak dakikada 10.000 °C'lik bir ısı düşüşü sağlanarak dondurulur ve kullanım zamanına kadar da eksi 196°C'de muhafaza edilir. Gebelik planlandığı zaman başvuran hastanın yumurtaları çözdürülür ve tüp bebek işlemine başlanır. Embriyo donduran hastaların da uygun gün ve zamanlamayla embriyo transferi planlanmaktadır."
Son Dakika › Sağlık › Meme Kanseri ve Üreme Sağlığı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?