Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçkimsenin 'ben büyük şirketim, güçlü şirketim, ben ne dersem o olur' demeye hakkı bulunmadığını belirterek, "Bunu denetleyemezsek, düzenleyemezsek, kontrol edemezsek birileri kırarak, dökerek, mağdur ederek olabildiğince zenginleşir, birileri de fakirleşir" dedi.
Rekabet Kurumu tarafından Bilkent Otel'de düzenlenen 'Rekabet Kurumu 10. Yıl Sempozyumu'na Başbakan Erdoğan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan ile yerli ve yabancı birçok davetli katıldı. Başbakan Erdoğan, toplantının düzenlendiği salona girişinde Danıştan Başkanı Çörtoğlu ve protokolde bulunan diğer davetlilerle tokalaştı. Başbakan Erdoğan, Sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada Türk ekonomisinin uzun yıllar boyunca yerinde saydığını belirterek 1993-2002 yılları arasında Türk ekonomisinin ortalama büyüme oranının yüzde 2.6 olduğunu hatırlattı. Son 4.5 yılda ekonominin istikrarlı şekilde büyümeye devam ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, 2002-2006 yılları arasında ortalama büyüme hızının yüzde 7.6 oranında gerçekleştiğini bildirdi. Bu büyümenin şu anda devam ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu güçlü iradeyi gösterdiğini, hiçbir alanda geri adım atmadan hem geçmişin yaralarını sardığını hem de geleceğin vizyonunu ortaya koyduğunu bildirdi. Türkiye'nin ve Türk milletinin bugüne kadar büyük badireler atlattığına işaret eden Erdoğan, bundan sonra da Türkiye'nin yollarını aydınlatmaya devam edeceklerini söyledi. 79 yılda 181 milyar Dolar olan milli gelirin üzerine son 4 yılda 219 milyar koyduklarını ve milli gelirin 400 milyar Dolar'a yükseldiğini anlatan Başbakan Erdoğan, kişi başına milli gelirin ise 2 bin 598 Dolar'dan son 4 yılda 5479 Dolar'a çıktığını ifade etti. Türkiye ekonomisinin sağlıklı şekilde büyümeye devam ettiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Türkiye sanal bir büyüme içinde değil sağlam, sağlıklı, istikrarlı ve özel sektör odaklı bir büyüme içindedir. Devlet ekonomiden çekilmiş, sadece ufuk gösteren, düzenleyen, denetleyen bir yapıya kavuşmuştur. Devlet artık tüccarlık yapmıyor, ufuk veriyor, denetliyor, düzenliyor. Rekabet alanı içinde devlet yok, özel sektör var" diye konuştu.
Rekabetin, kendi tanımı içinde yakalandığında çok sevimli bir kavram olduğunu belirten Erdoğan, yaşanan her alanda rekabetin varolduğuna işaret etti. Erdoğan şöyle konuştu: "Bilimde rekabet, sporda rekabet. Bu kavramı içeriğiyle yakalayabilirsek çok sevimli ve kazandıran bir kavram. Türkiye bunu yakaladığında muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacak. Türkiye'nin her zaman tekrarlanan ama fiiliyata geçirilemeyen potansiyeli 4 yıl içinde azami derecede harekete geçmiştir. Türkiye her alanda yasaklarından, korkularından, öcülerinden, tabularından, zincirlerinden kurtuldukça ülke ekonomisi de o oranda atılım göstermiştir".
"DOĞRUDAN YATIRIMDA YIL SONU HEDEFİMİZ 30 MİLYAR DOLAR"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin yıllar boyu temel ihtiyacının milletin ve devletin aynı istikamete bakması olduğunu ancak siyaset kurumunun bu büyük özlemi gerçekleştiremediğini ifade etti. Erdoğan, dün Antalya Havaalanı'nın ihalesinin yapıldığını ve havaalanının 3.2 milyar Dolar karşılığında 17 yıllığına kiralandığını hatırlatarak, özel sektörün burada yarıştığını ve Alman-Türk ortaklığı bir firmanın bu yarışı kazandığını ifade etti. Doğrudan yatırım noktasında 3 ayda gelinen noktanın 10 milyar Dolar olduğunu kaydeden Erdoğan, dünkü ihale ile bunun 13-14 milyar Dolar'a yükseldiğini açıkladı. Başbakan Erdoğan, bu yıl sonu itibariyle doğrudan yatırımda 30 milyar Dolar'ı yakalamayı hedeflediklerini, bunun da Türkiye'nin ne denli bir büyüme içinde olduğunun işareti olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Türkiye gereksiz, zararlı, çağdışı tartışmalarla gücünü dağıtmak yerine üretici gücünü ortaya çıkarmıştır. Ne fikir üretmek yerine kaygı üretmek bu milletin dertlerine çare oldu, ne de taş üstüne taş koymadan slogan atmak bu ülkenin hastalıklarına şifa oldu. Burada kimseyi izan etmek kastıyla söylemiyorum. Bu ülke, bu memleket, bu vatan, bu bayrak, bu istiklal hepimizin. Kim bu ülkenin kalkınması için çaba gösteriyor, bu devletin uluslararası saygınlığını artırıyor, bu milletin huzur ve refahına hizmet ediyorsa işte asıl vatansever, asıl hamiyetperver odur. Milletini en çok seven, milletine en çok hizmet eden kişidir" şeklinde konuştu. Türkiye'nin yakaladığı hedeflerle yetinemeyeceğini çünkü çok çetin bir rekabetin içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, fırsatları iyi değerlendirerek bu ortamda öne geçmek zorunda olduklarını ifade etti. "Durursak düşeriz" diyen Erdoğan, ne yurt içinde ne de uluslararası arenada başkalarını ezerek, başkalarının üzerine basarak, yok ederek, acımasız, insafsız bir kalkınma mücadelesi içinde olmayacaklarını vurguladı. Ekonomi politikalarını insan merkezli kurduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, 'ne olursa olsun büyüyelim, kalkınalım, herşeye rağmen kazanalım' şeklinde bir anlayışa sahip olmadıklarını kaydetti. Erdoğan şunları söyledi: "Bunun tarihi çok acıdır. Bu acıları insanlığa yaşatmak bize yakıymaz. Emeğin, alınterinin, işçinin hakkı önemlidir. Üst gelir grupları ile alt gelir grupları arasındaki makası daraltmak önemlidir. Aksi halde güçlü olan zayıfa karşı merhametini yitirir. Aksi halde devlet idaresi milletin taleplerine cevap vermek yerine güçlülerin imtiyaz taleplerine teslim olur. Türkiye, milletinin her ferdinin katkıları ve fedakarlıklarıyla bugünlere geldi. Bundan çok daha ilerilere gidecektir".
"TEKELLERİN, KARTELLERİN BU ÜLKEYE DAYATTIKLARINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ"
Hiçkimsenin 'ben büyük şirketim, güçlü şirketim, ben ne dersem o olur' demeye hakkı bulunmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu anlayışın hizmet odaklı, hak ve hukuk dairesi içinde bir anlayış olmadığını söyledi. Erdoğan, "Bunu denetleyemezsek, düzenleyemezsek, kontrol edemezsek birileri kırarak, dökerek, mağdur ederek olabildiğince zenginleşir, birileri de fakirleşir. Tekellerin, kartellerin bu ülkeye geçmişte dayattıklarını hepimiz biliyoruz. Onların 70 milyon insanımıza ödettiği maliyeti gayet iyi biliyoruz" dedi. Bu dönemde artık bütçelerde faaliyet dışı gelirlerin olmadığını, yatırımın, istihdamın, üretimin, bunun neticesinde de ülkenin itibarına itibar kazandırmak olduğunu anlatan Erdoğan şöyle konuştu: "Eğer o maliyetler ödenmeseydi, o doymak bilmeyen adamların imtiyaz talepleri değil de milletin adalet talebi karşılansaydı bugün çok daha ileri noktalarda olurduk. Piyasayı, pazarı susturup, rakiplerini sindirip haksız bir rekabet oluşturanları gayet iyi hatırlıyoruz. Serbest piyasa koşullarını kötüye kullanarak Türk ekonomisinin gelişimini sekteye uğratanları da gayet iyi hatırlıyoruz. Piyasaya müdahele etmeden, rekabet ortamının dengelerini sarsmadan, haksızlığa prim vermeden bu arızaları gidermek zorundayız ki gerçekten insan odaklı büyüyebilelim. Bu noktada Rekabet Kurumu'na hayati görevler düşüyor".
Bu arada, Başbakan Erdoğan Bilkent Otel'den ayrılırken, gazetecilerin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükenıt'ın açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtsız bıraktı.
(ZÇ-ÖK-ÖK-Y)
Son Dakika › Politika › Rekabet Kurumu 10. Yıl Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?