Türkiye'de HES kodu sorgulaması ve sosyal mesafenin sağlanabildiği kapalı alanlarda maske takılması uygulamaları tamamen kaldırıldı. Peki vaka sayıları ve ağır hasta sayısındaki azalmanın gerekçe gösterildiği bu yeni uygulamalar, toplum sağlığı açısından riskli mi?
Sağlık Bakanlığı tarafından 2 Mart'ta açıklanan yeni kararlara göre, açık havada ve "sosyal mesafenin uygulanabildiği ve uygun havalandırma koşullarının bulunduğu kapalı yerlerde" maske kullanımı zorunluluğu kaldırıldı.
Alışveriş merkezleri (AVM), tiyatro, halı saha gibi belirli alanlara girecek veya otobüs, tren, uçak gibi toplu ulaşım araçlarını kullanacak kişilere HES kodu sorgulaması sona erdi.
Okul, hastane, sinema, tiyatro gibi kişiler arasında gerekli sosyal mesafenin sağlanamadığı kapalı yerler ve her türlü toplu ulaşım araçlarında maske kullanım zorunluluğu ise devam edecek.
BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar, Türkiye'de Covid-19 salgının hafiflediğini ancak tedbirlerin "kademeli olarak" kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Aşılama oranının artırılması gerektiğini belirten hekimler, henüz bu tedbirlerin gevşetilmesine olanak sağlayacak toplum bağışıklığının sağlanmadığını değerlendiriyor.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, özellikle Şubat ayı sonundan itibaren vakalarda ciddi bir azalma olduğunu kaydediyor.
İlhan, salgınla mücadelede Türkiye'de toplumsal yöntemlerden daha çok aşılamanın ve bireysel korunma yöntemlerinin ön plana çıktığı bir sürece girildiğini belirtiyor:
"Bu uygulamaları, kademeli normalleşme diye düşünmek mümkün. Maskeyle ilgili sürekli vatandaşlardan gelen olumsuz geri bildirimler söz konusuydu.
"Aşılamada da belli bir seviyeye gelindiği düşünüldüğünde -tabii daha iyi olmak gerekiyor ama-, böyle bir yaklaşıma gidildiği kanısındayım. Son kararı Sağlık Bakanlığı veriyor."
'Toplum sağlığını hiçe sayan bir karar'
Ankara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç ise Ankara'da servislerde yatan Covid-19 hasta sayısında düşüş olduğunu ancak yoğun bakımlardaki yoğunluğun devam ettiğini söylüyor:
"Yoğun bakımda yatan hastalarımız çok uzun süreli yatıyorlar ve ne yazık ki bu hastalarımızın yüzde 90'ı aşı programını tamamlamamış hastalar."
Son iki hafta içerisinde günlük ölüm sayılarının 170-300 arasında değiştiğini hatırlatarak, bu tabloya bakıldığında salgının 'tüm yakıcılığı' ile devam ettiğini değerlendiren Karakoç, maske tedbirinden vazgeçilmesini eleştiriyor:
"Her gün ortalama günde bir uçak dolusu insan hayatını kaybettiği bir ortamda sanki salgın bitmişçesine bir açıklama yapılması büyük talihsizlik.
"Bu talihsiz ve toplum sağlığını hiçe sayan açıklama yapıldığı gün, bilim kurulu üyelerinin hepsi yüksek güvenlikli maske takıyordu."
Karakoç, salgının yeterli aşılama oranıyla kontrol altına alınmasıyla birlikte kademeli normalleşmenin gerçekleşmesi gerektiğini savunuyor:
" Danimarka gibi bize örnek gösterilen bu ülkelerin hepsinin üç doz mRNA aşı oranları yüzde 65'in üzerinde.
"Ama bizim ülkemizde aşılama programını tamamlamış nüfus oranı henüz yüzde 35."
Türkiye'de tam doz aşılanma oranının hala düşük olduğunu belirten Karakoç, bu sebeple günlük can kayıplarının da hala yüksek olduğunu belirtiyor.
Tedbirlerin kaldırılmasıyla birlikte vaka sayılarında artış bekleyen Karakoç, daha önce tedbirler gevşetildiğinde benzer bir tabloyla karşı karşıya kalındığını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı'nın son açıklamasıyla birlikte, hastanelerde maske takılmasına karşı direnç olacağından endişe duyarken, vatandaşın maske bilincini sürdürdüğünü ifade ediyor:
"Halkımız maske zorunluluğunun kalkmasını dikkate almadı ve hastanelere gelen hastalarımız maske takmak konusunda halen çok dikkatli."
Göğüs Hastalıkları Profesörü Bülent Tutluoğlu, İstanbul'da vaka sayıları ve hastaneye yatırılan Covid-19 ağır hasta sayısında gözle görünür bir azalma olduğunu belirtiyor.
Hastaların çoğunu ayakta tedavi edip takip ettiklerini söyleyen Tutluoğlu, salgında ciddi bir hafifleme olduğunu kaydediyor.
Ancak Tutluoğlu da günlük ölüm sayılarının oldukça yüksek olduğunu belirterek, riskli grupları korumak adına tedbirlerin kademeli olarak kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Tedbirlerin kaldırılmasıyla vaka sayılarında artış beklediğini söyleyen Tutluoğlu, bu artıştan özellikle kronik hastalığı bulunan kişiler gibi risk grubunda sayılanların etkileneceğini kaydediyor:
"Önlemler kaldırılırken bu risk gruplarını korunması için, biraz daha kademeli bir geçiş gerçekleşebilirdi."
Omicron varyantının bulaşıcılığı yüksek bir varyant olduğunu söyleyen Tutluoğlu, açık havada olsa bile her türlü kalabalık ortamın virüs bulaşımı açısından yüksek risk taşıdığını söylüyor:
"Açık havada maske takılmayabilir ama eğer kalabalık ortamlardan söz ediyorsak, açık havanın da bulaşmaya karşı koruyuculuğu bulunmuyor. Maçlar, düğünler gibi kalabalık ortamlardaki bulaşma ihtimali, açık havada olunsa bile çok fazla."
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Omicron varyantının bulaştırıcılığı çok fazla olsa da öldürücülüğü o denli yüksek bir virüs olmadığını ancak çok fazla kişi hasta olduğu için yine vefat sayılarında da artış medyada geldiğini anlatıyor.
Omicron varyantı sebebiyle Ocak ayından itibaren vakalarda hızlı bir artış yaşandığını, Şubat başında ise 100 binli rakamların görüldüğünü hatırlatan İlhan, Şubat sonu itibariyle Türkiye'deki vaka sayılarında ciddi bir azalma yaşandığını belirtiyor.
Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte vaka sayılarındaki azalma trendinin süreceğini öngören İlhan, açık havada maske takmamak konusundaki kendi pratiğini şöyle anlatıyor:
"Sabahleyin çocuklarımı okula bırakırken arabanın içerisinde mesafe sağlanamayacağı için maske takmaya devam ediyoruz.
"Hastaneye gittiğimde, açık alanda olsam bile olsa hastane riskli olduğu için maske takmaya devam ediyorum.
"Burada artık kişisel tercihler ön plana çıkmış durumda ve insanların bilinçli olmasının çok daha önemli olduğunu söylemek gerekiyor."
Son Dakika › Sağlık › Covid-19 salgını karşısında normalleşmek için erken mi? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?