Türkiye-AB İlişkilerinin 50 Yıllık Öyküsü: "Uzun İnce Bir yol" - ANKARA
Türkiye-AB İlişkilerinin 50 Yıllık Öyküsü: "Uzun İnce Bir yol"
- AB Bakanlığı ve TRT iş birliğinde hazırlanan belgeselin tanıtım filminin gala gösterimi yapıldı
- Başbakan Yardımcısı Babacan:
- "Türkiye ekonomik kriterler açısından oldukça iyi bir noktaya geldi. Ekonomik kriterler açısından değerlendirildiğinde artık 'AB'ye girebilir mi giremez mi' sorusu abesle iştigal"
- "Siyasi kriterlere baktığımızda daha alacak uzun bir yolumuz var kendi iç reformlarımız açısından. Henüz siyasi kriterlerde maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz"
- AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış:
- "Son krizlerde özellikle Suriye ve Mısır konusunda AB'nin içine düştüğü pasif durum, AB'nin Türkiye gibi aktörlere ihtiyaç duyduğunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Biz bu süreçte çok şey kazandık ama AB de bu süreçte çok şey kazanıyor"
ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik kriterler açısından oldukça iyi bir noktaya geldiğini ve bu açıdan artık "AB'ye girebilir mi giremez mi?" sorusunun abesle iştigal olacağını belirtti.
Siyasi kriterlere bakıldığında ise iç reformlar açısından daha alınacak uzun bir yolun olduğunu ifade eden Babacan, "Henüz siyasi kriterlerde maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz" dedi.
AB Bakanlığı ve TRT iş birliğiyle hazırlanan Türkiye-AB İlişkilerinin 50 Yıllık Öyküsü: "Uzun İnce Bir yol" adlı belgeselin tanıtım filminin gala gösterimi Ulusal Ajans'ta yapıldı. Gösterime Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB Bakanı ve Başkmüzakereci Egemen Bağış, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, Türkiye- Almanya Parlamento Dostluk Grubu Başkanı Çağatay Kılıç, eski Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve bazı AB ülkelerinin büyükelçileri katıldı.
Film gösteriminin öncesinde konuan Babacan, Türkiye'nin AB yolunda bazen yavaşlasa da hep ileri doğru gittiğini belirterek, AB üyeliğinin Türkiye için büyük bir stratejik vizyon olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye ile AB arasındaki ilişkinin bir kazan-kazan ilişkisi olduğunu ifade etti ve "Bu süreçte bizim kaybettiğimiz bir unsur yok. Bu süreçte aslında AB'nin kaybettiği bir şey de yok. Öyle bir süreç ki sıhhatli ilerlediği sürece her kesimin kazandığı bir süreç" dedi.
Türkiye'nin 20-30 yıl sonra nasıl bir ülke olacağı sorusunun cevabını AB sürecinin verdiğini dile getiren Babacan, reformlar açısından Türkiye'nin performansının ölçüldüğü bir süreç olduğu için önem taşıdığını belirtti.
Babacan, "Bu reform sürecini eğer Türkiye AB faktörü olmadan kendi başına yaşamaya çalışsaydı, eminim çok da fazla sayıda yol kazası yaşayacaktık ve belki de işte o senaryoda geri dönüşler olabilecekti. Bir ülkenin kendi kendine demokratik bir ülke demesi çok kolay. Biz, artık demokratik bir ülke olduk. Bunu herkes kendine yakıştırabilir. Bugün dünyaya baktığınızda kendine demokratik cumhuriyet diyen ama aslında demokrasiden çok uzakta olan ülkeler maalesef fazla. Demokrasinin kalitesi dediğinizde aslında AB süreci bize bir kalite testi imkanı sunuyor" diye konuştu. Babacan, Türkiye'nin bu süreç içinde olmasının AB'ye de itibar kattığını söyledi.
Özellikle ekonomik açıdan Türkiye'nin AB üyeliğine önem verdiğine değinen Babacan, "Çünkü Türkiye ekonomik yapısına baktığınızda dışarıdan sermaye, finansman girmeye çok ihtiyaç olan bir ülke. Maalesef kendi birikimimiz, kendi tasarruflarımız bizim büyümemiz için yeterli değil. Dışarıdan tasarruf ithal etmemiz, cezbetmemiz gerekiyor ve işte AB süreci kalıcı, uzun vadeli finansmanın ve sermayenin Türkiye'ye girmesinde büyük rol oynuyor. Türkiye'ye uzun vadeli bakanlar mutlaka bu AB sürecini yakından takip ediyor. Günlük piyasalarda şöyle hareket olmuş, kur inmiş çıkmış, faizler inmiş çıkmış, buna bakmıyorlar" ifadesini kullandı.
Stratejik düşünenlerin Türkiye'nin 20 yıl sonraki haline baktığını aktaran Babacan, son 10 yılda Türkiye'ye bu kadar çok yabancı sermaye geldiyse bunun en önemli nedeninin Türkiye'nin AB yolunda yaptığı reformlar olduğunu vurguladı.
Babacan, AB'nin ortak ekonomik çıkar zemini üzerine inşa edilmiş bir siyasi birlik olduğunun altını çizdi ve "Ama şu son 4-5 yılda maalesef bu ortak ekonomik çıkar zemini biraz gevşedi" dedi. İngiltere'nin önümüzdeki dönemde AB üyeliği konusunda referanduma gitme kararının dikkatle izlenmesi gerektiğine vurgu yapan Babacan, Yunanistan gibi ülkelerin zor durumdan kurtarılmasının önemine de dikkati çekti.
- "Türkiye ekonomik kriterler açısından oldukça iyi bir noktaya geldi"
Babacan, Türkiye'nin durumu hakkında ise şunları söyledi:
"Türkiye, ekonomik kriterler açısından oldukça iyi bir noktaya geldi. Ekonomik kriterler açısından değerlendirildiğinde artık 'AB'ye girebilir mi giremez mi' sorusu abesle iştigal. Çünkü ekonomik kriterler açısından baktığınızda pek çok üyeden çok şükür daha iyi durumdayız. Ufak tefek yapısal kriterler var hala uymadığımız ama biz o kriterlere uymadığımız konuları seçerek ve bilinçli olarak yürütüyoruz. Yani şu anda o kriterlere uymak işimize gelmiyor. Onun için uymuyoruz. Ne zaman üye oluruz, o zaman o kriterlere uyarız."
Siyasi kriterlere değinen Babacan, "Siyasi kriterlere baktığımızda daha alacak uzun bir yolumuz var kendi iç reformlarımız açısından. Henüz siyasi kriterlerde maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz" değerlendirmesinde bulundu. Babacan, hazırlanan reform paketleriyle bu konudaki çalışmaların sürdüğünü, bunların her birinin Türkiye'de demokrasinin kalitesini artırdığını söyledi.
Babacan, "Bize hep şu sorulurdu şimdiye kadar. Türkiye AB'ye ne zaman hazır olacak, ne zaman kriterleri yerine getirebilecek. Bu, artık sorulmuyor. Daha çok sorulan AB Türkiye için ne zaman hazır olacak?" ifadesini kullandı.
- Bağış: "Biz kazandık, AB da kazanıyor"
AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış ise Türkiye'nin, AB yoluna girmesinden bu yana geçen 50 yılda çok büyük ilerlemeler katettiğini söyledi. Turgut Özal'ın bu süreçte çok sıkıntılar yaşanacağı yönünde ileriye dönük uyarılar yaptığını hatırlatan Bağış, "İnsanlık tarihinin en kapsamlı barış, demokrasi, refah projesi olan AB, hala kıtasal bir projedir. Onun küreselleşmesi için AB'ye çok önemli katkıları söz konusudur" dedi.
Bağış, şöyle devam etti:
"Son krizlerde özellikle Suriye ve Mısır konusunda AB'nin içine düştüğü pasif durum, AB'nin Türkiye gibi aktörlere ihtiyaç duyduğunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Biz bu süreçte çok şey kazandık ama AB de bu süreçte çok şey kazanıyor. Bundan sonraki süreçte de biz Türkiye'nin kazanımlarına yoğunlaşacağız. Bizim ülkemzin standartlarının yükselmesi için hep birlikte daha önemli adımlar atacağız."
Son yıllardaki birçok reform yapıldığını ancak bunun yetmediğini kaydeden Bağış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gelecek hafta açıklayacağı demokratikleşme paketinin AB sürecinde Türkiye'nin atacağı çok önemli bir adım olacağını ancak bunun da yetmeyeceğini söyledi. Bağış, "İnanıyorum ki, onu özümsedikten sonra daha da fazlasını arzu edeceğiz çünkü bizim milletimiz de herşeyin en iyisini doğal olarak talep ediyor ve hak ediyor" dedi.
Bağış, daha sonra filme katkı yapanlara teşekkür plaketi sundu.
babacan
-bağış
Son Dakika › Politika › Türkiye AB İlişkilerinin 50 Yıllık Öyküsü: 'Uzun İnce Bir yol' ANKARA - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?