MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Erdoğan şunu bil ki, İstanbul seni ve pazarlık ortağın canibaşını iyi tanımakta, pis tezgahlarınızı iyi bilmekte, oyunu bozmak için de fırsat kollamaktadır" dedi.
Bahçeli, partisinin "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" açık hava toplantıları kapsamında "Demokrasi" temasıyla Kazlıçeşme'de düzenlediği mitingte yaptığı konuşmada, miting alanında İstanbul'un ayağa kalktığını, İstanbul'un bugün yedi tepesinden Kazlıçeşme'ye kanatlandığını gördüğünü söyledi.
"Gecesi sümbül kokan İstanbul, Türkçesi bülbül kokan İstanbul, 39 ilçesiyle Türklüğün en büyük kenti İstanbul" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Yüzyıllarca başkentimiz olan İstanbul, tarihi hükümranlık payesiyle süslenmiş İstanbul, her şafak hisarlarından cenk sesi işitilen İstanbul, her gece surlarından 'Allah Allah' nidaları yükselen İstanbul, hala Topkapı Sarayı'ndan Mehter Marşı duyulan İstanbul, güleni şöyle dursun, ağlayanı bile bahtiyar İstanbul, cihana Türk milletinin kudretini tebliğ eden İstanbul, camilerinden insanlığa, tüm mahlukata, tüm evrene seslenen İstanbul, kıtaları kucaklayan, Haliç'te denizleri buluşturan İstanbul, semalarında kahramanlık destanlarımızın çığlığını taşıyan İstanbul, aziz İstanbullu kardeşlerim, hepinizi, her bir güzelliğinizi en kalbi dualarımla selamlıyor, sizlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
Bahçeli, Kazlıçeşme'deki mahşeri kalabalığa şahit olmaktan ve alandakilere hitap etmekten dolayı övündüğünü anlatarak, şöyle konuştu:
"Buradaki izdiham, buradaki hınca hınç millet seli umutları tazelemiş, hepimizi şevklendirmiş, daha da yüreklendirmiştir. Türkiye'nin zifiri karanlık bir döneminde, İstanbul Ulubatlı Hasan'ın anılarıyla canlanmış, Akşemsettin'in maneviyatıyla ruh bulmuş, Mehmedimizi Fatih yapan şuurla silkinmiş, belini doğrultmuş, Üç Hilal'e doğru uzanmıştır. İşte bu meydan böylesine manalı, böylesine güçlü, böylesine görkemlidir. Bütün Türk yurtlarının ve İslam coğrafyasının özlemleri, anayurttan Anadolu'ya kadar tüm hatıralarımız bugün burada toplanmış, sizlerle anlam bulmuştur."
"İstanbul ülkülerimizin nirengi noktası, hedeflerimizin olgunlaşma yeridir"
Alandakilere, " Issık Gölü'nün hasretini dindirecek gönül fedaileri nerede, Kerkük'ün gözyaşlarını, Kaşgar'ın yürek acısını, Musul'un sızlanışını bitirecek kahraman nesil nerede, Üsküp'ten Piriştine'ye, Bosna'dan Gazze'ye, Kafkaslardan Hint Okyanusu'na kadar Türk-İslam ruhunu diriltecek asil millet evlatları nerede, Türk'e kefen biçmeye çalışan şerefsizlere, Türklüğe izmihlal yaşatmaya çalışan tescilli densizlere 'dur' diyecek milli irade nerede?" sorularını soran ve onlardan "Burada" yanıtını alan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Şüphesiz buradadır, şüphesiz Kazlıçeşme'dedir. İftihar duyarak söylemeliyim ki, İstanbul iki cihan serveri Efendimizin müjdesidir. İstanbul fethimizin şehri, fatihlerimizin ocağıdır. İstanbul zaferlerimizin giriş kapısıdır. İstanbul ülkülerimizin nirengi noktası, hedeflerimizin olgunlaşma yeridir. Sizlerin bu cesareti müzakereci sefillere; vahşetin, şiddetin, cinayetin eşbaşkanlarına korku vermektedir. Hamdolsun, İstanbul dün olduğu gibi bugün de kardeşliğin yanındadır, birliğin ve beraberliğin safındadır ve İstanbul her şeyin en güzelini hak etmektedir."
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye'nin 9 bölgesinde "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı altında planladıkları açık hava toplantılarının yedincisini "demokrasi" temasıyla İstanbul'da gerçekleştirdiklerini belirterek, daha önce düzenledikleri toplantılarda da hiç gözlerinin arkada kalmadığını ve hiç mahcup olmadıklarını ifade etti.
Bursa'dan İstanbul'a kadar geçen 194 günlük zaman diliminde düzenledikleri 6 açık hava toplantısının uyarıcı olduğunu, tehlikeler karşısında aziz Türk milletinin dikkatini çektiğini anlatan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Kuruluş ilkelerimizi lekelemeye, bayrağımızı indirmeye kalkışanlar ürkmüş ve yeni arayışlara soyunmak mecburiyetinde kalmıştır. Vatanımızı bölmeyi amaçlayanlar korku ve kabus yaşamaya başlamıştır. Türkçe üzerinde oyun oynayan dilsiz, vatansız, milletsiz, köksüz ve kimliksiz çeteler, siyasi oluşumlar, etnik fitne çıkarma ustaları kendilerini farklı çarelerin, farklı formüllerin peşine takılmak zorunda hissetmişlerdir. Birliğimizden rahatsız olan deccalın ortakları henüz hak ettikleri akıbete uğramasalar da tökezlemişler, karanlık emellerine telaşla yeni kılıflar bulmaya koyulmuşlardır. Demokrasi bu konuda en çok müracaat edilen, en fazla istismarı yapılan kavram olmuştur. İlave olarak özgürlük en çok yıpratılan ve gerçek anlamından oldukça da koparılan kelime olarak hafızalara adeta kazınmıştır. İleri demokrasiyi bölünme rehberi olarak tayin eden sinsi devrimci başbakan ve hükümeti gerçekte demokrasiyi kuklaya çevirmiştir."
"Demokrasinin ruhuna aykırı olacak ne varsa AKP tarafından uygulanmış ve icra edilmiştir" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"11 yıllık AKP dönemi esasen demokrasinin kara devri, ayıplı dönemi, işgal ve esaret seneleri olarak tarihe geçmeye şimdiden aday olmuştur. Başbakan Erdoğan demokrasiye duyduğu hazımsızlığı, hoşgörü ve uzlaşmaya gösterdiği tepkiselliği her fırsatta gün yüzüne çıkarmıştır. Yozlaştırılan, kasten yanlış yorumlanan demokrasi, kardeşliğimizin dinamiti olarak seçilmiştir. Kutuplaşmaların hızlandırıcısı ve teşvik edicisi olarak şifrelendirilmiştir. Üstelik bölünmenin kutup başı olarak devreye sokulmuştur. Demokratikleşme hamleleri, PKK'nın aklanması, temize çıkarılması ve taleplerinin karşılanmasına göz göre göre seferber edilmiştir."
"Hiç kuşkunuz olmasın ki, demokrasi tehdit altındadır"
Bahçeli, demokrasinin tehdit altında olduğundan kimsenin kuşkusu olmadığına dikkati çekerek, "Demokrasiyi pakete sıkıştıran, demokrasiyi şüpheli paketlerin içine yerleştiren Başbakan Erdoğan, eğer şartlar müsait olursa darağacına da çıkarmaktan, bölücü hainlerden oluşan idam mangasının önüne koymaktan kaçınmayacaktır" diye konuştu.
Türk milletinin Metehan'ın namusu, Orhun felsefesinin sancağı, Söğüt'ten İstanbul'a, 400 çadırdan dünya devine ve dünya tahtına ulaşmış zafer tacı olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türk milleti Dedem Korkut'un hikayelerinde parlayan menkıbedir. Türk milleti Hazreti Yesevi'nin ocağından süzülen duadır. Türk milleti, PKK'yla aynı pakete koyulma kepazeliğine konu olan ve manevi hatırasına hakaret edilen Hacı Bektaş Veli'nin dileğidir. Türk milleti, Hazreti Mevlana'dan Yunus'a, Şeyh Edebali'den Pir Sultan Abdal'a, Bilge Kağan'dan Alparslan'a, Fatih'ten Mustafa Kemal'e uzanan kutsal bir mirastır. Sözlerinden dönenler, emanetlere hıyanetlik edenler, dönemsel yetkilerini yanlışa yoranlar, Türk milletinin yanından bile geçemeyeceklerdir. Zaten bugüne kadar olan da budur."
Bahçeli, Türk milletinin alt etnik grupların gönüllü veya zora dayalı ortaklığından ya da irade ve egemenlik devrinden değil; kültürel ve tarihsel şartların meydana getirdiği, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik kaynaktan beslenen ebedi bir varlık olduğunu dile getirerek, bu varlığın mihenk taşının, olmazsa olmazının, sonsuza kadar payidar kalacak gerçeğinin dili, kimliği ve kardeşlik bağı olduğunu vurguladı.
"Bizim tek seçeneğimiz, bir tek yolumuz vahdettir. Milletimizin çatısı, devletimizin tapusu buna göre şekillenmiştir" diyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu çatı uçar, bu tapu yırtılırsa; son yurdumuzda bağımsızlığımız tehlikeye girmekle kalmayıp, hayat ve varlık haklarımız da büyük bir riske atılacaktır. Buna da ne Başbakan Erdoğan'ın, ne de demokrasi bezirganı, demokrasi talancısı ve özgürlük yağmacısı yandaşlarının hakkı olacaktır. Soruyorum sizlere, kardeşliğimizden demokrasi mazeretiyle taviz istiyorlar, buna fırsat verecek misiniz? Binlerce yıllık emanete demokrasi maskesiyle ihanet ediyorlar, buna sessiz kalacak mısınız? Milli kimliğimizi, 'demokrasi ve özgürlük' diyerek biçmeye çabalıyorlar, söz konusu melanet suratlara, 'buyurun, yolunuz açık olsun' diyecek misiniz? Sayın Erdoğan şunu bil ki, İstanbul seni ve pazarlık ortağın canibaşını iyi tanımakta, pis tezgahlarınızı iyi bilmekte, oyunu bozmak için de fırsat kollamaktadır. Bu 'hayır'ların, bu dik ve sağlam duruşun özü ve hedefi de budur."
"Fetih ruhunun bir kez daha ortaya çıkacağına, Türk milletinin, Türk vatanının önündeki AKP, CHP, BDP, PKK, İmralı canisi ve küresel emperyalizm musibetlerini yıkıp geçeceğine inandığını" söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Gerilim, çatışma, cepheleşme döngüsünün yorgun ve bitap düşürdüğü Türkiyemiz bugün hüsran verici iç ve dış gelişmelere şahit olmaktadır. Şehit kanıyla elde ettiğimiz bağımsızlığımız sulandırılmıştır. Kahramanlıklarla kurulmuş Cumhuriyetimiz sarsılmaktadır. Bin yılın emaneti kardeşliğimiz saldırı altındadır. Milli varlıklarımız yerli ve yabancı işbirlikçilere satılmaktadır. Binlerce yıllık kültür hazinemiz sabote edilmektedir."
"Sokaklar suç örgütlerine terk edilmiştir"
Bahçeli, Türkiye'deki huzur ve asayişin sancı üstüne sancı yaşadığını belirterek, "Sokaklar suç örgütlerine terk edilmiştir. İstanbul'un birçok semti, mahallesi, sokağı Maltepe Gülsuyu Mahallesi gibi teröristlerin, organize suç örgütlerinin cirit attığı yer haline gelmiştir" dedi.
Cumhuriyetin değerleri, devletin varlığı, milletin birliği ve bütünlüğünün tehlikelerle yüz yüze olduğuna vurgu yapan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu konu artık milliyetçi bir hassasiyettin de ötesinde, bir beka meselesi haline dönmüştür. Demokrasi, Başbakan'ın elinde gerçek ruh ve anlamından soyutlanmış, bölücülüğe ve bölünmeye hizmet eden bir kisveye büründürülmüştür. Demokratik kültür gerçekten de tesir düzeyi yüksek bir yara almıştır. Çoğunlukçu miyopluk, çoğulcu bakış ve fikriyatın önüne geçmiştir. Maalesef ki, demokrasi yalnızca sandık olarak tarif edilmiş, yalnızca bu dar alana hapsedilmiş ve kuşa çevrilmiştir. Demokrasinin erdemleri, uzlaşma ve diyaloğa yaptığı vurgu, tolerans ve saygıya verdiği önem yabana atılmış, devamlı hasıraltı edilmiştir."
Bahçeli, vicdanen, insanen, zihnen ve kalben demokrasinin teyit edilmedikten sonra, bir kişinin, bir yönetimin, bir iktidarın demokrasiyi dürüstçe sahiplenmesinin söz konusu olmayacağını, olamayacağını ifade ederek, "Başbakan Erdoğan, yıllardır demokrasi maskesi takmış, Türk milletini kandırmaya ve aklını çelmeye soyunarak şahsıyla müsemma olan yalancı bir tavır içinde görülmüştür" diye konuştu.
Despotlukta sınır tanımayan, öfke nöbetleriyle önüne geleni haşlayan, düşünce ve toplanma özgürlüklerine tahammül gösteremeyen birinin demokrasiyi ağzına almasının beyhude bir gayret olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'nı şiddete bularken, gençlerimize, çevre ve yeşil sevdalılarına, bireysel hak ve özgürlük talebinde bulunan suçsuz günahsızlara zalimken hiç demokrasi aklına gelmemiştir. Başbakan Erdoğan, son derece masumane ve meşruiyet sınırları içerisinde davrananların tepkilerini milli iradeye karşı savaş açmak olarak tevil ederken demokrasi ne hikmetse kafasının içinde yer almamıştır. Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi müezzininin ahlaklı duruşunu cezalandırıp sürgüne layık görürken hiç demokrasi hatırına gelmemiştir. Başbakan Erdoğan, protestolarını tencere tava çalarak gösterenleri, 'yıllarca biz mücadele ettik, şimdi onlar mücadele etsin' sözleriyle yargıya havale edip, komşuları tarafından şikayet edilmelerini beklerken de demokrasiyi hiç gündemine almamıştır."
"Soruyorum sizlere, öğrenciyle kavga eden Recep Tayyip Erdoğan mı demokrattır?" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Milleti kendisine oy veren-vermeyen diye ikiye bölen Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi aşığıdır? Yandaş medya dışındakilere saldıran, iş alemini kuşatan, muhalif sesleri kısan, itirazları nefretle bastıran Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi sevdalısıdır? Türk gençliğini tinerci-inançlı diye ortadan ikiye ayıran, 'ayyaş' diyerek ona buna saldıran, hayatın her alanını tanzime girişen, yolsuzlukta bir numara, bölücülükte iki numara, çocukta üç numara, Mısır'da dört numara olarak kılıktan kılığa giren Recep Tayyip Erdoğan mı demokrasi havarisidir? Başbakan Erdoğan'a göre, Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini istemeyenler, ekonomideki sanal başarıları hazmedemeyenler Gezi Parkı'nı bahane etmiştir. Faiz lobisi devreye girmiş, karanlık çevreler komplo kurmuş, yabancı medya olayları kışkırtmış, yedi düvel neredeyse AKP'yi hedef almıştır."
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın demokrasiden anladığının, herkesin kendisine biat etmesi olduğunu savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrıca demokrasiden çıkardığı, İmralı canisi ve PKK dışında herkesin kendisine boyun eğmesi, tabi olmasıdır. 16 Haziran 2013 günü, bu meydanda da esip gürleyen, sanal korkuluklarla kavga eden, gücü yettiğinden gençlere hücum eden Başbakan, demokraside çoktan sınıfta kalmıştır. Kaldı ki, demokrasiyi benimseme, güçlendirme, savunma, ileri götürme gibi bir kaygısı da yoktur. Başbakan'la demokrasi, gece ile gündüz gibi farklı, birbirine terstir. Ancak ne ilginçtir ki, sıra PKK'ya gelince, İmralı canisi perona yanaşınca Başbakan birden bire demokrat kesilmekte, ileri demokrasi makyajını sürmektedir. Zira demokrasiyi, bölünmek için bir fırsat, bir basamak ve bir anahtar olarak görmektedir."
- İstanbul
Son Dakika › Politika › MHP'nin İstanbul Mitingi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?