11 yaşında alkolle tanıştı, yirmili yaşlara geldiğinde madde bağımlısıydı. Hayatının 28 yılını alkol ve madde bağımlılığı ile geçiren Zeynep Karlı (41), bir gün emekli maaşını almak için annesinin üzerine yürüdü, 9 yaşındaki yeğeninin sözüyle kendine geldi ve intihar etmek için köprüye gitmeyi düşünürken son kez hastaneye gitti. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gördüğü tedavinin ardından Bağımlı Hastalar Rehabilitasyon Merkezi (BAHAR) ile tanıştı. Hayatı baştan sona değişen Karlı, 2 yıldır bağımlılıktan uzak sürdürdüğü hayatında her şeye yeniden başladı. 28 yıllık bağımlılık hayatında yaşadıklarını ve bağımlılıktan nasıl kurtulduğunu anlatan Karlı, "Çöp gibi ölmemek için hastaneye geldim, 2 yıldır remisyondayım. Burası beni dışarıdaki yeni hayatıma hazırladı" dedi. Hastane Başhekimi Prof. Dr. Sema Baykara, "Bağımlılık ciddi bir beyin hastalığı. İlaç vereyim kurtulsun, AMATEM'e yatırayım iyileşsin çıksın şeklinde bir hastalık değil. Biz BAHAR merkezlerimizle hastalarımızın hayat içerisinde yaşayabilecekleri zorluklarda her an nasıl hayata tutunabileceklerini, nereden destek alabileceklerini göstermeye çalışıyoruz. Aile eğitimlerimiz de oluyor" dedi. BAHAR Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Başak Ünübol ise "Arındırma sürecinden sonra kişinin rehabilitasyonla desteklenmesi gerekiyor. Bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi gerekiyor" dedi.
Çocukluğu madde bağımlısı baba ile geçen ve kendisine uyuşturucuya hiçbir zaman bulaşmayacağı konusunda söz veren Zeynep Karlı 11 yaşında tanıştığı alkolün ardından, yirmili yaşlarda kendisi de madde kullanımına başladı. Hayatının 28 yılını bağımlılıkla geçiren ve maddeye ulaşabilmek için annesinin emekli maaşını çalmaya varacak kadar kendini kaybeden Karlı, Sağlık Bakanlığı Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde gördüğü medikal tedavinin ardından, Bağımlı Hastalar Ayaktan Rehabilitasyon Merkezi (BAHAR) sayesinde alkol ve maddeden uzak, temiz bir hayata dönmeyi başardı. Onun bu azim ve umutla dolu hikayesi, 'bağımlılık tedavisinin başarılı olamayacağı' şeklindeki önyargılara inat, herkese örnek oluyor. BAHAR merkezlilerinin açacı ve işleyişi hakkında bilgiler veren Başhekim Prof. Dr. Sema Baykara, "BAHAR merkezlerimizle hastalarımızın hayat içerisinde yaşayabilecekleri zorluklarda her an nasıl hayata tutunabileceklerini, nereden destek alabileceklerini göstermeye çalışıyoruz. Burada aile eğitimlerimiz de oluyor" dedi.
'BİR TÜR 'ŞIMARIKLIK' DEĞİL, ÇOK CİDDİ BİR BEYİN HASTALIĞI'
Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bünyesinde yer alan Sancaktepe'deki BADEM (Bağımlılık Danışma ve Eğitim Merkezi), Ümraniye'deki DAN-TE (Bağımlılık Danışma ve Tedavi Merkezi), Üsküdar ve hastanenin Kadıköy'deki ana kampüsünde BAHAR merkezi ile Tuzla'da yer alan ve 15-25 yaş grubu hastalara yatılı hizmet veren BAHAR merkezleriyle bağımlılıkla mücadelede vatandaşların yanında yer alıyor. Hastane Başhekimi Prof. Dr. Baykara, bağımlılığın sanıldığı gibi keyif olsun diye, şımarıklıkla devam eden bir süreç olmadığını, ciddi bir beyin hastalığı olduğuna işaret ederek, "Bağımlılık, ilaç vereyim kurtulsun, AMATEM'e yatırayım iyileşsin çıksın, polise haber verelim zorla yatış sağlansın da tedavi olup çıksın şeklinde bir hastalık değil. Bağımlılık bir beyin hastalığı. Hem de çok ciddi bir beyin hastalığı. Bazen ilk kullanımdan sonra bile bağımlılık ortaya çıkabiliyor. Bağımlılık beyni etkileyen, kişinin davranışlarını ve bütün hayatını kontrol altına alan bir hastalık haline dönüşüyor" diye konuştu.
'KULLANIM YAŞI DÜŞÜYOR, KADINLARDA SAYI YÜKSELİYOR'
Prof. Dr. Baykara, şunları söyledi: "Her gün yeni bir madde ile güne uyanıyoruz. Farklı farklı kimyasallar üretiliyor laboratuvarlarda. Çok farklı yöntemlerle, insanların çok rahat ulaşabileceği bir şekilde, internet ortamında bile satışlar olabiliyor. İnsanlar birbirlerini çok rahat bulabiliyorlar, maddeye çok rahat ulaşabiliyorlar. Çok küçük yaş gruplarına kadar inmiş olmasının bir sebebi de bu aslında. Kullanıcı yaş grubu çok değişti. Biz kadın popülasyonda eskiden çok da fazla bağımlı hasta görmezken, bunun çok farklı sebepleri olmakla beraber, şimdi kadın popülasyonda da bu, çok hızla artıyor. Maddeyi her yaş grubunda görüyoruz, özellikle çocuklarda son zamanlarda daha sık görmeye başladık. Alkol bağımlılığı biraz daha ileri yaşlarda karşımıza çıkıyor. ya da hastalar bize başvurduğunda daha ileri yaşlara gelmiş oluyor. Davranışsal (oyun, internet, yeme, kumar vb.) bağımlılıklar ise daha çok çocuk ve ergen yaş grubunda karşımıza çıkıyor. Yine kadınlarda davranışsal bağımlılıklar da ön planda olmakla birlikte hem alkol hem de madde bağımlılığı görebiliyoruz"
'HASTALARIMIZ VE AİLELERİ BU YOLDA YALNIZ DEĞİLLER'
Prof. Dr. Baykara, bağımlılığın, sanılanın aksine tedavisi olmayan bir hastalık olmadığını da vurgulayarak, sözlerini şöyle noktaladı: "Tedavi açısından yüz güldüren sonuçlarımız var. Hastalarımız ve aileleri bu yolda yalnız olmadıklarını bilmeliler. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde hem çocuk-ergen arındırma merkezimiz, hem de erişkin arındırma merkezimiz yani eski adı ile AMATEM ve ÇEMATEM'lerimiz var. Burada hem davranışsal bağımlılıklar hem de alkol ve madde bağımlılıkları üzerine tedavi hizmetlerimiz var. BAHAR olarak bilinen rehabilitasyon merkezlerimizde, tedavi gördükten sonraki süreçte günlük hayat içerisinde yaşayabilecekleri zorluklarda hastalarımıza her an nasıl hayata tutunabilecekleri, nasıl ve nereden destek alabilecekleri konusunda yol göstermeye çalışıyoruz. Aile eğitimlerimiz de oluyor aynı zamanda. Çünkü bir bağımlı ile yaşamanın ne demek olduğunu ve sonrasında nelerle karşılaşabileceklerini ailelere de anlatmamız gerekiyor. Bunu şimdi, topluma da anlatmaya çalışıyoruz."
TANSİYON VE ŞEKER GİBİ, BAĞIMLILIĞIN DA TEDAVİSİ VAR
Arındırma süreci olarak bilinen bağımlılık tedavisi sonrası, rehabilitasyon sürecinde de hastalarla bazen aylarca, hatta yıllarca birebir ilgilenen ve rehabilitasyon desteği sunan ekipten BAHAR Merkezi Sorumlu Hekimi, Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Başak Ünübol, arındırma tedavisi sonrası başvuran hastaların merkeze kabul edilebildiğini belirterek, "Arındırma sürecinden sonra kişinin, ilaç tedavisiyle birlikte, rehabilitasyonla da desteklemek gerekiyor ki yeniden tekrar kullanımlar olmasın, başa dönmeler olmasın. Nasıl ki tansiyon hastalığı, şeker hastalığında düzenli ilaç kullanımı ve yaşamsal değişikliklerle iyi bir şekilde yol alınıyorsa, bağımlılıkta da ilaçları kullandığımızda, terapilere geldiğimizde, takibe devam ettiğimizde, iyileşmeye doğru kişi adım atabiliyor. Bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmesi gerekiyor vatandaşlarımızın. Burada tedavilerimiz 3 ay, 6 ay, 1 yıl ya da daha uzun da sürebiliyor. Kişinin ihtiyacına göre belirliyoruz süreci. Sosyal çalışmacılarımız ailelerle çalışıyor, grup terapilerimiz, psikoeğitimlerimiz yapılıyor. İş-uğraş aktiviteleri ile gün boyu halk eğitimden gelen eğitmenler eşliğinde eğitimler veriliyor" dedi.
HASTALARIN BİLGİLERİ ANONİM TUTULUYOR
Tedavi kurumuna başvuran hasta bilgilerinin herhangi bir yere iletilmeden, hastaların anonimliği korunarak tedavilerinin sürdürüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Ünübol, bağımlılık tedavi merkezlerine başvurudan çekinilmemesi gerektiğini kaydetti. Doç. Dr. Ünübol, kişiye uygun tedavi ve terapi süreçleriyle çok iyi sonuçlar alındığını, bazen hiç umutsuz görülen vakaların bile buradaki terapilerden sonra yepyeni bir hayata başlayabildiğini belirterek, "Örneğin daha önce damar için madde kullanıcısı olup aynı zamanda enjektör paylaşımı nedeniyle bulaşıcı hastalıkları olan bir hastamız, hepsinin üstesinden gelerek, terapilerle de desteklenerek, ilaçlarını düzenli kullanarak şu anda bir halk eğitim merkezinde hoca olabildi ve tam 6 yıldır temiz bir şekilde hayatını sürdürüyor" diye konuştu.
MADDE KULLANIMI RUHSAL HASTALIKLARI TETİKLEYEBİLİR
Doç. Dr. Ünübol, genç yaş grubunda madde kullanımını daha fazla gördüklerini kaydederek sözlerini şöyle noktaladı: "Dönem dönem kullanılan maddenin içeriği değişse de uyarıcı ve sentetik grubu (madde kullananlar) son dönem daha yaygın başvuruyor. Kadınlarda özellikle travma öyküsü maalesef yaygın. Fiziksel, cinsel, ruhsal ihmal ya da istismar gibi travma çeşitleri olabiliyor arka planda. Ayrıca kimyasal maddelerin kullanımı ile bir takım psikotik bozuklukların eşlik etme oranları daha yükseldi. Ama biz, bunlara yönelik tedaviler de belirleyebiliyoruz. Çeşitli ruhsal hastalıklar bağımlılığın gelişmesine sebep olabilir ama aynı zamanda bağımlılık da bazı ruhsal hastalıkların tetiklenmesine yol açabilir. Yani iki yönlü bir ilişki söz konusu. Her birey özelinde bir tekrar kullanım, başa dönme için farklı bir sebep mutlaka vardır. Bu sebebi fark etmek, anlamak, ne olduğuna bireysel yaklaşmak önemli"
'KENDİMİ PEYGAMBER, ANNEMİ ŞEYTAN SANIYORDUM'
Zeynep Karlı, neredeyse bir ömür süren alkol ve madde bağımlılığı sonrası BAHAR ile hayata dönenlerden. O, hikayesini cesurca anlatmayı tercih etti ve yaşadıklarını ilk kez DHA ile paylaştı. Karlı, madde bağımlısı bir baba ile büyüdüğünü, zor bir çocukluk geçirdiğini, "Asla babam gibi olmayacağım derken korktuğum yerde ondan daha kötü bir şekilde kendimi buldum" diyerek yaşadıklarını şöyle anlattı: "11 yaşımda alkol ile tanıştım. Yaklaşık 21 yaşıma kadar alkol tercih maddemdi. Sonrasında esrarla devam ettim. İkisi birlikte 25-26 yaşıma kadar sürdü. Daha sonra kimyasallara geçtim ve 28 senem böyle geçti. Babam da bağımlıydı, çoklu madde kullanıyordu ve buna bağlı organ yetmezliğinden vefat etti. 28 sene boyunca hep içmek için yol ve yöntem aradım. Bırakamayacağımı düşünüyordum. Her yolu denedim bırakmak için. Ama sadece tek başıma yapmaya çalıştım. Hiçbir zaman yardım almayı düşünmedim. En son annemin parasını çalıyordum, bilincim tamamen kapalı bir şekildeydi. Kendimi peygamber, annemi şeytan sanıyordum. Öldürme planları yapıyordum, maddeler o kadar esir almıştı beni."
'ESKİ HAYATIMI ARDIMDA BIRAKTIM BEN'
Bir gün madde satın almak için annesinden emekli maaşını almaya çalıştığını anlatan Karlı, "Annemin üstüne yürüdüm, 9 yaşındaki yeğenim araya girdi ve dedi ki 'Ne olur anneannemi dövme teyze!' O an farklı bir yol denemem gerektiğine karar verdim. İntihar için köprüye gitmeyi düşünsem de 'Önce bir hastaneye gideyim' dedim. Yani aslında köprüden önce buraya geldim. Bu süreçte psikoterapi gerçekten çok önemli. Geçmiş hayatımı kabullenmem, kendimi görebilmem bu sayede oldu. Çok şanslıyım burayı bulabildiğim, buraya gelebildiğim için. 2 yıllık remisyondayım ve öz itibarımı da yavaş yavaş tekrar kazanıyorum. Ama o yetersizlik, pişmanlık, suçluluk duyguları bir anda, 2 senede kabullenmek zaten mümkün değil. Dolayısıyla yol uzun ama buraya gelmeye devam! Arada kullanım istekleri geliyor zor şeyler yaşıyorum ama bununla mücadelede motivasyonum, hayatta çöp poşeti gibi ölmek istemememden kaynaklanıyor. Burası beni dışarıya alıştırdı açıkçası. Sanat faaliyetleri yapıyorum, resim öğrendim. El işi yapıyorum. Eski hayatımı attım ben. 28 sene yaşadığım o insanlar, o hayatlar, 14 yıllık hayat arkadaşım, hepsini ardımda bıraktım. Zorlandığım anlarda odağımı değiştiriyorum. Resim yapıyorum, mandala yapıyorum, müzik dinliyorum. Bırakmış birçok arkadaşım var. 10 senelik temiz, 20 senelik temiz, onlarla konuşmak, benim gibi insan bana daha iyi geliyor" diyerek sözlerini noktaladı.
'ANNEMİN GÖRMESİNİ ÇOK İSTERDİM'
Alkol bağımlılığı ile geçen yaklaşık 25 yılın ardından neredeyse yürüyemeyecek haldeyken hastaneye gelen A. Ö. (65) ise, "Sabah annem vefat etti. Cenazeden sonra hastaneye geldim. O gün yatırmaya karar verdiler ve yatırdılar. Aşağı yukarı 1 yıla yakındır tamamen temiz bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Her gün BAHAR'a geliyorum. Kitaplıkla ilgileniyorum, kitap okumayı seviyorum. Bunu en çok annemin görmesini isterdim. Ama olmadı maalesef" diye konuştu.
Son Dakika › Sağlık › 'Çöp gibi ölmemek için' geldiği merkezde hayata döndü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?