KUBİLAY ÇELİK - AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, yasama çalışmalarında muhalefet milletvekillerinin bir çoğunun kullandığı üslubun yanlış olduğunu savunarak, "Biz üç dönemdir iktidardayız. Muhalefetin kamuoyu desteğine bakıyorsunuz, bir artış yok. Hatta azalma var. Bu çok vahim bir durum" dedi.
1 Ekim'de açılacak yeni yasama yılı öncesinde AA muhabirinin sorularını cevaplandıran Canikli, Meclis'te yalnızca geçen yasama döneminin değil, 23. Dönem'in, başından beri gergin geçtiğini ifade etti.
Dönemin gergin başlamasının temel nedeninin, CHP ve BDP'nin, tutuklu milletvekilleri için yaptıkları yasama boykotu olduğunu kaydeden Canikli, bu boykotun, tüm dönem sürecek gerginliğin zeminini hazırladığını söyledi.
Özellikle CHP'nin bu konuyu sürekli gündeme getirdiğini ve bunu sert bir dille ifade ettiğini belirten Canikli, "Yani milletvekillerinin tutukluluklarıyla ilgili konuyu bir parti politikası haline getirdiler. Sürekli olarak Meclis'teki gerginliğin kaynağı olmaya devam etti bu husus. Ciddi bir gerginlik kaynağı oldu. Gerginlik bir başlayınca, şu ya da bu nedenle olsun, sonrasında daha küçük olay ve kıvılcımlar bunu ateşleyebiliyor" diye konuştu.
Muhalefet partilerinin genel olarak çalışmalarını gerginlik politikası üzerinden yürüttüklerini ifade eden Canikli, şöyle devam etti:
"Sanıyorum bunu da bir parti politikası olarak benimsediler. Kendi stratejileri açısından, böyle bir yöntemin, kamuoyu nezdinde taraftar bulacağını düşündüler. Bu ön yargıyla böyle bir politika izlediler.
Meclis tutanaklarına bakın, muhalefete mensup milletvekilleri arkadaşlarımız maalesef üslup olarak çok sert. Bu, bir bir ölçüye kadar normal karşılanabilir. Çünkü sonuç itibariyle muhalefetin görevi eleştirmektir. Muhalefet gerekirse sert de eleştirecek. Biz onlardan bardağın dolu tarafını görmesini beklemiyoruz. Boş tarafını görmek onların görevi.
Ancak bu artık hakaret, küfür boyutuna geçerse o zaman tabi Meclis çalışmalarını arzu edilen şekilde, sükunetle sürdürmek mümkün olmaz. Muhalefete mensup milletvekillerinin bir çoğu belli bir noktadan sonra, hakaret ve küfürle konuşmalarını sürdürdüler. Maalesef onu da bir parti politikası olarak sürdürdüler.
Biz ısrarlı şekilde, 'Eleştirin, ağır da eleştirin itirazımız yok. Saygı duyarız, dinleriz. Ancak insanların şahsiyetleri ile uğraşma noktasına taşırsanız, hakaret ve küfür noktasına taşırsanız, bunun kabul edilmesi mümkün değil' dedik. Elbette bu noktada bize savunma hakkı doğar. Bu hakkımızı da biz kullanmamız gerekiyor. Bizim arkadaşlarımızın, gerginlik konusunu oluşturabilecek konuşmaların tamamına yakını kendimizi savunmaya yönelik yapılan konuşmalar. Muhalefete mensup milletvekillerinin hakaretleri, saldırgan tavırları ve küfürlerine karşı savunmanın ötesine geçmemiştir. Belki tek tük, sınırlı sayıda örnek gösterilebilir, ama bunun dışında yoktur."
Canikli, Meclis'in gerginlikten uzak bir şekilde çalışmalarını yürütebilmesi için muhalefetin, çalışmalarını sağduyulu yürütmesi gerektiğini ifade etti.
-"Anamuhalefet Partisi ama halen durduğu yerde"
Siyasette gerginlik yaratacak konuşmaların siyasi partilere hiçbir faydası olmadığına dikkati çeken Canikli, "Bu tavır kamuoyu desteğini artırmaz, azaltır. Çünkü bizim mlilletimiz kavgayı sevmiyor, istemiyor. Elbette farklı düşünen bir kesim vardır. Evet bu sahnelerin reytingi yüksek olabilir. Bu tür tartışmalar, gerginlikler haber konusu oluyor. Bazı siyasiler de bunu biliyor ve bunu kullanıyorlar. Bir kısmı, belki bu amaçla, kamuoyunda isimlerinden bahsedilmesi için ya da ucuz kahramanlık peşinde bunu yapıyorlar. Ama fotoğrafın tümünü gözden geçirdiğinizde, bunun siyasi desteğe hiçbir katkısının olmadığını görürsünüz. Bugüne kadar da olmamıştır"' ifadelerini kullandı.
Vatandaşı siyasi yönden etkilemenin yolunun somut olmaktan geçtiğini kaydeden Canikli, şunları söyledi:
"Yani, iktidara geldiğinizde ülkeyi nasıl yöneteceğinizi, hangi projeleri ortaya koyacağınızı ve bunları nasıl uygulayacağınızı somut bir dille anlatmanız gerekiyor.
Yakın siyasi tarihimiz de bunun örnekleriyle doludur. Mesela rahmetli Turgut Özal döneminde bir televizyon programında Boğaz Köprüsü'nün satılması ya da satılmaması ile ilgili bir tartışma gündeme gelmişti. Özal ve rahmetli Necdet Calp tartışmıştı. İki partinin de kamuoyu desteği bu tartışmadan kaynaklandı. İkisinin de söyledikleri zıttı ancak somuttu. İşte bu önemli, somut olmak...
AK Parti'nin hızlı bir şekilde iktidara gelmesi ve daha sonra bu kamuoyu desteğini artırarak iktidar gücünü sürdürmesinin altındaki temel faktörlerden biri somut projelerle gelmesi ve bunları hayata geçirmesidir. Vatandaş bunu istiyor. Yani kavgayla gürültüyle, sadece gererek, tahrik ederek kesinlikle götüremezsiniz yapamazsınız bu işi. Hiçbir şekilde kamuoyu desteğini sağlayamazsınız.
Biz üç dönemdir iktidardayız. Muhalefetin kamuoyu desteğine bakıyorsunuz, bir artıyş yok. Hatta azalma var. Bu çok vahim bir durum aslında. Dünyanın neresinde olursanız olun, hangi demokrasi ile idare edilirseniz edilin, muhalefet durduğu yerde bile güç kazanır. İktidar her zaman yıpranır. Sorunlar iktidarı yıpratır. İktidar olumsuz bir şey yapmasa bile yıpranır. Kendiliğinden yıpranma payı, özelliği vardır.
Bu gerçeğe rağmen Türkiye'de muhalefet güç kaybdiyor. Neden? Demek ki küfürle, hakaretle bu iş olmuyor. Bunu en iyi kendileri görüyor, yaşıyor. CHP... Anamuhalefet Partisi ama halen durduğu yerde. Gücü artmıyor. Çünkü, kamuoyunun önüne çıkıp, kamuoyuna, iktidara geldiklerinde bu ülkeyi ileriye götürecekleri konusunda toplumu ikna edemiyorlar. Yeni proje üretemiyorlar."
Muhalefetin çalışmalarının eleştiriden öteye gitmediğini, "yanlış" dedikleri uygulamaların doğrusunun ne olduğunu söyleyemediğini anlatan Canikli, "İktidara gelmek istiyorlarsa bu politikalarını değişmeleri gerekiyor. Yok, ilelebet muhalefette kalmak istiyorlarsa bu şekilde devam etsinler" dedi.
-"Ciddi bir hayal kırıklığı oluşturabilir"
Nurettin Canikli, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in de dile getirdiği, siyasi partilerin Meclis'teki grup toplantılarının halka açık şekilde yapılmasının sorun doğrup doğurmayacağına ilişkin soruyu da yanıtladı.
Aslında özü itibariyle grup toplantılarının milletvekilleri ile yapılması gerektiğini belirten Canikli, ancak bu bir kural olmakla birlikte, bu kurala ilave olarak bir uygulama oluştuğunu ve toplantılara vatandaşların da katıldığın belirtti. Canikli, yalnızca milletvekillerine yönelik konular görüşülmesi gerektiğinde, grup toplantısının ardından kapalı toplantı yapabildiklerini söyledi.
Bu nedenle, söz konusu kuralın tamamen ortadan kaldırılmadığını anlatan Canikli, şöyle devam etti:
"(Grup toplantılarına dışarıdan kimse katılmasın...) Ben bu uygulamanın çok gerçekçi olduğunu söyleyemem. İnsanlar geliyor, siyasi partilerin toplantılarına katılıyor. Bu, kendileri için bir onur kaynağı aynı zamanda. Siyasi partilerin genel başkanlarıyla görüşme, fotoğraf çektirme imkanları oluyor. Bu sosyal aktivite olarak da ortaya çıkıyor. Bu kötü mü, değil.
Elbette bu ziyaretler, Meclis çalışmalarını zaman zaman aksatabiliyor. Ama bu konuda ciddi bir teamül oluştu. Bunu ortadan kaldırmak ne derece uygun olur, bundan emin değilim. Bu toplantıları ziyaretçilere kapatmak vatandaşımızda ciddi bir hayal kırıklığı oluşturabilir.
Ama daha kontrollü şekilde, grup toplantılarına katılacak ziyaretçi sayısı da daha makul seviyeye çekilmek suretiyle bu uygulama sürdürülebilir. Bu konuşulabilir. Meclis Başkanımız'ın da istediği sanıyorum bu. Ama tamamen ortadan kaldırmanın açıkçası çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum." - TBMM
Son Dakika › Politika › Yeni Yasama Yılından Beklentilerini Anlattılar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?