Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, özel sağlık sektörünün Türkiye'nin ana sac ayaklarını oluşturduğunu belirterek, "Üniversite hastaneleri, kamu, devlet hastaneleri ve özel sektörün bu sac ayağını oluşturuyor. Ülkenin bundan vazgeçebilmesi mümkün değil. Vazgeçme gibi bakış açısı da yok. Üçünün birlikte geliştiği süreci şekillendirebilirsek Türkiye, sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir. Hem insanı hem de bölge insanı için iddialı ülke olabilir." dedi.
Bakan Müezzinoğlu, Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği'nin (OHSAD) 2017 Kurultayı kapsamında bu yıl 8'incisi düzenlenen "Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları"nda yaptığı konuşmada, "Dertler ve sıkıntılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar da paylaşıldıkça çoğalır" sözünü anımsatarak, paylaşımlarla çözümlerin de kademe kademe geleceğini belirtti.
En büyük sermayelerinin kendilerine olan inanç ve geleceğe dair umutları olduğunu anlatan Müezzinoğlu, "Yarın bugünden daha güçlü olacak." ifadesini kullandı.
Bilimsel gelişmelerin dünya kadar mali finansal yük getirdiğine işaret eden Müezzinoğlu, bilimsel gelişmelerden uzak duramayacaklarını ve bu ülke insanını tıbbi gelişmelerden mahrum bırakmayacaklarını vurguladı.
Yaşadıkları zorlukları yenebilmenin yolunun çözüm ortağı olmayı başarmaktan geçtiğini ifade eden Bakan Müezzinoğlu, geçmiş yıllarda sektörün önemli kazanımlarının yok sayılmasının haksızlık olacağını kaydetti.
"Çıktığımız her basamağın kendine ait yeni sorunları var"
Türkiye'nin 15 yılda sağlık sektöründe bölgenin en önemli ülkelerinden biri haline geldiğini anlatan Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Çıktığımız her basamağın kendine ait yeni sorunları var. Bir basamak üstü hedeflerimizin getirdiği zorluklar var. Bu zorluklardan korkarak, çekinerek değil, öz güvenimizi perçinleyerek, yolumuza devam etmeliyiz. Bilimsel gelişmelerle gelen yeni teşhis ve tedavi hizmetleri var. Bunların finansal organizasyonunda sorunlar doğabiliyor. Türkiye son 3-4 yıldır olağanüstü sorunlar yaşayarak bu noktalara geldi. Özellikle 2016 yılında terör, Rusya ile uçak krizi, 15 Temmuz hain darbe girişimi gibi... Ama 1998'li, 1999'lu yıllarda, 2016'daki krizlerin hiçbiri olmadan olağanüstü borçlanmalar yaşadığımız dönemler de oldu. Bunları arkada bırakalım. Bir daha yaşamayalım. Hiç sorunsuz bir süreci şekillendirebilmek için de birbirimizi anlamaya, paylaşmaya ihtiyacımız var."
"Türkiye, sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir"
Bakan Müezzinoğlu, "Özel sağlık sektörü bu ülkenin ana sac ayaklarından. Üniversite hastaneleri, kamu, devlet hastaneleri ve özel sektörün bu sac ayağını oluşturuyor. Ülkenin bundan vazgeçebilmesi mümkün değil. Vazgeçme gibi bakış açısı da yok. Üçünün birlikte geliştiği süreci şekillendirebilirsek Türkiye, sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir. Hem insanı hem de bölge insanı için iddialı ülke olabilir. Özel sektör dinamiklerini konjonktürel ve güncel konulardaki sıkıntılara dayandırarak hedeflerini ve motivasyonunu asla daraltmamalı. Türkiye'de istikrarlı ve güvenli bir süreç var. Bu süreci beraber paylaşarak daha güçlü hale getirmek gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz var." diye konuştu.
"Üniversite hastaneleri bilimsel vizyona dönmeli"
"Üniversite hastaneleri birinci önceliğimiz." diyen Müezzinoğlu, buraların bilimsel anlamda yeni bir vizyona dönmesi, sağlık hizmeti sunumunda standartlarını nitelikli boyuta taşıyacak, özel ya da nitelikli alanlara konsantre olunması gerektiğini belirterek, bu nedenle hastanelerin altyapılarını daha sağlıklı yapmalarının zorunluluk taşıdığını bildirdi.
Üniversite hastanelerinin, aile hekimlerinin baktığı ya da ilçedeki hastaların tedavisinin yapıldığı mekanlar olmadığını anlatan Bakan Müezzinoğlu, "Eğitimde de iddialı olmak zorundayız. Birilerinin akıl terini dökerek, bizim alın terimizi tükettiği dönemden çıkmamız gerekiyor. Üniversiteler akıl teri, Ar-Ge, araştırma merkezleri ile öne çıkmalıdır. Tükettiklerimizi üretebilen bir noktaya gelmeliyiz." diye konuştu.
Kamu hastanelerinde vizyonun oturduğuna, fiziki, tıbbi teknoloji ve vatandaşa ulaşım kolaylığı standardının yükseldiğine değinen Müezzinoğlu, 80 milyon vatandaşın ekonomik durumu ne olursa olsun, sağlık hizmeti almakta önünde engel bulunmadığını ve vatandaşın hizmet alma hakkının karşılandığını kaydetti.
Şehir hastanelerinin, kamunun vizyonu olduğuna işaret eden Mehmet Müezzinoğlu, "Şehir hastaneleri, özel sektörün vizyonuyla yarış içinde değildir. Özel sektör bu yarışta mağdur olan olmaz. Onun da vizyonunun gelişmesine vesile olur. Korku kaybettirir, öz güven kazandırır. Özel sektör korkularla bugüne gelmedi. Öz güveni ile geldi. Öz güvenini kaybeden bir özel sektör, kendi içinde kaybetmeye başlamıştır." dedi.
Ülkenin yeni halk oylamasından çıktığını anımsatan Müezzinoğlu, "Ülkedeki istikrarlı bir sürecin temel kolonlarını diktik. Bu kolonların ana sahibi artık 80 milyon ülke insanı olacak. 80 milyon ülke insanının vicdanının ağırlıklı çoğunluğunun yetkiyi verdiği yürütme, bu ülkeyi yönetmede söz sahibi olacak. Bu ülke insanının vicdanının ağırlıklı çoğunluğun verdiği kararda millet geleceği adına yanlış yapmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"Yapıyı çökerttiğimiz zaman hep beraber çökeriz"
Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) uygulamalarının kendi açısından espriye döndüğünü aktaran Bakan Müezzinoğlu, şunları söyledi:
"Arkadaşlar bana bunu getirdiklerinde 'valla dokunamayız' dedim. 'SUT ile ilgili anayasa maddesi var. 10 yıldan önce herhangi bir değişiklik yapılamaz' diye. 10 yılı da doldurduk, dolduracağız. İşte bu yıl bir defa mevcutun yapısını, dengelerini yeniden şekillendiren, ondan sonra da her yıl TEFE, TÜFE enflasyon neyse bu standartı da 2018'den itibaren koyacak şekilde ortak heyetimizle çözmemiz gerekiyor. Bu ülke bizim. Yapıyı çökerttiğimiz zaman beraber çökeriz. Sağlıklı, sürdürülebilir, geliştirilebilir olsun. Paylaşarak yapalım. Günü gelecek aza razı olacağız. Günü gelecek zarara razı olacağız. 2016'da birçok alanda birçok zarara razı olduk. Bu zararlardan en anlamlısı ve en değerlisi 249 şehidimiz. 249 şehidimiz olmasaydı o gece bu salonda ben olmazdım. Siz de muhtemelen bu salon organizasyonunu yapacak noktada olmazdınız. Dolayısıyla ülke, ülkenin dinamikleri zaman zaman başımıza hiç beklemediğimiz olağanüstü hainlikleri getirebiliyor."
Türkiye'nin istikrarlı ve güvenli dönemlere ihtiyacı bulunduğuna vurgu yapan Müezzinoğlu, son 3-4 yıldır ülkenin istikrar ve güveniyle oynamak isteyen tuzaklar ortaya çıktığını, bu tuzakların büyük çoğunluğunu bertaraf ettiklerini anlattı.
"SUT ücret problemleri çözülmeli"
OHSAD Genel Başkanı Reşat Bahat da konuşmasında, SUT ücret problemlerinin artık çözülmesi gerektiğini belirterek, acil servis ve fark alınamayan kalemlerin tamamına yakınında zarar ettiklerini, acil vakaların, zarar edilen durumlar oluşturduğunu vurguladı.
Kolu kopan bir vatandaşın hastaneye geldiğini anlatan Bahat, "Vatandaşın kolu kopuyor. 10 saatlik ameliyat. Gecenin 03.00'ünde ya da pazar günü. Veriliyor 3-4 bin lira. Kolu dikecek doktor bulamıyorsunuz. Kimse artık gecenin 03.00'ünde telefonu açmıyor. O kol çöpe atıldığında sosyal güvenlik protez parası veriyor. Sakata ayırıyor, emeklilik parası veriyor. Kol dikmek, kalp nakli yapmaktan daha zor. Daha korkunç bir maliyete sebep olunuyor. Muayeneyi anlıyorum da bunu anlamıyorum." diye konuştu.
SUT'ta hakkaniyet olmadığını savunan Bahat, kendilerini sahipsiz hissettiklerini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini bildirdi.
Sektör temsilcileri ile bazı illerin SGK müdürlerini bir araya getiren ve sektörün sorunlarının konuşulduğu toplantılar, 30 Nisan'da sona erecek.
Son Dakika › Politika › Ohsad Kurultayı 2017 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?