Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütlerinin mensuplarına yıllardır kol kanat geren Almanya'nın şimdi de ısrarla Feto'nun arka bahçesi haline dönüşmesinden dolayısıyla biz de endişe ediyoruz. Her zaman söylediğim gibi terör örgütleri akrep gibidir, eninde sonunda döner, kendini sırtında taşıyanı da ısırır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan İnsan Hazineleri "Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri" Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, başka toplumlara layık görülen zillet politikasının binlerce yıllık devlet geleneği ve medeniyet birikimi olan bir millete uymayacağını belirtti.
"Biz gerekirse baş veren ama baş eğmeyen bir milletiz" diyen Erdoğan, 15 Temmuz'un tarihi bir dönüm noktası olduğu için tüm dünyaya ilan edilen bir sembol olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Düne kadar 2023 hedefleri, 2053, 2071 vizyonu gibi söylemler büyük ölçüde temenniden ibaretti. Böyle görülebilir ama artık bu tarihler bizim için kutlu yürüyüşümüzün adı konulmuş istasyonlarının hedefleridir. Rabbimin buyurduğu gibi bizim şer gördüklerimizde hayır, hayır gördüklerimizde şer olabilir" diyerek 15 Temmuz gecesinin ne kadar şer bir gece olarak başladıysa, 16 Temmuz sabahının da o kadar hayırlı bir gün olarak ülkenin üzerine doğduğunu vurguladı. Erdoğan, o gece sokakları dolduran milyonlarca insanın cesareti, şehitlerin dökülen kanları ve gazilerin yaptığı fedakarlıkların asla boşa gitmeyeceğini ifade ederek, "Bu yönüyle bizim insan hazinemiz işte böyle büyüktür, işte böyle gurur vericidir."
"Almanya'nın yaklaşımı ve uygulamalarını kaygıyla ve dehşetle izliyoruz"
Ülkeye ve millete haksızlık yapıldığında, saldırıldığında susmayı kendine yakıştıramadığını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, yakın zamanda verdiği bir notayla uzun süredir Almanya'da bulundukları bilinen ve haklarında arama kararı verilen FETÖ üyesi savcıların yakalanarak iadesini talep ettiğini hatırlattı.
Erdoğan, şunları ifade etti:
"Almanya Adalet Bakanı, Türkiye'nin bu talebi konusunda medyaya verdiği demeçte FETÖ üyesi savcıların kesinlikle iade edilmeyeceklerini söylemiştir. Bakana göre Türkiye ile Almanya arasındaki adli yardımlaşma sadece ağır suçları kapsıyormuş. Siyasi gerekçeler bunun dışında kalıyormuş. Üstelik bu kadarla da kalmamış Alman Bakan, terör örgütlerini destekleyen gazetelere yönelik operasyonları kastederek 'gelişmeleri kaygıyla izliyoruz' demiş. Şimdi biz de Almanya'nın bu yaklaşımını ve onun ürünü olan uygulamaları kaygıyla ve hatta dehşetle izliyoruz. Ey Almanya; Sayın Merkel'e ben 4 bin dosya verdim. Daha sonra İstanbul'daki son görüşmemizde 'Sayın Şansölye, ben size 4 bin dosya vermiştim bu terör örgütleriyle alakalı, teröristlerle alakalı, Milli İstihbarat Teşkilatımızın. Bunların akıbeti ne oldu?' dedim. Bana verdiği cevap enterasandı; 'O dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu' dedi. 'Demokratik bir ülkenin, Avrupa Birliği'nin önde gelen bir ülkesinin terör örgütü olarak kabul ettiği bu örgütün mensuplarını korumasını ben hala anlamakta zorlanıyorum' dedim. Bu nasıl bir iştir. Şimdi kalkmışlar, hale bak; bize akıl veriyorlar, endişeleniyoruz. Almanya; biz sizin bu duruşunuzdan endişeleniyoruz."
"Almanya'nın FETÖ'nün arka bahçesi haline dönüşmesinden endişe ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'nın şu anda teröre çanak tuttuğunu ve bu terör belasının bumerang gibi kendilerini de vuracağına işaret ederek, "Türkiye olarak bizim sizden bir şey beklentimiz yok. Ama siz teröre yataklık yapmaktan dolayı tarih boyunca anılacaksınız. PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütlerinin mensuplarına yıllardır kol kanat geren Almanya'nın şimdi de ısrarla Feto'nun arka bahçesi haline dönüşmesinden dolayısıyla biz de endişe ediyoruz." dedi.
Terör örgütlerinin akrep gibi olduğunu ve eninde sonunda dönüp kendini sırtında taşıyanı ısırdığını belirten Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"PKK'yla, FETÖ'yle, DEAŞ'la, ırkçı örgütlerle mücadele etmek yerine, başka ülkelerin milli güvenlik hassasiyetlerini hiçe sayarak teröristlere kucak açan Almanya'nın akıbetini hiç de hayırlı görmüyorum. Şu anda teröristlerin barındığı önemli ülkelerden birisi haline gelmiştir Almanya. Bu kadar açık konuşuyorum. Halbuki bu ülkede Türklere yönelik çok sayıda ırkçı saldırı yapılıyor. Almanya'nın bu saldırıları önlemek yerine Türkiye'nin terörist olarak tanımladığı ve kendisinden istediği örgüt üyelerine sahip çıkmayı tercih etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Şayet Almanya FETÖ'nün terör örgütü olduğu konusunda şüphe ediyorsa buyursunlar ülkemize gelsinler, 15 Temmuz'da bombalanan Meclis'imizi ziyaret etsinler, bombalanan Özel Harekat'ı gezsinler görsünler, Külliyemizin etrafında neler meydana geldi bunu görsünler. Gecenin şahitleri ile konuşsunlar. Şehitlerimizin yakınlarıyla, gazilerimizle bir araya gelsinler. Hala hastanelerimizde yatan bizim gazilerimiz var. Onlarla konuşsunlar. Öyle kalkıp da esip gürlemek, kusura bakmayın, onları bu ülke yutmuyor, yutmuyoruz ve yutmayacağız. Gereği neyse onu yapacağız."
"FETÖ'yü terör örgütü olarak kabul etmezlerse anlarız ki niyetleri başkadır"
Türkiye'nin iç hukukunun kimseyi ilgilendirmediğini vurgulayan Erdoğan, "Anayasamız neyi emrediyorsa, yasalarımız neyi emrediyorsa, biz onu yapıyoruz, onu yapacağız, yapmaya da devam edeceğiz. Bunu da böyle bilsinler." diye konuştu.
Ellerini başlarının arasına alıp, Alman Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın, Alman Parlamentosu'nun, emniyet teşkilatı binalarının bombalandığını, Berlin'in, Hamburg'un, Bavyera'nın sokaklarının tanklarla, helikopterlerle ateş altına alındığını hayal etmelerini isteyen Erdoğan, "Acaba onların parlamentosu bombalansaydı ne yaparlardı, bunu bir düşünsünler. Eğer buna rağmen FETÖ'yü terör örgütü olarak kabul etmezlerse anlarız ki niyetleri başkadır. Bizim gözleri olup da görmeyenlere, kulakları olup da duymayanlara, dilleri olup da konuşmayanlara söyleyecek sözümüz yok." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda, "Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına emeğiyle, alın teriyle, birikimiyle, gayretiyle, duasıyla katkı veren ve verecek olan herkesten Allah razı olsun" diyerek, Yaşayan İnsan Hazineleri "Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri" Ödülleri'ni kazananları tebrik etti.
Erdoğan, ülkede tüm yaşayan insan hazinelerinin en kısa sürede tespit ve taltif edilmesi temennisinde de bulundu.
Törenden notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Başbakan Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edilen kişilere ödül ve beratlarını takdim etti.
Takdim sırasında, atma türkü geleneğinde ödül almaya hak kazanan Osman Efendioğlu ve çırağı Ahmet Çakar kemençe eşliğinde, "Külliyede açıldı 15 Temmuz davası/ Belasını bulacak Feto'su, PKK'sı/ Çok yakında kopacak Feto'ların kafası/ Ha bu mübarek vatan ecdadımın mirası/ Reisim üstünüzde Allahımın duası/ Mukaddes vatanımı kullanamaz başkası." ifadelerinin yer aldığı atma türkü örneği söyledi. Macahel Yaşlılar Korosu da yerel halk dansı eşliğinde türkü icra etti.
Yaşayan İnsan Hazineleri
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatının (UNESCO), kültürel mirasın korunması için 17 Ekim 2003'te kabul ettiği Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'ne 27 Mart 2006'da taraf olan Türkiye, 2008'den beri Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanter çalışması yürütüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar kapsamında ilan edilen "Yaşayan İnsan Hazineleri", somut olmayan kültürel mirasın belirli unsurlarının icra edilmesi ve yeniden yaratılması için gerekli bilgi ve becerileri yüksek derecede haiz kişileri ifade ediyor.
Yaşayan İnsan Hazineleri ilan edilmek için kişilerin ustalığını en az 10 yıldır icra ediyor olması, sanatını usta-çırak ilişkisiyle öğrenmesi, bilgi ve becerisi uygulamadaki üstünlüğü, konusunda ender bulunan bilgi ve beceriye sahip olması, kişi veya grubun yaptığı işe kendini adanmışlığı, kişi ya da grubun bilgi ve becerilerini geliştirme yeteneği, kişi veya grubun bilgi ve becerilerini çırağa aktarma becerisi gibi özellikler gerekiyor. Bu kapsamda, 2009'da 7, 2010'da 9 ve 2012'da 4 kişi "Yaşayan İnsan Hazinesi' ilan edildi.
Yaşayan İnsan Hazinesi olarak 2015'te ise 9 kişi ve 1 grup belirlendi. Bu çerçevede, mersiye geleneğinde Celal Yılmaz, aşıklık-zakirlikte Mehmet Acet, minyatür sanatında Cahide Keskiner, klasik kitap sanatlarında İslam Seçen, sedef kakma sanatında Salih Balakbabalar, kalem işinde Muammer Semih İrteş, keçecilikte Ahmet Yaşar Kocataş, aşıklıkta İsmail Nar, atma türkü geleneğinde Osman Efendioğlu ile çoksesli şarkı söyleme geleneği alanında Macahel Yaşlılar Korosu ilan edildi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?