ÖMER FARUK TOKAT- Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Merzuki, bazı Arap ülkelerini ülkesindeki terör olaylarının arkasında olmakla suçladı.
Merzuki, AA ekibini Kartaca Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde kabul ederek, ülkede yaşanan gelişmelerle ilgili soruları cevapladı.
"Bir takım dış odaklar, Arap Baharı'nı sabote etmek ve Tunus'un başarısını engellemek üzere iş tutmuş durumda" diyen Merzuki, "Bu ülkede yaşanan terör olaylarının arkasında Tunus'taki devrim karşıtları olduğu gibi bazı Arap ülkeleri de var. Biz aptal değiliz. Arap dünyasında bazı devletler Arap Baharı sürecini sabote etmek ve engellemek için harekete geçti. Bunlar Tunus'un da içinde olduğu Arap Baharı yaşanan ülkelerin tümünde devrimleri başarısız kılmak için var güçleriyle çalışıyor. Bunu biliyoruz. Şimdi bununla ilgili delil toplama aşamasındayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli girişimlerde bulunacağız" ifadesini kullandı.
Ülkedeki kriz sürecinde Nahda Partisi ve Başbakan Ali El-Urayyid'in izlediği tutumdan övgüyle söz eden Merzuki, Tunus'u seçimlere götürecek dönemde hükümet başkanlığı için uzlaşılan ismin gelecek hafta ilan edileceğini belirtti.
Tunus devriminin başarısız olmadığının altını çizen Merzuki,"Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki sonuçta devrim projesi adım adım ilerliyor. Zaman zaman verdiğimiz yavaşlama görüntüsünün stratejik bir seçenek olduğunu söylemeliyim" dedi.
Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Merzuki'nin yöneltilen sorulara verdiği cevaplar şöyle:
Soru: Tunus'ta son dönemde yaşanan siyasi krizi aşmak için yürütülen ulusal uzlaşı çalışmaları hangi aşamada?
Cevap: Bildiğiniz gibi biz devrim yaptık. Bu devrim henüz hedeflerine ulaşamadı. Hala yolun başında sayılırız. Tunus'u diğer Arap Baharı ülkeleriyle kıyaslayacak olursak; öncelikle biz iç savaş yaşamıyoruz. Keskin ve gereksiz ideolojik kutuplaşmaları belirli oranda yumuşatmayı başardık. Aynı süreci yaşayan diğer ülkelere baktığımızda; bu ideolojik kutuplaşmanın Tunus'ta daha düşük seyrettiği görülür. Ulusal birlik halen mevcut. Devlet ve kurumları, tüm sarsma çabalarına rağmen dimdik ayakta. Ülkede güvenlik sorunu yok. Ordu görevini yapıyor. Tunus tecrübesini ayrıcalıklı kılan bir diğer husus da ulusal uzlaşı ve diyaloğun bir gün bile kesintiye uğramamış olmasıdır. Bu, Tunus'a ve Tunus halkına özgü durum. Ulusal uzlaşı Tunus'ta dün başlayan bir şey değil. Geçmişte de diktatör rejime karşı ne yapılması gerektiği konusunda ulusal uzlaşı müzakereleri yürütülüyordu. Bugün uzlaşı müzakereleri yürütenler 10 yıldır hatta 20 yıldır bu tür müzakereleri yapıyorlar. Ben bu saraya geldiğimde yeni uygulama başlattım. Her hafta cuma günleri muhalefet temsilcileriyle akşam yemeği yiyoruz. Bana söven, sövmeyen, eleştiren eleştirmeyen her kesimden insan katılıyor bu yemeğe. Bana ve devlete karşı en kaba muhalefeti yapan insanları bile burada ağırladık. Tunus'taki siyasi sınıf uzlaşı kanallarını hiçbir zaman kapatmadı. Bu da galiba Tunuslulara özgü durum olsa gerek. Uzlaşı arayışlarının sürmesi gerekiyor, sürecek de çünkü bu halkımızın tabiatında olan bir şey. Tüm zorluklarına rağmen uzlaşı arayışları devam edecektir.
Kuşkusuz devrimlerin bedeli var. Devrimler karşısında karşı-devrim ya da devrimi sabote etme faaliyetleri oluyor. Her devrim, muhaliflerine karşı yöntem geliştirmek durumunda. Fransız ve Rus devrimleri sonrasında bir tür "intikam adaleti" uygulandı. Biz Tunus'ta intikam adaleti değil, intikal adaleti (geçiş dönemi adaleti) uyguluyoruz. Devrimlerin duraklama ve tökezleme süreçleri olabilir. Başarıya ulaşan ve ulaşamayan devrimler olabilir. Tunus devrimiyle ilgili bir tür gerileme görüyor olabilirsiniz ama gerçekte bu gerileme değil. Biz ilerliyoruz; devrim karşıtı güçler bizi durdurmaya çalışıyor. Bazen duraksıyoruz ama asla geriye gitmiyoruz. Ülkede öfke ve şiddet dalgası oluşmasın diye koşuyu bazen yavaşlatabiliyoruz. Bazen bir adım attığımızda bir süre bekliyoruz ancak hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki sonuçta devrim projesi adım adım ilerliyor. Zaman zaman verdiğimiz yavaşlama görüntüsünün stratejik seçenek olduğunu da burada ifade etmeliyim. Öfke ve şiddet köpürtücülerine fırsat vermeden devrimin önündeki zorlukların üstesinden gelmemiz gerekiyor. Devrimin hedefine ulaşması için bir saniyeyi bile israf etmiyoruz."
"Başbakan Urayyid ve en-Nahda büyük fedakarlık yaptı"
Soru: Uzlaşı görüşmelerinde muhalefet ve iktidar nasıl tutum izledi?
Cevap: Ulusal uzlaşı müzakereleri sürecinde Tunus Genel İşçi Birliği Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Abbasi önemli rol oynadı. Ben ulusal uzlaşı müzakerelerini ve Abbasi'yi destekledim. Kendisiyle bir çok defa görüştük. Kendisinin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının uzlaşı zemini oluşturma çabaları yani Tunus sivil toplumunun sürece katkıları diğer ülkelerde pek görülmeyen, daha ziyade Tunuslulara özgü bir durum. Tunus demokrasisinin iktidar, muhalefet ve sivil toplum ayakları çok sağlam. Bununla birlikte Başbakan Ali el-Urayyid de bu süreçte önemli rol oynuyor. Urayyid büyük bir devlet adamı. Kendisi ve partisi en-Nahda tarihi sorumluluk örneği gösteriyor. Çünkü en-Nahda Partisi halkın çoğunluğunun oylarıyla iktidara gelen ve bir sonraki seçimlere kadar ülkeyi yönetmek üzere halk tarafından seçilen bie parti. Buna rağmen en-Nahda, sorumluluk bilinciyle hareket ederek, kendisini iktidardan çekilmeye zorlayacak hiçbir güç olmadığı halde, ülkenin maslahatı için yönetimi devretme fedakarlığını ortaya koyuyor. Ben bu tavrın çok değerli olduğuna inanıyorum. Şimdi en-Nahda'nın yönetimi kime devredeceği tartışılıyor. Öncelikle, bu kişinin bütün siyasi tarafların güven duyduğu şahsiyet olması gerekiyor. Herkes biliyor ki biz şu an yol ayrımındayız. Bütün siyasi taraflar, kendi çıkarlarına ve düşüncelerine hizmet edecek ve bunları tehdit etmeyecek birinin ülkeyi yönetmesini istiyor. Dolayısıyla böyle bir konuda uzlaşı zemini bulmak bir hayli zor. Üçlü koalisyon hükümeti olarak, ben ve Raşid el-Gannuşi Tunus, modelini geliştirmeyi hedefledik. Tunus modeli çatışma değil, uzlaşı modelidir. İntikam adaleti üzerine değil, intikal (geçiş dönemi) adaleti esasları üzerine kurulu bir modeldir. Bu yüzden bizim uzlaşı zemini oluşturmamız gerekiyor. Bundan dolayı devrim karşıtlarıyla da yine bu esaslar üzerinde mücadele etmemiz gerekiyor. Tunus modeli budur çünkü. Dolayısıyla ülkeyi seçimlere götüren süreçte yönetecek kişi tarafsız olmalı. Böyle bir şahıs üzerinde anlaşmaya varmış durumdayız. Önümüzdeki hafta inşallah bunu ilan etmiş olacağız. Zorlama ve dayatma değil, uzlaşı zemininde hareket ediyoruz. Ulusal uzlaşı müzakerelerini yürütenler içinde bazıları bu hükümetin başarısız olduğunu ileri sürüyor. Halbuki hükümet, bu süreçte olabildiğince başarılı bir hükümet olmuştur. Bu vesileyle burada bir kez daha Başbakan Ali el-Urayyid'i takdir ettiğimi belirtmek istiyorum. Urayyid, gerçek bir devlet adamı olduğunu gösterdi. Bu hükümet, ekonomi ve terörle mücadele alanlarında çok önemli adımlar atmıştır. Ayrıca ülke menfaati için fedakarlıkta bulunarak, şartların oluşması durumunda istifa etmeyi kabul etmiştir.
Soru: Seçim süreci nasıl işleyecek?
Cevap: Yeni hükümetin başbakanı ülkeyi en fazla 6 ay yönetecek. Çünkü 6 ay içinde mutlaka seçimlere gidilmesi gerekiyor. Sağlıklı seçim ortamı oluşturulup süreç iyi yönetildiğinde halk zaten dilediğini seçecektir. Bu halk yaklaşık iki senedir siyasi tarafların tümünü gördü ve tanıdı. Zeki ve eğitimli halkımız var. Karar sahibi bu halktır ve ülkeyi onların seçtiği insanlar yönetecektir. İnanıyorum ki halkımızın seçeceği yeni hükümet, esas düşmanlarımız olan yoksulluk ve şiddete karşı mücadele edecektir.
Belirlenecek bu yeni seçim hükümeti, geçiş döneminin son durağını temsil edecek. En-Nahda ve muhalefet partilerinin güveneceği seçim ortamını oluşturacak. Böyle bir seçim ortamının oluşturulması durumunda büyük Tunus halkı kendisini yönetecek kadroyu özgür iradesiyle seçmiş ve belirlemiş olacak. İçinde yaşadığımız dönemde birtakım terör odakları Tunus'un demokratik geçiş sürecini sabote etmek üzere ülkede şiddet dalgası başlattı. Ülkenin güvenli ortamının ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi gerekiyor. Biraz yavaş dönen ekonomi tekerlerinin dönmeye devam etmesi, mümkünse hızlandırılmasının yanı sıra demokratik ve şeffaf seçimlerin de en kısa zamanda, yaza kadar yapılması gerekiyor. Tunus'un bir yaz mevsimini daha seçimlere gitmeden geçirmesine tahammülümüz yok.
Soru: Terör sorunundan bahsettiniz. Hiç kuşkusuz terör Tunus'un demokratik geçiş sürecini tehdit eden en önemli unsur. Terörle mücadelede hangi aşamaya gelindi?
Cevap: Şahsen bu durum benim için tam bir hayal kırıklığı. Düşünün ki hukukçu ve insan hakları müdafii bir Cumhurbaşkanı, mesaisinin büyük kısmını terörle mücadeleye ayıracak. Bu benim için gerçekten çok zor bir durum. Halbuki biz bu yola girdiğimizde önceliklerimiz arasına ekonomi, siyaset ve özgürlükleri koymuştuk. Doğrusu ülkede yaşanan terör saldırıları Tunus halkını şoke etti. Çünkü biz bu boyuttaki terör olaylarına alışık değiliz. Bana göre birtakım gizli eller ve dış odaklar, Arap Baharı'nı sabote etmek ve Tunus'un başarısını engellemek üzere iş tutmuş durumda. Tabii ki buna karşı mücadele edeceğiz. Biz şu an nefsi müdafaa yapıyoruz. Bu devleti ve bu halkı savunmak durumundayız. Bununla birlikte şunu da düşünmemiz gerekiyor. Bu gençler, yolsuzlukla mücadele eden, tüm Tunus halkına daha müreffeh bir yaşam sunma derdinde olan, ihmal edilmiş taşra bölgelerini geliştirmeyi hedefleyen, Arap ve İslam kültürünü ve köklerini sağlamlaştırmak isteyen devlete karşı neden silahlı mücadele yürütür? Bu sorunun cevabını doğru tesbit etmemiz için iç muhasebe gerekiyor. Ülkenin başına musallat olmuş olan bu şiddet dalgasının önüne geçmek için de askeri tedbirler almak çözümün sadece bir tarafı. Öte yandan, terörle mücadele, insan hakları çerçevesinde yürütülmeli. Ben bütün güvenlik birimlerini birçok defa yazılı ve sözlü olarak "en ufak işkence ve hak ihlaline müsamaha göstermeyeceğim" şeklinde uyardım. Terörle mücadelenin insani, ekonomik ve kültürel sebeplerine de inerek bu kör şiddet dalgasını kırmamız gerekiyor.
"Tunus'taki terör olaylarının arkasında bazı Arap ülkeleri var"
Bence bu ülkede yaşanan terör olaylarını arkasında Tunus'taki devrim karşıtları olduğu gibi bazı Arap ülkeleri de var. Biz aptal değiliz. Arap dünyasında bazı devletler Arap Baharı sürecini sabote etmek ve engellemek için harekete geçti. Bunlar Tunus'un da içinde olduğu Arap Baharı yaşanan ülkelerin tümünde devrimleri başarısız kılmak için var güçleriyle çalışıyor. Bunu biliyoruz. Şimdi bununla ilgili delil topluyoruz. Uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli girişimlerde bulunacağız. Kimseyi itham etmek istemiyorum ancak yeterli delil topladığımızda konuyu uluslararası boyuta taşıyacağız ve herkes hesap verecek. Bununla birlikte gerek içerideki devrim karşıtlarına gerekse bir takım dış güçlerin Tunusluların istikrarlı, sivil, demokrat ve gelişmiş ülkede yaşama düşlerini kabusa dönüştürmelerine asla müsaade etmeyeceğiz. Bizim kimseyle sorunumuz yok. Hiçbir ülkenin istikrarına kastımız yok. Kendi ülkemizi kendimiz yönetmek istiyoruz. Biz diktatörlükten ve yolsuzluklardan yorulduk. Tunus halkı özgür iradesiyle belirleyeceği kadrolar tarafından yönetilmek istiyor. Bu da her toplumun en doğal hakkı.
Ben Arap Baharı'nın Tunus'ta tutacağına inanıyorum. Arap Baharı'nın doğumuna tanıklık etmiş bu halk, bu baharın kışa dönüştürülmesine müsaade etmeyecektir. Biz geçtiğimiz yaz mevsiminde açık bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Kurucu Meclis'i istila girişimleri oldu ancak bütün bunlara rağmen Tunus, gemi misali fırtınaları göğüsledi ve rotası üzerinde yoluna devam ediyor. Tabii ki ben öncelikle Rabbimizin bu ülkeyi koruduğuna inanıyorum. Bununla birlikte merhum Brahimi'nin öldürülmesi bahane edilerek bütün yaz sürdürülen komplo çalışmalarına halk iltifat etmedi. Onca propaganda ve çağrıya rağmen halk bu kesimlere yüz vermedi. Tunus'u koruyan bir diğer unsur ise hiç kuşkusuz, ordu. Darbeci olmayan vatanperver Tunus ordusu, devrimi korumaya devam ediyor. Öte yandan komşularımız Libya ve Cezayir, Tunus'taki geçiş sürecini destekliyor. Özellikle terörle mücadele konusunda bize destek oluyorlar. Ayrıca Avrupa ülkeleri liderlerinin hemen hepsi bizzat bana Tunus'un demokratik geçiş sürecinin başarıyla tamamlanması gerektiğini ve bu konuda Tunus'u desteklediklerini ifade ettiler. New York'ta görüştüğümüz ABD Başkanı Barack Obama da aynı hususun altını çizdi. Yani şimdi bölgesel ve uluslararası desteğin yanı sıra halk desteği ile ordunun durumunu düşündüğünüzde benim neden iyimser olduğumu anlamanız güç olmayacaktır. Bununla birlikte zaman zaman meydana gelen terör ve şiddet olaylarını küçük sarsıntılar olarak görüyorum. Evet bir takım fırtınalar gemiyi sallayacak ama bu gemi limana selametle ulaşacaktır.
"( Mısır'da) Siyasi çözüm, Mursi'nin serbest bırakılmasına bağlı"
Soru: Cumurbaşkanı Munsif Merzuki hala Mursi'nin serbest bırakılmas gerektiği şeklindeki tavrını sürdürüyor mu?
Cevap: Hiç kuşkusuz evet. Bunu istemek, Mısır'ın içişlerine karışmak değildir. Ben hukukçu ve insan hakları savunucusu olarak daha da ötesi kardeş olarak, "Gelin şu aranızdaki anlaşmazlığı çözün" diyorum. Başka amacım yok. Mısır benim kültürümün parçasıdır. Mısırlıların bu soruna siyasi çözüm bulmasını umuyorum. Siyasi çözüm de hiç şüphesiz, Mursi'nin serbest bırakılmasına bağlı. Dolayısıyla BM'de söylediğim sözlerin arkasındayım. Sonra ben hayatım boyunca prensiplerim için yaşadım. Cumhurbaşkanı olunca bu prensiplerimden vazgeçmem gerekmez. Aksine bu makamda bulunmam, o ilkeleri çiğnemeyi değil, onların hayata geçmesini sağlamalı.
Soru: Suriye'deki durum için neler söyleyeceksiniz?
Cevap: Gelinen noktada mutlaka siyasi çözüm bulunması gerekiyor çünkü Suriye'nin artık daha fazla tahammül edecek gücü kalmadı. Tunus, başından beri daima siyasi çözümden yana oldu. Tarih bunu yazacaktır. Maalesef şu an durum çok kötü. Ben Suriye haberlerini izlediğimde kalbim parçalanıyor. Allah bu sevgili ülkeyi korusun. Biz Tunus olarak mütevazı gücümüzle her türlü çözüm için desteğe hazırız.
Soru: Türkiye'nin Arap Baharı'na desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Bu münasebetle bir kez daha Türk halkına ve hükümetine teşekkür etmek istiyorum. Türkiye bize o denli yardım etti ki bu yardımın gerçek boyutunu hiç kimse bilmez. Şu ana kadar Türkiye'den ne istediysek mutlaka kabul gördük. Siyasi destek, mali destek, ordunun silahlandırılması, polisin lojistiğinin sağlanması, ekonomi, aklınıza ne gelirse… Ben bu ilişkilerin sürmesini, derinleşmesini ve güçlenerek büyümesini temenni ediyorum. Türkiye, "Arap devrimlerine" özellikle de Tunus devrimine tarihi katkıda bulundu. En azından Tunuslular Türkiye'nin bu desteğini hiçbir zaman unutmayacak. - Tunus
Son Dakika › Politika › Tunus Cumhurbaşkanı Merzuki Aa'ya Konuştu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?